STSL | Debut!*

Spor Toto Süper Lig'de şampiyonluk yürüyüşüne devam eden Galatasaray, ligin 22. haftasında deplasmanda Akhisar Belediyespor ile karşılaştı. Rakibi karşısında baştan sona oyunun hakimi olan Fatih Terim'in öğrencileri, ilk yarısı golsüz biten karşılaşmadan 2-1'lik galibiyetle ayrılmayı başardı. Manisa 19 Mayıs Stadı'nda oynanılan karşılaşmada takımımıza galibiyeti getiren goller Didier Drogba ve Burak Yılmaz'dan gelirken, ev sahibi ekibin tek sayısını Sertan Vardar kaydetti. Galatasarayımız bu galibiyetle birlikte puanını 43'e yükseltti ve en yakın takipçisiyle arasındaki puan farkını maç fazlasıyla 8 puana çıkarttı.

Ara transfer döneminde müthiş bir süreç geçiren ve Wesley Sneijder & Didier Drogba ikilisine imza attırarak sadece Türkiye'ye değil, tüm dünyaya damga vuran Galatasaray alışma sürecini galibiyetlerle geçirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta kendi evinde taraftarının da desteğiyle birlikte takipçilerinden MP Antalyaspor karşısında 4-2-3-1 sistemini deneyen ve bunda oldukça başarılı olan Galatasaray, zorlu geçmesi beklenen Akhisar deplasmanında farklı bir sistemle sahaya çıktı. 4-3-1-2 formasyonuyla sahaya dizilen lider Galatasaray, bu sisteme gerek oyuncuların pek hazır olmamasından gerekse oynanılan sistemin en temel unsuru olan hücumda top tutma işlevini yapacak oyuncusunun bulunmamasından (ilk 11 için söylüyorum) bu sistemi ilk yarıda pek başarılı bir şekilde sahaya yansıtamadı. Rakibi karşısında ilk dakikadan itibaren kontrolü ele alan taraf olmasına rağmen Akhisar'ın özellikle kanatlarda Sertan ve Kenan ile ürettiği pozisyonlar var. Bu durum aynı zamanda ev sahibi ekibin tabir-i caizse haddini bilerek oynadığını gösteriyor, keza Galatasaray'a karşı açık oynayan takım en az 2 yer. Bunun bilinciyle ilk başta rakibini karşılayan Akhisar, bulduğu fırsatlarda hızlı ataklarla tehlike yaratmak istedi. Hatta bu tehlikelerin ikisinde stoperlere sarı kart aldırmayı başardılar, ki Galatasaray adına en tehlikeli noktalardan birisiydi. İlk yarı sonunda rakip kalede 3 gollük pozisyonun dışında pozisyonumuz yoktu, bunu da not düşmek gerekiyor.

İkinci yarı öncesinde tüm taraftarların ortak görüşüydü, Umut <-> Drogba değişikliği. Sistemde de gözler aslında Drogba gibi birisini arıyordu. Hem pas alışverişine katkısı, hem hücumda top tutabilmesi ve ön alanda takıma liderlik edebilecek ikinci bir oyuncunun eksikliğini fazlasıyla hissetti Galatasaray. Umut'un bu üç noktada eksik olması ilk yarıda sistemin başarısız olmasında ana etkenlerden birisiydi, çünkü kaleye en yakın oynayan isim olan Burak'a sondan bir önceki pası ya Sneijder ya da Umut aktaracaktı. Manisa'da ilk bir saatlik dilim geride kaldığında, golsüz eşitlik ve yavaş yavaş oyunun kontrolünü rakibine ufak ufak kaptırmaya başlayan bir Galatasaray vardı. İlk yarıda topla oynama yüzdesi %77 olan Galatasaray'dan, ikinci yarının ortalarında %60'a düşen bir Galatasaray vardı ki, bu aslında tehlike çanlarının çaldığının göstergesiydi. Yavaş yavaş hücumda risk almaya başlayan Galatasaray, savunmada beklerinin hücuma katılması nedeniyle aksamaya başlamış ve kalesinde tehlikeli pozisyonlar görüyordu. Gekas'ın direkten dönen topu maçın kırılma anıydı diyebiliriz, eğer o top girseydi çok daha farklı olabilirdi. Antalyaspor karşısında Sneijder'in tek pas oyununa katkı veren 2.oyuncu olmadığından bahsetmiştik, ki bugün bu farkı Drogba ile gördük. Topu aldıktan sonra rakip yarı alanda tek pas oynayarak topsuz alanda da  hareketli bir şekilde takıma katkı veren yıldız oyuncu nefis bir vuruşla fileleri havalandırırken, kalitesini ve farkını da ortaya koydu. Bambaşka bir karakter, bambaşka bir oyuncu. Düşerken vurduğu kafa vuruşu, direğe çarpıp filelerle buluşunca Manisa'da olanlar günün en şanslı kişileriydi. Geldiği günlerde "yatmaya geliyor" denilen Drogba'nın oyuna girer girmez yansıtmış olduğu istek, arzu, coşku bunun tam tersini söylüyordu. İkinci golde de Sneijder'in nefis bir ara pası var, Drogba vurmak için geç kaldı ama şansının yardımıyla asist yapmış oldu ve Burak fileleri havalandırdı. Birlikte oynar mı, oynamaz mı diye tartışılan ikili Galatasaray'ın kalesinde tehlikeler yaşadığı dakikalarda skoru 2-0'a getirince, takımda da ister istemez bir rahatlama oldu. Herhalde bundan sonra medyadaki kalemlerde biraz rahatlar, takımın keyfini çıkartırlar.

Drogba'nın oyuna girer, girmez verdiği etki elbette tartışılmaz. Gerek topsuz alanda, gerekse hücum varyasyonlarında pas alışverişinde takımı bir tık üst seviyeye çıkarttı, ki daha alışma sürecinde. Drogba fizik olarak hazır, olması gerektiği düzeyde. İsteği ve arzusu üst seviyede olması, bu tarz anlarda sahneye çıkması takım adına büyük şans. Çünkü her anlamda fark yaratabilecek, istediği zaman maçı kazandırabilecek bir oyuncu Drogba. Sezonun geri kalan kısmında 12 maç kaldı ve Galatasaray şuanda en az 2 maç kaybetme lüksüne sahip. Bu maçların deplasmanda kaybedildiğini düşünürsek, 10 maçın 7'sini içeride oynayacak Fatih Terim'in takımı ve o sırada şampiyonluk yolundaki rakipleri de birbiriyle oynayacak. Süper Lig'de son haftalara şampiyon olarak girebilir Galatasaray, ki hiç uzak bir ihtimal değil. Bu galibiyet aynı zamanda takımın "kazanma" alışkanlığının geriye gelmesinde büyük bir etken olacak. Schalke 04 öncesinde herhangi bir kazaya kurban gitmemek, Cuma günü kaybedilen maçların büyüsünü kırmak ve Şampiyonlar Ligi öncesinde puan kaybetme alışkanlığının sonlandırılması. Her ne kadar puan tablosunda son sırada bile olsa, Akhisar Belediyesi gerek oynadıkları futbol, gerekse oyun anlayışları ile zor deplasmanlardan birisiydi. Ateşin sıcaklığını hissettikleri dönemlerde, kazanmak daha zor bu tarz takımlara karşı. Galatasaray zor bir deplasmandan, iyi bir galibiyet çıkarttı. Akhisar diyerek geçmemek lazım, çünkü oyuncuların bir çoğu aynı zamanda Schalke 04 maçını düşünüyordu. Günün şarkısıyla yazıyı bitirelim :)

Debut: İlk maç, sahneye ilk çıkış..