Efsaneler | “Bizi sevenlere ihanet etmeyelim baba..” Metin Oktay


"Taçsız Kral Metin Oktay, tek aşkıydı Galatasaray! Senin gibi Cim Bomluyu unutur mu bu taraftar.." Aramızda bu tezahüratı bilmeyen yoktur herhalde? Kariyeri boyunca oynadığı 354 resmi lig maçında 314 gol atarak neredeyse maç başına 1 gol ortalaması ile oynayan, efendiliği ve güçlü karakteriyle taraflı tarafsız herkesin saygısını kazanan, “onun gibisi bir daha gelmez” sözünün en çok yakıştığı insan... Ölümünün 21. yıldönümünü hüzünle anarken gelin Taçsız Kral’ın neden efsane olduğuna hepbirlikte göz atalım.

1936 yılında Karşıyaka’da makina işçisi Hasan Oktay ile ev hanımı Fatma Oktay çiftinin ilk oğulları olarak dünyaya gelir. İlköğretimini Alsancak İlkokulu’nda okur. Ortaöğrenim için İzmir İnönü Lisesi’ne yazılsa da biraz da mecburiyetten dolayı burayı bırakıp Mithatpaşa Erkek Sanat Enstitüsü Mobilya Bölümü’ne geçer. Ve tabi ki bu yıllarda Mithatpaşa Lisesi’nin okul takımında da oynar.

Metin aynı yıllarda amatör kümede de Damlacıkspor formasını terletmeye başlar. Burada oynadığı yıl, Altınordu’nun efsanevi futbolcusu Sait Altınordu’ya olan hayranlığından 8 numaralı formayı giyer. Taçsız Kral bu hayranlığını "Yünleri, paçavraları kuzu derisiyle dikip futbol topu yapardım. Sert olurdu o toplar,. iyi de zıplardı. Mahalle maçlarında kimimiz Vahap Özaltay olurdu, kimimiz Sait Altınordu, kimimiz de Fuat Göztepe; ama ben hep Sait olurdum." sözleriyle anlatmaktadır. Taçsız Kral burada oynadığı bir senede dikkat çeker (ki o dönemde amatör kümede bir senede ne kadar az maç yapıldığını tahmin edersiniz) ve Adnan Süvari’nin çalıştırdığı Yün Mensucat’a transfer olur. Adnan Süvari yıllar sonra milli takımı çalıştırırken de diğer bir Metin’i, Metin Kurt’u parlatacaktır...

Metin Oktay ayda 300tl kazandığı Yün Mensucat’ta oynarken genç milli takıma davet edilir. Ancak İstanbul’a gidecek para yoktur. Takım arkadaşları Metin’e o kadar güvenmektedirler ki aralarında para toplarlar ve Metin’i İstanbul’a yollarlar. Taçsız Kral arkadaşlarını ve hocasını mahçup etmez, Belçika’ya karşı 2 gol atarak İzmir’e döner. O artık İstanbul takımlarının da dikkatini çekmiş 17 yaşında bir futbolcudur.

1954 yılında Metin Oktay İzmirspor’a transfer olur. O sezon milli lig olmadığından İzmirspor, İzmir profesyonel liginde forma giymektedir. Yani İstanbul takımlarıyla maç yapmamaktadır. Buna rağmen namı kulaktan kulağa yayılmakta, İstanbul takımlarınında kulağına gelmektedir. Derken bu isim o dönemin en büyük otoritesi Baba Gündüz’ün de kulağına gelir. Baba Gündüz İzmir’e bu genç futbolcuyu izlemek için yola çıkar. Metin’i sadece 45 dakika izler ve Beni bu adamı izlemek için mi taa İzmir’e kadar getirdiniz” diye sitem ederek kalkar. Herkes şok geçirmektedir. Tabi ki Baba Gündüz rakipleri aradan çıkarmak için bu konuşmayı yapmıştır. Havalalanına giderken yöneticilere bu çocuğu sakın kaçırmayın talimatını vermiştir bile.

Metin Oktay’ın 18 maçta 17 gol attığı İzmirspor kariyeri böylece biter ve bir Türkiye efsanesi haline geleceği Galatasaray yolculuğu başlar. Metin ilk olarak 7 Mayıs 1955’te Beşiktaş’la oynanan Atatürk Kupası maçında deneme amaçlı Galatasaray forması giyer. Akabinde kendisiyle resmi sözleşme imzalanır. Baba Gündüz efsane haline getireceği kadrosunun efsane santraforunu da bulmuştur böylece...

Bir haziran sabahı Baba Gündüz, Turgay Şeren’i odasına çağırır. Turgay Şeren o dönemde Galatasaray’ın kaptanıdır. “Bak Turgay” der. “İzmir’den pırıl pırıl bir genç gelecek. Onu Galatasaray'a kazandıralım kaptan. Ona bu futbolculuğunun yanı sıra, Galatasaraylılığı öğretelim. Bir Galatasaraylı'nın ne gibi meziyetlere sahip olması gerektiğini aklına sokalım. Al Metin'i, onunla beraber yaşa. Kamplarda aynı odada kal. Saha dışında da her gün onunla beraber ol diyemem ama genelde hayatınızı paylaşırsanız, inanıyorum ki, Metin Oktay yalnız futbolculuğu ile değil, beyefendiliği ile Galatasaraylılığı ile, futboldaki krallığı ile Türk futboluna imzasını atacaktır.”

Taçsız Kral Galatasaray formasıyla ilk resmi maça Beyoğluspor karşısında çıkar ve golünü atar. İstanbul’a gelen 19 yaşındaki bu yakışıklı genç hem saha içinde hem de saha dışında performansını zirvede tutar. Önce dönemin gözde sinema sanatçısı Mualla Kaynak’la aşk yaşar. Bu ilişki uzun sürmez. Taçsız Kral’ın aklını bu kez 1953 Türkiye üçüncü güzeli Ceylan Ece çelmiştir. Feriha Şen, Maria Vincent derken Taçsız Kral’ın gönlünü kaptırdığı güzeller arasında eski güzellik kraliçesi Ayfer Feray da kendine yer bulur.


1955-56 sezonunda Galatasaray İstanbul Ligi şampiyonu olur. Metin Oktay da 17 maçta attığı 19 golle ilk sezonunda gol kralı olur. 1956 yılında Galatasaray şampiyon kulüpler kupası maçına çıkar. Rakip Dinamo Bükreş’tir. Bu maç bir Türk kulübünün resmi olarak çıktığı ilk Avrupa kupası maçıdır ve bir Türk takımının attığı ilk golü atmak da yine Taçsız Kral’a nasip olur.

1956-57 sezonunda Galatasaray şampiyonluğu averajla aynı puandaki Fenerbahçe’ye kaptırır; ama Taçsız Kral attığı 17 golle yine gol krallığını kimseye bırakmaz. Bu sezon sonunda şu meşhur olay yaşanır. Fenerbahçe ikinci başkanı Müslim Bağcılar, Metin Oktay’ı transfer etmeyi kafasına koymuştur. Bağcılar, İstanbul’un en zengin adamlarından biridir. Taçsız Kral arkadaşları tarafından davet edildiği bir gazinoda Müslim Bağcılar’la buluşturulur. Kendisinden habersiz emrivaki olarak yaptırılan bu buluşmaya Metin Oktay çok kızar. Ancak Taçsız Kral’ın nezaketi meşhurdur. Mekanı terk etmez ve Müslim Bağcılar’ın davetini geri çevirmeyerek masaya oturur. Bağcılar, kendisine imzalı bir açık çek uzatır. “İstediğin rakamı yaz, yeter ki Fenerbahçe’ye gel” der. Taçsız Kral kendisinen beklenen bir şekilde çeki geri çevirir ve o meşhur cevabını verir: “Bizi sevenlere ihanet etmeyelim baba!”

Metin Oktay profesyonel Milli Lig kurulana kadar geçen iki senede de gol krallığını kimseye bırakmaz. 1959 yılında İstanbul, Ankara ve İzmir liglerinin birleşmesiyle Milli Lig kurulur. Takımlar kırmızı ve beyaz grup olarak ikiye ayrılır. Beyaz grubu Fenerbahçe, kırmızı grubu da Galatasaray lider tamamlar. Statü gereği bu iki takım birbiriyle çift maç üzerinden final oynarlar. İlk maç 10 haziran 1959’dadır. Maçın 13. dakikasında Turgay Şeren, Metin’e uzun bir degaj atar. Metin, topu Özcan’dan kurtarır, tam kaleye doğru ilerleyecekken Avni sağ taraftan koşarak gelir ve Metin’e sağlam bir tekme geçirir. Acıyla yerde kıvranan kral, acının ve o anki sinirin etkisiyle kalkıp Avni’ye yumruk atar. Maçın Yugoslav hakemi Markovic, Metin’i dışarı atar. O an Fenerbahçe tribünlerinden küfürlü sesler yükselir. Taçsız Kral o güne kadar hiç böyle bir şey yaşamamıştır. Gözleri dolar. Fenerbahçe tribününün önüne gelerek onları kendi nezaketine yakışır bir şekilde selamlar.Yıllar sonraki röportajında o an futbolu bırakmayı düşündüğünü anlatır. Sebebi ise basittir: “Taraftarın yüzüne nasıl bakacağım baba!”

Ortalık durulunca yardımcısının da uyyarısıyla Yugoslav hakem kararını geri alır, Metin Oktay oyuna geri döner. Ama hala çok sinirli ve hırslıdır. Sağ taraftan Nuri’nin pasına öyle bir vurur ki o an zaman durur, tribünler durur, futbolcular durur, hakem Markovic durur; ama meşin yuvarlak durmaz; ağları delip yoluna devam eder. Yugoslav hakem önce aut kararı verir. Ancak Galatasaray’lı futbolcuların itirazlarıyla ağlar kontrol edilir. Ve evet inanılmaz gerçekleşmiş, Taçsız Kral’ın şutu ağları delip geçmiştir. Galatasaray o maçı Kral’ın golüyle 1-0 kazanır.

Galatasaray rövanşı kaybeder, şampiyon olamaz; ama Metin Oktay o sene de gol kralı olur. Taçsız Kral, Palermo’ya gitiği 1961 yılına kadar her sezon gol kralı olur. Galatasaray’a geldiği 1955 yılından itibaren 7 sezon üst üste aralıksız gol kralı olur.

18 Aralık 1960 günü Galatasaray yine bir Fenerbahçe maçına çıkacaktır. Maç deplasmanda, Kadıköy'dedir. Galatasaray 10 kişi kalmasına rağmen karşılaşmayı 5-0 kazanır. Taçsız Kral bu maçta tam 4 gol atar. Maçtan sonra herkes Metin'i ararken o soyunma odasında bir köşede oturmuş düşünmektedir. Neden düşünceli olduğunu soranlara "Yarın gazeteler hakkımda çok güzel şeyler yazacaklar. Allah şımartmasın!" diye yine yalnız kendisinin verebileceği bir cevap verir.


O sene Taçsız Kral, Oya Sarı ile dünyaevine girer. Ancak Oya hanım İzmir’lidir ve İzmir’e geri dönmek istemektedir. Metin Oktay yurtdışındayken gazetelere “Metin İzmir’e dönmek istiyor” şeklinde açıklamalar yapar. Taçsız Kral döndüğünde İzmirspor’lu yöneticiler onu havaalanında ellerinde bir çanta dolusu para ile karşılar. Taçsız Kral bunlara cevap vermeden evinin yolunu tutar. Kaynanası Galatasaray’lı yöneticileri eve almaz. Oya Hanım “Ya Galatasaray, ya ben” şeklinde rest çeker. Taçsız Kral da kendisinden bekleleni yapar: “Tabi ki Galatasaray!”

1960 yılında ihtilal olur. Taçsız Kral 8 gün eksik askerlik yapmakla suçlanır. İşin aslı şudur. Kral, askerliğini tam yapmıştır; fakat maç günleri izinli ayrıldığı zamanlar kayıtdışı sayılmış ve 8 gün eksik çıkmıştır. Yapacak bir şey yoktur. Taçsız Kral 8 gün eksik için 45 gün hapis cezasına çarptırılır. Toptaşı Cezaevi’ne yatırılır. 45 gün sonra tahliye edildiğinde cezaevinin kapısında Kral’ı üç Galatasaraylı karşılar: Turgan Ece, Rüçhan Adlı ve Kamil Altan. Kapıdan çıkınca sarılıp öpüşürler, gözlerde yaş...

Akşam tüm takımla yemek yenir; ama Baba Gündüz bir başka donattırmıştır o akşam sofrayı. Kolay mı? Taçsız Kral çıkmış hapisten. Ertesi gün Karagümrük maçı var. Yemek bitince Baba Gündüz tüm takımı kampa geri yollar, Metin hariç. Taçsız Kral’la Baba Gündüz sabahın 3’üne kadar muhabbet edip rakı içerler o gün. Oğlu bildiği Metin Oktay’la hasret giderir Baba Gündüz, ve tabi Taçsız Kral da baba bildiği Gündüz Kılıç’la... Gece 3’te otele dönerler. Baba Gündüz resepsyona talimat verir: “Metin Oktay sabah kahvaltısı için kesinlikle uyandırılmayacak. o yorgunluğunu atıncaya kadar uyuyacak." Ertesi gün saat 11.00 suları. Taçsız Kral hala uykuda, 45 günün yorgunluğunu çıkarmaya çalışıyor. Baba Gündüz geliyor odasına, uyandırıyor. Sonra da yatağının ucuna ilişiyor. "Biliyorum oynayacak durumda değilsin; ama seyirci seni görmek istiyor Metin" diyor. "Karagümrük'e karşı seni oynatmak istiyorum. Üzülme, verebileceğini ver. Sen bize çok maç kazandırdın. Bugün de senin yüzünden kaybedelim. Seni hasretle bekleyen seyirciye ne olur bu saygıyı gösterelim."


Metin Oktay o gün sahaya çıkar ve 2 gol atar. Galatasaray maçı 3-0 kazanır. Tribünler “Metin, Metin” diye çıldırır. Taçsız Kral soyunma odasına kusa kusa gider. Aynı zamanda onu seven tribünlerine kavuştuğu için hıçkıra hıçkıra ağlayarak...


1961 sezonunda o hüzünlü ayrılık gerçekleşir. Taçsız Kral artık Avrupa’da oynamaya karar vermiştir. İstikamet İtalya’nın Palermo takımıdır. Kral hayallerini gerçekleştirmek için Avrupa’ya gider ama hem kendi yüreği hem taraftarın yüreğinde derin bir burukluk kalır. Baba Gündüz, Palermo başkanına bir mektup yazar. Yazdığı bu mektupta adeta tüm taraftarın duygularını yansıtmıştır. Taçsız Kral Palermo’da oynarken milli maç için Türkiye’ye gelir. Bu sırada Galatasaray’ın Gençlerbirliği ile oynadığı hazırlık maçında forma giyer. Sonra tekrar İtalya’ya döner ama sakatlıklardan yakasını bir türlü kurtaramaz. Sezon sonunda Palermo ile Galatasaray bir hazırlık maçı yaparlar. Taçsız Kral bu maçta sarı kırmızı parçalı formayı giyer ve o formayı bir daha sırtından hiç çıkarmaz.

1961-62 sezonunda Baba Gündüz’ün ‘yenilmez armada’sı Taçsız Kral’ın da gelmesiyle sezonu bir kez daha şampiyon tamamlar. Taçsız Kral da bir kez daha gol kralı olur. Taçsız Kral futbolu bırakana kadar 1 kez İzmir Profesyonel Ligi’nde, 4 kez İstanbul Profesyonel Ligi’nde, 6 kez de Türkiye Birici Ligi’nde gol kralı olmuştur. Neredeyse oynadığı her sezon gol krallığını kendisi yakalamıştır. Sayısız jeneriklik gol atmıştır.


1969 senesinde futbolu bırakma kararı verdiğinde taraflı tarafsız herkesin içini bir burukluk kaplar. Jubile maçı Fenerbahçe’yle yapılır. Taçsız Kral bu maçta da gol atar. Karşılaşmanın son 10 dakikası Can Bartu’yla formaları değişir ve Fenerbahçe formasıyla oynar. O dönemin Fenerbahçe kaptanı Şükrü Birant o gün doğan oğluna Metin adını verir. Metin Oktay sevgisi böyle bir şeydir.

Futbolu bıraktıktan sonra Galatasaray’da Kaloperovic’in yardımcılığını yapar. Daha sonra bir süre de Bursaspor’u çalıştırır. Ali Uras döneminde Taçsız Kral Galatasaray futbol şubesinin başına geçer. Jupp Derwall’in Galatasaray’ın başına geçmesi de bu döneme rastlar.

13 Eylül 1991 günü o acı olay gerçekleşir. Boğaziçi Köprüsü’ne içi su dolu plastik varillerden oluşmuş barikat kurulur. Fakat büyük bir sorumsuzluk örneği gösterilerek etrafa hiçbir uyarı levhası konulmaz. Bu sorumsuzluk Taçsız Kral’ımızın yanımızdan çok erken ayrılmasına sebep olur. Taçsız Kral'ın cenazesinin olduğu gün Galatasaray, Genclerbirliği ile karşılaşır. O maçta Galatasaray siyah forma ile ve sahada 10 numara olmadan mücadele etmiştir. 10 numarayı giyen Kosecki o gün 20 numarayı giymiş, Metin'in forması katlı bir şekilde 90 dakika kulübede yerini almıştır...

Metin Oktay, Türk futbolunun en büyük efsanesidir. Taraflı tarafsız herkesin saygısını ve takdirini kazanmış, mütevazilikten bir saniye olsun şaşmamış, 10 numaralı sarı kırmızı parçalı formayı efsane haline getirmiş bir Galatasaray’lıdır. Kendisini hasret ve rahmetle anıyoruz.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0