(Çeviri) BBC: Galatasaray elit olma yolunda..
2 Ocak 2013 tarihinde BBC Sport sitesinde Simon Austin tarafından ele alınan yazının çevirisidir.
Ocak transfer döneminde manşetlerden düşmeyen Galatasaray'ın çekingen olmak gibi bir niyeti yok.
"Hali hazırda çok güçlü olan takımımıza Wesley Sneijder'i ve Dİdier Drogba'yı kattık. Bence, Şampiyonlar Ligi'nin sonuna kadar yürüyebilir ve onu kazanabiliriz, gerçekten inanıyorum." diye konuştu Sportif Direktör Bülent Tulun BBC Sport'a.
İki hafta önce Sneijder'in alınması, Türk Ligi liderinin niyetini belli eden kayda değer bir sinyaldi. Hollandalı oyuncu henüz üç yıl önce emsalsizi başararak 3 kupa birden alan İnter Milan'ın ve Dünya Kupa'sında finale ulaşan Hollanda Milli Takımı'nın dayanak noktasıydı. Evet, İnter Milan oyuncuyu ve ağır gelen ücretini elden çıkarmakta çaresizdi. Ama Sneijder, San Siro'da 2015'e kadar kontrat altındaydı ve gitmek istemiyordu, ayrıca Liverpool da onunla ilgilendiğini açıklamıştı. Galatasaray'ı seçmesinin en büyük nedeni işin İstanbul kısmıydı.
Birkaç ay önce Sneijder'i esas transfer hedefleri olarak açıkladıklarında, Drogba'ya imza attırma şansları için oldukça geç kalmışlardı. Türkiye Futbol Federasyonu kurallarının kulüplere verdiği sadece 10 yabancıyla sözleşme yapabilme izniyle, Galatasaray son kalan yabancı kontenjanı için Manchester City defans oyuncusu Kolo Toure'yi planlıyorlardı.
Noel'den kısa bir süre önce, Drogba'nın menajeri Pierre Frelot, Shanghai Shenhua'nın oyuncuya ödeme yapmadığını söylemek için Tulun'u aradı. "O zaman konuşmaya başladık; ama hala bir teklif yapmaya niyetli olup olmadığımızı bilmiyorduk. Birdenbire geçen hafta, işler ilerlemeye başladı. Pazar günü Rustenburg, Güney Afrika'ya, Fildişi Sahilleri Milli Takımı'nın antrenmanına gittim ve sözleşmeyi imzalayabildik." diye belirtti Galatasaray'ın bütün transfer faaliyetlerini yürüten Tulun.
Shenhua kulübü Drogba'yı sözleşmeyi ihlal etmekle suçluyor ve serbest kalma kaydını reddediyorken, Galatasray şimdi futbolun uluslararası yöneticisi olarak bulunan FIFA'nın sözleşmenin sonlanıp sonlanmadığına karar verebilmesi için 2 hafta beklemesi gerekiyor.
Chelsea'nin de güçlü Fildişi'liye bir teklifte bulunduğu doğru ama O, kulübe ilham vererek geçen Mayıs Şampiyonlar Ligi zaferini yaşadığı yere dönmek yerine Galatasaray'ı seçti. Tulun bunu "Türk futbol tarihindeki en önemli transfer" diye tanımlarken, atılan imzadan bariz bir şekilde mutlu. Avrupa'nın karşısından olan taraftarlar için büyük bir soru; Sneijder ve Drogba'nın Premier Lig'den talipleri varken neden Galatasaray'ı seçtiler?
Şampiyonlar Ligi'nin cazibesi başlı başına bir faktör. Galatasaray gelecek ay son 16'da Alman Schalke ile karşılaşacak ve en azından çeyrek finale kalmayı bekliyorlar. Ve teknik direktörleri Fatih Terim'e gelince, epey saygınlığa sahip bir teknik direktörleri var. Ayrıca Türk Milli Takımını, AC Milan ve Fiorentina'yı çalıştırmış 59 yaşındaki hoca, kulübe 2000 yılında yaşanan tarihindeki en büyük zaferlerde öncülük etti. "Carpatların Maradonası" George Hagi'den etkilenen takım, yıldızlardan oluşan Real Madrid'i Avrupa Süper Kupası'ndan kapı dışarı etmeden önce, Uefa Kupası'nı kazanmak için Arsenal'i yendi. Mevcut Galatasaray kadrosunda zaten Brezilyalı milli oyuncu Felipe Melo, Çek savunmacısı Tomas Ujfalusi, eski Liverpoollu ikili Albert Riera ve Milan Baros, eski Arsenal oyuncusu Emmanuel Eboue ve eski Real Madrid ve Bayern Munich orta sahası Hamit Altıntop gibi yıldızları barındırıyor.
Tulun'un söylediklerine göre Galatasaray'ın takviye politikası, genç ve geleceğin potansiyeli olanlara yatırım yapan Liverpool gibi kulüplerin tam tersine olduğu açıkça belli. Onun yerine anında etki yapabilen uluslararası kapasiteye sahip deneyimli ve yaşı olanların peşinde.
Para da tabii ki cazip bir faktör oldu, Drogba ve Sneijder'in İstanbul'a gelişlerinde. Sneijder 3.5 yıllık kontratında bir sezon için 3.7m pound alırken, Fildişi Sahilli forvetin Türkiye'deki 18 ay için 8.6m pound alacağı belirtildi Türk medyasında. Bu maaşlar Türkiye'deki futbolcuların vergilendirilme oranının %35'e çıkarılması teklifleri olmasına rağmen %15 üzerinden vergilendirildikleri için biraz daha tatlı gelecek. İstanbul'un tarihini, 20 milyonluk nüfusuyla hareketli bir şehir olmasını ve Raul Meireless, Hugo Almeida ve Dirk Kuyt gibi simalarla birlikte gittikçe güçlenen Türk Liginin yanı sıra bir de cezbedici bir teklif var.
Peki Galatasaray Sneijder ve Drogba'nın ücretini nasıl karışılayacak?
Kulüp, Deloitte'nin son zamanlardaki "para ligi" sıralamasında 2011/12 sezonundaki yıllık 81.4m poundluk kazançlarıyla 30. sıraya ulaştılar. Ama Mayıs 2011'den beri kulübün başkanı olan Ünal Aysal, dev bir enerji ve kalkınma firması yönetiyor ve 317.3m poundluk tahmini değeriyle Türkiye'nin 42. zengin adamı olarak gösteriliyor Forbes dergisine göre. Şampiyonlar Ligi eleme aşamasına doğru kazançla koşarlarken, O da servetinin bir kısmını kulübe yatırdı.
Diğer iki önemli -aynı zamanda tartışmalı- faktör de Galatasaray'ın hazinesini arttırdı. Kulüp tarihi evleri olan İstanbul'un merkezinde bulunan Ali Sami Yen'den ayrılarak, Ocak 2011'de şehrin dışında yer alan Türk Telekom Arena'ya taşındılar. Bu, köhneleşmiş olmasına rağmen nefes kesen 23.477 kişilik kapasitesi olan bir stadyumla, 52.652 kişilik kapasitesi olan yepyeni bir evle takas etmekti.
Galatasaray aynı zamanda 2010'da kulübe 62.8m pound artış kazandıran bir kompleks paylaşım meselesini de kabul ettirdi. Benzer bir proje de yakın zaman için planlandı. Bunlar, UEFA'nın Finansal Fair Play yönetmeliklerine uyarken kulübe oldukça yardımcı olacak. Bu transferlerin, onları Avrupa futbolunda gerçek bir güç konumuna getirip getirmeyeceğini sadece zaman gösterecektir.
Çok da pozitif bir bakış açısı gibi gelmedi. Bir taraftan "Yaşlı ama marka isimleri parayla getiriyorlar" vurgusu yapılmış diğer taraftan da paranın kaynağının Ünal Aysal'ın cebinden çıktığı göndermesi. Bir kere doğruluğu tartışılan bir makale olmuş. Oldukça yüzeysel olduğu da başka bir gerçek...
YanıtlaSilBence de pozitif yaklaşmaya çalışmışlar ancak fazla nötr olmuş. Olumsuz bir durum söz konusu değil. Sanırım çeviride de bazı hatalar mevcut. Galatasaray'ı ''para babası'' gibi göstermişler. Ama bana sorarsan şuan için avrupanın gözünde bir arap kulübü gibi bir şeyiz. Ancak buna başarı eklenirse, yani başarımız transferlerle değilde kupalarla olursa avrupalılara en iyi cevap bu olacaktır. Saygılar.
YanıtlaSilBen de yazının pek olumlu olmadığını, mali konulara fazlaca girdiğini, sadece bir haber kaynağına(hürriyet daily news) dayanarak yazıldığını düşünmeme rağmen BBC gibi önemli bir haber sitesinde yayınlandığı için birebir çevirdim. Çeviride hata olduğunu zannetmiyorum, hatta "fazlası var, eksiği yok" diyebilirim. Yine de yazının orijinaliyle çevirisi arasında göze çarpan farklılıklar varsa bildirirseniz mutlaka düzeltmeye çalışırım.
YanıtlaSil