STSL | Kolay görünen, zor deplasman..

Spor Toto Süper Lig'e namağlup olarak devam etmenin verdiği rahatlıkla ve Salı günü Braga karşısında Şampiyonlar Ligi grup maçlarının 2.sine 3 puan almak amacıyla çıkacak olmanın verdiği stresle gidilen bir deplasman oldu Ordu. Kimilerine göre "kolay lokma" kimilerine göre ise "zorlu deplasman"dı Orduspor; çünkü Hector Cuper'li Orduspor evinde 11 maçtır yenilmiyordu. 11 maçtır süregelen bu alışkanlığını Galatasaray bozamadı, çabalarımız yetmedi, eski öğrencilerden yenilen 2 golle, 3 puanı Ordu'da bıraktı Galatasaray.


Braga maçı öncesinde beklenen 11'den çok da uzak bir 11 sahaya sürmedi Fatih Terim. Yokluğu dikkat çeken 2 oyuncu vardı bu maçta;
Umut ve Dany. Belli ki Umut'u ilk 11'de başlatmayarak Braga maçına saklamak istedi İmparator, Dany yerine Cris tercihi ise yine bu yönde bir tercih olarak algılandı, Manchester United maçında çok iyi bir oyun çıkaran Dany'i Braga maçı öncesi dinlendirmek iyi bir seçim olabilirdi; ancak Cris'in maçtaki yavaşlığı göz önüne alınınca hiçte iyi bir tercih olmadığı ortaya çıktı. 9. dakikada Hasan Kabze'den gelen şahane rövaşata golü ve 17. dakikada sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kalan Hamit'ten sonra işler pek de İmparator'un istediği gibi gitmedi. İlk haftalarda bekleneni veremeyen Hamit, geçen hafta oynanan Akhisar Belediyespor maçında oldukça faydalı bir oyun oynamış, bu haftaki Orduspor maçı öncesi taraftarın beklentisini arttırmıştı; henüz kendini gösterme fırsatı bulamadan 14. dakikada sakatlanıp 17. dakikada yerini Aydın'a bırakmak zorunda kaldı. Nizamettin'in Melo'ya yaptığı faul sonrası 20. dakikada serbest vuruş kazanan Galatasaray, bu vuruşu avantaja çeviremedi, frikik ustası Selçuk'un vuruşunda top direğe çarpıp dışarıya çıktı! Maçın ilk yarım saati geride kaldıktan sonra Galatasaray'ın daha etkili bir oyun oynamaya çalışmasıyla, Orduspor geriye çekildi, daha defansif bir oyun sergilemeye başladı; ancak son 10 dakikada Elmander'in kaleciye çarparak çıkan topu, Amrabat'ın yan ağlarda kalan vuruşu ve Aydın'ın ceza sahası içinde kayarak yaptığı vuruşu da bir sonuç getiremeyince ilk yarıdan istediğini alarak soyunma odasına giden taraf Orduspor oldu.

Devre arasında herkes soyunma odasında futbolculara güzelinden bir "Fatih Terim fırçası" çekileceğini ve takımın toparlanıp kendine geleceğini düşünse de 2. yarı da beklenen oyun sergilenmedi. Önce beraberliği yakalayıp sonra öne geçmek düşüncesini gerçekleştirmeye yetecek oyun oynanmadı. Takım genel anlamda bekleneni vermedi, iyi bir oyun çıkaramadı. Bireysel oyunlara bakınca Melo geçtiğimiz haftalar olduğu gibi bu hafta da geçen sezonki Melo değildi, sezon öncesi kamplara katılmamanın verdiği rehaveti hala üzerinden atabilmiş gibi görünmüyor, son vuruşları cılız, kendisi isteksiz. Melo'nun üzerine düşeni yapamaması, kondisyon eksikliği başta Selçuk olmak üzere bütün takımı etkiliyor. Özellikle 4.hafta oynanan Antalyaspor maçında oynadığı oyunla göz dolduran ve bir de gol atan Amrabat, bu maçtaki kötü performansıyla ve defansa hiç destek vermemesiyle tepki çekti, zaten 61. dakikada da oyundan alındı, yerine Emre oyuna girdi. Takımın maestrosu Selçuk'un bile tutuk belki de isteksiz bile denilebilecek bir oyun sergilediği bir maçtan galip ayrılmak pek de mümkün değildi zaten öyle de oldu. Bulunan birkaç pozisyon yan ağlarda, direkte ve kalecide kalınca, klasik; ama doğru olan "atamayana atarlar" miti gerçekleşti, 67. dakikada gol yine eski öğrencilerimizden Stancu'da geldi. Tam golün ardından Burak şahane bir pozisyonu, topu yan ağlara göndererek harcadı, mutlak gol kaçtı, bir daha gelmemek üzere.. Elmander oyundan alınıp yerine Umut girince taraftar son kez Umut'landı; olmadı. Umut'un oyuna girmesi de forvet hattındaki eksikliği dengelemeye yetmedi. Burak'la birkaç gol pozisyonu daha bulan Galatasaray bunları da değerlendiremedi. 

Belli ki Hector Cuper, İtalya zamanlarından da tanıdığı, rakip olduğu Fatih Terim'i iyi okumuş, çözmüş, görevine iyi hazırlanmıştı. Orduspor yapması gerekeni yaptı, Galatasaray'ı durdurabilmek için orta sahada gerekli baskıyı yaptı, defansımızın yavaşlığından ve açıklarından faydalanarak 2 de gol buldu, elinden geldiğince de oyunu soğutmaya çalışarak maça iyi bir hazırlık yaptığını, her zaman favorilerin/rüya takımların değil de daha çok isteyen ve çalışan tarafın maçı kazanabileceğini gösterdi. Yenilgi yaşamak, deplasmandan puansız dönmek elbette istenen bir durum değil; ama bu yenilgi zor bir Şampiyonlar Ligi maçı öncesinde yaşanınca, belki de bazı eksiklerimizi görebilmek, hatalarımızdan ders çıkarmak ve bu hataları hafta içinde de tekrarlamamak adına "evet yenilmemiz gerekiyordu" diyebilmeliyiz belki de. 

Not:
Galatasaray son 4 maçta toplam 4 gol yedi ve bu gollerin hepsini eski Galatasaraylı futbolcular kaydetti. (Musa Çağıran, Ömer Erdoğan, Hasan Kabze ve Bogdan Stancu)

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0