UCL | Hakem skandalı..

12 yıl sonra çıkılan Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali’nde rakip bu kupanın gelmiş geçmiş en başarılı takımıydı. Maça hızlı başlayacağı çok aşikar olan Madrid’in 9. Dakikada Ronaldo ile bulduğu gol klasik sayılırken, 29’da yenen basit gol moralleri bozdu. 73’te uydurulan bir faulden paylaşım hatasıyla 3-0’a gelen maça damga vuran ise Norveçli hakem Sveir Oddvar Moen oldu. Yenilen 2. golden once yüzde yüz bir penaltıyı çalmayan hakem, üçüncü golün geldiği faul pozisyonunda da tam ters karar vererek maça direkt etki etti. Burak Yılmaz’ın ayağına göstere göstere basılmasına rağmen ikinci penaltıyı da es geçen hakem, Burak’a çıkarttığı sarı kartla rövanş maçını dahi etkileyecek bir karar vererek çeyrek finale damgasını vurdu.

Hepimiz zorlu bir rakiple oynayacağımızın farkındaydık, Çeyrek Final’de olmanın bile hepimiz için bu sene ulaşılabilecek mükemmel bir nokta olduğunun da farkındaydık elbette; ancak Galatasaray’ın oynadığı her maçta umut vardı, fazlası da olabilirdi. Nitekim maça gayet iyi başladı Cim Bom. Rakibin önde çok baskılı olmasının verdiği stresle pas hataları yapıldı; ancak sahaya iyi yayılan Galatasaray’a Real de fazla baskı yapamadı. Tam takımın ilk on dakikayı atlatıp kendine gelmesini beklerken araya atılan bir basit topla ilk gol yendi. Bu golü herkes bekliyordu, şaşıran olmadı. Nitekim takım biraz daha toparlandı, topu ileri götürmeye çalıştı, Drogba’nın ve Sneijder’in bulduğu pozisyonlar bu ileri gidişin eseriydi. Tam dengeyi bulmuş, belki beraberlik için biraz daha baskı yapacağız derken kullanılan bir korner, arkasından ceza sahasında Khedira’nın topu havada eliyle tutup taşıması fırsatı ayağımıza getirmişti; ancak herkesin gözü önünde yaşanan pozisyonu ne orta hakem ne de çizgi hakemi gör(e)medi, çok net bir penaltı güme gitmişti. Daha da kötü yanı, bu pozisyonun devamı kalemize kadar geldi ve Eboue’nin ciddiyetsizliği olaya dahil olunca, arkada Benzema’nın çok basit bir gol bulması engellenemedi. 2-0, Real deplasmanında önemli bir dezavantaj fakat takım yine de maçı bırakmadı, gol aramaya devam etti. Eboue 43’te öyle bir gol kaçırdı ki, güzel paslaşmaların neticesinde çaprazda rahat pozisyonda kalecinin üzerine değil biraz köşeye vursa içeriye 2-1 skorla gitmek işten bile değildi, olmadı.

İkinci devreye Real Madrid rölantiyle, Galatasaray ise 3-5-2’ye dönerek başladı. İlk yarıda hiç bir hareket göstermeyen Sneijder dışarı alındı, Gökhan stopere geldi, Riera kanada geldi. Yeterli ivmeyi bulamayan Galatasaray’a hakem bir darbe daha vurdu, Ramos’un orta sahada Drogba’ya uçan tekme atmasına hakem Real’in lehine faul çaldı! Ve o faulün ortasında kafayla atılan gol skoru 3-0’a getirdi. Fakat hakemin işi daha bitmemişti, golden bir kaç dakika sonra Burak Yılmaz ceza sahasında topu ayağına aldığı anda Ramos bileğine bastı. Penaltı bir kenara, bir de Burak’a sarı göstererek ikinci maçta cezalı duruma düşmesine sebep oldu Norveçli.

Real Madrid’le deplasmanda, Şampiyonlar Ligi çeyrek final seviyesinde bir maçta, kendi oyun anlayışınızdan ödün vermeden ancak bu kadar mücadele edebilir, bu kadar oynayabilirsiniz. Galatasaray maçtan önce de teknik direktörümüz Fatih Terim'in ve neredeyse bütün oyuncularımızın da söylediği gibi rakibe extra bir önlem almadan, kendi sisteminden şaşmadan oynadı ve bu durumda da yeterli olanı değil, varolan sisteme göre oynaması gereken kadarını oynabildi. Burak Yılmaz’ın aşırı silik oyunu, hücumlarda biraz hareket eksikliği ve defansta basit hatalar işi zorlaştırmasına rağmen avantajlı bir skor alınacak pozisyonlar yakalandı; fakat değerlendirilemedi. Bu seviyede yaşanması skandal bir hakem yönetimiyle bu fırsatlar da kaçtı. Yani aslında yapılacak her şey yapıldı.

Sezon başında çeyrek final denildiğinde hepimiz mükemmel bir başarı olarak görürdük, hala da öyle görmeliyiz. Bu takım beş sezon sonra katıldığı bu dünyanın en prestijli liginde işini fazlasıyla yaptı. Bundan sonrası için hepimize umut verdi. Rövanş maçında takımımızı ayakta alkışlayacak ve ince kararlarla engellenmeye çalışan lig şampiyonluğumuz için sonuna kadar destek vereceğiz.