ŞL | 10 yıl aradan sonra..

Avrupa'nın bir numaralı futbol organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi'nde altı yıl aradan sonra boy gösteren Galatasaray, bir üst tura çıkma umutlarını son üç maçta topladığı 7 puanla birlikte son haftaya taşımıştı. Grup maçlarının son haftasında Portekiz deplasmanında SC Braga takımı ile karşılaşan Fatih Terim'in öğrencileri, grupta herhangi bir iddiası olmamasına rağmen sonuna kadar mücadele eden Braga karşısında 1-0 geriye düşmesine rağmen sahadan 1-2'lik galibiyetle ayrıldı ve adını bir üst tura yazdırmayı başardı. Galatasarayımıza deplasmanda galibiyeti getiren goller Burak Yılmaz ve Aydın Yılmaz'dan gelirken, ev sahibi takımın tek sayısını Mossoro kaydetti.


Şampiyonlar Ligi çok ayrı bir platform, her takım birbirine denk güçte. Kuralar ilk çekildiğinde "rahatlıkla" ikinci olarak gruptan çıkma hesapları yaparken, 6.maç haftası sonunda böyle olmadığını hep birlikte gördük. Disiplinli, mücadeleci, arzulu ve istekli oynayan her takım istediğini alabilecek güçte. Manchester United deplasmanında başlayan macera, Braga deplasmanında son buldu. Birileri ve bazı kesimler "Puan dahi alamazlar" deseler de, Galatasaray ait olduğu organizasyonda kalmayı başardı. 4 maç sonunda 12 puan toplayarak (ki 3 kere geri dönüş gerçekleştirdiler) Manchester United liderliği garantiledikten sonra grubun kaderi çok değişti. İlk iki maçta puan alamayan Galatasaray, son dört maçta 10 puan toplayarak adını son 16 takım arasına yazdırdı. Cluj takımına da ayrı bir parantez açmak gerekiyor, kuralar ilk çekildiğinde grubun süpriz takımı olabilirler diye belirtmiştik. Son dakikaya kadar, son saniyeye kadar üst tura çıkmayı kovaladılar, Manchester United gibi bir takımı deplasmanda mağlup etmeyi başardılar. 

Braga karşılaşması öncesinde basın toplantısında "Kendi göbeğimizi, kendimiz kesmeliyiz" diye belirtmişti, İmparator. Karşılaşma öncesinde kadroda bir takım beklentiler vardı ama Galatasaray alışagelmiş kadrosuyla sahada yer aldı. Haftasonu adalesinden sakatlanan Muslera, özel tedavi programı sonrasında Braga karşısında kalede yer alırken, sol kanattan çok sık gördüğümüz Amrabat <-> Emre değişikliği de kadroda yer alıyordu. Maça kontrollü başlayan takım, oyunu kendi yarı sahasında kabullenip önalanda çoğalamayınca Braga önce ortasahanın kontrolünü eline aldı, ardından oyunu kontrol etmeye ve istediği gibi şekillendirmeye başladı. Bir iki cılız pozisyon dışında ciddi bir pozisyon üretemeden ilk yarım saati geride bırakan Galatasaray, savunmasında sezonun başından beri devam eden hatalar sonrasında Braga karşısında ilk golü yiyen taraf oldu. Elmander'in zaman zaman sol kanatta ortasahası beşlemesi sonrasında, atılan uzun topa sol kanatta dokunamayan Elmander rakibini kaçırdı. Riera kademeye giremeyince içeriye çevrilen topa Dany dokunamadı, Melo uzaklaştırmak isterken ıskaladı. Bakın golü yazarken hatalar zincir halinde süregeliyor. Kalabalıktan iyi faydalanan Mossoro, adalesinde sakatlığı bulunan Fernando Muslera'nın uçamayacağı noktaya vurarak topu filelerle buluşturdu. Bu gol aslında takımı kendisine getirdi diyebiliriz, keza o dakikaya kadar hiçbir varlık gösteremeyen ve Şampiyonlar Ligi'ne yakışan bir oyun sergilemeyen takım devre arasında "uyarıdan da öte" geçen 15 dakikayı yaşamak zorunda kaldı. Kısacası, bu golü yemek iyi oldu. Çünkü bu oyunla bir üst tura çıkmak, ki aynı dakikalarda Cluj deplasmanda Manchester United karşısında iki net gol fırsatından yararlanamamış ve oyunu kontrol altında tutuyordu, haksızlık olurdu.

İkinci yarıya daha farklı bir sistemle çıkan Galatasaray'da, kanatları kullanma isteği haftalardır devam eden 4-4-2 sistemini de değiştiriyordu. Amrabat-Aydın ikilisiyle birlikte kanatları daha etkili kullanmak isteyen Galatasaray orta alanda da defansif olarak Melo, merkezi olarak Selçuk-Emre ikilisini kullanıyordu. İkinci yarının başlamasıyla birlikte oyunu kontrol altına almaya başlayan, ortasahada kontrolü ele alan ve oyunu önalana yıkan Galatasaray, maçın başından beri yaptığı yana-geriye pas atmaktan vazgeçip dikine oynayınca pozisyonlar kaçınılmaz oldu. İngiltere'den gelen Cluj'un gol haberi ise oyunu artık tamamen önalana yıkmanın, rakip kalede gol/goller bulmanın vaktinin geldiğini gösteriyordu. Bu dakikalarda sakin ve sabırlı bir şekilde oyunu kontrol etmeye başlayan, en önemlisi doldur-boşalt sistemine dönmeyen takım aradığı golleri bulmayı başardı. Amrabat'ın birebir oyununda rakibinden sıyrılıp içeriye ortasında Burak nefis yükseldi ve kalecinin uçamayacağı köşeye kafayı vurdu. Tam bir bitirici, golcü vuruşuydu. Hava toplarında etkisiz olduğunu kabul eden Burak, çalışmalarının karşılığını yavaş yavaş alıyor. Geride kalan altı maç sonunda rakip filelere 6 gol bırakmayı başaran tecrübeli oyuncunun 4 golü kafayla attığının altını çizelim, kendisine ayrı bir yazı konusunda ayrıntılı olarak değineceğiz.

Burak'ın beraberlik golünün ardından oyunu kontrol altında tutmaya çalışan Galatasaray'da dakikalar ilerledikçe bir değişiklik daha gelerek sistem yeniden çift forvete döndü. Umut'un oyuna girmesiyle birlikte önalanda rakibe hücum presini uygulamayı düşünen Fatih Terim bu hamlesinde kısmen başarılı oldu ve Umut'la birlikte önalanda rakibe baskı kurmaya başladı. Braga'ya saygı duymak gerekiyor asında, hiçbir iddiası olmamasına rağmen çıkıp çatır çatır savaştılar. Oyunu hiçbir zaman bırakmadılar, mücadele etmekten çekinmediler ve prestijleri için sahada tüm güçlerini kullandılar. Beraberlik golünü yedikten sonra kalemizde baskı kurmaya başlayan Braga, kanatlarda yer alan Aydın ve Amrabat'ı unutunca, kendi kalesinde sıkıntı yaşamaya başladı. Sağ kanattan Aydın, sol kanattan Amrabat sık sık uzun deparlarlar atarak rakip adına tehlike yarattı. Takipçilik önemliydi, dakikalar 78'e geldiğinde Aydın bunun önemini bir kez daha ortaya koydu. Amrabat ve Riera'nın sol kanattaki uyumu, özellikle bize karşı açık oynayan takımlara karşı, dikkat çeken ayrı bir unsur. Yine böyle bir organizasyon kapsamında Riera sol kanattan ortaladı Quim dokundu, Burak vurdu ve dönen topta Aydın rakibi topa daha yakın olmasına rağmen son hamleyi yapan isim oldu ve Galatasaray'a turu getiren golü kaydetti. Braga deplasmanında geriye düşmesine rağmen geri dönmeyi başaran Galatasaray karakter ve kimliğini ortaya koyarken, Avrupalı inadını da sahaya yansıtıyordu.

Şampiyonlar Ligi önemli bir arena olduğu kadar, takımların özgüvenleri konusunda da kendilerini kanıtlayabileceği bir platform. Bu sezon geriye düştüğü maçlarda sıkıntı yaşayan Galatasaray'ın bu maçtan sonra özgüvenini kazanmadağını kim söyleyebilir ki? 10 yıl aradan sonra Şampiyonlar Ligi'nde adını bir üst tura yazdırdı Galatasaray. İki sezon önce birileri "Kümede kal" diye dalga geçerken, bugün bizler "Şampiyonlar Ligi'nde ikinci turda kim gelse?" diye kendi aramızda konuşmaya başladık. O günlerde de sıkça dile getirmiştik, "Galatasaray ayağa kalktığında kaçacak delik arayacaksınız" diye. Maçtan önce ve ilk yarı sonunda meydana çıkan içimizdeki Portekizliler, şu sıralar ortalıkta görünmüyor. Önemli bir maç, önemli bir tarih ve yılın kaderi adına dönüm noktası diyebiliriz. Avrupa'da yoluna devam etme başarısı gösteriyor Galatasaray, en büyük organizasyonda. Şimdi kuralarda dişimize göre bir rakip (mesela Schalke, Malaga gibi) çekme zamanı. 20 Aralık'ta rakibimiz belli oluyor, haydi hayırlısı.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0