Efsaneler | Sol Açık; Metin Kurt..
“Maç oynanırdı, ben Demirel'in istifasını
düşünürdüm.”
“Zaman
zaman sahada maç sürerken, ‘Gol olsa ne olur, olmasa ne olur’ diye
düşünmüşümdür.”
“Bir milli maçta Süleyman Demirel'in istifa edip
etmeyeceğini düşünüyordum. Tribünler ise ‘Milli Takım çok yaşa’ diye
bağırıyordu.”
“Hiçbir şut emekçi kalesine girmeyecek, önce sporda ter dökenler kurtulacak!” gibi söylemlerin sahibi, davası uğruna futbola erken veda etmeyi göze almış gerçek bir futbol emekçisi: Metin Kurt! Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz efsanemiz, döneminin tartışmasız en iyi kanat oyuncusu nam-ı değer Çizgi Metin’in hayatına bir göz atalım.
1948 İstanbul doğumludur. Lise öğrenimini sürdürürken bir
yandan da amatör klüplerde futbol oynamaya başlar. Abisi o dönemde ünlü bir
futbolcu olan İsmail Kurt’tur. İsmail Kurt 1956-60 yılları arasında
Galatasaray’da, 1960-66 yılları arasında da Fenerbahçe’de forma giymiştir.
Metin Kurt da 1966 yılında Altay’a transfer olarak profesyonel olur. 1 sene Altay’da
forma giyer. Altay formasıyla Türkiye Kupası’nı kaldırır. Ertesi sene abisi
İsmail Vefa’ya giderken kendisi de PTT’ye transfer olur. PTT’ye transfer
hikayesini şöyle anlatıyor Metin Kurt: ”Şekerspor ile anlaştım. O yıl Altay,
Türkiye Kupası’nı üç büyüklerden aldı. Lig şampiyonu Beşiktaş ile
Cumhurbaşkanlığı Kupası için oynayacağız. Oynamak istemedim, kötü oynarsam
Şekerspor transferden vazgeçerdi. Soyunma odasında titriyorum. Biri geldi,
“Heyecan hapı ister misin” dedi. İlk kez duyuyordum, bir tane aldım, geçmedi,
bir daha geldi, bir daha aldım, sahaya çıktım, inanılmaz top oynuyorum.
Tribünler ayakta. Beşiktaş üç
tane bek değiştirdi bana karşı. PTT antrenörü ile maçı izliyormuş, PTT’li
olduk. Hapı yuttuk, yıldız futbolcu olduk yani.”
Metin PTT’de oynarken dönemin
milli takım teknik direktörü Adnan Süvari tarafından milli takıma çağrılır. Adnan
Süvari ile Metin Kurt’un ilginç bir hikayesi vardır. Metin Altay’da oynarken,
Adnan Süvari de ezeli rakip Göztepe’nin teknik direktörüdür. Yolları milli
takımda kesişir.
1970’te yeni yapılanmaya
giden Galatasaray yönetimi, takımı İngiliz Brian Birch ve Coşkun Özarı
ikilisine emanet eder. Kurulan yeni kadroya PTT’den 22 yaşındaki genç yıldız
Metin Kurt da transfer edilir. Herkes onun futbolu yeni bırakan Taçsız Kral
Metin Oktay’ın yerini doldurmasını beklerken, Birch onu çizgide oynatır.
Kendisi için “Şeref tribününün önünde oynamak istemezdi, o yüzden bir devre sağ
kanatta, bir devre sol kanatta oynardı” efsaneleri anlatılsa da Metin Kurt
Galatasaray’ın efsanevi sağ açığıdır. Daha sonra efsanevi “SOL” açık olarak
anılacaktır, o ayrı mesele :)
Metin Kurt Türkiye’de ilk
defa 3 sene üst üste şampiyon olmayı başaran takımımızın en önemli
parçalarından olur. Çizgide oynamasına rağmen 3 yılda 24 gol atarak takımın en
golcü oyuncusu olur. 3 yılın sonunda Metin’in sözleşmesi biter. O dönemde
Galatasaray’ın efsane başkanlarından Selahattin Beyazıt da koltuğu Mustafa
Pekin’e devretmiştir. Pekin yönetimi Metin Kurt’u görüşmeye çağırır. Kendisine “Sana senede 110
bin lira veriyoruz, sözleşmeni de 2 yıl uzatıyoruz” derler. Bunun
üzerine Metin “Bana
sordunuz mu?” diye karşılık verir. Bu cevap karşısında şaşıran
yöneticiler “Mukavelende
28 bin lira karşılığında sözleşmeni uzatma maddesi var” derler.
Metin de yine yöneticilerin beklemediği bir çıkış yapar ve “Ya 200 bin lira verirsiniz ya da 28 bin
liraya uzatırsınız.” diye rest
çeker. Yönetim Metin’in sözleşmesini 28 bin lira karşılığında uzatır. Metin de
bu durumu basınla paylaşır ve tepki olarak sakallarını uzatmaya başlar. Yıllar
sonra bu olayı anlatırken: “Kabul etmeyeceklerini biliyordum; ama mücadelemden
vazgeçemezdim” diyecektir. Aslında Metin Kurt’un bu uğraşı 22 yıl
sonra Bosman Kanunu olarak bilinen
bir kanunla tüm dünyada futbolculara verilen bir hak olacaktır. Kimbilir belki
de başarabilse bu kanun “Metin Kurt
Kanunu” olarak anılacaktı.
Coşkun Özarı’nın milli takımı çalıştırdığı dönemlerde
deplasmanda İtalya ile maçımız vardır. Medya milli takımımızı yerden yere
vurmaktadır, har gün tarihi fark yiyeceğimiz yazmaktadır. Metin, medyanın
köstekleyen bu tavrına dayanamaz ve “Spor basınını kınıyoruz” başlıklı bir
bildiri kaleme alır. Bu bildiriyi de bütün takıma ve teknik direktör Coşkun
Özarı’ya imzalatır. Bildirinin sonu “Bırakın bunları işimizi yapalım, sizinle
değil İtalya ile mücadele edelim” diye bitmektedir. Ertesi gün medyada
Metin Kurt’un “İtalya’ya gitmeden çizmeyi aştığı” anafikirli bir sürü yazı yazılmıştır.
Basın tarafından yerden yere vurulmuştur. Ama bunlar da Metin’i davasından
döndürmeye yetmeyecektir.
Metin Kurt,
Türkiye’de ilk futbolcu grevini başlatan kişidir. 1976 yılında Galatasaray,
Türkiye kupasında Ankaragücü’nü eleyerek finale çıkar. Maçtan sonra final primi
olan 10bin lira futbolculara ödenmez. Menajer Turgan Ece, takım adına prim
isteyen Metin’e “Ne oynadınız ki para istiyorsunuz” diye çıkışır. Metin de
takımı örgütleyerek ertesi gün antrenmana çıkarmaz. Turgan Ece; Metin Kurt,
Yasin Özdenak, Gökmen Özdenak’ın da içinde bulunduğu 5 futbolcuyu kadro dışı
bırakır. Takım o hafta Fenerbahçe’yi yener ve taraftarın öfkesi ertelenir.
Ancak birkaç hafta sonra tribün “Ece istifa, beşlikler sahaya” diye tezahürat
etmeye başlar. Metin Kurt “futbolcuların
mal değil insan olduklarını ispatladık, hakkımızı aldık” diye düşünürken
diğer futbolcuların yönetimden özür dilediğini öğrenir. Diğer 4 futbolcunun
aklını çelen, yönetimden özür dilemelerini sağlayan Milliyet gazetesi başyazarı Abdi İpekçi’dir.
Metin Kurt o
sezon sonunda Kayserispor’a yollanır. Burada da üç yıl futbol oynayıp Maden-İş’in İstanbul’da çıkardığı bir
gazetede, amatör sporcularla ilgili bir sayfa hazırlamak için futbolu bırakır.
Çizgi Metin
hayatı boyunca ‘sporcu sendikası’ kurmaya çalışmıştır. 1980 yılında Fikret Ünlü başkanlığında “Amatör Sporcular Derneği” diye bir
dermnek kurarlar. 12 Eylül 1980’de bu derneğin kuruluşunu açıklayacaklardır.
Fakat malum sebepten açıklayamazlar. Dernek kapanır. Sporcu sendikası kurma
fikri mecburen ertelenir. Yıllar sonra Fikret Ünlü, spor bakanı olarak hükümette
görev yapacaktır.
Bu erteleme 2010 yılına kadar
sürer. 2010 yılında Metin Kurt, Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikası'nı (Spor
Emek-Sen)’i kurar.
Metin Kurt 2011
Haziran seçimlerine İstanbul ikinci bölgeden Türkiye Komunist Partisi milletvekili adayı olarak seçimlere girer.
Metin Kurt neden
kanatta oynadığını soranlara. “Kardeşim ben halkçı bir adam değil
miyim? Halka en yakın yer de çizgi değil mi? Başka nerede oynayacaktım” diye cevap veren bir futbol emekçisidir.
Yaşarken hak ettiği değeri veremediğimiz efsanelerimizden birisidir. Galatasarayın ve Türk futbolunun en büyük efsanelerimizdensin, seni
hiç unutmayacağız Çizgi Metin! Ruhun şaad, mekanın cennet olsun..
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.