Not Defteri: Şampiyonlar Ligi Haftası

Yıllardır haftaiçi oynanılan Avrupa Kupası maçı sonrasında haftasonu ligde kaybedilen puanlara mazeret olarak yorgunluk gösterilir. Yorgunluğu normal şartlar altında anlarım ama puan kaybının tamamen buna bağlamak doğru bir tercih olmadığını düşünürüm. Her hafta maçlardan sonra takımın artılarını ve eksilerini yazma konusunda not defteri kıvamında bir yazı niyetindeydim ama bu hafta yazacak pek iyi birşey yok. Mersin deplasmanında bırakılan 2 puanın ardından takımda göze çarpan bazı gerçekler var ve bunlara değinmeden olmayacak.

Hamit Altıntop, Yekta Kurtuluş ve Albert Riera 
Şampiyonlar Ligi maçından sonra da söylemiştim ve aynı şeyi Fatih Hoca basın toplantısında dile getirdi. Hamit oynadığı her dakika kendine geliyor ve ben geliyorum diyor. Takımın şu kadar kötü olduğu günde ileride bir şeyler yapmaya çalışan adamlardan birisiydi. Sezon başından itibaren ciddi bir maç eksiği vardı ve zamanla vites yükselten bir Hamit karşımızda. Her maç daha iyi oynamaya başlıyor ve muhtemelen ikinci yarıdan itibaren gerçek Hamit performansını sahaya yansıtacaktır. Evet ilk haftalarda gerçekten çok kötü ve hayrından çok zararı olan bir Hamit sahadaydı ama son maçlara baktığımızda takımın en verimli isimlerinden birisi olduğu göze çarpıyor.

Sakatlığından sonra peşpeşe 5 maç oynamamış olan Yekta benim gözümde Hamit gibi. Bir futbolcunun iyiye gitmesi için maç oynaması lazım. Sadece antrenman hiç bir futbolcuyu ileriye götürmez. Maç tecrübesi ve özgüven en başta kazandığı şey. Çok iyi mi? Hayır değil ama kötü asla değil. Zaten o çıktıktan sonra Mersin ataklarını izlemeye başladık, ortasaha tam anlamıyla oyundan düştü. Yekta ayrıca hücumda da Selçuk'un sorumluluk almasını sağlıyor, ortasahada defansif görevler üstlenerek. Ortasahada birilerinin çöpçülük yapması, süpürmesi ve oyunu daha rahat kurması için oyun kurucunun görevini hafifletmesi gerekiyor. Bu işi gerek mücadele gücü, gerek temposu ve gerekse dinanizmi ile Yekta son derece iyi yapıyor. Umarım önümüzdeki hafta da iyi performans sergiler ve formayı giymeyi sürdürür. Haftaya göstereceği güzel bir performans belki de Manchester United maçında kadroya girmesini sağlar. Çünkü Melo bu haliyle formayı tekrar geri alırsa Yekta'nın formasını geri alması bir hayli uzun sürebilir.

Arda'nın aniden gidişi yüzünden aceleyle gelen Riera sol açık olarak elimizde patladı o kesin ama Hakan Balta'nın şu günlerinde sol bekte gayet güzel performans sergiliyor. Hataları yok mu? Var ama Hakan'ın yaptıklarının yanında onlara sesimizi çıkaramıyoruz. 30 yaşına gelmiş bir futbolcunun alışkanlıklarından vazgeçip sol bek oynaması çok zor olsa da Riera idare edebiliyor. Bu arada unutmadan ekleyelim, Albert Riera kariyerinin en şaşalı günlerinde Liverpool'a transfer olduğunda teknik direktör Rafa Benitez kendisini sol bek oynatmak istediğini söylemiş ve ona bu yönde çalışmalar yapmasını dile getirmişti. İspanyol oyuncunun vatandaşı olan teknik direktörüyle aynı fikirde olmaması sonrası bir fikir ayrılığı yaşanmış ve tecrübeli oyuncu bir süre kadro dışı kalmıştı. Riera'nın o günlerde sol bek oynamayı kabul etmeyip, bugün takımda kalmak adına sol bekte oynaması ve gerçekten tatminkar bir performans ortaya koyması acaba kendisini pişman etmişmidir? 

Mersin deplasmanına dair dikkat çeken bir kaç noktayı da yazının dışında belirtelim.

• Semih'in neden kesik yediğini anlamadım.
• Engin'in cezası bitti haftaya dönüyor. Sevindirici bir haber. 
• Hatırlatma : Geçen hafta Emre için ne yazdık. Bu hafta kendisi ne yaptı? Şaşırtmadı ve bu maçta kötüydü. Keşke bir iyi bir kötü olmak yerine bir standart yakalayabilse.Kötü olan şey bu performansı ondan sık sık göremiyoruz. Sezon başında aynı güzel futbolu Kasımpaşa maçında da oynamıştı. Umarım onun da bu performanslarını daha sık görmeye başlarız.