THY Euroleague | Şalterler inik, evde yokuz!
THY Euroleague mücadelesinde 3. hafta maçına deplasmanda Unicaja Malaga karşısında çıkan Galatasaray Liv Hospital rakibinden ağır bir mağlubiyet aldı. İkinci yarıda oyundan düşen ve adeta şalterleri indirip maçı bırakan takımımız 84-57'lik skorla kaybederken bu sezon ilk kez böylesine ağır bir mağlubiyet aldı. Eksiklerin de bizi olumsuz etkilediği bu maçta Jamont Gordon 12 sayı - 7 ribaund - 10 asistle ayakta kalan tek ismimiz olurken Macvan 11 sayı, Bonsu da 10 sayı - 11 ribaundla oynadı.
Karşılaşmaya tempoyu düşürerek başlamak isterken burada düşük tempo-durağan hücum arasındaki dengeyi tutturamadık ve denge bizim istemediğimiz tarafa kaydı. Bu anlamda birkaç hızlı hücum sayısı da bulan rakibe karşı Macvan'ın pota altındaki etkinliği hariç birşey üretemezken savunmadaki hücum ribaunlarında da problem yaşayınca çeyreği 20-12 geride kapattık. İkinci çeyrek ise maçta etkili olabildiğimiz tek bölüm oldu. Kenardan gelen oyuncuların getirdiği enerjiyle birlikte hücumda rakibin getirdiği ikili sıkıştırmalara cezayı çok iyi kestik. Jamont Gordon'ın liderliğinde boşlukları iyi bulan takımımız Sinan, Arroyo, Erceg, Domercant ve Jamont'un kendisiyle de birlikte dış isabetler buldu. Bonsu'nun da pota altındaki etkinliğiyle birlikte bu çeyrekte tam 30 sayı ürettik ve öne geçtik. Ayrıca periyot sonuna doğru yaptığımız 3 uzunlu eşleşmeli alan savunması da rakibin ritmini biraz bozdu, buna rağmen Dragic'in son hücumda attığı 3'lükle devre öncesi skoru 42-41'e getirip farkı 1'e indirmeyi başardılar. Tıpkı Olympiacos maçında olduğu gibi bu maçta da sadece 1 çeyreği iyi oynarken, bulduğumuz bütün dış atış isabetler de yine bu çeyrekte geldi. Maçın 2. yarısı ise tek kelimeyle kabus gibi geçti. Üçüncü periyoda da maçın ilk periyodu gibi durağan girdik. Hücumda sayı üretmekte sorun yaşayan takımımız her ikili oyun sonrası gelen ikili sıkıştırmalara karşı hücum etmekte zorlandı. Çeyrek sonuna doğru hiç çıkmadan oynayan Jamont Gordon'ı dinlendirmek için kenara alınca da rakip son birkaç dakika içinde gaza iyice bastı ve final periyodu öncesi farkı 61-50'yle 11'e kadar çıkarmayı başardı. Son 10 dakikalık bölümse kabusun daha kötü bir hal aldığı pozisyonlara sahne oldu. Hücumdaki üretim sıfırlanırken art arda yaptığımız top kayıpları, dönüşünde yenen kolay hızlı hücum sayılarıyla birleşince maç çok çabuk bir şekilde geri dönülmez noktaya geldi ve oyundan tamamen düştük. İkinci yarıda bu şekilde adım adım oyundan düşen ve rakibe hiçbir şekilde reaksiyon veremeyen takımımız eksiklerin de etkisiyle bir parça umutsuz geldiği bu maçta beklenenden çok daha kötü bir oyun ortaya koyarak sahadan 84-57 mağlup ayrıldı.
Maçla ilgili birçok teknik detaya değinebiliriz tabi ama hepsinden öte şu herşeyi anlatıyordur: İkinci çeyrekte tam 30 sayı atacak bir performans gösteren takım geri kalan diğer 3 çeyrekte toplam 27 sayı atabildi! Ve bu kötü performansa bağlı olarak takım psikolojisi bakımından hiç de iyi bir sınav verdiğimizi söyleyemeyiz. Yani ikinci yarıdaki gibi oyundan bu şekilde düşen ve bu kadar kırılgan bir görüntü çizen takımın maça dair en olumsuz yanı da buydu. Herşeyi bir şekilde telafi etme şansınız olabilir belki bu arenada, ama bu kadar kırılgan olmaya hakkınız yok. Böyle olduğunuz zaman zaten kaybediyorsunuz, kazanma şansınız kalmıyor. Bu görüntülere benzer görüntüleri geçen seneki Kuban ve Ratiopharm Ulm deplasmanlarında da 2 kez görmüştük. Bu sezon ilk oldu, umarım da son olur. Peki maç hangi değişkenlere bağlı olarak bu noktaya geldi diye bakarsak, yarısaha hücumunda işler sete sete kaldığında üretimi bu kadar düşen rakibe kendi hücumumuzda tam 21 top kaybı yapmış olmamız onların ekmeğine yağ sürmekten başka birşey değildi herşeyden önce. Geçiş hücumlarını ve fast-breakleri olabildiğinde kullanıp sayıya hızlı ulaşmak isteyen rakip karşısında bundan önceki maçlarda 6 top kaybı ortalamasıyla oynayan takımın bu maçta 21 top kaybı yapmış olması intihar gibi oldu. Yani maçtan önce tempoyu kontrol etmeliyiz, yükselmesine izin vermemeliyiz diyorduk ama bu maçta temponun çok fazla yükselmesine gerek bile kalmadı. O kadar kötü hücum ettik ki dönüşlerinde direnmemizin imkanı kalmadı. Bu kadar kötü hücum etmemizin ve bir noktadan sonra maçtan kopacak kadar üretimimizi kaybetmemizin temel sebebi ise Jamont'un yorulmasıydı. Arroyo'ya rakipler zaten önlem alırlarken-Carlos da kötü bir maç çıkardı- Jamont'un performansı kritikti ancak o elinden geldiğince takımı taşımasına karşın bütün yükü onun omzuna bindirdiğimiz için o yorulunca takım da yoruldu ve düştü. Arroyo'nun da kötü oyunu vardı şüphesiz ama hücumda bu kadar potansiyelli olan ve ikinci çeyreğe 30 sayı sığdırabilen bir takımın geri kalan bölümlerde alternatif planlarla çözüm üretememesi anlaşılır gibi değil. Ayrıca özellikle maçın yakın gittiği bölümlerde verdiğimiz hücum ribaundları da yediğimiz ikinci şans sayılarıyla canımızı yaktı. Aslında onların 11 hücum ribaunduna karşılık biz 16 hücum ribaundu aldık ama bunu onlar kadar da sonuca yansıtamadık...
Ağır bir mağlubiyet oldu şüphesiz, buna hiçbir şey diyemeyiz. Belki bu noktada bu maçı kaybetmek kağıt üstünde bize çok fazla birşey kaybettirmedi. Ama tabi çizdiğimiz bu görüntü ve ortaya çıkan o kırılgan yapı sezonun geri kalanına dair düşündürücü. Ayrıca işler sıkıştığında belli isimlere bu kadar bağlı kalmak iyi değil. Tabi burada iş dönüp dolaşıp Ergin Ataman'a geliyor. Geçen hafta Olympiacos maçında yine işler iyi gitmezken pota altında Jawai'yi sürekli kullanarak maça ortak olacak hamleyi yapan Ergin Hoca, bu maçta hiçbir hamle yapmadı. Yapamadı demiyorum çünkü yapmak için mola dahi almadı. Bu kadar açık bir şekilde ikili sıkıştırma yapan ve arkayı 4'e 3 bırakan rakibe karşı işler kötü giderken alınacak bir mola belki bize bulacağımız kolay iki üçlük olarak dönecekti. Ama böyle bir hamle gelmeyince ve koç bu şekilde kaybetmiş gözükünce takımın da devamında tutunamaması normal hale geliyor. Tabi Ergin Hoca'nın da haklı mazeretleri var. Bir haftada o kadar kadro zaafiyeti yaşadı ki bunu toparlamak kolay değil. Ender, Cenk, Markoishvili, Furkan ve Jawai'nin son 1 hafta-10 gün içindeki sakatlıkları onun da elini daralttı ama bu dün ortaya çıkan tabloyu açıklamaya yetmez hocam. Kaybetmek var, kaybetmek var.. Artık beklentimiz bu durumdan daha önce de yaptığın gibi güçlenerek çıkmayı kısa sürede başarman ve bu maçı unutarak güzel günlere doğru yol almaya kaldığımız yerden devam etmemiz.. Hadi hocam, sen işini bilirsin.
eksikler mazeret olmamalı. 30 sayı atıp öne geçtiğin bir anda bir çeyrek boyunca sürekli aynı 5 ile oynamanın ne derece akıllı hamle olduğunu son çeyrekte gördük.mensah bonsu fiziksel olarak yetersizken bu kadar ısrar etmenin gereğini anlayamadım. ben getirdim oynatırım (fatih terim egosu) muhabbetine başladı ergin ataman. eski elemanın tanıdığın diye tüm bjk yı aldın yeter yaw. obradoviç kenanla melihle başlayabiliyorken biz 5-6 kişinin dışında adam oynatmıyoruz.acilen arroyonun kendine gelmesi lazım. domercanti bir sene bekledik boşuna beklemişiz.
YanıtlaSil