20.10.93 | Manchester bizi iyi tanır!

1993/4 sezonunda Avrupa Kupaları'nda mücadele etme hakkı kazanan Galatasaray, bu organizasyona katılmak için 2 öneleme turu oynamak zorundaydı. İlk turdaki rakip İrlanda temsilcisi Cork City oldu. Karl Heinz Feldkamp'ın sportif direktör olduğu takımımızda teknik direktör Rainer Hollmann olmuştu. İrlanda temsilcisi karşısında İstanbul'da oynanılan ilk maçta sahadan 2-1'lik galibiyetle ayrılan Galatasaray, rövanş karşılaşmasında da Kubilay'ın tek golüyle sahadan 1-0'lık galibiyetle ayrılıyor ve adını Avrupa Kupaları'nda 2.Tur'a yazdırıyordu. İrlanda temsilcisini geçerek bugünkü adı Şampiyonlar Ligi olan organizasyona bir adım yaklaşan Galatasaray'ın rakibi dönemin en büyük takımlarından İngiliz devi Manchester United olmuştu.

Alex Ferguson'un antrenörlüğünü yaptığı İngiliz devinde kimler yoktu ki? Kalede Peter Schmeichel, savunmada Denis Irwin, Steve Bruce, Gary Pallister ortasahada Bryan Robson, Ryan Giggs, Paul Ince, Lee Sharpe, Roy Keane ve forvette Eric Cantona, Mark Hughes ve Brian McClair. Hatta bugünlerin efsanesi David Beckham, Paul Scholes, Gary Neville gibi isimler o dönemler "gelecek vaadeden genç oyuncular" arasındaydı.

Avrupa Kupası'nda ilk turda Macaristan takımı Honved Budapest'i eleyerek adını ikinci tura yazdıran Manchester United hiç kuşkusuz bizim karşımızda turun en büyük favorisiydi. Hatta olayı abartan ve ukalalığa vuran İngiliz futbolcular takımımızı küçük görmüş "Türk lokumu yiyeceğiz, İstanbul gezmek için güzel bir şehir" gibi açıklamalarda bulunmuştu. Maç günü geldiğinde şansımızın olmadığını düşünenlere verecek bir cevabı vardı Galatasaray'ın. Rakip her ne kadar zorlu olsa da, sahaya kafa kafaya çarpışmak için çıkıyorduk. Maçın ilk dakikasından itibaren kalemize sağlı sollu gelen Manchester United karşılaşmada ilk 2 dakika geride kalırken kaptan Robson'un ayağından golü buluyor ve öne geçiyordu. Aradan geçen 10 dakika sonra Giggs'in korneri sonrasında Hakan'ın ters kafasıyla top ağlarımızdaydı ve skor 2-0 olmuştu. 15 dakikada skoru 2-0'a getiren İngilizler ilk yarıda 5 olur mu diye düşünürken, söyleyecek çok şeyimiz vardı. Yediğimiz ikinci golden sonra toparlanma, oyuna dönme zamanıydı. Hakan'ın pasında Arif kaleye yaklaşık 30 metreden öyle bir vuruyordu ki Ümit Aktan'ın deyimiyle "Dünyadaki tüm Schmeichel'ler gelse" o topu çıkartamazdı. Şimdi oynama, ortaya karakter koyma zamanıydı. Tugay'ın ara pasına Kubilay depara kalkıyor, savunma ve kalecinin hatasının ardından dakikalar 32'i gösterdiğinde skor 2-2'e gelmişti. Golün ardından ilk yarının sonuna kadar rakip kalede tehlike yaratan, sık sık pozisyona giren ve oyunun kontrolünü ele alan Galatasaray sahadaydı. Tugay, Suat, Kubilay, Hakan, Arif, Falco, Stumpf.. Hemen hemen hepsi pozisyona giriyordu rakip kalede. Kendilerine "şeytan" lakabını takan İngilizler, kendi evlerinde "cehennemi" yaşıyordu. Yorgunluk belirtileri başladığında ilk yarının son düdüğü çalıyor, bizim için ilaç niyetinde bir düdük oluyordu.

İkinci yarıya çıkarken dönemin yıldızlarından ve maçın gollerine imza atan Kubilay'dan itiraf geliyordu; Biz ikinci yarıya kazanmak için çıkıyorduk. İkinci yarının santra vuruşuyla birlikte sağlı, sollu geliyordu Galatasaray. Manchester neredeyse kendi sahasından çıkamıyor, bocalıyordu. Dakikalar 65'i gösterdiğinde soldan Arif topla birlikte hareketlendi, ceza sahasına doğru yöneldi. Rakibinden sıyrıldı, ceza sahası dışından sert vurdu. Savunmaya çarpan topa Schmeichel uzandı ama yetişemedi, top direkten döndü. Arif'in ayağından çıktığında Kubilay'ın takibi başlamıştı ve topun döndüğü noktada topu kaleye sokacak bir Galatasaraylı vardı. Dünyanın en büyük takımı Manchester United karşısında 2-0'dan skoru 2-3'e getiriyordu Galatasaray. Kendi sahasında 30 yıl mağlubiyet görmeyen Manchester'da mağlubiyet korkuları başlamışken maçın son 8 dakikasına giriliyordu. Keane'in ortasında Cantona ceza sahasında beraberliği getiren golü atarken, İngilizler sahadan beraberlikle ayrıldıkları için derin bir 'oh' çekiyordu. Ama onları bekleyen asıl tehlike Ali Sami Yen'de olacaktı. Ferguson ve öğrencileri 'turistik gezi' amacıyla gelmeyi planladıkları İstanbul'da korku dolu anlar yaşayacak, hayatlarında asla unutamayacakları hatıralarla ayrılacaklardı.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0