STSL | Şampiyon çıktık, şampiyon döndük..
Derbi her zaman derbidir,
ancak Galatasaraylılar bu kez koltuklarına yaslanarak, sonuca bakmadan rahatça
günün tadını çıkarma fırsatı buldular. Futbolcular da bu rahatlıkla sahaya
çıkmışlardı, nitekim çok da kendilerini zorlamadılar. Cüneyt Çakır’ın her
zamanki tutumuyla birilerinin ağzına bal çaldığı maçın sonunda kazançlı çıkan,
psikolojik olarak rakibinde ne kadar büyük üstünlük kurduğunu görme şansı bulan
Galatasaray oldu. Maçtan sonra bir taraftarın ölümü ise adaleti sağlamamanın,
nefreti özellikle körüklemenin acı sonuçlarından birini gözler önüne serdi…
Geçen hafta 19.
Şampiyonluğunu ilan eden Galatasaraylı futbolcular için konsantre olmak, motive
olmak ve sahaya kendilerini vermek için maçın derbi olması dışında başka
herhangi bir sebep kalmamıştı. Hafta boyunca kutlamalar, eğlenceler hepsinin
hakkıydı, bu sezon bizlere inanılmaz maçlar ve zaferler yaşatan bir takım
şampiyonluğu sonuna kadar kutlamalıydı, kutluyordu. Hepimiz de bu kutlamalara
katıldık, eğlendik, açıkçası bir derbi maçı öncesi gibi olmadı hiç. Maç saati geldiğinde hala maça odaklanmakta güçlük çekiyorduk, zira
bizim için amaçsız bir derbi maçı izleyecektik, ortamlarımızı hazırladık,
rahatımıza baktık. Karşı tarafa geldiğimizde ise, tarihi boyunca en büyük
hedefini Galatasaray’ı yenmek olarak belirlemiş bir takım için
bundan daha büyük bir maç olamazdı, hele ki geçen sene şampiyonlukla
uğurladıkları Galatasaray şampiyon olarak dönmüştü, işte sezonun en önemli
maçıydı onlar için, biz şampiyonlukları, kupaları kovalarken onlar elbette bizi
kovalayacaklardı. Sakat denilen, sezonu kapattığı söylenen futbolcularını bile
iğneyle, zorla sahaya sürmüşlerdi, daha ilk dakikada sakatlıklar kendini
gösterdi. Bir de Şampiyonlar Ligi ön eleme şansını kaybetme riski ortaya
çıkmıştı, elbette çok daha motive olmaları beklenen bir şeydi.
Tüm bu etmenlere rağmen,
Galatasaray ölüsüyle oynadı, rakibini uyutmayı başardı. Fenerbahçe saldırır
gibi gözüktü ancak ilk 25 dakika tehlikeli tek pozisyon bulamadı. Galatasaray 2
dakika oynadı, anında golü buldu, penaltı olmasa Drogba önüne alacaktı zaten
topu. Ancak dediğimiz gibi, futbolcuların motivasyon eksikliği çok normaldi.
Bunun üzerine Cüneyt Çakır’ın maçı direk Fenerbahçe’ye kazandırma odaklı çıkması
sonucu değiştirdi. Önce Hamit’in pozisyonunun es geçilmesi, arkasından topun
ceza sahamıza yığılması ve ilk gol, arkasından en ufak tartışma götürmeyecek
şekilde faulle atılan ikinci gol maçı bir anda 2-1’e getirdi. Peki bu kadar
hazırlandıkları maçta baskı yaratabildiler mi, elbette hayır. Bu kadar
rahat bir maç çıkarmamıza rağmen oyunu tuttuk, ileride de beraberliği hatta öne
geçebilecek pozisyonları Burak’la harcadık, direkten dönen bir şut ve tamamlanan topta Muslera'nın inanılmaz kurtarışı belki de tek tehlikeleriydi, maç böyle bitti, maçtan sonra orta
sahada yaptığımız kutlama yine tarihe geçen bir ayardı, hepsi ayarı aldı,
soyunma odasındaki görüntüler, filmin ilkinin çok beğenilmesi nedeniyle
ikincisinin çekilmesiydi bir bakıma… Statta yaşanan terör ise artık alıştığımız cinstendi malesef, 2002'den beri gördüğümüz ve cezasız kalan terör. Santradan itibaren hem koro halinde tribünlerde hem bireysel olarak kulübenin arkasından edilen galiz küfürler, atılan şişeler, cisimler, maçın başından sonuna kadar futbolcularımıza sallanan tekmeler ve bunların cezasız kalması, ırkçılığı tarihte ilk kez Türkiye'ye getiren takımın yine ırkçılık yapması, Volkan'ın her zamanki hareketleri, hepsine malesef o kadar alışmışız ki şaşıramadık bile. Adımız gibi eminiz, geçen sene ırkçılığa ceza vermeyenler bu sene de vermeyecek, şikeyi bile aklayan kurumlar yine aklayacak futbol terörünü, bu da şaşırtmayacak..
Gelelim maçtan saatler sonra
öldürülen gencecik çocuğa. Utanmadan üzerindeki formaya göre yorum yapanlara
insan diyemeyiz, ölen bir insan, öldürenler cani! Ve ölümün arkasında elbette
bugüne kadar nefretin körüklenmesi, futbolun futboldan çıkarılması ve adaletin
sağlanmaması yatıyor. Eğer bir ortamda, bir toplumda, yani her konuda, adaleti
sağlaması gereken kurumlar adaleti sağlamaz, ortadan adalet duygusunu kaldırır,
suçluları aklarsa, o ortama, topluma anarşi ve terör hakim olur. Maalesef biz de
son yıllarda, özellikle son iki senede futbolda çok büyük adaletsizlikler
gördük, kimsenin kimseye güveni ve tahammülü kalmadı, bir de bu ortam özellikle
bu adaletsizliği yapanlar tarafından körüklendi, nefret tohumları maçtan bir
gün önce bile atılmaya devam edildi. Eserleri işte bu olaylardır. Buna sebep
olan herkesin boynunadır o öldürülen çocuğun vebali. İnşallah çok geçmeden
hepsi tarihin çöplüğüne gidecek, gereken cezayı hem bu dünyada hem öteki
dünyada çekecekler, çok zaman geçmeden İlahi adalet bu kaosu yaratanlar için de
tecelli edecek, hepimiz göreceğiz. Allah Burak’a gani gani rahmet etsin,
yakınlarına sabırlar versin…
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.