Röportaj | David Hawkins : Takımımız tecrübe ve gençliğin güzel bir karışımı

Bu sezon Galatasaray Medical Park'ın yeni transferlerinden olan ve takımda kaptanlığa seçilen David Hawkins kulübümüz televizyonu GSTV'de yayınlanan 5. Periyot programına bir röportaj verdi. Röportajında şu ana kadarki hazırlık çalışmalarından, takımımımızı tercih sebebine; özel hayatından kişisel hobilerine kadar birçok şeye değinen David Hawkins bu sezon gelecek başarılardan emin olduğunu, kendisine ve takıma inandığını, taraftardan da geçen seneki desteğini bu sene de sürdürmelerini istediğini belirtti. İşte röportajın tamamı...

Galatasaray ailesine hoş geldin. Öncelikle transfer sürecin hakkında bize neler söylemek istersin?
Benim için kolay olmadı. Çünkü Türkiye Ligi’nde bir takımdan ötekine transfer olmanın o kadar da hoş karşılanmadığını bilmiyordum. İstediğim takımı seçebileceğimi düşünüyordum. Ancak zorlu bir periyot oldu. Ama sonuç olarak buradayım ve bundan dolayı çok mutluyum.

Peki Galatasaray’ın teklifini nasıl kabul ettin? Temel sebepler nelerdi?
Birçok sebep var ancak öncelikle 3 yıllık sözleşmeye imza atabileceğim, uzun vadeli bir proje istiyordum. Çünkü ben oynayacağım takımın bir parçası olma hedefim vardı. Tabi ki koç da çok önemli bir faktördü. Ergin Ataman zaten geçen sezon Türkiye’ye gelmemde temel etkendi. Geçen sezon Beşiktaş’a onun için gelmiştim. O ve Galatasaray isimleri yan yana gelince, bir de yapılan önemli takviyeleri görünce kararımı verdim. Takım kalitesi tabi ki önemli. Çünkü bir takıma transfer olunca orada kazanmak istersiniz. Bu nedenle takımın kalitesi de çok önemliydi. 

Aynı şehirde yaşamaya devam edecek olmak da senin için bir faktör oldu mu?
Tabi ki bu da önemliydi ancak İstanbul dışında herhangi bir takımdan bana teklif gelmedi.

Bu transferin ardından çevrenden, dostlarından nasıl tepkiler aldın? Özellikle iyi bir twitter kullanıcısı olduğunu biliyoruz, oradan nasıl mesajlar geldi?
Galatasaray taraftarlarından çok hoş mesajlar aldım. Bana sürekli basketbol yeteneklerim hakkında övgü dolu mesajlar yolladılar. Ailem ve dostlarım da bu transfer çok sevindiler. Çünkü basketbolda 3 yıllık bir sözleşme çok rastlanan bir durum değildir. Genellikle 1 veya 2 yıllık sözleşmeler önerilir. Bu denli uzun vadeli bir sözleşme, ailemi de çok mutlu etti. 

Peki bu 3 yıllık süre zarfında hedeflerin neler?
Hedefim her zaman birinci olmaktır. Bu sezon Beko Basketbol Ligi, Eurocup ve Türkiye Kupası’nı kazanmak istiyorum. Ve gelecek sezon Euroleague’e katılma hakkı elde edip orada da şampiyonluk yaşamak istiyorum. Ancak bu sezonki hedefim, geçen sezon olduğu gibi üç kupayı da kazanmak.

Basketbolda 3 yılın uzun bir süre olduğunu ve birçok şeyin değişebildiğini biliyoruz. Mesela geçen sezon düşük bir bütçeyle Euroleague’e katılan Olimpiakos, turnuvayı şampiyonlukla noktaladı…
Basketbol, otoritelerin favori gösterdiğinin şampiyon olduğu bir oyun değil. Basketbol sahada oyuncularla oynanır. Ve doğru oyuncular bir araya gelip, doğru bir şekilde oynarlarsa her şey mümkündür. 

Takımla birlikte geçirdiğin İtalya kampı nasıldı? Bormio ve Sardunya senin adına nasıl geçti?
Bormio ve Sardunya’da tam kadro değildik ancak yine de çalışmalarımızı sağlam temeller üzerinde kurmaya başladık. Birbirimizi tanıdık, sisteme ve birlikte oynamayı öğrenmeye alışmaya çalıştık. Şu anda neredeyse tam kadroyuz, yalnızca bebeği dünyaya gelen Domercant Amerika’ya döndü. Hazır hale geldiğimiz zaman bu takımı çok büyük hedefler bekliyor.

Bu sezon Galatasaray Medical Park çok büyük bir yapılanmaya gitti. Yeni takım arkadaşlarını nasıl buldun?
Bence iyi bir kadroya sahibiz. Takımımız tecrübe ve gençliğin güzel bir karışımı. Bu iyi bir şey, genç oyuncularda büyük başarılar elde etme ve daha iyi oyuncular olma isteği var. Tecrübeli isimler de onlara sürekli yardım etmek için uğraşıyor. Takım içinde uyumu yakaladıkça da birbirimizden daha iyi faydalanacağız. 

Bu sezon Henry Domercant ile aynı takımda oynayacaksın. Kendisi programımıza katıldığında senin hakkında Türkçe olarak “Kardeşim” ifadesini kullanmış ve seninle birlikte oynamanın çok eğlenceli olduğunu söylemişti. Sen bu konuda neler söyleyeceksin?
Domercant ile büyük bir geçmişimiz var. İtalya’da onunla hem rakip olduk hem de aynı takımda oynadık. Siena’da birlikte şampiyonluk da kazandık. Orada ikimiz oda arkadaşıydık, burada da öyleyiz. Onunla hep çok iyi ilişkilerimiz oldu. Kesinlikle haklı, o benim “kardeşim”.

İkinizin bir araya gelmiş olması yalnız sizin için değil, Galatasaraylı oyuncular için de büyük şans olsa gerek… 
Hem Domercant hem de ben kazanmayı çok isteyen oyuncularız. Bizler iyi insanlarız, takım arkadaşlarımıza yardım etmeyi seviyoruz. Sahip olduğumuz deneyim, kişiliğimiz, hala kendimizi geliştirme isteğimiz takım için çok önemli. Antrenmanlarda bile hala daha iyiye gitmek için çalışıyoruz.

Henry Domercant’in çocuğu dünyaya geldi ve bu nedenle kendisi Amerika’da. Bu konuda neler söyleyeceksin, belki de bu bebek Galatasaray’a da uğur getirir…
İkinci çocuğu dünyaya geldi ve ilk erkek çocuğuna kavuştu, bu nedenle de çok mutlu. Çünkü bir erkek basketbolcu için, oğlunu da kendisi gibi basketbol oynarken görmek hayali çok önemlidir. Domercant ve ailesi adına çok mutluyum.

Erkek çocuğun önemli olduğunu söyledin, peki kendi özel hayatın hakkında neler söyleyeceksin?
Benim ilk çocuğum erkekti, bu yüzden o meseleyi erkenden hallettim. İki de kız çocuğum dünyaya geldi. Oğlum şu an ortaokulda, kızlarımdan biri ortaokulda, diğeri ise henüz okula başlamadı. O ve annem, bu sezon İstanbul’a gelecekler. Deniz aşırı bir ülkede oynamanın dezavantajlarından biri de bu. Birçok zor karar vermeniz gerekiyor. Bunun başında da aileniz geliyor. Diğer iki çocuğum Amerika’da eğitimlerini sürdürüyor, küçük kızımızı ise buraya getirmeye karar verdik.

İstanbul’da boş zamanlarında neler yapıyorsun?
İstanbul’da geçen sezon harika zamanlar geçirdim. Çok güzel, sürekli yaşayan bir şehir. Ailenizle de yapabileceğiniz birçok şey var. Özellikle alışveriş merkezlerini çok seviyorum. Restoranlar da tıpkı Amerika’da olduğu gibi oldukça fazla sayıda. O nedenle uyum sağlamam zor olmadı, alışamadığım tek şeyse kesinlikle trafik!

Trafik Amerika’ya benzemiyor mu?
Belki New York’ta olabilir ancak Amerika genelinde böyle bir trafik yok. New York’u da bu nedenle sevmiyorum zaten. Benim geldiğim şehir New York veya İstanbul kadar büyük değil. Bu nedenle o denli trafik yaşanmıyor. 

Amerika’da favori şehrin neresi?
İnsanın evi gibisi yok bu nedenle Washington DC ama Miami ve Las Vegas’ı da yazın tatile gitmek için seviyorum. 

NBA maçlarını da takip etmeyi seviyorsun değil mi?
Geçen sezon finalleri izleme şansı buldum. Miami ve Oklahoma City’nin 3. karşılaşmasını izledim. Benim için çok güzel bir deneyimdi, böyle maçları izlemek büyük bir heyecan.

Aralarında arkadaşların var mı?
Oklahoma City’den Kevin Durant yakın arkadaşım. Şu an favori oyuncularım LeBron James ve Dwyane Wade. İkisini bir arada izlemek büyük keyif oldu.

Belki Kevin Durant ile bize bir röportaj ayarlarsın?
O çok rahat bir insan, böyle şeylere çok açık. Kevin Durant bir süper star, ancak gerçekten çok alçakgönüllü.

Kısa bir süre önce Galatasaray Medical Park’ın birinci kaptanı seçildiğin açıklandı. Beşiktaş’ta da kaptan sendin. Senin için ilk sezonunda büyük bir onur olmalı, tabi Galatasaraylılar için de büyük bir mutluluk…
Benim için büyük bir onur, aynı zamanda da büyük bir sorumluluk. Ancak böyle büyük sorumluluklar almayı seviyorum. Tabi ki bu kaptanlık beni diğerlerinden üstün bir konuma koymuyor. Sadece koçum bana takım arkadaşlarıma her fırsatta liderlik etmem için güvendi. Ben de bu görevden büyük onur duydum ve bu sorumluluğu iple çekiyorum.

Biraz da Ergin Ataman’dan bahsedelim. Sohbetimizin başında Galatasaray’ı tercih etmende en büyük etkenlerden birinin Ergin Ataman olduğunu söylemiştin. Onun hakkında neler söyleyeceksin?
Harika bir kişilik. İkimiz de her zaman birbirimizin işine büyük saygı duyduk. Avrupa’nın en iyi koçlarından biri, beni de oyuncu olarak hep çok beğeniyor. Daha önce hep ona karşı oynamıştım, geçen sezon ilk kez birlikte oynadık ve her şey harika gitti. Kazandığınız sürece her şey yolunda gider. Biz de geçen sezon 3 kupa kazandığımız için, şu anda ilişkimiz gerçekten harika.

Senin de söylediğin gibi geçen sezon Beşiktaş’ta üç kupa kazandınız. Ve Ergin Ataman da Galatasaray’da bu sezon hedeflerinin aynı başarıyı tekrarlamak olduğunu söyledi. Bu hedef senin üzerinde bir baskı kuruyor mu?
Üstümde baskı yok çünkü bu gerçekleşebilecek bir hedef. Oyuncu kalitemiz, koçumuz, imkanlarımızla bunu başarabilecek güçteyiz. Artık her şey bize kalıyor. Ama bu bir baskı değil çünkü başarabiliriz. Daha iyi bir oyuncu olmak için kazanmanız gerekir. Bizim kadromuzda da bu anlayışta oyuncular var. Bu nedenle yeni sezonu heyecanla bekliyorum.

Geçen sezon Galatasaray’a karşı birçok maçta oynadın. Abdi İpekçi atmosferini de çok iyi biliyorsun. Yeni sezonda da maçlar Abdi İpekçi’de oynanacak ve en az geçen sezonki gibi bir atmosfer olacak. Sen Abdi İpekçi atmosferi ve Galatasaray taraftarları hakkında neler söyleyeceksin?
Özellikle Play-off’larda o atmosferi yakından görmüştüm. Bütün tribünler sarı kırmızıydı ve çok coşkulu bir taraftar grubu vardı. Özellikle geçen sezon onlara rakip olduğum için beni pek sevmediklerini düşünüyorum ama Galatasaray formasıyla oraya çıkıp onların tarafına geçmek için sabırsızlanıyorum. 

Euroleague organizasyon komitesi geçen sezon Euroleague’in en iyi taraftar grubu olarak Galatasaraylı taraftarları seçmişti. Ve CSKA maçında da desibel rekorunu kırdılar…
Bizim de ihtiyacımız olan tam olarak böyle bir şey. Herkesin elinden gelen her şeyi ortaya koyması gerekiyor. Oyuncular ve teknik heyetin yanı sıra taraftarımıza da büyük iş düşüyor. Kazanmak için herkesin birbirini motive etmesi gerekiyor.

Gelecek sezon sahada nasıl bir Galatasaray Medical Park izleyeceğiz? Ortaya çıkan ilk görüntü; atletik, mücadeleci bir takımın bizi beklediği yönünde…
En önemlisi de herkesin sahada o enerjiyi yansıtması. İstediğimiz sayıları atamadığımız, savunmada istediğimiz işleri yapamadığımız günler olacak. Bizim böyle durumlarda tek yapabileceğimiz şeyse 40 dakika boyunca her şeyimizi sahaya yansıtmak.

Bir lakabın var mı? Domercant, HD ve H-Bomb gibi lakapları olduğunu söylemişti...
Benim İtalya’da ilk lakabım Hawkins’in kısaltması “Hawk” yani şahindi. Ancak İtalyancası “Falco” olduğu için böyle sesleniyorlardı. Türkiye’ye geldiğimde ise bana yeni bir lakap konmadı. Belki Galatasaray taraftarı bana bir lakap bulur.

Ben senin için bir lakap buldum, “Big Boss”. 
“Big Boss” güzel…

Çünkü sana baktığım zaman başta gözlüklerin olmak üzere hem dış görünüşünle bir patron gibi duruyorsun hem de takımın yeni liderisin.    
Belki sadece “Boss” daha güzel olabilir.

Sadece “Boss”. Çünkü futbol takımımızın kaptanı Tomas Ujfalusi’nin lakabı “Big Chief” idi. Bu lakabı ona biz bulmuştuk ve bütün taraftarlar bunu kabullenmişti.
Peki o zaman, “Boss”…

O zaman sana “Boss” diyeceğiz bundan böyle. Sana gerçekten çok yakıştı. Müzik dinlemeyi çok sevdiğini biliyoruz. Ne tür müziklerden hoşlanırsın?
Daha çok Hip-Hop ve R&B dinliyorum. Ama her türlü müziği severim. Daha önce duymadığınıza eminim ama Washington DC’de “Go-go” diye bir müzik türü var. Bateri, gitar, klavye gibi enstrümanlarla müzik grupları canlı olarak yapıyor bu müziği ve ben de bu kültürle büyüdüm. 

Şarkı söyler misin peki?
Hayır, benim dinlemem daha iyi.

Artık programımızın sonuna yaklaşıyoruz, futbol izlemeyi sever misin?
Futbol bilgimi geliştirdim ancak o kültürde büyümedim. İzlediğim ilk futbol maçı, yılını tam hatırlamıyorum, futbolu takip ediyorsanız siz bilirsiniz, 2005 veya 2006’daydı. Takımlardan biri Milan’dı ve Şampiyonlar Ligi finaliydi.

Liverpool. İstanbul’da oynanmıştı o karşılaşma.
Evet Liverpool’du, Milan 3-0 öndeydi. Ve izlediğim ilk karşılaşma penaltılara kaldı.

Staydumda mıydın?
Hayır. Canlı izlediğim ilk maç Roma – Lazio maçıydı.

Gerçekten şanslısın çünkü o final gerçekten efsanevi bir maçtı.
Bu maçlardan sonra futbola ilgim ve futbol bilgim fazlasıyla arttı. Ancak gerçek bir futbol taraftarı olduğumu söyleyemem. 

Galatasaray taraftarları seni Türk Telekom Arena’da bir özellikle bir Şampiyonlar Ligi karşılaşması izlerken görecekler mi?
Stadyumda en az bir maç izleyeceğime söz veriyorum. 

Manchester United Şampiyonlar Ligi maçı için İstanbul’a gelecek…
Evet bu gerçekten harika bir maç olur. Çünkü stada gitmişken en güzel atmosferlerden birini görmek isterim.

O zaman eğer bir aksilik olmazsa Galatasaray-Manchester United maçında seni ağırlamaktan büyük mutluluk duyarız.
Orada olacağım.

Sana söylediğim gibi Toma Ujfalusi futbol takımımızın kaptanıydı. Ancak maalesef sakatlandı ve birkaç ay sahalardan uzak kalacak. Bu nedenle Prag’da şu an. Sana da dediğim gibi onun lakabı “Big Chief”. Ona ne mesaj göndermek istersin?
“Big Chief”, bir kaptandan öbürüne, takımının yanında olmak istediğini biliyorum, sakatlığın için çok üzüldüm. Olabildiğince çabuk iyileşebilmen için tanrıya dua edeceğiz. Umarım bir an önce şampiyonluk yolunda takımına tekrar liderlik edersin.

Gerçekten çok duygusal, kalpten gelen bir mesajdı. Bunun için sana çok teşekkür ederim. Peki son olarak taraftarımıza ne mesaj göndermek istersin?
Onlara verdikleri ve verecekleri tüm destekten dolayı teşekkür ederim. Onlara bütün kupaları armağan edebilmek ve taraftarımıza heyecan yaşatmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0