Rerere, rarara; Nice mutlu yıllara!
Alışagelmişin dışında farklı bir konsept olacak bugün yazımızda. Muhteşem bir yılı geride bıraktığımızı söylemek mümkün, bir daha ne zaman böyle bir yıl yaşarız bilinmez. Acısıyla, tatlısıyla, şampiyonluğuyla, Şampiyonlar Ligi'yle bir yıl geride kaldı. 12 ay, 365 gün, 5 saat, 49 dakikaya neler sığdırmadı ki Galatasaray? Ayağa kalkışımız oldu, eski günlere dönüşümüz. Şimdi hep birlikte, 2012'ye damgasını vuran ve kolay kolay unutmayacağımız anıları değerlendiriyoruz. Yazının sonunda ise, takımımız adına 2012'nin yıldızları var. Şimdiden hepinize iyi seneler.. En az geride bırakacağımız 2000'lerin 12'si kadar güzel olması dileğiyle. Mutlu yıllar!
ENGELSİZ ASLANLAR DÜNYA ŞAMPİYONU!
Bu başarıyı küçümsemek gibi olmasın sakın ama, biz alışkınız bu tür şampiyonluklara. Galatasaray kulüp tarihinin en mütevazi, en başarılı ve en gurur verici takımı olan tekerlekli sandalye basketbol takımımız, yani hepimizin deyimiyle Engelsiz Aslanlar, özel davetle katıldığı Kıtalararası Dünya Şampiyonası'nda namağlup şampiyon olmayı başardı. Kurulduğu günden bugüne onurumuz ve gururumuz olmayı başaran Sedat İncesu ve öğrencileri, kulüp tarihinde 4.kez müzemize getirdiği kupayla birlikte bir rekora imza attı. Dünya üzerinde bu kupayı en çok kazanan takım olma başarısını gösteren Engelsiz Aslanlar'a ne kadar teşekkür etsek, ne kadar tebrik etsek az. Sizler bizim gururumuzsunuz, herşey gönlünüzce olsun!
ÇİFTE ŞAMPİYONLUK: 18!
Hakkında aslında çok şey yazılabilir, çok şey söylenebilir. Spor Toto Süper Lig'de oynanılan 34 haftalık normal sezonda en yakın takipçisi Fenerbahçe'nin önünde 9 puanla şampiyonluğunu ilan eden Galatasaray, sezon başında yaşanan şike skandalı nedeniyle üretilen saçma sapan play-off sisteminde şampiyonluğunu yaşaması için 6 maç daha oynaması gerekiyordu. Şampiyonluk yolunda ezeli rakibiyle kıyasıya bir mücadeleye giren ve prosedürler gereğince 4 puanı silinen Fatih Terim'in öğrencileri tüm engellere ve zorluklara rağmen ezeli rakibinin önünde şampiyon olmayı başardı. Şampiyonluğumuza taş koymak isteyenlere en güzel cevap ise, takdir-i ilahi olsa gerek, gerek normal sezonda gerekse play-off aşamasında Galatasaray şampiyonluğunu Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda ilan etti. Şimdi kırk yıl uğraşsın dursunlar, çıkartabilirlerse eğer..
ERZURUM HATIRASI
Süper Lig ve Süper Final'in şampiyonu olarak tamamladığımız 2011-2012 futbol sezonunun ardından yeni sezonun ilk resmi karşılaşmasında Galatasaray, evinde kupa kaldırdığı rakibi Fenerbahçe ile Türkiye'nin en büyük (!) kupası için karşılaştı. Erzurum'da oynanılan karşılaşmada rakibi karşısında sahadan 3-2'lik galibiyetle ayrılmayı başaran Fatih Terim'in öğrencileri böylece sezona şampiyonlukla başlarken rakibine de mesaj vermiş oldu. Birilerilerine göre her ne kadar psikolojik üstünlük için 6 tane atmak gerekliyse bile, üstüste kazanılan kupalar ve hatta mevcut açıklamalar psikolojinin kimden yana olduğunu gösteriyordu.
Galatasaray'ın bir spor kulübü olduğu gerçeğini unutmadan 2012'de başarılarımıza devam ediyoruz. 2012 yılının son şampiyonluğunu kazandıran Galatasaray yüzme takımına yer ayırmazsak olmazdı. Türkiye Şampiyonası'nda ezeli rakibine büyük üstünlük kuran ve bunun yanı sıra yarışlarda 22 Türkiye Rekoru'nun yeni sahibi olan sporcularımız geride bıraktığımız yılı şampiyonlukla kapattı. 12 kategoride yarışan ve bunların 9'unda ezeli rakiplerini geride bırakan Galatasaray yüzme takımı toplamda 113 sporcuyla katıldığı şampiyonadan 186 madalya kazanmayı başardı. Yıllardır sutopu branşında da Yenilmez Armada'yı kuran ve üstüste namağlup şampiyonluklar elde eden Galatasaray yüzme şubesi ayrıca bu sene gerçekleştirilen 2012 Londra Olimpiyatları'na da 4 sporcu gönderdi.
-2012'NİN UNUTULMAZLARI-
'YENİLMEZ' ARMADA
Hiç kuşkusuz 2012 yılının en çok sevindiren, en çok üzen takımlarından birisi Galatasaray Medical Park erkek basketbol takımı, nam-ı diğer Yenilmez Armada. Sezon başında kulüp tarihinde ilk kez THY Euroleague elemelerine katılan ve 3 maçta 3 galibiyet alarak adını normal sezonda gruplara yazdıran Oktay Mahmuti'nin öğrencileri grup aşamasını 4.sırada tamamlayarak bir üst tur olan top16 aşamasına katılma başarısını göstermişti. Avrupa'nın en büyük basketbol organizasyonunda hemen hemen tüm maçlarını kapalı gişe oynayan ve yöneticisiyle, oyuncusuyla, antrenörüyle, taraftarıyla birlikte "tek yürek" olan erkek basketbol takımımız 9 Şubat 2012'de tarih yazdı. Euroleague organizasyonunun en güçlü takımlarından Rusya temsilcisi CSKA Moskova'yı evinde konuk eden Galatasaray Medical Park, kendisiyle oynayacağı maça kadar 13'te 13 yaparak gelen Rus devine diz çöktürdü. CSKA Moskova'ya sezonun ilk mağlubiyetini tattıran takımımız ilerleyen aşamalarda Olympiakos ile grubunun son maçında karşılaşmış ve çeyrek finali son maçta kaybetmişti. Yunanistan temsilcisi Olympiakos ise peri masalı olarak adlandırılan sezonu THY Euroleague şampiyonluğu ile noktalamıştı.
TECRÜBE: CEV CUP
Geçtiğimiz sezon yeni bir yapılanmaya giden ve ciddi yatırımlar yapan Galatasaray kadın voleybol takımı, ilk sezonunda çok önemli bir başarıya imza atmak üzereydi ki, maalesef tecrübesizliğine kurban gitti. Kulüp tarihinde ilk kez CEV Cup'ta final oynama başarısını gösteren ve final turunda turnuvanın en büyük favorisi İtalyan ekibi Yamamay Busto Arsizio ile karşılaşan Galatasaray kadın voleybol takımı ilk maçta rakibini 3-1 mağlup etmeyi başarmıştı. Burhan Felek Spor Salonu'nda oynanılan karşılaşmada rakibi karşısında özellikle üçüncü sette sette müthiş bir geri dönüş yapan Dragan Nesic'in öğrencileri sahadan da galibiyetle ayrıldı. CEV Cup'ta prosedürler gereğince iki maç üzerinden oynanılan final turunda aldığı ilk galibiyetle kupanın bir ucundan tutan Galatasaray kadın voleybol takımı, deplasmanda oynadığı karşılaşmadan 3-1'lik skorla mağlup ayrılırken, altın sette de rakibine 13-15 kaybedince kupayı güçlü rakibine kaybetmişti. Bu sezon bambaşka yatırımlar yapan ve CEV Şampiyonlar Ligi'nde ev sahibi olması nedeniyle finallere doğrudan katılacak olan takımımız grup aşamasında karşılaştığı İtalyan ekibiyle hesabı kapatmıştı.
HEM TUTTU, HEM ATTI
Fernando Muslera. Hiç kuşkusuz 2012'ye damgasını vurdu Uruguaylı kaleci, hem tuttuklarıyla hemde attığıyla. Galatasaray tarihinin en başarılı kalecilerinden birisi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen ve geçen sene 19 maçta kalesini gole kapatarak rekor kıran Muslera, normal sezonun son haftasında Manisaspor deplasmanında kazanılan penaltıyı da gole çevirerek kişisel kariyerinde bir ilke imza attı. Sezon başında "elleri küçük" denilerek eleştirilere maruz kalan Uruguaylı oyuncu formunu bulduktan sonra gereken cevapları verirken, yediği goller nedeniyle kendisiyle dalga geçmeye çalışan Manisaspor'un yedek kalecisi (FBahçe'den kiralık) Volkan Babacan'a da gerekli ayarı veriyordu. Fernando Muslera ayrıca sezonun son maçı olan Fenerbahçe deplasmanında da birbirinden önemli pozisyonlarda rakip oyunculara gol şansı tanımıyor ve Süper Lig'de yaşadığımız unutulmaz şampiyonlukta büyük pay sahibi oluyordu. 2012 yılı sadece bu unutulmaz an ile değil, birazdan bahsedeceğimiz bambaşka bir ana tanıklık etmemizi sağlıyordu. Galatasaray'da imkansız yoktur diyenler, her zaman haklıydı. Kalecisi penaltı atarsa, ortasahası penaltı kurtaramaz mı sandınız?
HEM ATTI, HEM TUTTU
Kardeşler arasında ayrım olmazmış, bizde başlıkları ayrı yazmak istemedik. Bir önceki unutulmaz olayın sonunu "kalecisi penaltı atarsa, ortasahası tutamaz mı?" diyerek bağlamıştık. Vakti zamanında bayrak diktiğimiz çimler, 2012'de eğer ekin hasatı olarak kupa veriyorsa, kalecimiz penaltı attığında da ortasahamız pek tabi kurtarabilir. Felipe de Carvalho Melo, geçen sezon kazanılan çifte şampiyonluklarda en büyük paya sahip isimlerden birisi. Ortasahada gösterdiği performansla birlikte attığı ve attırdığı gollerle şampiyonlukta pay sahibi olan Brezilyalı ortasaha oyuncusu, bu sezon oldukça geç katıldığı takımımıza ilk yarıda ortasaha performansından ziyade kaleci performansıyla damgasını vurdu. Süper Lig'de bu sezon oynadığımız Elazığspor karşılaşmasında deplasmanda maçın son dakikasında Fernando Muslera'nın kırmızı kart görmesiyle kaleye geçen Brezilyalı oyuncu zorlu, rakip takımın kazandığı penaltı vuruşunda gole izin vermedi. Göksu'nun kullandığı penaltı vuruşunda doğru köşeye uçan ve topu tokatlamayı başaran Felipe Melo böylece 2012'nin unutulmaz anlarından birisine imza atmayı başardı.
KADIKÖY'Ü YAKIN
Şimdi biz böyle bir başlık attık diye gidip yakmayın, keza bizim yerimize yakanlar malumunuz. Süper Final'in son maçında ezeli rakibine konuk olan Galatasaray, karşılaşmadan mağlubiyet dışında ne skorla ayrılırsa ayrılsın şampiyonluğunu ilan edecekti. Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanılan karşılaşmada 52bin rakip seyircinin önünde şampiyonluğunu ilan ederken, karşılaşmanın 90+5. dakikasında hakem Cüneyt Çakır'ın bitiş düdüğüyle unutulmaz bir sevinç yaşıyordu. Muslera'nın kullandığı kale vuruşunun ardından havada bitiren Cüneyt Çakır, futbol tarihinde unutulmaz bir ana imzasını atıyordu. Bu dakikalar hakkında ne söylesek az, ne yazsak çok.. Ezeli rekabet şimdi bambaşka bir noktaya geldi, sahasında kupa kaldırdığımız rakibimize karşı. Ne yaparsanız yapın, çıkmaz artık o kupa. Tıpkı zamanında Souness'ın diktiği bayrak gibi. Sezon sonunda hemen hemen aynı senaryoyu yaşar mıyız dersiniz? O zaman çok acımasız olur be, her sene her sene Kadıköy'de kupa kaldır. Alışkanlık yapmasın?
CALMA
Biz birileri gibi İspanyolca cahili değiliz, bu başlığın anlamı aslında "Sakin" ama biliyorsunuz güzide basınımız bunu "Çalma" olarak yorumlayabiliyor. Şampiyonlar Ligi'ne yıllar sonra katılan Galatasaray, grubunu ikinci sırada tamamlarken adını da bir üst tura yazdırıyordu. Şampiyonlar Ligi'nde oynadığımız altı maç sonunda rakip fileleri altı kez havalandıran Burak Yılmaz adeta tek başına sırtlıyordu takımımızı. Geçtiğimiz sezon 33 gol atarak Türkiye'nin gol kralı olan tecrübeli forvet şimdilerde Avrupa'da da krallığını ilan etmek üzere. CFR Cluj deplasmanında rakip fileleri 3 kez havalandıran Burak Yılmaz objektiflere böyle bir fotoğraf düşürüyordu. Şampiyonlar Ligi logosuna doğru koşan Kral, takımını da koşturuyordu. Avrupa'da gidebildiğin yere kadar git Burak, seninle birlikte bizde geliyoruz!
SON NOKTA
2005/6 sezonunda Konya deplasmanında gol atan bir genç vardı, hatırlarsınız. 17 yaşında ilk kez giydiği Galatasaray forması altında rakip fileleri maçın son hücumunda havalandırmayı başaran Aydın Yılmaz, sezon sonunda yaşanacak olan efsanevi şampiyonluğun kıvılcımını yakmıştı. Bu golün ardından yıllar Aydın'ı kovaladı, Aydın yılları kovaladı. Süregelen bölümde sürekli eleştirilen ve istenmeyen adam konumuna gelen Aydın bu sezon öyle bir gol attı ki, 2005/6 sezonunun dejavusu oldu adeta. Şampiyonlar Ligi'nde ya tamam, ya devam maçında SC Braga deplasmanında son dakikada sahneye çıkan Aydın, tıpkı 6 yıl önceki gibi topun gelişine öyle bir vurdu, top filelerle buluştuğunda Galatasaray'ı bir üst tura taşıdı. Golün ardından surat ifadesinin yorumunu sizlere, bırakalım. Şampiyonlar Ligi elbette çok zor bir arena ama ne dersiniz? Konya maçında yaşanan dejavuyla birlikte, sezon sonunda da aynısını yaşarmıyız?
SORAN OLURSA DÖVÜN!
Aslında fazla uzun uzun yazmaya gerek yok, keza Galatasaray tribünleri her anlamda 2012 yılına damgasını vurdu. Basketbol karşılaşmaları dahil, bir çok önemli maçta görsel şovlarla damgasını vuran ultrAslan, geride bıraktığımız sezonda girdiği tüm işlerin altından kalkmayı bildi. 3D olarak yapılmaya başlanan koreografilerle birlikte Avrupa'da dahil ses getirmeyi başaran taraftarlarımız Euroleague yetkilileri tarafından da "En ateşli taraftar" seçildi. Ses rekorları kıran, %100 doluluk oranı ile her maç tribünleri hınca hınç dolduran taraftarlarımız geçtiğimiz sezon birbirinden güzel yaptığı koreografilerle de rakiplerine mesaj verdi. Süper Final aşamasında gerçekleştirilen "Şampiyonluk" temalı koreografinin ardından son nokta, bu yılın son koreografisi olan Fener Ağlama oldu. Her koreografiden sonra gördüğümüz "Soran olursa ultrAslan yaptı dersiniz" mottosunu biraz değiştirelim. Bu kadar başarıdan sonra hala soran olursa, dövün. Öğrenemedin mi hala diye..
Biz şimdilik 2012'ye dair birşeyler karaladık. Eğer aklınızda olan ve bizim unuttuğumuz önemli olaylar varsa gerek mail üzerinden (fcnblog@yahoo.com.tr) gerek twitter üzerinden (@fcnblog) veya bu başlığın altında yorum bölümünden bizlere ulaştırabilirsiniz. Muhteşem bir yılı geride bırakıyoruz, acısıyla tatlısıyla. Hep birlikte sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yıl geçirmek dileğiyle.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.