Efsaneler | İlk göz ağrımız; Cevad Prekazi..

Wesley Sneijder'i transfer ettiğimiz bugünlerde Prekazi'yi hatırlamamak olmazdı. Tam 14 yıl sonra gelen şampiyonluklarda, Avrupa takımlarını tek tek dize getirip şampiyon kulüpler kupasında yarı final oynamamızda Galatasarayımıza yaptığı liderliğin rolü büyüktü. Uzaktan kumanda gibi kullandığı sol ayağı, pek kimseye nasip olmayan hızlı düşünme ve oyunu okuma yeteneği, eşsiz tekniğinin yanında önden kısa arkadan uzun ve toplanmış saçları, boynunda sallanan zinciri, bileklerine kadar inmiş çorapları, şortunun altına giydiği kırmızı taytı ile farklı bir tarz farklı bir tattı Prekazi. Biz de bu tada sahip olduğumuz için şanslı Galatasaray taraftarlarıyız. İşte 80'lerde doğan çocukların kahramanı, Türkiye'ye modern futbolu öğreten Derwall'in takımının en önemli ismi, karakterli ve doğru adam, efsane 8 numara Cevad Prekazi!

1957 yılının büyük Yugoslavya'sında bir Kosovalı olarak dünyaya gelmişti Cevad. Tam altı kardeştiler. Büyük ağabeyi, Prekazi'nin deyimiyle o dönemde henüz "faşistlerin eline geçmemiş", azınlıkların desteklediği takım olan Partizan'da oynamaktadır. Cevad da ağebeyinin yolundan gider ve Partizan alt yapısına girer. Henüz 20 yaşında ilk 11'in değişmez ismi olur. Prekazi'nin Türk basınının manşetlerine ilk çıkışı da bu yıllarda olur. Yolu Türkiye'ye düşmeden tam 8 sene önce, 1977 yılında gazeteler "Yugoslavya'yı sırtlayacak Türk" başlığıyla haber yaparlar Prekazi'yi. O Türk'ün yıllar sonra Türk futbolunun kaderini değiştiren adamlardan biri olacağını kim bilebilirdi ki...

Tam altıbuçuk sene Partizan formasını giyer Cevad, 1983-84 sezonunun devre arasında o dönemde Avrupa'nın iddialı takımlarından Hajduk Split'e yıldız olarak transfer edilir. Hajduk Split'in kalesinde de tanıdık bir isim vardır: Zoran Simovic. Prekazi o sezon Hajduk Split'le UEFA kupasında yarı final oynar. Ancak sezon sonu teknik direktör Veselinovic (evet bildiğimiz Veselinovic) tarafından Avrupa şampiyonasına katılan Yugoslavya milli takımı kadrosuna çağrılmaz. Cevad buna çok içerlenir ve kendisine yepyeni bir yol çizmeye karar verir. Herkes kendisinden çok şey beklerken, o rotayı Amerika Birleşik Devletleri'ne çevirir, salon futbolu takımlarından Baltimore'da oynar.
Bacak kaslarına dikkat
Prekazi ABD'de de aradığını bulamaz. Ve bir gün Prekazi'ye eski takım arkadaşı Simovic tarafından edilen bir telefon hayatının dönüm noktası olur: Galatasaray'da oynar mısın? Bu teklif Cevad için hesapta olmayan bir teklifti elbette. Ancak takımın başında Derwall'in olması, camianın büyüklüğü ve hedefleri, kendisini yeniden Avrupa'ya hatırlatma hedefi Prekazi'yi Galatasaray'a getirir. 1985 yılının Temmuz ayında efsane 8 numara kendisini kutsal parçalıya bağlayacak imzayı atar.

Cevad sonradan yanlış bir tercih olduğunu itiraf ettiği ABD günlerinde futbola iyice susamıştı. Tekrardan stadyuma çıkmak, kalabalık taraftar topluluğunun karşısında oynamak için sabırsızlanıyordu. Derken ilk maçını Galatasaray'ın bir başka efsanesi Fatih Terim'in jubilinde Trabzonspor'a karşı oynar. Cevad öyle bir oyun çıkarır ki herkesi kendine hayran bırakır. İlk resmi maçında da Samsunspor'a karşı iki gol bir asistle oynayarak ne kadar önemli bir yıldız olduğunu ispatlar. Galatasaray bu karşılaşmayı 3-0 kazanırken, Tanju Çolak da Samsunspor formasıyla son defa sezon başlangıcı yapmaktaydı.

Galatasaray o sezon namağlup olmasına rağmen averajla Beşiktaş'ın gerisinde kalır. Bu durum Prekazi ve arkadaşlarını iyice hırslandırır. Ertesi sezon artık şampiyon olmaktan başka çare kalmamıştır. Ve beklenen gün gelir. 1986-87 sezonunun son haftasında rakip Eskişehirspor'dur. Aynı gün Beşiktaş da Bursa deplasmanına gitmektedir. Galatasaray için galibiyetten başka seçenek yoktur, zira olası bir beraberlikte şampiyonluk ikinci kez averajla siyah beyazlılara kaptırılacaktır. İşte böyle bir atmosferde çıkılır Eskişehir maçına. Ancak Cevad bu atmosferlere tecrübelidir. Takımı sırtlaması, rahatlatması gerektiğini bilmektedir. Ve  Cevad'ın beklediği an gelir. Karşılaşmanın 18. dakikada kazanılan frikiği Prekazi 90'a asarak hem kendini, hem takımı hem de taraftarı rahatlatır. Galatasaray, Eskişehirspor'u 2-1 mağlup eder ve tam 14 sene sonra taraftarına şampiyonluk sevinci yaşatır.

Prekazi 1987-88 sezonunda yine şampiyonluk sevinci yaşar. 1988-89 sezonunda Derwall takımı yardımcısı Mustafa Denizli'ye bırakarak kulübe arkasına geçer. Artık hedef Avrupa'da başarılı olmaktır. Meşhur Neuchatel Xamax karşılaşmalarının ilk ayağında Xamax 1-0 önde, Galatasaray saldırırken Pkk sempatizanları sahaya dalar. Oyun uzun süre durur. Maçın konsantrasyonu kaybolur ve Xamax iki gol daha bularak tamamen tesadüfi; ama bir o kadar avantajlı bir skorla sahadan ayrılır. Mustafa Denizli maçtan sonra "İstanbul'da 4-0 yeneceğiz." diye açıklama yapmasına rağmen futbolcularda hafif bir korku vardır. Prekazi yine sazı eline alır. Soyunma odasında arkadaşlarına sert bir şekilde çıkışır: "Eğer bunları elemezsek biz futbolu bilmiyoruz!"

Rövanş maçında takımımız tam 5 golle rakibi sahadan siler, Prekazi'nin 4 asisti vardır. Yani Prekazi tekrar en büyük sorumluluğun kendisinde olduğunu bilip ona göre oynamıştır ve hakkını vermiştir. Çeyrek finalde rakip Arsene Wenger'in; Weah'lı, Fofana'lı Monaco'sudur. Deplasmandaki ilk maç Tanju'nun golüyle kazanılır. İkinci maç cezamız nedeniyle Köln'de oynanır. Monaco baskısıyla geçen maçın 51. dakikasında orta sahanın biraz ilerisinden bir serbest vuruş kazanılır. Prekazi topu adeta transa geçmiş bir biçimde diker ve 10 metre kadar gerilir. Kimse Cevad'ın bu yaptığına anlam veremez ama o kalecinin solunu gözüne kestirmiştir artık. Topa öyle bir vurur ki top yerden yarım metre yükselir ve o yükseklikte oldukça sert bir şekilde ağlarla kucaklaşır. Prekazi bu golde topa vuruşunu ünlü boksör Jack Dempsey'in yumruklarına benzetir. Daha sonra Weah'ın golü gelse de Galatasaray ismini yarı finale yazdırır, Avrupa'nın en büyük 4 takımından biriyizdir artık...

Bu Monaco maçlarının diğer bir özelliği Denizli'yle Prekazi arasındaki gerginliğin iyice su yüzüne çıktığı maçlar olmasıdır. Prekazi'nin bu maçlarda 18 yaşındaki Bülent Korkmaz'ın oynatılması için baskı yapması, karşılığını yıldız olduğu maçta oyundan çıkarılmakla bulmuştur. Durum 1-1 ve Monaco iyice ataklarını sıklaştırmışken Prekazi, Mustafa hocaya Tanju'yla Uğur'dan birini değiştirmesini söyler. Mustafa Hoca da bunun üzerine sahanın yıldızı Prekazi'yi oyundan alır. Gelen başarılar bu sürtüşmenin üstünü örter; ama bu birikim Prekazi 1991 yılında takımdan ayrılırken patlamayla gündeme gelecektir.

Cevad Prekazi 2 buçuk sene daha sarı kırmızılı formayı giyer. 1991-92 sezonunun devre arasında Mustafa Denizli, Prekazi'yi istemediğini söyler. Prekazi de bunun üzerine Denizli'nin adamlığı hakkında gazetelere demeçler verir, hatta "Denizli'yi ben adam ettim" der. Prekazi de düşündüğünü yapmaktan, hissettiğini söylemekten kaçınmayan futbolculardandır işte. Hagi de böyle değil miydi zaten? Zaten bu futbolcular hissettikleri gibi yaşayan insanlar olmasalardı bu topraklara gelip bu başarıları yakalayabilirler miydi?

Cevad Prekazi'yi yıllar sonra 100. yıl şöhretler maçında seyredip nöstalji yaşama imkanımız oldu. Sahaya yine sağ ayakla çıktı, resital sundu. Şöhretler maçından sonra Galatasaray - Diyarbakırspor maçı vardı. Lig Tv muhabirinin "Cevad maç ne olur?" sorusuna "Ben nereden bileyim" diye cevap vererek formundan hiçbir şey kaybetmediğini gösterir. Ancak röportajın devamı daha güzeldir. Muhabir "Cevad peki maçın favorisi kim sence?" diye sorunca Prekazi ancak kendisinin verebileceği açıklıkta bir cevap verir "Bu ne biçim soru ya, tabi ki Galatasaray. Diyarbakır mı olacaktı?" 

Prekazi, Rijkaard döneminde UEFA Kupası'nda eşleştiğimiz OFK Belgrad'ın alt yapı sorumlusu olmasına rağmen kendisiyle yapılan röportaja da "OFK işim, Galatasaray aşkım" diye cevap verebilecek kadar da mert bir adamdır. "Topun canı vardır", "Koşsam Real Madrid'de oynarım" gibi vecizeleri literatürümüze kazandıran, formayı giydiği her dakika terinin son damlasına kadar hakkını veren gerçek bir efsanedir Cevad Prekazi. İyi ki bizimsin, iyiki bizimlesin efsane 8...
ceyhun yılmaz: "abi seninle tt arena'ya gidelim."
cevad prekazi: "yok gelmem, sami yen'den sonra içimden gelmiyor."
ceyhun yılmaz: "ali sami yen mi kaldı abi, toprak oldu."
cevad prekazi: "babam da toprak oldu ama onu da çok seviyorum."

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0