(ÖZEL) Şike soruşturmasına dair soruların cevapları..
3 Temmuz 2011'den bugüne süren şike soruşturmasında mahkeme kararı bugün açıklandı. Kararın açıklanmasıyla birlikte birçok soru işareti beraberinde gelirken, sanıklar hakkında tahliye kararıyla birlikte hükümlerin verilmesi kafalarda soru işaretlerinin yer almasını sağladı. Bu kapsamda şike soruşturmasına dair çok az yazılar yazan (belkide en az) blog olarak bugün yaşanılanları bir avukat arkadaşımıza sorduk. Kendisi sağolsun bizleri kırmadı ve şike soruşturması kapsamında bugün verilen kararları yorumladı. Ayrıca okurlarımız tarafından gelen sorulara cevaplar vererek, konuyu aydınlatmaya çalıştı. İşte bugün yaşanılanlar, yargıtay süreci ve akıllar kalan soruların cevapları..
Bugün verilen karar ne anlama geliyor?
Öncelikle herkese hayırlı olsun. 1 senedir devam eden ve futbolun üzerindeki kara leke bugün itibariyle 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile kaldırıldı, suçlu görülenlere cezalar verildi. Verilen karar 70 klasörün içindeki 15bin sayfa delilin tek tek incelenerek tek bir potada eritilmesi sonucu oluştu aslında. Bir yandan tapeleri dinleyen, diğer yandan bu tapelerin hukuka uygun alınıp alınmadığını değerlendiren heyet, bir yandan da birbirinde çok uzak olmayan celselerle davayı gördü. Özellikle bilinmelidir ki mahkeme süreci 4,5 ay gibi kısa bir sürede bitirildi ve bu derece kalabalık sanıklı davalarda bu belki de bir ilk. Karara gelirsek, öncelikle belirtmek gerek ki; bu verilen karar bağımsız ve adil bir yargılama sistemi oluşturulduğunda suçlu ve suçsuzun ayrımının kolayca yapılacağını hepimize gösterdi. Özellikle çapraz sorgu ve son savunmalar kısmında dava Fenerbahçe – Trabzonspor mücadelesine sahne oldu. Ve bu müsabakadan da 3 puanı Trabzonspor aldı. Alması da çok normaldi çünkü Fenerbahçe’nin delil ve savunma olarak Trabzon kanadından eksikliği çok fazlaydı. En büyük eksiklik ise inandırıcılıktı.
Mahkeme Fenerbahçe kanadının yaptığı ifadeleri, tapelerde geçen sözlerin açıklamaları samimi bulmadı, gerçekle bağdaştıramadı. Bu yüzden de Fenerbahçe kanadında herkes ceza aldı. Bunun açıklaması şu: Aziz Yıldırım ve çevresindekiler Fenerbahçe’nin şampiyon olabilmesi için 6 maçta hileli davrandılar. Yani şike yaptılar.
Tahliyeler ne anlama geliyor?
Sanıklar suçlu bulundu ama yattıkları süre ve Yargıtay aşaması dikkate alınıp tahliye edildiler. Bu beraat anlamı taşımıyor. Kısa ve öz olarak şu dendi: “Evet serbestsiniz. Sadece Yargıtay cezalarınızı onayana kadar. Cezalarız onandığı anda kalan cezalarınızı çekmek için tekrar cezaevine gireceksiniz.”
Örnek vermek gerekirse: Aziz Yıldırım toplamda 6 YIL 3 AY ceza aldı. Bunun infazı (yani cezaevinde geçireceği süresi) 4 YIL 2 AY. Toplam tutuklu kaldığı süre 12 ay, yani Yargıtay Aziz Yıldırım’ın cezasını aynen onarsa, Aziz Yıldırım 3 YIL 2 AY daha hapis yatacak. Sadece bu onama yapılana kadarki süreci tutuksuz olarak geçirecek. Yukarıda da dediğim gibi bu kesinlikle beraat demek DEĞİLDİR. Aziz Yıldırım şuan bir hükümlü adayıdır.
Peki Yargıtay aşaması nasıl olacak?
Türkiye’nin en yüksek yargı kademesi Yargıtay’dır. Mahkemelerce verilen kararlara taraflar gerekli süre içerisinden (7 gün) itiraz etmeleri durumunda dosya Yargıtay’a gönderilir ve burada da değerlendirilir. Yani Yargıtay = Tahkim Kurulu.
Yargıtay’a Türkiye’nin her yerinden dosya gittiği için işleyişi ve karar vermesi epey zaman almaktadır. Mesela Şike Davası Çağlayan Adliyesi’inden bugün Yargıtay’a gönderilse, dosyanın Yargıtay’a ulaşma süre 3 AY. Yani sistem epey ağır işliyor. Fakat Yargıtay acil görülmesi gerektiğine inandığı dosyaları öne alıp erkenden de değerlendirebiliyor. Benim tahminim Yargıtay şike davası ile ilgili kesin ve net kararı 8-9 ay içerisinde alır.
Cezalar Yargıtay’ca onanırsa ceza alanların futbolla ilişkileri kesilecek mi?
Evet kesilecek. 6222 sayılı yasa 10/12/2011 tarihinde yeniden düzenlendiğinde şike ve teşvik eylemlerini düzenleyen 11. Madde’ye ek 11. Madde eklendi: 6222 – 11/ (11) Bu maddede tanımlanan suçlardan dolayı cezaya mahkûmiyet halinde, kişi hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesi hükümlerine göre, spor kulüplerinin, federasyonların, bünyesinde sportif faaliyetler icra edilen tüzel kişilerin yönetim ve denetim organlarında görev yapmaktan yasaklanmasına hükmolunur.
Hakkında ceza istenen herkes için de bu maddenin uygulanması istendi. Yani Yargıtay cezaları onarsa, kişilerin cezaları kesinleştiği anda spor kulüpleri ile ilişkileri kesilecek.
Ceza alan isimler nedeniyle kulüpler ceza alacak mı?
Bu belki de bu davanın en zor sorusu. Spor yargılaması ile ceza yargılaması arasında dev bir uçurum var. Ceza yargılaması 6 maçta şike var diyerek kişilere ceza veriyor, federasyon kurulları şike yok teşvik var diyor. Aslında ceza yargılamasında kişilere cezalar verilirken vurgu yapılan nokta atlanılmamalı. Bu kişiler şike yapmak için örgüt kurdu ve şike yaptılar deniliyor. Ortada kişisel bir çıkar var mı peki? Yani maçın skoruna etki edilerek kişiler kendilerine mi, yoksa başlarında oldukları kulüplere mi çıkar sağladılar? Kesinlikle kulüplere. Zira kişisel bir çıkardan bahsedilebilmesi için ortada bahis şikesinin de olması gerekirdi. Ki bu davada bahsin B’si bile geçmiyor. Bu da demektir ki; bu kişiler bu tarz hukuk dışı işleri başında bulundukları kurumların çıkarları için yaptılar. Bu düz mantıktan yola çıkarsak da kulüplerin de kişilerin aldığı oranda ceza alması gerekir. Fakat malumunuz üzere mevcut federasyon ile bu pek mümkün gibi gözükmüyor. En azından iç hukuk yollarında.
Spor yargısının en üst makamı(Yargıtay’ı) Tahkim Kurulu’dur. Tahkim Kurulu’nun vermiş olduğu karar kesin karar niteliğindedir. Bu yüzden de mevcut federasyon Tahkim Kurulu’nun verdiği karar arkasına sığınarak biz kararımızı verdik mesajı vereceklerdir. Her ne kadar doğru bir tutum olmasa da.
6 maçta şike tespit edildi, takımlara bu kapsamda ceza gelir mi?
Yukarıda da belirttiğim gibi normal şartlarda şahısların kulüplerin haksız çıkar sağlaması için hileli işler yaptığında herkes hemfikir. Ki TFF bile. Sadece onlara göre bu sahaya yansımadı, ceza yargılamasına göre ise yansıdı. Ortada bir uyuşmazlık var. Bu uyuşmazlığı da bizim çözemeyeceğimiz gün gibi ortada. Muhtemelen UEFA bu konuya müdahele edecektir ve kulüplere de ağır yaptırımlar uygulanmasını isteyecek, uygulayacaktır.
UEFA’nın tutumu?
Bilindiği üzere şike gibi konularda UEFA’nın tutumu çok net: SIFIR TOLERANS. Bu şu demek, babamın oğlu da olsan; şike yapmışsan seni tanımam. Ki öyle de olacak. Mahkeme kararı bu hafta içerisinde UEFA’nın elinde olacaktır. UEFA’da ellerindeki tüm verileri, delilleri derleyip bir karar verecektir. Bu karar kesinlikle bizim kurullarımızın verdiği cezalar kadar da hafif olmayacaktır.
“Bu kararı gerekçe göstererek geçen sene ligden düşen takımlar UEFA ve FIFA da dava açarlarsa sonuç ne olur?”
Muhtemelen şike ve teşvik olaylarından zarar gördüğünü düşünen kulüpler gerekli yerlere başvuracaklardır. Bu yer ise UEFA ve FIFA değil spor mahkemesi CAS’tır. Yani bu karar TFF adına CAS’ta bir elin parmaklarını geçecek derecede dava sayısına sebep olabilir. Hele ki bir de UEFA, TFF’nin verdiği cezaları yeterli görmez ve daha yüksek cezalar verilmesi gerektiği görüşünü dillendirirse; TFF’nin açılan bu davaları kaybetme olasılığı işte o zaman epey fazla olur. Bu da TFF’nin kulüplere yüklü tazminatlar ödemesi demek. Sportif hak iadesi olacağını düşünmüyorum. Fakat mağdur olan kulüpler ciddi tazminatlar alabilir görüşündeyim.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.