Milli eziyet sonunda bitti.
Turnuva öncesinde antrenörün söylemiyle madalyayı hedefleyerek gittiğimiz Slovenya'daki Eurobasket 2013 maceramız kısa sürdü. 5 maç sonunda 1 galibiyet - 4 mağlubiyet alarak grubunu 5. tamamlayan milliler yakın zamanın en berbat turnuva performansını sergiledi. Son olarak 2. maçtan sonra yazmıştık, o günden sonra Spanoulis'siz Yunanistan fark yiyen Türkiye, 3. mağlubiyetini alıp gruptan çıkma şansını kaybetti. Sonraki 2 günde oynadığı formalite maçlarında ise İsveç'i yenip, Rusya'ya yenilerek macerasını ve izlerken herkese işkence çektiren bu hikayesini sonlandırmış oldu.
Daha önce milli takımın bu hale gelmesinde ve performansının bu kadar kötü olmasında etki eden noktaları burada yazmıştık. Şu dakikadan sonra ileriye yönelik neler yapılabilir diye sormak lazım herhalde. Tabi tartışmasız olarak ilk olması gereken şey Tanjevic'in bir daha geri dönmemek üzere gitmesi... Sonrasında Turgay Demirel'in yada başka diğer kimselerin işine karışmadan orada görevini yapacak bir antrenörün oraya getirilmesi lazım. Tabi bu ne kadar mümkün, orasını bilemiyorum. Yıllardır varolan düzeni değiştirip, kendisinin müdahele edemeyeceği bir koçla çalışmayı Demirel kabul eder mi? Orası muallakta... Ama yıllardır hiç bu kadar dibe vurmadığımız da göz önüne alınırsa belki birşeyler değişir. Belki, bir ihtimal... Yoksa iş eninde sonunda aynı noktaya varacak.
Tabi, turnuva boyunca idari-teknik yönetimi ne kadar eleştirsek de özellikle Ender-Kerem Gönlüm ikilisi hariç kadrosal anlamda da bazı zaafiyetleri görmedik değil... Bu anlamda da bazı değişikliklere gidilmesi gerekecek. Herşeyden önce bu turnuvadaki performansıyla milli formayı asla haketmediğini gösteren 'maddi-manevi' kaptana güle güle demek lazım. Bununla beraber yıllardır dış oyuncu rotasyonunu taşıyan isimlerden Tunçeri-Ömer Onan'ın da ileriki yıllar içinde oraya büyük bir fayda sağlayamayacakları açık. Uzun oyuncu konusunda pek bir sıkıntısı yok bu takımın, oyuncu havuzu gayet geniş ve kaliteli. Ama dış oyuncular konusunda önümüzdeki en az 2-3 sene idare etmemiz gerekecek. Ta ki Avrupa şampiyonu olan genç milli takım oyuncuları A takım seviyesinde oynamaya başlayana kadar... Burada o süreçte kimin hakkıysa o forma ona teslim edilmeli, misal bu yıl diğerlerinden daha iyi sezon geçiren Cenk'in hakkı olduğu gibi. Ve ek olarak bu geçiş döneminde diğer bazı ülkelerin yaptığı gibi devşirme oyuncu konusunda tercihimizi o klasikleşmiş Amerikalı atlet-skorer tarzda oyunculardan biriyle kullanabiliriz. Çünkü bu süreçte alttan gelen isimler oraya yerleşene kadar Emir Preldzic'in orada sürükleyici bir rol üstlenebileceğini düşünmek iyimserlik olur. Aslında bu devşirme konusuna normalde çok sıcak bakmıyorum ama hali hazırda zaten bu hakkı kullanıyorsak en azından kısa vadede somut katkı sağlayacak birini oraya koymak daha mantıklı. Tabi buradaki tercihin de bazı kulüplerin çıkarları doğrultusunda değil, milli takımın çıkarları doğrultusunda yapılması gerekli...
Kadrosal anlamda bu ya da buna benzer bir strateji izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Peki bu kadronun başına kim getirilmeli? Açıkçası kamuoyunda da beklentisi yaratılan Ergin Ataman ismindense ben bu seferlik Mahmuti ya da mümkünse Messina'nın getirilmesini tercih ederim bireysel olarak... Hocam'ızın diğerlerine göre yeterlilik konusunda bir eksiği yok, ancak şu anki milli takım bazı şeylerin 0'dan başlatılacağı ve ileriye dair bir takım temellerin atılmasını gerektiren bir vaziyette bulunuyor. Bu anlamda mücadelelerini underdog sürdüreceklerini hesaba katarsak en azından ilk yılları, takıma kazanmaktan önce mücadele etme duygusunu yerleştirecek ve ileriye yönelik iyi bir yapılanmanın temellerini atacak bir isimle geçirmek daha makul bence. Bu yüzden Mahmuti ismi daha ideal görünüyor, ama onun da Turgay Demirel ve federasyonuyla arasının iyi olmadığı bilinen bir gerçek. Tabi tüm bunların bir kenara bırakılıp doğru bir çalışma ortamı sağlanması şartıyla Milli Takım uğruna bazı şeyler de göz ardı edilebilir. Tabi bu şartlar sağlanırsa... Sağlanmadığı durumlarda bu yazı da diğer birçok yazılarımız gibi boşa yazılmış olacak zaten. Eninde sonunda dönüp dolaşacağımız yer burası olur gibime geliyor. Umarım ki bu sefer doğru dersler alınır ve ona göre davranılır. Yoksa hem bizim milli duygularımız ölmeye devam edecek, hem de alttan gelen müthiş jenerasyonlar da gerçek potansiyellerine erişemeyecek...
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.