Ergin Ataman: Şampiyonluk için buradayız..

Yeni sezon öncesi hazırlıkları tamamlayan ve Spor Toto Türkiye Kupası eleme maçlarında da yer aldığı grubunu namağlup lider bitiren Galatasaray Medical Park erkek basketbol takımında başantrenör Ergin Ataman geçtiğimiz günlerde Medyaspor.com'a açıklamalarda bulundu. Yer aldıkları tüm kulvarlarda şampiyonluk hedeflediğini her fırsatta dile getiren Ergin Ataman, takımın sisteminden oyuncu tercihlerine, taraftarla arasındaki diyaloglardan sosyal medyaya kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu. Medyaspor.com sitesinde Semih Tuna'nın yaptığı Ergin Ataman röportajının tamamı şu şekilde...

Fenerbahçe maçındaki oyun için tebrik ediyorum. İki takımda hazır değildi ancak siz sıfırdan bir takım yarattınız nerdeyse. Maçta daha diri gözüktünüz.Bunun sebebini ‘en iyi idman maçtır’ felsefesini güttüğünüz için mi olduğunu düşünüyorsunuz. Yaklaşık 15-16 maç oynadınız takımın alışması ve kazanma felsefesinin oluşması için…
Evet biz 17 tane hazırlık maçı yaptık sezon başından beri. Türkiye Kupası maçlarıyla beraber de 20 maçımız oldu. Tabiiki antrenmanın değeri ayrı, hazırlık maçının değeri ayrı. Ama biz çok fazla maç yaparak takımın maç kondisyonunu yukarıda tutmaya çalıştık. Çok sayıda yeni oyuncumuz olduğundan dolayı oyuncuların birbirlerine alışmasını sağlamaya çalıştık. Oynadığın her hazırlık maçında maçı kazanma psikolojisi ile oynuyorsun, biz onu monte etmeye çalıştık. Fenerbahçe maçında aslında 2 takım da sert oynadı, çok üst düzey bir mücadele oldu. Tabii ki 2 takımında henüz tam olarak oyun düzenleri hazır değil değil, bu da normal. Bazı sıkıntılar oluşabiliyor oyunun içinde. Ama bizim daha fazla maç yapmamız bir adım önde olmamızı sağladı, bir de tabii ki maç boyunda David Hawkins’in olağanüstü bir performansı vardı. İkinci devrede de Engin Atsür’ün çok ciddi katkısı oldu. O şekilde Fenerbahçe maçını kazandık.

Geçen seneki Beşiktaş’ı izlerken 24 saniyeyi daha çabuk kullanan, daha hızlı hücum eden bir takım görüyorduk. Ancak bu seneki takımda biraz daha yarı saha hücumlarına öncelik verdiniz. Bunda Jamont Gordon’un olmamasının etkisi var mıydı, yoksa bu sene bu sistemi mi adapte etmeye çalışıyorsunuz Galatasaray’a?
Biraz da bu oyuncuların yapısıyla da alakalı ancak şimdi sezon başı itibariyle biraz daha oyun düzenlerini kurmaya çalışıyoruz onun için biraz da yarı saha hücumlarında ısrarlıyız ama gene hızlı hücumu da oynayacağız. Geçen seneki gibi nasıl olur bilmiyorum ama zaman gösterecek. Bir de son maçların çoğunda Jamont Gordon’u oynatamadık sakatlığından dolayı. Yine Domercant’tan faydalanamadık, onun da sistem için büyük önemi var. Onlar dahil olsun, biraz daha net konuşabiliriz.

Jamont Gordon hakkında düşünceleriniz neler? Sanki ilk etapta beklentilerinizi karşılayamadı gibi gözüküyor... 
Jamont Gordon son 2 sezon CSKA Moskova’nın kadrosunda yaklaşık 17-18 dakika oynayan, ancak benchten gelen oyuncu rolündeydi. Ordan önce de Cibona Zagreb ile Euroleague’in en değerli oyuncularından birisiydi, 20’den fazla sayı ortalaması tutturmuştu. Şimdi onun yeniden farklı bir takım lider pozisyonuna geçmesi için bir süreye ihtiyacı var. Henüz onu tamamlayamadı. Henüz sistemi tam olarak algılayamadı. Bir de sakatlıklar girdi işin içerisine. Pek verimli bir sezon öncesi geçiremedi. Ama iyileştikten sonra onun da sisteme bir şekilde adapte olacağını düşünüyorum.

Farklı bir takımın sürücü koltuğuna oturmak sancılı bir süreç ancak, Türkiye Kupası ve hazırlık maçlarında benim gördüğüm kadarıyla pas öncelikli bir gard Galatasaray’a daha çok uyan bir yapıdaydı. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Şimdi bizim elimizde Engin ve Ender var. İkisi de point-guard oynatacağımız oyuncular. Onun için biz diğer gardı biraz daha skorer, 1-2 oynatabileceğimiz combo gard olarak tercih ettik. Bu da bir tercih meselesiydi. Takımı daha çok oynatan bir gardı da tercih edebilirdik. Ender ve Engin’e çok güvendiğimiz için böyle bir oyuncuyu tercih ettik. Zaman içinde belli olacak, aceleci olmamak lazım. Sonuçta Gordon’un da yetenekleri belli, geçen sezon takımı Euroleague şampiyonu olamadı ama ligin en büyük takım takımından geliyor. Sezon başı hazırlık maçlarında dediğine katılıyorum tam bir point gard görüntüsü vermedi.

Son zamanlarda Carlos Arroyo ismi sıkça dillendirilmeye başlandı. Siz Arroyo için ‘evet bir temasımız oldu, ancak anlaşamadık’ diyebilir misiniz
Biz sezon başında Carlos Arroyo ile ilgilendik burası doğru. Ama şartlarda anlaşamadık. Daha sonra biz transferi tamamladıktan sonra Arroyo’nun bizim o dönemki şartlarımıza geldiğini gördük ama biraz geç oldu. Onun da tahmin ediyorum biraz kendi kişisel problemleri vardı, Nba’den kontrat bekliyordu. Ama şu anda bizim kadromuz dolu, 5 yabancı oyuncumuz var, artı bir de Lakovic var elimizde. Onun için bizim şu anda başka bir yabancı oyuncuyu kadromuza dahil etmemiz mümkün değil. Ama ilerleyen zamanlar neyi gösterir onu bilmiyorum. Transfer basketbolda her zaman için açık. Biz geçen sene de Carlos ile Mensah-Bonsu’yu yanılmıyorsam Aralık ayında getirdik. Ancak bugün için böyle bir durum söz konusu değil.

Lakovic ve Shipp’e geleceğim. Sizin sisteminize çok net uyan oyuncular olmasalar da taraftarın geçen seneki takım ile duygusal bir bağı olduğu için neden kadroda tutulmadıkları hakkında cevaplar bekliyor...
Gerek Lakovic, gerek Shipp iyi oyuncular. Bunu tartışmasız söylerim. Biz onların yerine, benim onlardan daha fazla verim alabileceğine inandığım David Hawkins ile Henry Domercant’ı aldık. Kadroda da 8-9 tane yabancı oyuncu bu şekilde olmayacağı için bu şekilde devam ettik. Shipp’in iyi bir oyuncu olduğunu zaten bende söylüyorum. Şimdi David Hawkins mi, Shipp mi? Ben David Hawkins’i tercih ettim. Sonucunu sezon sonunda göreceğiz. Domercant mı Lakovic mi? Benim tercihim Domercant oldu. Bunların hepsi çok kariyerli oyuncular, önemli oyuncular. Galatasaray’da çok önemli işlerde yaptılar. Ama winner olamadılar, yoksa ikisi de iyi oynadı. Biz de winner olacağına inandığımız 2 tane oyuncuyu o mevkiiye aldık.

Hawkins demişken; geçen sene play-offlarda bıraktığı yerden devam ediyor. Sizin onla iyi bir iletişiminizin olduğunu zaten biliyorduk ancak siz bile bu performansı beklemiş miydiniz?
Ben Beşiktaş’a transfer ederken de Hawkins, Deron Williams’tan sonra bizim en önemli transferimizdi. Bunu sezon başında da söylüyordum Beşiktaş’ı çalıştırırken. Ama Williams varken biraz gölgesinde kalmıştı saha içinde. Deron gittikten sonra gerçek Hawkins’i gösterdi. Bu sezonda kaldığı yerden devam ediyor, hazırlık maçlarında da performansı çok iyiydi, Fenerbahçe maçında da iyi oynadı. David Hawkins’in oyun tarzı, seviyesi bu. Sürpriz olmadı benim için bu oyunu.

Domercant döndükten sonraki rolü ne olacak Hawkins’in?
Biraz daha rahatlayacak. Fenerbahçe maçında 38 dakika oynadı Hawkins, tabii geçen sene Beşiktaş’ta iken bazen 40 dakika oynadığı da oluyordu. Ama bunu biz play-offlarda yaptık. Şimdi her kulvarda finale gidersek 70-75 tane maç oynayacağız. Onun için burada görev paylaşımı çok önemli olacak ve Henry ile birlikte rahatlayacak. Çünkü şu anda hem savunma yapıyor, hem mücadele ediyor, hem skor gücünü çekmeye çalışıyor, liderlik yapıyor. Domercant’ın gelmesi ile beraber hem rotasyonu rahatlatacak, hem de oyun içinde daha rahatlayacak.

Domercant transferi biraz zor bir süreç oldu sizin için, FIBA’ya kadar taşındı bu transfer. Eğer Domercant olmasaydı planınız Gordon’u 2 numaraya çekip net bir point gard olmak mıydı? Yoksa yine bir skorer mi alacaktınız? 
Domercant transferinde bizim açımızdan hiçbir problem yoktu, o zamanda söylüyordum bunu. Nitekimde düşündüğümüz gibi oldu. O gelmeyecek diye hiç düşünmedik, ben zaten kontratını görmüştüm. Kazan bir süre sıkıntı çıkardı ama net bir şekilde çözüldü olay.

Yaz döneminde ‘X oyuncuyu alsaydık iyi olurdu’ dediğiniz bir oyuncu oldu mu?
Pek olmadı, aşağı yukarı hep 1. tercihleri aldığımızı söyleyeceğim. Pops, Carlos’un Beşiktaş’ta oynamayacakları belli olduktan sonra ilgilendik ancak, her ikisiyle de o günün şartlarıyla anlaşamamıştık.

Sofoklis ve Kaimakoglu gibi isimler basında adı çıktı… 
Sofoklis ile ilgilenmedik, sadece bize teklif edildi o. Biz o tarz bir pivot tercihini yapmadık, bu bir stratejiydi. Kaimakoglu ile ilgilendik hatta bayağı da yakınlaşmıştık ama son anda Kazan çok büyük bir teklif yaptı, o Kazan’a gitti. O dönem biz Macvan ile de ilgileniyorduk ancak fiyatı çok çok yüksekti. Sonradan bütçemiz oranındaki fiyatlara geldi, onu aldık.

Galatasaray’ın adı İzzet ile de anıldı, Murat Özyer de doğruladı bu girişimi. Siz onu uzun rotasyonundaki net bir şütör eksikliğini kapamak için mi düşünmüştünüz?
Biz sezon başında kadroyu kurarken Türk 4 numara olarak İlkan’ı düşündük. Çünkü İlkan bizim oyuncumuz olarak gözüküyordu ve o yüzden Cevher ile yolları ayırdık. İkisi aynı nitelikte oyunculardı. Hadi genç bir oyuncuya şans verelim dedik. Ama tabii İlkan’ın beklenmedik beklenmedik bir biçimde transfer olması benim kafamda bir boşluk bıraktı. İzzet’i düşünmemiz biraz da bu yüzdendi ve tabii ileriyi de düşünmemizdendi. İzzet bence Türkiye’de çok önemli yerlere gelmeye aday bir oyuncu. Şu an için bir anlaşma sağlayamadık çünkü bonservis bedeli oldukça yüksek. Bu sezon pek gerçekleşebileceğini düşünmüyorum o yüzden.

İzzet’in Banvit’teki kontratı yanılmıyorsam Nba’e açık bir sözleşme. Galatasaray’a gelseydi siz nasıl bir sözleşme önerecektiniz?
Bizim minumum 3 yıl Galatasaray’da oynayacak şekilde bir kontrat yapmayı planlıyorduk. Ama bir anlaşma sağlayamadık.

Furkan Aldemir ile ilgili olarak Milli Takım’dan döndükten sonra zayıflamasına sitem etmişsiniz diye haberler vardı. Bu Furkan’ı daha kalın görmek istediğiniz için mi?
Benim sitemim Milli Takım yetkililerine değildi, Furkan’a sitem ettim. Çünkü bir oyuncunun kendini bilmesi lazım oynayacağı takımda. Furkan’ın daha dinamik, daha hızlı olması güzel şeyler ama Furkan ciddi anlamda güç kaybı yaşamış, ben ona sitem ettim. Milli Takım’daki sistemi ben sorgulayamam ama kendi oyuncuma ve kondisyonerime sitem ettim neden bu kadar başı boş bıraktık diye. Zannediyorum o dönem Milli Takım’da çok yoğun bir maç temposu vardı, o arada Furkan’da kendine o tarzda hazırlamamış, buraya geldiğinde güçsüz buldum Furkan’ı. Şimdi kısa dönemde ciddi çalışmalar yapıyorlar kondisyonerimiz Semih ile. Kısa zamanda eski gücüne geri döneceğini düşünüyorum.

Bununla ilintili olarak ben N’dong geçeceğim. Kendine bakan, iyi bir profesyonel. Ama yaşı itibariyle az süreyi de dert etmeyecek bir isim. Siz BBL’deki yabancı sınırlaması için mi N’dong’u tercih ettiniz? 
Evet bu doğru bir yaklaşım. Bugüne kadar hep büyük takımlarda oynadı ve baktığımızda N’dong’un 18-20 dakika da ciddi istatistikleri var. O dakikalarda en iyi şekilde oynamaya çalışan bir oyuncu ve rotasyona alışık bir isim. Tercihimizde bu da önemli bir faktör oldu. Çünkü biz o mevkii de Furkan’ı çok önemli yere koyuyoruz. Şuan da Furkan belki, Türkiye Kupası’nda beklenenin altındaydı ama onun çok önemli bir rolü olacak bu takımda. Furkan hem bizim için hem de Türk Basketbolu için çok kritik bir isim, biz bunu da düşünerek bu dakikaları en iyi şekilde paylaşabileceği bir oyuncu seçtik, o da N’dong oldu.

Macvan transferine geleceğim. Hemofarm yıllarından beri takip ettiğim, çok beğendiğim bir oyuncu. Geçen seneki Erceg’ten farklı olarak belki onun kadar keskin bir şütör değil ama gerek basketbol zekası, gerek oyunun her yönünü yapabilmesiyle benim onun önüne koyduğum bir isimdi. Onun takımdaki rolü ne olacak?
İlkan transferinin gerçekleşmemesi belki de onun süreleri için daha iyi oldu çünkü Macvan oynadıkça ısınan bir oyuncu. Macvan genç bir oyuncu, 22 yaşında ama Avrupa Basketbolu’nda yükselen bir oyuncu. Geçen yıl Partizan’da çok ciddi rakamları var. 15 sayı 8 ribaunt ortalamaları ile oynadı. Şimdi dediğine geliyoruz, burda kritik nokta bunları 30-32 dakika da yaptı. Bizim takımımızda rotasyonda olacak, o bölgede Türk olarak Dudley var. Ama Macvan’ın sistemimdeki önemi çok fazla. Geçen sene Zoran Erceg kariyerinin en parlak sezonunu geçirdi ve Beşiktaş’ın şampiyonluğunda önemli katkıya sahipti. Macvan ondan farklı olarak ‘overall’ bir oyuncu. Gerektiği zaman şutunu sokacak, ribaundunu alacak, hücum ribaundu kovalayacak. O açıdan Macvan’dan ciddi bir beklentimiz var.

Göksenin’e geleceğim. Takımda savunmasıyla öne çıkıyor ancak hücumda geçen seneye de nazaran hiç sorumluluk almamaya başladı. Bunu yazı iyi değerlendirmemiş olmasına mı bağlıyorsunuz?
Milli takımda hiç oynamadı Göksenin, benim izlediğim maçlarda hiç yer almadı. Bu durum biraz güven kaybı yaşatır oyuncularda. Sahaya çıkıpta hiç oynamadığın zaman, ya da 3-5 dakika oynadığın zaman bunu yaşarsın. O da böyle bir durumdan geçmiş özellikle hücum ile alakalı. Ama tabii ki onun da çok önemli meziyetleri var, çok önemli bir savunmacı Göksenin. Ekstra yapmış olduğu işler de var, hücum ribaundu kovalıyor, takıma dinamizm katıyor. Aslında hücum özellikle çok üst düzey bir oyuncu olmasa da zaman zaman iyi maçlar çıkardığı da oluyor, bunu geçen seneki Galatasaray takımında gösterdi. Artık modern basketbolda oyunun bir yönünü oynadığınız zaman bir tarafı eksik kalıyor. Ben onun o güveni tekrar sağlayacağını düşünüyorum. Zaten Türkiye Kupası maçlarında da, biraz Henry’nin sakatlığı biraz Cenk’in sakatlığı nedeniyle iyi süreler aldı, katkı da verdi. Büyük takımlarda oynamak için her şeyi bir ölçü de yapmak gerekiyor, Göksenin’in savunması hakikaten çok iyi ancak hücumu da biraz iyi yapmalı ki o dakikaları daha fazla alabilsin.

Beşiktaş’tan Galatasaray’a geldiğinizde CSKA’da bile olsam 9 oyuncuyla oynardım demiştiniz. Ancak Galatasaray’da şu ana kadar her oyuncuyu sistemin içine sokuyorsunuz. Bu hep böyle mi olacak, yoksa sezon içinde rotasyon darlaşacak mı?
Hedef maçlarda bu rotasyon biraz daralabilir, ancak sezon çok uzun. Özellikle hedef maçlarda hangi oyunculardan verim alabileceğimi göreceğim zamanlar bunlar. Şu aşamada rotasyonu mümkün olduğu kadar fazla kullanıyorum. Belki final dönemleri geldiği zaman o rotasyon 8-9 kişiye çekilebilir.

Bu sene yarı saha hücumlarına daha fazla çalıştığınızı söylemiştiniz. Öne çıkan 2 oyun görüyorum. Kısanın alçak posttaki uzunu kullanıp cut yaparak boşa çıkması ve dipte topla buluşması. Ayrıca yine şütörü boş çıkarmak için çaprazdan oynadığınız sonunda bireysel yeteneğe veya uzunun 1’e 1 oynamasına kalan setler. Birinci pick and roll’den sonra genelde yaratıcılığa kalıyor iş. Ama Fenerbahçe maçında maç topunu Ender ile pick and roll oynadınız, bu bilinçli bir tercih miydi?
Bizim 20’ye yakın hücum setimiz var. Bunların 15’ine yakını da pick and roll hücumları. Ama burada fark şu, geçen yıl Oktay Mahmuti’nin sisteminde üçüncü, dördüncü, beşinci pick and rollerde top hücuma geçiyordu. Setin hazırlık bölümünde de pick and roll oynanıyordu. Benim stratejimdeki P&R’de daha çok hedefe, potaya yönelik düşünceler var, bu oyunu oynamayacağız diye bir şey yok planımız bu. Ama Cenk gibi, Domercant gibi şütörleri kullanmak için de set oyunlarımız var.

Hocam Galatasaray alt yapısını sormak istiyorum. 2-3 senelik zaman diliminde alttan gelecek, ‘ben bu oyuncuyu A takıma çıkarırım’ dediğiniz bir oyuncu var mı?
Alttan Doğukan geldi onu aldık A takıma. Eksikleri var, hem de ciddi eksikler. Ama güçlü bir çocuk, önemli bir potansiyeli var, onun dışında Can var. Can’dan da ümitliyim. Onun da önümüzdeki dönemlerde ondan da faydalanabiliriz. Onun dışında bir şey söyleyemeceğim, 1-2 idman izlemek ile Galatasaray A Takımı’nda oynayabilecek bir oyuncu var mı demek çok zor. Sezon başladıktan sonra önemli bazı alt yapı maçlarına gidip izlemeyi düşünüyorum. Avrupa Şampiyonu olan kadrodan da 1 oyuncu var yanılmıyorsam. (Ege Arar) Onları takip edeceğiz. Ama şu an için önümüzdeki sezon Galatasaray A takımında oynayabilecek oyuncu var mı derseniz cevabım hayır olur.

BBL’de Türk oyuncuların ne kadar önemli olduğunu olduğunu biliyoruz. Ancak bu havuzun içinde Galatasaray’da oynayabilecek çok az isim var. Siz diğer takımlardaki gençleri takip ediyor musunuz? Tofaş’tan Kenan ve Samet var, Aliağa’dan Orhan var… 
 Tabii tabii takip ediyorum, bu söylediğin oyuncuların hepsini de çok beğeniyorum. Ama bu oyuncuların oynamaları gerektiğini düşünüyorum takımlarında. Özellikle Kenan’ı çok beğeniyorum geçen seneyi çok iyi geçirdi. Ancak Kenan’ı 3 büyüklere getirseniz şu aşamada 10 dakika süre alabilir en fazla. Orda bir süre daha geçirmesinde fayda var. İleri de zaten basketbolun doğal akışı içerisinde çok üst noktaya gelip tecrübe de kazandığı zaman bu takımlardan birine transfer olacaktır.

Twitter’da bazı arkadaşlar bloklanmış ve bloklarının kaldırılması için neler yapmalıyız diyorlar…
Ben genelde terbiye sınırlarını aşan kişileri blokluyorum. Benim için hangi takım tuttuğu önemli değil. Ben zaten hangi takımı tuttuklarını görmüyorum da. Zaten çok fazla değiller, 10-15 kişidir. Onlar biraz bloklu kalacaklar. Benim dün Beşiktaş antrenörü olupta bugün Galatasaray antrenörü olmam bir şey değiştirmiyor. Sonuçta ben Ergin Ataman’ım. Bu tip kişileri sosyal medyamda istemiyorum.

Twitter’dan şöyle bir eleştiri geldi, hoca bir ara formdaydı ancak yine kilo almış gözüküyor şeklinde… 
(Gülüyor) Çok doğru bir eleştiri. O konuda kendime kızıyorum biraz. 3 kupayı kazanınca yaz dönemini biraz rehavet içinde geçirdik. En kısa zamanda yeniden eski formuma kavuşmak için hem spora hem diyete başlayacağım. Başlangıç günlerimden birisi de bugün. Ben de kendimi rahatsız hissediyorum

Ergin Hoca buzları eritmek için ne yapacak diye soru geldi twitter’dan…
Benim yapacağım bir şey yok, ben takımımı çalıştırırım. Takımımın kazanması için her şeyi yaparım. Daha önce çalıştırdığım tüm takımlarda bunu yaptım. Hiçbir zaman ben bir kulüpte çalışırken Galatasaray taraftarı olmamı göz önüne koymadım ve hiçbir zaman bunu gizlemedim. Beşiktaş’ta çalışırken Beşiktaş’lıyım demedim, sonuçta ben Galatasaraylıyım, büyüklerimiz bizi Galatasaraylı yapmış. Bu durumun herkes için geçerli olması gerektiğini düşünüyorum. Galatasaray taraftarıyla hiçbir sıkıntım yok. Herkesin biraz aklını başına alması gerektiğini düşünüyorum, herkesin kendi takımını coşkuyla desteklerken rakiplere karşı da saygı duyması gerektiğini düşünüyorum. Son Türkiye Kupası maçından sonra da söyledim. Şunu da belirteyim, yıllarca bana en fazla karşı olan taraftar grubu Fenerbahçe’nin taraftarlarıydı. Türkiye Kupası maçından 1 gün sonra ben Fenerbahçe Ülker Arena’ya Boston Celtics maçını izlemek için gittim. Tedirgindim, hem Ergin Ataman’sın, hem Galatasaray antrenörüsün, hem de 1 gün önce Fenerbahçe’yi yenmişsin. Ama çok büyük bir misafirperverlikle karşılaştım. 30-40 tane Fenerbahçe formalı çocuk geldi fotoğraf çektirdi, imza aldı. Sporun bu şekilde olması gerekir. Galatasaray taraftarıyla barışmam için benim hiçbir şeye gereksinimim yok. Biz burada sevilmek için yokuz, biz burada Galatasaray’ı şampiyon yapmak için varız.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0