[Özel] GSTV spikeri Murat Türker: Yapıcı olmaya çalışıp, çözüm bulmalıyız..
TSB Süper Ligi'nin 2.hafta karşılaşmasında Galatasaray-Beşiktaş derbisinde dün çıkan olayları yakından takip etme şansı bulan ve maçta görev yapan Galatasaray TV spikerlerinden Murat Türker blogumuzun sorularını yanıtladı. Ahmet Cömert Spor Salonu'nda yaşananlara dair sorularımızı yanıtlayan Murat Türker, dün yaşanan olaylar sırasında kendilerine de yabancı maddeler geldiğini dile getirirken, yaşanan olaylar sonrasında insanları suçlamak yerine yapıcı ve kalıcı çözüm yollarının bulunması gerektiğini dile getirdi. Bizleri kırmayarak sorularımızı yanıtlayan GSTV spikeri Murat Türker'e teşekkür ediyor ve dün salonda görev yapan tüm ekip arkadaşlarıyla birlikte kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Ahmet Cömert Spor Salonu'nda yaşanan olaylara dair açıklamalar şu şekilde..
1) Öncelikle dün yaşananlar kapsamında hem size, hemde ekip arkadaşlarınıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Ahmet Cömert Spor Salonu'nda yaşananları en başından sonuna kadar canlı olarak yaşadınız. Maç öncesini bizimle paylaşırmısınız?
Öncelikle bu konu üzerinde gösterdiği hassasiyetten dolayı FCN Blog ekibine teşekkür ederek başlamak istiyorum. Maç öncesi her tekerlekli sandalye basketbol maçında olduğu gibi salon civarı ve içerisinde sakin, dosthane hava hakimdi. Bunu kesinlikle söyleyebilirim. İki takım oyuncuları da maçtan önce cafeterya bölümünde birlikte aileleri ve çocuklarıyla birlikte sohbet ederek maç saatini bekliyolardı. Bizde ekip arkadaşlarımızla birlikte GSTV’den canlı yayın yapacağımız için son hazırlıklarımızı yapıyor, kontrollerimizi gerçekleştiriyorduk. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Galatasaraylı taraftarlarımız da saatler önce okullarının pankartıyla salondaki yerlerini almışlardı. Maçın başlamasına yaklaşık 1 saat kala, yaklaşı 100 kişilik bir Beşiktaş taraftar grubu salona geldi. Protokol gereği sadece ev sahibi takım taraftarlarının tribünde olması gerekirken elbette bu tablo oradaki herkesi şaşırttı. Normal müsabakalarda olduğu gibi taraftarların üzerinin aranması gerekirken de iki takım taraftarlarının üzerinde de herhangi bir arama işlemi gerçekleştirilmedi. Canlı yayın öncesi televizyona bağlantı için anlatım yerine geçtiğimde münferit bazı olaylar oldu. Ahmet Cömert Spor Salonu diğer salonlara nazaran küçük bir salon olduğu için, taşkınlığın kolay olabileceği bir yer. Beşiktaşlı taraftarların gelmesiyle birlikte Galatasaraylı az sayıda taraftar pankartlarını alarak salonu terk ettiler. İlerleyen dakikalarda gelen Galatasaray taraftarı karşı tribüne yönlendirilirken karşılıklı tezahüratlar başladı. O sırada oyuncular ısınırken bir pankarttan dolayı maç öncesinde saha içine bazı taraftarlar atlayarak müdahale etmek isteyince, maçın gecikmesini sağlayan olaylar gelişti. Burada tabii ki güvenlik güçlerinin olaya müdahalesi daha olası bir tehlikeyi engellemiş oldu.
2) Karşılaşmanın başında çıkan olaylar nedeniyle mücadele yarım saat geç başladı, ilk çeyreği Beşiktaş bir sayı farkla önde kapatmıştı. O dakikalar içerisinde Galatasaray taraftarlarından herhangi bir taşkınlık görmemiştik, fakat ikinci çeyrek başlarken taraftarlarımızın sayısının da arttığını gözlemledik. İkinci çeyrek başladıktan sonra bir anda sahanın içinden geçen taraftarlar olduğunu gördük. Sonrası malumunuz.. Sizlerde çok zor şartlarda yayın yapmaya devam ettiniz. Sahaya atılan ses bombaları, koltuklar vs. Ahmet Cömert'te dün yaşananlar için insanlık ayıbı diyebilirmiyiz?
Öncelikle hocamız Sedat İncesu’nun da belirttiği gibi, eğer bu olaylar salonlara ve her şeyden önemlisi engelli takımların maçlarına kadar sıçradıysa ciddi ciddi üzerinde düşünülmesi ve önlem alınması gereken birkonu. Evet, sahada iki takımın harika bir mücadelesi ve gerçekten bir basketbol maçına yakışır şekilde tempo vardı. Bu konuda elbette bazı zafiyetler olmuştur. Antrenörümüz Sedat İncesu bu konuda öngörüsünü kullanmış ve bu şartlarda maçın tamamlanamayacağını, maç öncesi yayınımızda verdiği röportajda defalarca belirtmişti. Bir küçük kvıılcım olayları daha da büyümesine yetecekti, olayların tam olarak neden çıktığı çok belli aslında. Fakat sahada oynamak, sporu layıkıyla temsil eden yüreklere, engellerine rağmen alnının akıyla bu spora hizmet edenlere ciddi anlamda bir haksızlık söz konusu diyebilirim. Galatasaray TSB takımı kurulduğu yıldan beri şampiyon olan ve ülkemizin Dünya Şampiyonu kategorisinde yer alan tek takımıdır. İlk kez taraftarıyla buluşacaktı ve gerçekten de geçtiğimiz sezon Beşiktaş ile oynanan final mücadelesi bu maçı çok önemli bir konuma getirmişti. Galatasarayın 2.periyotta sergilediği harika oyun ve farkın 5’e çıkartması da ne denli güçlü bir takım olduğunun en bariz göstergesiydi. Çıkan olaylar hala bazı konularda ciddi ciddi düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. Evet, biz zor koşullarda yayın yapmaya çalıştık. Özellikle GSTV spikeri olarak sarı-kırmızı kravatımla Beşiktaş tribününün önünde bulunmam belki rahatsızlığa sebebiyet verir düşüncesiyle, polisten aldım uyarıyla da maç öncesinde kravatımı çıkartmak zorunda kaldım. Başımıza yağan, önümdeki monitöre gelen su şişeleri vs. bir çok şey vardı. Muhabir arkadaşım Kerem Canbulat ile birlikte bir yandan paltolarımızla kendimizi korumaya çalışıyor, bir yandan da olayları anlatmaya çalışıyorduk. O sırada atılan biber gazlarından elbette etkilendik, bırakın olayları anlatmayı, nefes alıp-vermek bile zor duruma getiriyordu. Neticede bir spor karşılaşması için ve işimizi yapmak için orada bulunurken, yaşanılanlara baktığımızda bunun çok da normal olmadığını ve bu konunun çözüme kavuştuurlması gerektiğini söyleyebiliriz.
3) Karşılaşma öncesinde yaşanılan olaylar sonrasında Galatasaray TSB takımı idarecileri ve teknik heyetinin federasyon yetkilileriyle olan görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Siz bu kararı, maçın oynatılmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Karşılaşma öncesinde Galatasaray TSB şube sorumlusu Sinan Kalpakçıoğlu, antrenör Sedat İncesu ve menajer Abdurrahman Güven ısrarla bu maçın bu şartlar altında oynanamayacağını federasyon yetkililerine ve emniyet birimlerine iletmeye çalıştılar fakat çabaları sonuçsuz kaldı. Orada olduğum için tüm konuşmalara an be an şahit olup, izleyicilerimize aktarmaya çalıştım, tabii şartlar elverdiği sürece. Rakip takım taraftarlarının normalde alınmaması gerektiği bir ortamda, elbette maç öncesi yaşanan taşkınlığı da sayarsak bu maçın o şartlar altında oynanması böyle bir sonuç doğurabilecekti. Maalesef, beklenen oldu.
4) Beşiktaş TSB takımı yöneticisinin "Galatasaray takımının yetkilileri skor avantajını kaybetmemek için taraftarımızı istemiyordu" söylemleri vardı. Sizler olayları canlı olarak ve birebir yaşadınız, hatta bir takım maddelerden etkilendiniz. Bu yorumu, düşünceyi neye bağlıyorsunuz?
Kişilere veya kurumlara yönelik bir cevap vermek istemiyorum. Ben orada sadece işimi yapmak için ve izleyenlere maçı aktarmak için bulunuyordum. Az önce belirttiğim gibi, Galatasaray TSB takımı 6 sezondur şampiyon olan ve Şampiyonlar Ligi Şampiyonlukları bulunan ve Kıtalararası Şampiyonluğa 4 kez ulaşarak alanında ilk ve tek olan bir takım. En kaliteli oyuncuları kadrosunda bulunduran, bu sezona da şampiyonluk parolasıyla başlayan bir kadro. Ben geçtiğimiz ay Kıtalararası Şampiyonası’nda takımla birlikte 1 hafta boyunca Japonya’daydım ve maçlarının anlatımını yaptım. O şampiyonluk coşkusunu birebir hepsiyle yaşama fırsatı yakaladım. Hepsi gerçekten son derece düzgün ve aklıbaşında insanlar. Hepsinin ayrı bir hikayesi var. Takdir edersiniz ki, Galatasaray TSB geçtiğimiz sezonda da Süper Ligi ezeli rakibi Beşiktaş’ı play-off serisinde mağlup ederek şampiyon olarak tamamladı. O yüzden Galatasaray’ın bu başarılarını göz önünde bulundurduğumuzda Engelsiz Aslanların herhangi bir skor avantajını kaybetmek gibi bir düşüncesi olmamıştır. Çok uzaklarda değil, geçtiğimiz ay Japonya’da yapılan Kıtalararası Şampiyona’ya dönersek, Galatasaray orada finali Japon ekibi Miyagi Max ile oynamış ve gün içerisinde yaptığı iki maçı kazanara şampiyonluğa ulaşmıştır. Seyirci baskısı veya skor avantajı kriterlerini göz önünde bulundurduğumuzda, çok zor şartlar altında dünyaya şampiyonluğunu ilan eden bir takım için bu bir engel teşkil etmez diye düşünüyorum.
5) Tekerlekli sandalye basketbolunda nefretin, düşmanlığın bu kadar üst noktaya taşınmasını nasıl yorumlayabilirsiniz? Bundan sonrası ne olacak, nasıl olacak. Bu konuda bir fikriniz var mı?
Elbette, nefret ve düşmanlık olarak bu konuya eğilmeyip bu başlıklar altında incelememeliyiz. Yapıcı olmaya çalışarak, ortada bulunan hatalardan ders çıkarıp, çözüm yolları aramalıyız. Bu sıkıntı tekerlekli sandalye basketbolunun değil, Türk sporunun baş ağrısıdır. Belki de sıçraması gereken en son mecra gibi görülse de, işin içinde takımını körü körüne desteklemenın yerini bilinçli bir destek alsa bu sıkıntılar yaşanmaz. Çok değil, geçtiğimiz sezon görüntülere baktığımızda Ahmet Cömert Spor Salonu’nda oynanılan Galatasaray-Beşiktaş maçı öncesinde Galatasaray taraftarlarının iki takımı elele tribünlere çağırıp, alkışladığnı görebilirisiniz. Galatasaray TV’de her hafta bir üniversitesi ağırladığım ve Galatasaraylı öğrencilerle sarı kırmızı renkleri konuştuğum “Parçalı Sevda” isimli programımda da bu taraftar kitlesini yakından tanıma fırsatı buldum. Maltepe, Yıldız Teknik, Yeditepe ve Marmara Üniversitelerinden arkadaşlarımız tekerlekli sandalye takımının her maçına gider ve destek verir. Yani bu takımın destekçileri ve maçlarını kaçırmayanlar, tribünlerin bütünlüğünü oluşturanlar üniversite öğrencileri. Kesinlikle bilinçli bir basketbolsever olduklarına ve takımlarına yürekten bağlı kaldıklarına inanıyorum.
6) Son olarak, Ahmet Cömert Spor Salonu'nda dün ciddi bir güvenlik zaafı olduğunu söyleyebilirmiyiz? Maç öncesi sadece 6-7 polis ve bir kaç güvenlik görevlisi vardı, sonrasında takviye destek gelerek salonun içerisinde biber gazı sıkıldı. Bu konuda düşüncelerinizi alabilirmiyiz?
Suçlamak istersek bir çok kesimi suçlayabiliriz. Ama öncesinde de söylediğim gibi, çözüm yolları aramak daha etkili bir yol gibi geliyor. Evet, salona girdiğim anda benimde fark ettiğim üzere gelenlerin üzeri aranmıyor ve emniyet güçleri yetersiz kalıyordu. Bununla ilgili bir emniyet görevlisiyle konuştuğumda aldığım cevap “Herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağı” yönünde olmuştu. Sonrasında çevik kuvvet takviyesi geldi fakat müdahalede yetersiz kaldıklarını söyleyebilirim. Maç öncesinde ekranlara keyifli görüntüler getirmeye ve her zaman beklediğimiz sıcak aile ortamını yaşatmaya çalıştık. Engelsiz Aslanlar ve Beşiktaşlı oyuncuların eşleri, çocukları, yakınları da tribünlerdeydi. Oyuncumuz Mateusz Filipski’nin minik bebeği de maalesef biber gazından nasibini almış oldu. Bu insanları salonlardan uzaklaştırmamak ve onlara spor sevgisini aşılamak adına sporcular tüm gayreti saha içerisinde sarfediyorlar. Sahada yer alan centilmence mücadele bunun bir örneğiydi. Neticede bu iki takımın ne ilk maçı oldu, ne de son maçı olacak. Fakat yaşananları göz önünde bulundurup, çözüm yolları üretilirse sadece iki takım taraftarları değil, tüm sporseverler mutlu olacaktır.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.