Derbi Özel | Nostalji: Kaleci Mehmet'in aşırı acıklı hikayesi...
1996-97 sezonu 21. haftasında lider Galatasaray, Kadıköy'de Fenerbahçe deplasmanına çıkıyordu. Galatasaray hala liderliğini korumaktaydı; fakat ligin ikinci yarısında oynadığı üç karşılaşmadan da beraberlikle ayrılmış, bu derbiyi kazanarak taraftarlarına hediye etmek istiyordu. Fenerbahçe ise o yıllarda bir Fenerbahçe klasiği olan sezon ortasında hoca değiştirme hadisesini yeni gerçekleştirmiş, başkan Ali Şen takımı Todor Veselinovic & Rıdvan Dilmen ikilisine teslim etmişti. Sarı lacivertli taraftarlar Atçı Veysel'i görünce nostaljik olmuş, aşırı gaza gelmiş, bol gollü bir maç bekliyorlardı. Hiç merak etmesinlerdi istedikleri olacaktı, çünkü Galatasaray'ın kalesinde Mehmet Duymazer vardı...
O gün henüz "kutsal parçalı", "ilahi çubuklu" gibi hadiseler olmadığından Galatasaray maça uzun bir süre bir daha giymeyeceği sarı forma'yla, Fenerbahçe ise lacivert forma'yla çıkmıştı. Galatasaray karşılaşmaya kalede o sezon oynattığı bir çuval kaleciden biri olan Mehmet Duymazer, savunmada Terim'in prensi Vedat İnceefe, kaptan Bülent, hala bir dönem Galatasaray'da oynadığına kendisi de şaşıran Bekir Gül ve efendi futbolcular arasında ismi tahtaya ilk yazılan Ergün Penbe, orta sahada Filipescu, dinamo Suat Kaya, Tugay Kerimoğlu ve George Hagi, ileride de Adrian Ilie, Hakan Şükür ve Hakan Şükür'ün top sakalı ilk 11'iyle çıkmıştı. Fenerbahçe ise kalede Karabükspor'dan sırf bu maç için transfer edildiğini düşündüğüm Fevzi Layic, savunmada Rıdvan'ın prensi Selahattin Özbir (Rıdvan'ın ne kadar iyi bir scout olduğunu buradan anlayabilirsiniz), sağlam tandem Jes Hogh & Uche ikilisi ve Saffet Akbaş, orta sahada ayrılmaz kankalar Erol Bulut ve Tayfun Korkut, İlker Yağcıoğlu, Jay Jay Okocha, ileride de Saffet Sancaklı ve Manchester fatihi Elvir Bolic kadrosuyla sahadaydı. Hagi'yi bir kenara bırakırsak iki takımın hücum hattında Ilie ve Okocha gibi oyuncular vardı; fakat gel gör ki kalelerde Fevzi Layic ve Mehmet Duymazer oynuyordu: That is the football!
Maça başlamadan önce Mehmet Duymazer'den biraz bahsetmek lazım. Sezon öncesi TSYD kupasında bu adama görev verilir. Beşiktaş maçında Sergen Yalçın ve Orhan Kaynak tarafından şebeğe çevrilince Fatih Hoca'ya "Kim ulan bu manyak, çağırın Hayrettin'i geri" dedirtir. O sıra kendisini sınırdan geçirip Yugoslavya'ya kaçak sokmaları için kamyoncularla pazarlık yapan Hayro apar topar getirilip kaleye geçirilir. Gel zaman git zaman Hayrettin 15. hafta civarı iyice çekilmez bir hal alınca Kocaelispor'dan Volkan Kilimci transfer edilir. Volkan da birkaç hafta oynayıp askere gidince (o zamanlar oluyordu böyle şeyler) Pierre Esser transfer edilir. Esser de ilk çıktığı Vanspor maçında kalesine gelen tek ortayı (evet ortayı) gol olarak yiyince kaleye tekrar Mehmet geçer ve olaylar gelişir...
Maça Fenerbahçe hızlı başlar. Mehmet kaleye gelen bir iki şutu kurtarır. O sene kaleciden yana fıtık olan bizler "ulan helal olsun, Hayrettin olsaydı maç 10-0'dı" gibi şeyler söyleriz. Derken Okocha'nın golü gelir, susarız...
Bu maç entresanlıklarla dolu bir maçtır. Bazı futbolcular kariyerleri boyunca bir daha yapamayacakları şeyleri yaparlar bu maçta. Mesela Fenerbahçe'nin golünden 5 dakika sonra Tugay'ın ara pasına hareketlenen Vedat çok şık bir topuk pasıyla topu Hagi'ye verir. Hagi'nin ceza sahasına kestiği top Saffet Akbaş'tan döner ve bir kez daha Vedat sahneye çıkıp topu gayet düzgün ve şık bir vuruşla Fenerbahçe ağlarına gönderir. Vedat 10 sene daha futbol oynar ama bir daha ne topuk pası verir ne de Fener'e gol atar: 1-1
Bu golden sonra Galatasaray ataklarını sıklaştırır. Hakan Şükür'ün ayağından birkaç tane boş kaleye gol kaçırırız. Şaşırır mıyız peki? Hayır. Sadece sinirleniriz. Çünkü biz alışkınızdır o dönemde Hakan'ın böyle beleş goller kaçırmasına; böyle beleş golleri kaçırıp en olmayacak golleri atmasına. Kral bu basit golleri atabilseydi o sezon değil 38, temiz 45 tane gol atardı en az. Bu kaçan goller başımıza bela olur mu derken Fenerbahçe balı devreye girer ve bu meraklarımızı giderir: Maçın kilit adamlarından Vedat bir kez daha sahneye çıkmıştır. Vedat'ın ceza sahası içinde İlker'e yaptığı şarja hakem Mustafa Çulcu penaltı der ve atışı kullanan Bolic gole çevirir..
Bu gol Galatasaray'ı maçtan düşürmüyor, hatta kaleci Mehmet'e hala güveniyoruz. Ama yaklaşık 10 dakika sonra öyle bir şey oluyor ki... Fenerbahçe sol kanattan Tuncay'la geliyor. Tuncay içeri Bolic'e çeviriyor. Bolic'in yanında hemen kaptan Bülent, Vedat ve Bekir bitiyor. Yardıma gelen kimsede olmayınca top ayağımdan çıksın mantığıyla kaleye yumuşak bir şekilde sallıyor topu Bolic. Ve o anda Mehmet Duymazer'den kariyerini bitiren hamle geliyor. Bizler ne olduğunu nasıl olduğunu anlamadan Mehmet kucağına gelen topu tutamayıp ağlara gitmesini seyrediyor. Bolic dahil kimse bir süre ne olduğunu anlamıyor. Daha sonra Mustafa Çulcu'nun düdüğüyle herkes kendine gelip durumu idrak ediyor: 3-1
Golden hemen sonra büyük usta Hagi dayanamayıp rakibe tekme sallıyor ve kırmızıyı alıyor. Henüz Hagi'ye alışmamış olan bizler de durumu anlayamıyoruz, takımı gaza getirmek için bu hareketi yaptığını anlayamıyoruz henüz. Ta ki aynısını 4 sene sonra Kopenhag'da yapana kadar...
90+3 oynanırken frikik kazanıyoruz. Filipescu'nun barajı bakkala götürmesinden faydalanan Arif yaradana sığınıp topu lamba gibi üst ağlara asıyor ve maçın skorunu belirliyor: 3-2 (Not: Arif bu golden sonra bir daha frikik golü atamadı.)
Maçtan sonra Televole'nin skor tahmini yaptırdığı ünlüler tekrar ekrana geliyor. 3-2'lik skoru kimse bilmediğinden 3-1 diye tahmin yapan Beyazıt Öztürk'le bir daha röportaj yapılıyor. Beyaz da "Abicim siz bana 90 dakikanın skorunu sordunuz 3-1 dedim, 90+3'ü sorsaydınız 3-2 diyecektim" şeklinde espri yapıyor, aklımda kalmış...
süper özet ve anlatım varol bro unuttuğumuz şeyleri hatırlatıp tebessüm ettik....
YanıtlaSil