ST Süper Lig Panorama - 25. Hafta
Ligden nasıl bahsedebilir ki insan, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale çıktığımız hafta... Çeyrek final! Bu sezon bir tane bile İngiliz takımının bulunmadığı nokta... En son taaaaaa 2001 yılında tattığımız, tadını damağımızda bırakan şey... Yeniden. Üstelik sezon başında Şampiyonlar Ligi marşını dinlemek bile başlı başına tatmin ediciydi. O marşla başlayan 6 maça çıkacağımıza sevinmiştim zaten. Kendimi takımıma karşı mahçup hissediyorum, en kötü haliyle bile deli gibi sevsem bile, inanmadığım çok oldu, ligin 25. haftasının sonu da onlardan biriydi... Rakipleriyle oluşturduğu puan farkını artırıp, rahat etmek varken: Hangi mazeretle hoşgörebilirdim, kendi evinde yenilerek, liderliği devam ettirse de psikolojik üstünlüğünü vereyazan bir Galatasaray’ı... Üstelik Schalke 04 gibi kritik bir maçın öncesinde...
BİZE HER SEVDADAN GERİYE KALAN
Bana bir dişi olarak futboldan ne anladığımı yıllardır sorarlar. Yakışıklı futbolcular güzel bahanedir, dişi-erkek farkını hayatımızın her alanına illa ki sokmak isteyenlere, kadınlığın gereği olarak sportif erkeği izlerken eğlenmemin çok normal olduğunu, onbinlerce erkeğin onbirlercesine ilanı aşk etmesinin daha garip karşılanması gerektiğini savunurum. Ama bitmez, yargılama devam eder. Pragmatizme bulanmış yüzyılda karşılıksız sevmek çok anlamsız ya, hem cennetsiz din bile yok: Galatasaray’ın bana ne kazandıracağı merak konusudur. Karın mı doyurur ki sarı-kırmızı? Eh, Salı gecesi tekrar anladım ki, yüz güldürür. Öyle bir mutluluk verir ki.. Kim olursan ol, istediğin kadar sevebilirsin, git demez. Ne kadar seversen, o kadar hatıra kazanırsın. Günün sonunda önemli olan da budur. Her şey yolunda giderse Alzheimerlı bir dede/nine olma mertebesine ulaşabilirsen, aynı anılar tekrar tekrar döndüğünde beyninde, Galatasaray varsa, mutluluk da vardır. En kötü yıllarında Kewell’ın Bordeaux’ya attığı gol vardır. 2013’te de 8 Şampiyonlar Ligi maçında 8 gol sayan Burak Yılmaz azmanı! Haftanın en mutlu anı için Galatasaray’a teşekkürler.
HAMİT - DİREK İLİŞKİSİ
25. haftada oynadığımız Gençlerbirliği maçında 1-0 kaybederken, Hamit Altıntop’un direklerarasını bir türlü bulamaması yine konuşulmuştu. İki kez matematiksel açıdan daha az olasıyı başarıp ne kale dışına ne kale içine, dışarıyla içeriyi ayıran demir çizgilere isabet ettiren futbolcunun sene başından beri taşıdığı uğursuzluk, kritik bir zamanda kaybedilen üç puanın getirdiği huzursuzluğun da etkisiyle çok tartışıldı. Çok şükür ki Hamit, doğduğu yerin havasını alınca, ya da belki de alıştığı kale direklerine kavuşunca, bu sefer o direklerden birini kullanarak gol attı da, onunla beraber hepimiz rahatladık. Haftanın direkseverini tebrik ederiz.
ETKİLEYİCİ PERFORMANS
Beşiktaş yenilgisinden sonra Fenerbahçe, ligden öyle hemen vaz geçmeyeceğini dosta düşmana göstermek için eski şampiyonlardan Bursaspor’a saldırdı ve 4 gollü galibiyetiyle mesajı net verdi. Biz de aldık. Emre B., Kuyt, Meireless ve Sow’un skora direkt katkıda bulunduğu maçta gelen 3 puan, rakibimizle aramızdaki puan farkını 4e indirdi. İyi olmayan rakibe karşı aldığın başarı da her zaman küçümsenecektir. O yüzden tebrik edip, Kadıköylüleri haftanın takımı seçiyoruz, bizim takıma da rehavetin kötü, rekabetin iyi yanlarını hatırlatıyoruz.
ETKİLEYİCİ TEHDİT
Aziz, kutsal gibi, hacı gibi bir şey. Evliyanın bir değişiği. Yıldırım, Zeus’un oyuncağı. Ege’nin bu yakasında adı Aziz Yıldırım olan bir insan, doğru zamanda da doğaydı, ufak bir türbe açtırabilirdi ardından aslında...
Bizim Aziz’se, bir futbol takımının taraftarlarını mürit edinmiş, bu güçle de yer yer çok garip davranıyor. “TFF fala dinemem, cezanızı ben vereceğim, hakemliğinizi bitireceğim.” Bu tip olayların artık takımın rengi önemsenmeksizin kınanması lazım. Gerçekten çok garip... Tabii bunu yapmak için dik duran kurumlar olması gerekiyor. O kurumların olmamasına ses çıkartılmaması ise, ülke adına daha da garip. Haftanın rezilliği ve ayıbını da bu arkadaşlar elde ediyor.
TÜNELLE MAÇA GİTMEK
Schalke 04 maçını yerinde izlemeye çok hevesli bir grup Galatasaray taraftarı, her yöntemden umudunu kesince stadın dışından elleriyle tünel kazmaya çalışırken yakalanmış. Detayları bilmiyoruz, nereden nereye, hangi uzunlukta ve çapta bir tüneli, nasıl bir sürede tamamlamayı planladıkları hakkında bir fikrimiz yok. Ama bir sansar değiller. İsviçre’de bir maça muhtemelen biletsiz girip ortalığı birbirine katan sansar ile haftanın komiği ödülünü paylaşıyorlar.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.