Geleceğe mesaj: Avrupa Fatihi

Dün gece, Manchester United karşısında oynanan futbol ve gösterilen mücadelenin sene başında beri Galatasaray'ın en iyi performansı olması tesadüf değil çünkü Galatasaray bir Şampiyonlar Ligi takımı. Takımımızın bu duyguyu bizlere kaybettiği bir maç sonrası bile hissettirebilmesi ise gerçekten muhteşem. Manchester United,  Barcelona ve Real Madrid ile beraber, 1.torbadan çekilebilecek en kuvvetli üç takımdan biriydi. Maç zamanı form düzeyleri de hesaba katılırsa çekilebilecek en kuvveti takım olduğunu dünkü oyunuyla gösterdi. Büyük usta Alex Ferguson'un genç ve tecrübeli isimlerle harmanladığı bu kadro karşısında hem de deplasmanda bu denli başarıyla mücadele edebilmek, üstüne verilmeyen iki penaltı ve direkten dönen üç top düşünüldüğünde galibiyetin kıyısından dönmek takımımız için gayet olumlu sinyaller.

Fatih Terim zorlu bir deplasmanda dahi oyun planından ödün vermeyerek maça çift forvet ile başladı. Sezon başından beri ısrarla vurguladığımız asimetrik 4-4-2 sistemine Amrabat'ın da kadroya girmesiyle beraber tamamen geçilmiş oldu. Hoca'nın Amrabat ve Burak Yılmaz tercihleri bundan önce oynana maçlarda gösterilen performanslar düşünüldüğünde gayet mantıklı olmasına rağmen Amrabat'ın maçın genelinde formsuz olması ve mücadele gücünün de arkadaşlarına göre çok aşağıda kalması maç çerisinde çeşitli taktik varyasyonlar denememize neden oldu. Amrabat'ın geriye dönmemesiyle Valencia'nın sol tarafımızda bulduğu koridorlar Hakan Balta'yı çok ciddi zorlamaya başlayınca Fatih Hoca Hamit'i iyice geriye çekerek 4-3-3 benzeri bir taktik ile ilk devreyi bitirdi. İlk devre boyunca verilmeyen bir penaltımız ve direkten dönen iki topumuz  hesaba katıldığında hücum şanslarımızı gayet efektif kullandığımız ortaya çıkıyor fakat defansif olarak, özellikle kanatları savunurken problem yaşadığımız da bir gerçek. Yenilen golde Dany'nin ofsaytı bozması belki de maçta yaptığı tek hata olsa da skoru Manchester lehine değiştirmeye yeterli oldu.

İkinci yarının hemen başında Amrabat'ın oyundan alınmasıyla oyunun hakimiyetini gene bir süreliğine elimize geçirmemize rağmen bunu skora yansıtamadık, bunun akabinde de Selçuk ve Melo'nun yorulmasının ardından orta sahayı rakibe bırakmamız kalemizde ciddi tehlikeler yaşamamıza sebep oldu fakat Semih ve Dany'nin müthiş oyunları sayesinde rakip bu baskıyı gole çeviremedi. Burada Terim'in, muhtemelen rakibin süratli oyuncularını düşünerek yaptığı, Dany tercihinin ne kadar isabetli olduğu da gözüktü. Fizik olarak tamamen biten Melo'nun oyundan çıkmasının ardından son dakikalarda top bizde olsa da ,Aydın'ın verilmeyen penaltı pozisyonu hariç, Manchester'ın alan savunmasına takılıp topu rakip ceza alanına taşıyamamamız nedeniyle gol bulamadık ve sahadan mağlup ayrıldık. Maçın geneline bakıldığında Muslera, Semih ve Dany'nin defansif performansları ve Hamit'in orta sahadaki müthiş oyunu takımımızda özellikle göze batan oyuncu performanslarıydı. Hamit'in yavaş yavaş formunu buluyor olması Galatasaray için çok büyük kazanç. Mücadele olarak baktığımızda ise Amrabat hariç, sonradan oyuna girenler dahil bütün takım çok ciddi efor sarfetti ve önümüzdeki maçlara umutla bakmamızı sağladı. Amrabat bundan önce oynadığı futbol stiliyle Galatasaray'da devam edemeyeceğinin farkında ve hergün üzerine koyarak oyun stilini geliştiriyor fakat daha önünde mesafe var. Fatih Terim gibi bir usta ile çalışıyor olması ise büyük bir şans, dün de maç sonrası gerekli uyarıları almıştır. Ben Amrabat'ın zamanla eksiklerini kapatacağına inanıyorum.

Galatasaray dün akşam teknik direktöründen muhteşem taraftarına kadar bir saniye bile mağlubiyeti düşünmeden, rakibin gücünden korkmadan, son derece azimli şekilde mücadele etti ve kaybettiği bir maçın ardından dahi "Avrupa Fatihi" lakabının hakkını verdi. Bu futbolun arkası gelecek ve Galatasaray bu guruptan çıkacaktır, kimse merak etmesin.