Elinin Hamuruyla | STSL, İlk haftanın panoraması..

Merhaba şampiyonlar ve şampiyon kalanlar, 
Süper Lig’imizde, yeniden ortalar açılıyor, şutlar çekiliyor, goller atılıyor, fileler havalanıyor, şikeler tartışılıyor, komplolar üretiliyor, yurdun dört bir yanında, her köşe başında en iyi takımın, en ulu camianın hangisi olduğuna yönelik cansiparane ağız dalaşları yaşanıyor! Ünlülerin tuttuğu takımlara bakıp övünüyoruz yine, renkler üzerinden kimlik oluşturuyoruz kendimize: Ne mutlu bize!



İKİ KUPAYLA AÇILAN SEZON
Sezon başlar başlamaz önce bir hazırlık şampiyonasında Arsenal’in elinden, evinden kupa aldık. Sonra artık gelenekselleşen ve biraz da sıkıcılaşan Fenerbahçe’nin gözleri önünde kupa kaldırmaca, şampiyonluk ilan etmece. Gayet mağrur başladık 2013-2014’e, sakıncasını göremiyorum. Aslanlarımızın yolu açık olsun.. Ünal Aysal iyi yönetimin ne kadar fark ettireceğini kanıtlamaya devam ediyor. Yani, en azından gümüş madalyayla altın madalyayı yanlış dağıtıp, sonra değiştirenlerden daha çok.. 


İSTANBUL NE KADAR UNITED

Geçen sezonki son derbinin ardından bir Galatasaraylı, bir Fenerbahçeliyi öldürünce, bazıları da çıkıp bunu savunur gibi konuşunca, futbolun artık sadece futbol olması gerektiğini düşünmüş; bu kadar da nefret körükleyen bir ortamın, bu kadar saçma bir nedenle meşrulaştırılan vahşetin vicdanları rahatsız ettiğini hissetmiştim. İstanbul neden United, ne kadar United, gerçekten mi United, yükseleni çArşı olanlar ne kadar samimi?... Bunlar hep tartışılır ama, nefret edemeyişten rahatsız olanların iyi insan gibi geçindiği bir ortamda, ‘neredeyse rekabeti öldürecek sevgi’, ‘adam öldürten rekabet’ten yeğdir. 



SERBEST TEZAHÜRAT HAKKI
Şşştt, konuşulur mu öyle şeyler. Şşştt. A-aaa. Cızzz. Ağzına biber... 34. dakika, sen susmazsan ben sesini kısarım. Yani kısmadım, yapmam öyle şey. Ama bir daha konuşursan kombineni iptal ederim. Küfredenlere yapmadım bunu, hoşuma gidiyordu günlük hayatta biriktirdiğiniz öfkeyi üç-beş topçudan çıkarmanız, öfkenin asıl kaynağını hedef alırsanız bozuşuruz. Bak hala konuşuyor. Oğlum spora siyaset karıştırılmaz, en azından benim istemediğim siyaset karıştırılmaz. Hala anlamadın mı? Benim istediğim gibi davrandığında özgürlüğü damarlarında hissedeceksin. İnan bak…. İ**e de, “f--king nigga’” de, muz salla, başka memleketlerin içişlerine karış ama “her yer ... her yer …” kalıbını kullanma. Çünkü.. çünkü.. Ben öyle istiyorum ve yasak!

İKİ MAÇ BİR STAD - İKİ TAKIM BİR ADAM
Geçen hafta içerisinde şehrin ücra köşesindeki rüzgarlı ve atıl Atatürk Olimpiyat Stadı iki maça sahne oldu. Biri milli maçtı. Hani böyle, gerçek anlamda “Türk olmayan takımları yenmek” amacıyla kurulan bir takımın, farklı kıtadan bir başka takıma karşı top tepiştirmesi... O maçta 80.000 kişilik staddaki seyirci sayısı çoktan daha yakındı yok’a. Sezonun seyyar takımı Beşiktaş’sa, aynı stadda çoktu ve çok güzeldi. Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nu da arasına aldı, hiç çekinmeden.

Milli takımın itibar kaybı rahatsız edici olunca, Abdullah Avcı av oldu ve ÇareAdam Fatih Terim’e dönüldü yine. Üstelik diğer devaDeha'lar Şenol Güneş ve Mustafa Denizli de boştayken.. Imparatore’nin Galatasaray’ın başında mutlu mesut ve başarılıyken, bu ulvi milli göreve çağrılması da ayrı komplolara sebebiyet verdi tabi ki. 



KONYA, MERT GÜNOK
Mert’i çok sevdim. Oldukça sevdim. Eli yüzü düzgün, belli ki iyi niyetli. Başarılı olmaya aday. Ama ne zaman bunu belirtsem, anında değen nazarımla konsantrasyon kaybı yaşıyor ve golleri ardarda kalesinde görüyor. Drogba’yla ya da bir anda coşan Konya’yla alakası yok yoksa. Tamamen benim nazarım... Bu vesileyle, sezonun ilk comeback’ini gerçekleştiren Konya’yı kutluyor, haftanın takımı seçiyorum. 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0