Kupayı Obradovic ve öğrencilerine kaybettik..

Sezonun ilk büyük karşılaşması olan Cumhurbaşkanlığı Kupası finalinde Fenerbahçe Ülker'le karşılaşan Galatasaray Liv Hospital rakibine 64-62 yenildi. Oldukça çekişmeli geçen ve son topa kadar kalan mücadelede bitime 1.8 saniye varken elimizdeki hücumu değerlendiremeyince ezeli rakibimize mağlup olarak kupayı kaybettik. Obradovic'in takımını çok iyi hazırladığını gözlemlediğimiz maçta bizim de takım olarak özellikle hücumda yaşadığımız sorunlar mağlubiyeti getirdi. Bu maçta Jamont Gordon 16 sayıyle en skorer ismimiz olurken Furkan da 11 sayı-8 ribaundluk bir performans ortaya koydu.


Maçın ilk 5 dakikalık bölümünde iyi savunmamızın yanına Ersin haricinde bir skor opsiyonu ekleyemeyince bu bölümü 10-8 önde geçtik. Ancak sonrasında gelen 3'lük isabetleri farkı 8'e çıkarırken çeyrek sonunda Fenerbahçe son bir hamle yaptı ve farkı 3'e indirmeyi başardı. İkinci periyoda hücumdaki basit top kayıplarıyla başlarken Emir'in onların hücumunda sorumluluk almasıyla bir anda öne fırladılar. Ancak yeniden dış atışlarla oyuna tutunup önce dengeyi sağladık ve devre sonunda da kontrolü elimize alarak soyunma odasına 37-33 önde girdik. Özellikle dış atışlardaki 7/17'lik isabet oranımız bizi ayakta tutarken basit top kayıplarımız ise eksi noktalardandı.. İkinci yarının ilk dakikaları iki taraf adına da hücumda kısır geçti. Hem savunmaların yüksek konsantrasyonu hem de hücumların yeteri kadar iyi olmaması sebebiyle iki takım da sayı bulamadı. Devamında ise son 2 dakikaya girilirken yakaladığımız ufak seriyle skoru 48-39'a getirip maçta ilk kez farkı 9'a kadar çıkardık. Ancak bundan sonrasında savunmada yaşadığımız konsantrasyon düşüklüğü ve kötü hücum tercihleriyle rakip skoru 48-44'e getirmeyi başardı. 4 sayı farkla önde girdiğimiz final periyodu ise müthiş bir mücadele ve çekişmeye sahne oldu. Topu yeteri kadar içeri indirecek organizasyonu kuramazken dış atışların da ilk yarıdaki yüzdesinin altına düşmesi ve kısalarımıza yapılan savunma baskısı bizi zorladı. Bu dakikalarda özellikle Mccalebb çok iyi savunma yaptı.Sayı bulmakta zorlandığımız son bölümde Fenerbahçe maçı koparacak noktaya da getirdi ancak o anlarda ilk yarı çok iyi oynayıp ikinci yarıda düzenden kopan Jamont sorumluluk alıp takımı ayağa kaldırdı. Fakat maç içinde ondan rol çalan bir isim oldu ki o isim de Emir Preldzic'ti. Son 1 dakika içinde toplam 6 sayı bulan Emir, özellikle son 2 basketiyle yıldızlaştı. El üstünden soktuğu bu toplardan sonuncusu maçın bitimine 1.8 saniye kalaydı. Dönüşünde de Erceg'e çizdiğimiz oyunda çok iyi savunma yapan Sloven asıllı oyuncu maç bitiminde kahraman olurken rakibimiz karşılaşmadan 64-62 galip ayrıldı. Böylece Cumhurbaşkanlığı Kupası finalini kaybettik.

Rakip adına Obradovic'in tam anlamıyla sistemini oturttuğunu söyleyemeyiz tabi.. Ancak hem takımını genel anlamda iyi motive edip savunmada çok iyi mücadele ettirmesi, hem bireysel olarak bazı isimlerin koçlarından aldıkları güvenle daha iyi oynaması hem de maça teknik anlamda bizim staff'tan daha iyi hazırlık yapması burada belirleyiciydi diye düşünüyorum. Dönüp kendimize baktığımızda ise genel olarak ideal seviyemizden uzak olduğumuzu biliyorduk ama rakibin bize aldığı önlemlere karşı özellikle maç sonunda bu kadar eksik yakalanmamız da biraz beklenmedik oldu. Burada Ataman'ın da sahaiçi hamlelerinde yeteri kadar ağırlık koyamaması maalesef sorun yarattı. Kazanma fırsatı pek çok kez elimize gelmesine rağmen özellikle Arroyo'yo uygulanan baskı karşısında tamamen Jamont'un eline bakmamız, Ender'in ortaya hiçbirşey koyamaması ve organize olma anlamında yaşadığımız sorunlar dikkat çekti. Genel anlamda ise hücumda kilitlendiğimiz dakikalara dair iki temel sorun var: birincisi bireysel formsuzluklar ki burada başta Domercant, Erceg olmak üzere Jawai'nin de hazır olmaması belirleyici.. İkincisi ise maç öncesi yazıda da belirttiğimiz üzere bir arada oynama alışkanlığının eksik olmasına bağlı olarak ortaya çıkan spacing problemleri. Takımda hücum rollerinin henüz keskinleşmemesinin de etkisiyle yerleşim problemleri yaşandığını gözlemledik. Tüm bunların ilacının da zaman olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu maç zamanın çözeceği problemlerden bağımsız başka dersler de içeriyor, onları da atlamamak lazım.. Özellikle Arroyo'nun üstündeki baskı arttığı zaman takımın hücumda sayıya gidecek formülleri bulması gerekliliği Ataman'ın önemli bir uğraşı olacak gibi gözüküyor. Savunmada ise söylenecek çok fazla birşey yok. Beklenen mücadeleyi verdiğimizi söyleyebiliriz. Ancak son bölümde çok ekstra birkaç atışa karşı savunma olarak da yapacak birşey kalmadı bu maçta.

Kaybetmek tabi ki üzücü.. Böyle kaybetmek de ayrı üzüyor. Özellikle büyük sorumlulukları kaldıramamasıyla bilinen Emir'in ortaya koyduğu ekstra performans ve maç sonu gelen ekstra basketler, Fenerbahçe Ülker'in en az bizim kadar hazır olmamasına karşın bizden daha fazla emek ortaya koyması -özellikle son periyot için geçerli- ve tüm bunlara rağmen maçı kazanacak/koparacak noktalara getirmemize rağmen onları da değerlendirememek mağlubiyetin üzüntüsünü derinleştirebilir. Ancak sezonun başında olduğumuzu ve önümüzde alınacak daha önemli mesafeler olduğunu da atlamamak gerekiyor. Oyuncularımızın form grafiklerinin artması, eksiklerin dönmesi ve sahaiçindeki özellikle hücum organizasyonumuzun da ilerlemesiyle birlikte daha iyi yerlere geleceğiz. Şimdi önümüzde Cumartesi günü oynayacağımız ve ligin ilk maçı olan Anadolu Efes karşılaşması var. Ona bakalım... 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0