BBL | Sinir harbi..

Cuma akşamı oynadığı Bayern Münih maçını kazanarak umut dağıtan Galatasaray Liv Hospital, dönüşündeki lig maçında ise Banvit'e mağlup oldu. İlk çeyrekte 16 sayı geri düşen ve maç boyu bunu çevirmek için uğraşan takımımız bir ara farkı 2 sayıya kadar düşürse de öne geçecek hamleyi yapamayınca karşılaşmayı kaybetti. Tüm bu geri dönüş süresince hakemlerin verdikleri skandal kararların da önümüze engel olarak çıktığı bu karşılaşma tam bir sinir harbine dönüştü. Bu ortamda geçen maçta Carlos Arroyo 18, Bonsu 11 sayıyla çift hanelere çıkan isimlerimiz oldular.

Maça o kadar kötü başladık ki Ergin Ataman döneminde gösterdiğimiz en kötü ilk çeyrek performansıydı muhtemelen bu maçtaki performansımız. Hücumda topu hiç içeri indiremeyen ve dış şutlara kalan takım iyi bir yüzde yakalayamadı. Savunmada ise çok kolay geçilip potaya giden rakip oyuncuları savunamadık ve çok fazla hücum ribaunduyla birlikte ikinci şans sayısı verdik Banvit'e.. Buna bir de yaptığımız top kayıplarından eklenen rakibin hızlı hücum sayıları eklenince ilk çeyrek 26-10 bitti. Maçın geri kalanıysa kısır bir döngüye sahne oldu desek yeridir. Geri kalan 3 periyot boyunca sürekli bir hamle yapan ve farkı bir şekilde eriten takımımız bir türlü devamını getiremedi. Farklı engeller çıktı hep önüne. 2. çeyrekte fark 8'e inerken sonrasında Banvit oyundan düşmedi ve son pozisyonda hakemlerin bariz hatasıyla bir basket+faul bularak devreye 11 sayı farkla gittiler. Üçüncü çeyreğe iyi başlayıp Arroyo önderliğinde farkı 4'e kadar indirdik ama daha sonra Banvit'in bulduğu ekstra şutlar, bizim hücumda gerekli hamleleri yapamamış olmamız ve tabi yine hakemler bir şekilde olaya dahil olunca son bölüme 61-51 Banvit üstünlüğüyle gidildi. Final periyodunda yine geri dönmeye çalıştık; 3 uzunlu alan savunması denedik, hücum ribaundlarına saldırdık ve farkı ne yapıp edip 2'ye kadar da indirdik. Ancak o dakikalarda Banvit'in Cevher, Ermal ve Rowland'la bulduğu dış atışlar, Chuck Davis'in dipten gönderdiği orta mesafe hep bir şekilde canımızı yaktı. Yine de farkı 4-7 sayı civarında tutmayı başardık ama son dakika içinde Arroyo'ya çalınan ve Banvit'lilerin bile şaşırdığı kasti faulle birlikte geri dönüş şansımız kalmadı. Ve son bölümde sürekli taktik faul yapıp rakibini çizgiye yollayan takımımız karşılaşmadan 79-68 mağlup ayrıldı.

Maçın hikayesinden de anlaşılacağı gibi en iyi oyunumuzu oynamadık belki.. Özellikle ilk çeyrek tanınmayacak kadar kötü başladık maça ki çeyrek bitmeden ilk 5'in tamamını değiştirdi Ergin Hoca, ama o da biraz geç kaldı. Banvit de açıkçası gerekli anlarda önemli isabetler bulmayı başardı, belki bizim de onlara bu konuda yeterince engel olamayışımız konuşulabilir. Ama onlar da bu maça mental olarak da iyi hazırlanmışlardı belli ki.. Biz başta Erceg olmak üzere bazı isimlerden hiç katkı alamadık. Zoran maç boyunca istatistik hanesine sadece 2 ribaund-1 faul yazdırabildi. Sayı-asist katkısı 0'dı. Sinan Güler de 0/8 sahaiçi isabetiyle oynadı mesela, hiç katkı gelmedi. Ender'in ilk yarıdan sakatlanıp çıkması ve ondan sadece 7 dakika yararlanabilmiş olmamız, 2. yarıda sadece Arroyo'nun eline bakmamıza sebep oldu ve bu da hücumumuzu durağanlaştırdı. Domercant, oyunun içine bir türlü giremedi yine.. Savunmada zaman zaman iyi hamleler yapsak da Banvit'in o savunma direncini bir şekilde kırmasına da engel olamadık birçok bölümde vs. vs. Ancak tüm bunlara rağmen maçı kazanma olasılığımız da var mıydı? Vardı. Evet, ilginçtir ki görünürde birçok şey kötü giderken Banvit gibi bir rakibe karşı yine de kazanabilirdik. Bizim gibi büyük takımlar kötü oynadıkları günlerde de kazanabilirler. Mesela bu maçta durağan hücum etsek bile toplam 20 hücum ribaundu aldık maç boyu ve ikinci şans sayıları bakımından çok önemli bir artı kattı bunlar ama olmadı işte. Ortada olan kazanma ihtimalini de hakemler yok ettiler. Maçta yediğimiz ilk basketteki potaya asılmadan başlayarak maç boyu, sadece belli bir bölüm değil, maç boyu çaldıkları düdüklerle oyunun önüne geçtiler. Erkan Veyseloğlu'nun neredeyse Zeytinburnu sahilinden görülecek stepsini atlamaları ve devamında basket faul yememiz; hakem masasına yürüyen, sürekli itiraz eden, sahaya giren Itoudis'i en fazla bir uyarıyla geçiştirip Ergin Ataman'a ilk ciddi itirazında teknik faul çalmaları, maç sonu hala bir geri dönüş ihtimali varken Arroyo'ya çaldıkları kasti faul... Örnekler bu kadar da değil. Çok daha fazlası var ama sonuçta ortada bir galibiyet ihtimali varsa da bunu Murat Biricik - Kaan Büyükçil - Altuğ Köselerli üçlüsü aldı, cebine koydu ve götürdü.

Söylemek lazım; bizim lehimize de birkaç hata olmuştur maç içinde ama açıkçası bunların bize karşı yapılanlarla kıyaslanacak ölçüde olduğunu düşünmüyorum. Yani, Banvit maçı bir şekilde kaybetseydi hakemlere laf söyleyecek yüzü olmayacaktı en azından.. Ortamın gerildiği, tribünün oldukça sert tepkiler ortaya koyduğu ama bir türlü ne hakemleri durdurabildiğimiz ne de bizim herşeyi doğru yapabildimiz bir tablo çizemedik ve Ergin Ataman yönetiminde ilk kez kendi evimizde bir lig karşılaşması kaybettik. Herşeyden önce bu maçı büyük oranda iyi oynayan Banvit'e tebrikler.. Öte taraftan ligde 3. mağlubiyetini alan ve normal sezon liderliği konusunda önemli bir darbe yiyen takımımızın sahaiçindeki eksiklikleri de bize bir ders olsun. Ama 3. faktör olan hakemlere karşı olacak tavrımızın ve yaptırım gücümüzün yönetim kanadından ortaya koyulmasını istiyoruz artık. Yıllardır bu federasyonun hakemlerinin bize karşı gösterdikleri yönetimler, hem erkek hem kadın takımımızın maçlarını pek çok sefer katletmeleri hala akıllarımızda. An itibariyle bu konuda ortaya birşeyler koyulmasını bekliyoruz, biz orada tribünde kendimizi yırtıyorsak hakkı yenen Galatasaray'ın hakkını savunmak için yönetici koltuğunda oturanların da birşeyler yapmaları lazım.. Keyfi birşey değil bu,  zorundasınız. Yapın artık.

Sonuçta, birçok yönden üzücü bir galibiyet oldu tabi.. Lig yarışında önemli bir maçı kaybettiğimize üzülebiliriz. Hakemlerin hakkımızı yemiş olmasına üzülebiliriz. Ligde Abdi İpekçi'deki 25 maçlık galibiyet serimizin bozulmuş olmasına da üzülebiliriz. Sonuçta ortada üzülecek pek çok şey var, ancak gerçek şu ki üzülmeye zamanımız pek yok. En azından takım-taraftar olarak.. Perşembe günü yine içeride oynayacağımız Siena maçını da kazanmak ve Euroleague'de üst üste 3 galibiyet alarak gruptaki konumumuzu sağlamlaştırmak öncelikli hedefimiz olmalı artık. Bu maçlık geçmiş olsun..

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0