ESPN: Cehennem donmadı, sadece şehrin zirvesine taşındı..
ESPN'de yayınlanan "Muted celebrations as Gala look ahead" başlıklı yazının çevirisidir.
"Bu belki de şimdiye kadar yaşadığım en kötü şampiyonluk kutlaması" diyordu yanımdaki kız, Galatasaraylı oyuncular evleri TT Arena'daki soyunma odalarından veda için çıkıp Süper Lig Kupası'nın yanından geçerek kırmızı halıda yürürlerken. Sanki biraz fazla sert konuşmuştu. Bütün takım ve teknik ekip coşkulu taraftarla birlikte tek tek anons ediliyordu, Felipe Melo iki çocuğuyla birlikte alışkanlık haline getirdiği o meşhur pitbull hareketini yaparak, takımın sembolleşmiş oyuncusu Sabri Sarıoğlu da kalabalık taraftarı yöneterek bir gelenek olan tezahuratla çıktı sahaya.
Normal standartlar, yoğunluğuyla bilinen Türk futboluna dahil değildir ve Galatasaray'ın atmosferi de dünyaca ünlüdür. Ön tarafımda bulunan başka bir bayan taraftar da bayrağın renklerinden oluşan üzerinde efsaneleşmiş "Welcome To Hell" yazan bir atkıyı bu uluslararası şöhreti onaylarcasına sallıyordu. Geçen yıl Şubat ayında burada Beşiktaş ile oynanan maç öncesi yapılan ülkenin efsanesi Fatih Terim'e adanan koreografinin yarattığı duygular dik başlılığıyla bilinen ünlü teknik direktörün suratından da çok açık okunabiliyordu.
Gerçek Ali Sami Yen Stadyumu'ndan ayrıldıklarında ve 2011 yılında E80 otoyoluun kenarında bulunan bu lüks tesise taşındıklarında, o ruh ve ateş de onlarla birlikte geldi. Cehennem donmadı - sadece şehrin zirvesine taşındı.
Yine de Cumartesi Trabzonspor'a karşı oynanan sezonun final maçı bunun en iyi örneği değildi. Bir başka taraftar daha sonra muhteşem arenadaki atmosferi -ki burası daha adım atar atmaz kaygı verici derecede büyük ve olduğundan korkunç gözüküyor- şöyle tarif etti: "bu sezonki en sessiz atmosfer". Başlama vuruşundan önce henüz boşken Arena'ya gelen biri stadyumun çatısından asılan, her biri Galatasaray'ın şampiyon olduğu zamanı temsil eden 19 dev bayrağa baksa dahi çok büyük beklentiler içine girebilir.
Daha önce planlanan kutlamalar -saatlerce sürecek canlı müzik, havai fişekler ve diğer bütün şeyler- Türkiye'de geçen hafta yaşanan trajik bir olay sebebiyle kutlama yapmanın uygunsuz olacağı düşüncesiyle hafta başında iptal edildi. İlk önce Cumartesi günü Reyhanlı'da yaşanan çifte bomba patlamasıyla 51 kişi öldü. Daha sonra 19 yaşında bir Fenerbahçe taraftarı olan Burak Yıldırım, Galatasaray ile oynanan derbiden sonra evine giderken İstanbul'da bir durakta bıçaklanarak öldürüldü.
Rekabet her zaman oldukça kuvvetliydi; ama artık bunun ötesine geçti. Bu derbi maçlarına deplasman taraftarlarının alınmadığı 2. sezon (bu yasağa Beşiktaş ve Trabzonspor da dahil); ama öyle görünüyor ki bu isyanı bastırmaktan çok, stadyum dışına taşıyor. Problem çok açık olarak sosyal çözümler gerektirirken, derbideki bazı oyuncuların dehşet verici hareketleri de varolan manzaraya dahil olunca, Galatasaray ve Fenerbahçe kaptanları birbirleriyle kavga ettikleri için maç sonunda oyundan atıldılar.
Türkiye bu yorucu ve bıktırıcı sahnelerden kurtulmaya çalışıyor. Şimdiye kadar cebini doldurmak isteyen paracı oyuncuların durağı olarak karikatürize edilen Türkiye Ligi, Galatasaray'ın bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde Schalke ve Real Madrid karşısındaki heyecan verici mücadelesiyle üke futbolunu dünyanın dikkat seviyesine taşıdı.
İlk şok Ocak ayında Wesley Sneijder'in takıma dahi olmasıyla başladı ve daha sonra da Didier Drogba'nın dahil olmasıyla devam etti. Sneijder sakatlığı sebebiyle Trabzonspor maçını kaçırdı; ancak Drogba hem beden hem de ruh olarak oradaydı ve takımı yönetti ve maç sonunda gururla kupayı kaldırdı; ama yine de en iyi halinde değil, onun silik bir kopyası gibiydi. Çin'de geçirdiği zamana bakınca, bu kabul edilebilir bir durum; ama o Süper Lig'de yaşanan fiziki mücadeleye hazırlıksız yakalanan ilk oyuncu değil. Terim sezon başında iyi bir hazırlık süreci geçirdikten sonra sahada sergilediklerini ikiye katlayacağına olan inancını açıklarken, takımın ve kulübün hem yerel hem de uluslararası başarılara imza atacağını söyledi. Terim'in arzusu bu yerel endişeleri aşmak ve 3. dönemini geçirdiği kulüpte çizdikleri yükselen rotayı sürdürmek. Türk futbolu için saha içinde ve dışında hala yapılacak bir çok iş var ve böylece büyük kulüpler dünya çapında olabildiğince parlayabilir.
Ayrıca Trabzonspor ile oynanan maç, futboldan çok sergilenen gösterilerden oluşuyordu; ama ev sahibi sürpriz olmayacak bir şekilde Albert Riera ve Burak Yılmaz'ın golleriyle maçı 2-0 kazandı. Misafir takım bir takım yetenekler sergiledi; ama açıkcası Çarşamba günü Fenerbahçe ile oynayacakları kupa finali için sakatlanmaktan çekindikleri de belliydi.
Trabzonspor sahaya çıkarken "2010-11 Şampiyonu Trabzonspor, Arena'ya Hoşgeldin" pankartıyla karşılanırken, staddaki atmosfer dayanışma üzerineydi. Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu dışındaki hava Sarı Kanaryaların o sezon şike yaptıkları için şampiyon olmamaları gerektiği üzerineydi. Fenerbahçe 2011'de şampiyonluk ünvanını Trabzonspor'dan gol averajıyla aldı ve başkanları Aziz Yıldırım'ın mahkumiyetine ve 6 yıl hapis cezasıyla yargılanmasına rağmen şikeden aklandılar!
Fenerbahçeyi küme düşürmediği, kulübe ve başkanlarına ayrıcalıklı davrandıktan sonra Arena'da istenmeyen adam olan TFF Başkanı Yıldırım Demirören yerine stadda bulunan yardımcısı Mehmet Özerten de Süper Lig kupasını vermek üzere sahaya gelirken yuhalandı ve ıslıklandı.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.