STSL | Bin yaşa Galatasaray!

Spor Toto Süper Lig'in üçüncü haftasında Bursaspor'u evinde konuk eden Galatasaray rakibi karşısında sahadan 3-2'lik galibiyetle ayrılarak puanını 7'e çıkarttı ve ligde geride kalan üç hafta sonunda liderlik koltuğuna yerleşti. Bursaspor karşısında oyunun kontrolünü baştan sona elinde tutan takımımıza galibiyeti getiren goller Umut, Musa (k.k) ve Burak'tan gelirken, rakibimizin golleri Musa ve Ömer'den geldi. Galatasarayımız aldığı bu galibiyet sonrasında Süper Lig tarihinde 1000.galibiyetini elde etti. Karşılaşmanın en önemli ismi hiç kuşkusuz stoperimiz Dany olurken, oyuna sonradan giren Amrabat ve Burak maçın değişmesinde büyük katkı sağladı.
 
Ujfalusi'nin sakatlığı sonrasında karşılaşmaya ideal ilkonbirine Dany-Ujfalusi değişikliği ile başlayan takımımız karşılaşmanın başlama vuruşuyla birlikte alışagelmiş oyununu ortaya koymaya başladı. Twente karşısında iki gün önce 120 dakika oynayan ve mücadele eden Bursaspor karşısında oyunu rakip yarı alana yıkan, önde basan, hücumda savunmanın arasına atılan ve merkez odaklı hücum eden takımımız ilk pozisyonu Selçuk'un önderliğinde yakalamasına karşın bu fırsatı değerlendiremedi. Umut ve Elmander'in birbirinin kopyası iki oyuncu ile önde basan takımımız Emre ve Hamit'in de kanatlardan merkez odaklı destek vermesiyel savunmanın arasına iki oyuncuyu kaçırmaya çalıştı ama istediği sonuçları elde edemedi. Elmander, Umut, Melo gibi isimlerle bir çok kez pozisyon bulan takımımız bu pozisyonlardan yararlanamazken, Bursaspor'un atağı sonrasında ceza sahamızda oluşan karambol görülmeye değerdi. O karambolde topun hiçbir oyuncunun eline çarpmaması dikkat çeken bir ayrıntı oldu, top gidip geliyor, ortada kalıyor ve hareket etmiyordu. Birilerine malzeme vermemek adına önemli bir pozisyon ve ayrıntıydı. Karşılaşmada ilk yarının 20 dakikalık bölümü geride kaldığında istatistik hanesine %67 topla oynamayı yazdırmayı başaran takımımızı öne geçiren gol 24.dakikada geldi ve Umut Bulut yine takipçiliğini, golü koklayıcılığını gösterdi. Sezon başından itibaren düzenli olarak rakip fileleri havalandırmayı başaran tecrübeli oyuncu Galatasaray forması altında dördüncü resmi maçında da gol sevinci yaşadı. Golün ardından oyunun kontrolünü eline alan ve baskısını bir nebze azaltan takımımız kalesinde fazla pozisyon görmeden ilk yarıyı tamamladı. İlk yarıda dikkat çeken performans, haftalar sonra hareketlenen ve maç temposunu yavaş yavaş kazanan Hamit olmuştu.

Karşılaşmanın ikinci yarısına yine baskılı ve istekli başlayan takımımız skoru korumaya ve arttırmaya yönelik hücumda etkili olmaya çalışırken bu sene en büyük sorunumuz olan duran toptan kalesinde beraberlik golünü gördü. Hamit'in rakibine yaptığı müdahalenin gereksizliği bir kenara, sezon başından itibaren alan savunması ve duran top savunmasında ciddi sıkıntılar yaşadığımız inkar edilemez bir gerçek. Gereksiz bir top kaybı, gereksiz bir faul ve gereksiz yere rakibi oyuna ortak etmek. Neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalıyor, mantıklı bir izahı yok. Tıpkı golden sonra eski oyuncumuzun Arena'da timsah sevinci yapması gibi, kendisini çabuk kaldırdık Allah'tan. Beraberlik golünün ardından oyunun temposunu ve kontrolünü yeniden ele alan takımımız aradığı golü Burak Yılmaz ve Nordin Amrabat'ın oyuna dahil olmasıyla birlikte daha çabuk buldu. Merkez odaklı hücum anlayışından ziyade kanatları da aktif olarak kullanmak isteyen takımımız bunun karşılığını aldı. Ortasahada Hamit'in biraz daha ofansif, Melo ve Selçuk'un daha merkezi olarak oynadığı bölümlerde ara paslarla rakip kaleye gitmeye çalışan, kanatları da kullanmayı başaran takımımızda Amrabat'ın takipçiliği golü getirirken, attığı golden sonra timsah turuna çıkan Musa'nın kendi kalesine golü kaydetmesini ilahi adalet ve kendisine vurulan ilahi bir tokat olarak yorumlayabiliriz. Oyunun kontrolünü eline almasının yanı sıra rakip kalede sık sık pozisyon üreten, Umut'un kenara gelmesiyle birlikte 4-3-3 sistemine dönen ve Aydın-Burak-Amrabat üçlüsü ile hücumda sık sık rakip kaleyi rahatsız eden takımımız yine merkez odaklı savunmanın arkasına atılan uzun top sonucunda üçüncü golü buldu. Bursa savunmasında iki stoperin yaşadığı anlaşmazlığa kaleci Carson da eklenince geçtiğimiz sezonun gol kralı olan Burak Yılmaz'a pozisyon sonrasında sadece taraftarlarımıza ve camiamıza "Merhaba" demek kalıyordu. Amrabat'ın pozisyonu takip etmesi ve topu kazanır kazanmaz, müsait durumdaki Burak'a aktarmasına dikkat çekmek gerekiyor. Faslı oyncu oyuna girer girmez kanatlarda kazandırdığı etkinliğin yanı sıra takipçiliği ve oyun aklı ile fark yarattı. Golden sonra rölantiye dönen ve bir nevi maçın bitmesini bekleyen takımımız kalesinde yine alan savunmasının yarattığı sıkıntı sonrasında duran toptan ikinci golü yedi ve maçın sonlarına biraz aksiyon katmak istedi.

Maçta dikkat çeken bir kaç nokta var, kaleme almadan olmaz. İzninizle madde madde gitmek gerekiyor;

1) Duran toplarda alan savunması
Duran topta eğer alan savunması yapıyorsanız, ceza sahasına gelen ilk topa vurmanız veya rakibinize vurdurmamanız gerekiyor. Adam savunması yerine altı pas içerisini ve kaleyi savunuyorsanız yapmanız gereken topa ilk müdahaleyi sizin yapmanız ve uzaklaştırmanız. Eğer bunu yapamazsanız topu otomatik olarak rakibinize vermiş oluyorsunuz ve sizin alanı kalabalık tutmanız nedeniyle oluşan karambolden gol yeme şansınız çok yüksek. Alan savunmasında ayrıca adam markajı yapmadığınız için rakip takımın duran toplarda etkili oyuncuları veya etkili set oyunları kalenizde tehlike yaratabiliyor. Geçen sene duran toptan çok az gol yerken, bu sezon geride kalan dört resmi maçta yediğimiz gollerin büyük çoğunluğu duran top veya ceza sahasında alan savunmasından dolayı geldi. Şampiyonlar Ligi'nde rencide ederler, dikkat etmemiz ve gerekirse adam markajına dönmemiz gerekiyor.

2) Kanatların aktif kullanılması, merkez odaklı hücum
Galatasaray'da ortasahanın ortasında Melo ve Selçuk gibi iki oyuncunun yanı sıra Emre ve Hamit gibi kanat olmayan ama ortasahada iç sağ/sol bölgede oynayabilecek iki oyuncunun yer alması takımı ister istemez merkez odaklı hücum etmeye zorluyor. Melo ve Selçuk sık sık dikine rakip kaleye gidebilen, ara paslarla forvetleri savunmanın arkasına sarkıtabilen oyuncular. Bu doğrultuda Emre ve Hamit gibi merkezden hücum eden oyunculardan ziyade Amrabat gibi, Aydın gibi kanatta etkinlik yaratabilecek, ceza sahasına sık sık sarkabilecek oyuncuların oynaması hücum açısından çeşitlilik kazandıracaktır. Örneğin, oyuna girer girmez Amrabat'ın kendi kanadını hareketlendirmesi bir süre (Aydın oyuna girene kadar) tüm ataklarımızın o bölgeden gelişmesini sağlıyordu.

3) Maçın adamı: Dany
Maçın adamı kalıbını kullanıyoruz tecrübeli stoper için ama aslında bunun başka nedenleri var. Öncelikle yeni geldiğiniz ve pek alışık olmadığınız bir takımda savunmanın emniyet sibobusunuz. Yanınızda çok genç bir oyuncu var ve siz saha içerisinde hem onu yönlendirmek, hemde onun açıklarını kapatmak zorundasınız. Semih'in geçen sene en büyük şansı yanında Ujfalusi gibi bir stoperle oynamasıydı, bu inkar edilemez. Dany aynı tarz bir stoper değil, oyun yapıları Ujfalusi ile benzer gibi görünse bile Dany çok daha çevik, atletik ve hızlı bir oyuncu. Bugün bir çok pozisyonda ilk kademeye giren isimdi Dany, özelikle çizgi üzerinde çıkarttığı iki pozisyon ve atak olgunlaşmadan araya girerek kazandıı toplar vardı ki, savunmada iyi bir görüntü ortaya koydu. Kasımpaşaspor karşılaşmasında savruk görüntüsü nedeniyle güven vermediğini belirtmiştik, Bursaspor maçında gayet iyi bir performans ortaya koydu. Maç berabere iken çıkarttığı toplar, 3-2'ken yaptığı kademeler ve mücadeleci yapısı nedeniyle kendisini maçın adamı seçtik, kimse kusura bakmasın.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0