Derbi Özel | Nostalji: 7 kişiyle şampiyonluk maçı!

Süper Lig'in 16. haftasında Fenerbahçe'yle karşılaşacağız. 16 Aralık Pazar günü saat 20.00'de oynanacak olan bu maça kadar her gün, geçmişten bir Galatasaray - Fenerbahçe derbisinin maç yazısını yazıp, hatırlatmaya çalışacağım. İlk günümüzde 2001-02 sezonu 23. haftasında Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan maçla başlıyorum. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin şampiyonluk yarışında çekiştiği bu sezonda ikili averaj uygulamasına ligimizde ilk defa geçilmiş, ligin ilk devresindeki maçı Galatasaray 2-0 kazanmıştır. Dolayısıyla Fenerbahçe'nin en az 2 farklı galibiyet alması gerekmektedir. İşte maç böyle bir atmosferde oynanmıştır. Galatasaray'ın 7 kişi kaldığı maç olarak hatırlanır. Hakem Ali Aydın'dır, ki unutulmayacak bir derbi bizleri bekler..

Fenerbahçe maça beyaz formayla, Galatasaray parçalı formayla çıktı. O sezon Şampiyonlar Ligi'nde olsun, ligde olsun, kupada olsun sürekli farklı farklı kadrolarla sahaya çıkan Galatasaray'ın belki de ilk defa tahminleri yanıltmayan bir kadroyla sahaya çıktığı maç olmuştur. Kalede Panter Mondragon, savunmada arka direk Capone, Emre Aşık, kaptan Bülent, Kolombiyalı Victoria, orta sahada Batista, Luce'nin prensi Bülent Akın, efendi futbolcu Ergün, o sezon yaradana isyan ettiren Hasan Şaş, ileride de Arif - Ümit Karan ikilisi Lucescu'nun hazırladığı Galatasaray'ın kadrosunu oluşturuyordu. Fenerbahçe ise Aziz Yıldırım, Saadettin Saran, Mahmut Uslu ve Oğuz Çetin'in hazırladığı kadroyla; kalede Rüştü, savunmada Fatih Akyel, Mirkovic, Ümit Özat, Abdullah, önlerinde Ogün ve artık Galatasaray maçlarında tahtaya ismi ilk yazılan Johnson, ileride de Revivo, Rapajc, Serhat Akın, Kenneth Anderson gol atacağız diye kim varsa sahaya sürmüştü Fenerbahçe. Takımın başında etkisiz eleman Werner Lorant vardı.

Maça Fenerbahçe her zamanki gibi hızlı başladı. Lucescu zaten ilk maçtaki 2-0'lık avantajı düşünerek, 1-0 yenilelim yine avantajlıyız taktiğiyle sahaya çıkmştı. Lucescu mantıklı adamdı, ama mantığı bize tersti...  27. dakikada Fenerbahçe sağdan korner kazandı. Ogün yerden ceza sahası dışına açtı ve Rapajc sert bir vuruşla topu Victoria'nın koruduğu direkten, Victoria'nın kafasının üstünden 90'a taktı. Bu golden sonra Mondragon'un Victoria'ya "Seni adam yerine koyanın" bakışı unutulmaz.

Golden 3 dakika sonra iyice havaya giren Fenerbahçe bir frikik daha kazandı. Topun başına yine Rapajc geçti. Direk dibine giden Victoria'yı, Mondragon "Hassie len" diyerek kafasına da bir şaplak vurarak uzaklaştırdı. Tam da Victoria'nın korumak istediği direğe müthiş bir şut çıkardı Rapajc, Mondragon da aynı güzellikte uzanarak kurtardı. Maraton bu gol ve kurtarışı yıllarca sanki farklı maçlarda olmuş gibi jeneriğinde kullandı.

Bu saatten sonra klasik bir derbi mücadelesi izlerken 63. dakikada Ali Aydın Show başladı. Önce Rapajc'i düşüren Emre Aşık'a kırmızı kart geldi. Buraya kadar yine her şey normaldi. Hatta Berkant'ın herkesi topun başından uzaklaştırıp dağlara taşlara vurduğu frikik bile normaldi. Fakat 76. dakikada ipler koptu. Serhat'la Batista'nın karşılıklı çekişmeleri, Batista'nın abartıp Serhat'a kafa atması ekran başındaki bizlere "aha şimdi yandık" çektirdi. Ali Aydın Batista'ya attığı kafa yüzünden ve pozisyonu ayırmaya gelen Hasan Şaş'a da muhtemelen tipine gıcık olduğu için kırmızı kart gösterdi. Serhat Akın'a hiçbir şey göstermedi. Fatih Akyel'in kendi yarı sahasından 30 metre depar atarak Bülent Korkmaz'a el kol sallayıp terbiyesizlik yaptığı pozisyon da işte bu pozisyondur. Fener'e imza atması neyse de, ta kendi sahasından depar atıp eski kaptanına el kol yapması tüm Galatasaray'lıların kalbinden silmiştir ve kulüpsüz futbolcular sınıfına sokmuştur Fatih'i.

İşte bu dakikadan sonra ortalık karıştı zaten. Bu ana kadar oynamaya hiç niyeti olmayan Galatasaray'lı futbolcular 8 kişi kalınca he-man gibi saldırmaya başladılar. Büyük kaptan Bülent Korkmaz "ülen ha 8 kişi ha 7 kişi" diyerek, takıma gaz vermek adına Ali Aydın'a alkışlı protesto yaptı ve oyundan atıldı. Alkışın sebebi tam olarak bu olmayabilir ama ben öyle algıladım, acaip gaza geldim çünkü..

Yalnız takım 7 kişi kaldıktan sonra Lucescu'nun suratı mükemmeldi. Böyle maçlarda en az 8 kişi savunma yaptırmaya alışkın olan Rumen hoca, takım sahada toplam 7 kişi kalınca hayata lanet etmiş, yaradana isyan etmişti. "ne yapalım hocam" diye soran tercümana da "kafalarına göre takılsınlar" dedi. Bunun üzerine tercüman, Ergün Penbe'yi çıkarıp Murat Sözkesen'i oyuna aldı. Tercüman aldı diyorum zira bilenler bilir bu değişiklik Lucescu'nun yapacağı türden bir değişiklik değildi.

Maç da iyice entresan bir hal almıştı zaten. Fenerbahçe Oktay Derelioğlu'yla pozisyonlar kaçırıyor, Galatasaray da ileride Berkant Göktan - Murat Sözkesen ikilisiyle gol arıyordu. Hayır bu üçünü lunaparka bıraksan sabaha kadar 3 tanesi bir Marlboro'dan gol bile atamazlar. Ama umut işte Berkant bir ara sağ kanatta Abdullah ve Ümit Özat'ı geçip ceza sahasına girince gol atacak sandık; ama şut çekmek aklına gelmedi garibin..

Malumunuz maç 1-0 bitti. Maçtan sonra Lorant 7 kişi kalmış rakibe karşı ikili averajı düzeltememekle suçlandı. Lorant ise "Rapajc'in golü çok güzeldi, şahsen böyle bir şut atabileceğini beklemiyordum", "Oktay çok gol kaçırdı ama henüz çok genç bir oyuncu, bu pozisyonlara girmesi de önemli" şeklinde açıklamalar yaparak takımla aslında uzaktan yakından alakası olmadığını gösterdi. Yalnız bu galibiyetin forsunu sonuna kadar kullanmakta niyetli olan çirkin Lorant son olarak da doping testine çiş yetiştirmek için 2 şişe bira isteyen Revivo'ya, şişeler 4 olsun demiş. 4 şişe bira gelince de birini Revivo'ya verip üçünü kendi içmişti. Sempatik yönetici Abdurrahim Albayrak da "Bu çocuklar maç başı para alıyorlar, Ali Aydın'ı vicdanıyla başbaşa bırakıyorum." diye açıklama yaparak olaylara farklı bir boyut getirmişti.