THY Euroleague | Önemsiz Mağlubiyet..

THY Euroleague'de gruptan 2. olarak çıkmayı geçen hafta garantileyen Galatasaray Liv Hospital hem kendisi hem de rakibi için formalite önemi taşıyan son maçta Bayern Münih'e 88-68 kaybetti. Bonsu ve Erceg'in yanısıra Arroyo'nun da oynamadığı bu maçta genellikle az süre alan oyuncular da şans bulurken 10 sayı civarında giden fark özellikle son çeyrekte açıldı. Henry Domercant 15 sayı üreterek uzun bir aranın ardından çift hanelere çıkarken Cenk Akyol da 12 sayıyla oynadı.

Maçın ilk dakikaları karşılıklı basketlerle geçildi. Özellikle Cenk ve Hairston'la skor bulan takımımız çeyreğin sonlarına doğru ise ribaundları alma anlamında büyük sorun yaşayınca rakibin seri yakalamasına engel olamadı ve bu bölümü 20-10 geride kapattı. İkinci çeyrekte ise savunma&ribaund anlamında çok iyi bir tablo çizemese de hücumda bir şekilde sayıları bulmayı devam eden Galatasaray, farkı eritemedi belki ama açılmasına da engel olarak devreye 43-32 geride girdi. Üçüncü periyoda de özellikle savunmada kötü başladık. Bayern Münih'in hücumda ritm bulmasına izin veren ve kolay sayı yiyen takımımız çeyrek ortalarından itibaren ise Domercant'in biraz devreye girmesiyle birlikte yine farkın açılmasına engel oldu ve son bölüme 65-53 geride girdi. Aslında her ne kadar rakip bize oranla maçı çok daha fazla istiyor olsa da eğer bir geri dönüş kıvılcımı çakmış olsak kazanılmaya müsait bir maç vardı ortada. Ancak kadrodaki eksiklerin de etkisiyle son periyotta bunu yapmaktan uzak bir görüntü çizen takımımız açıkçası maça pek asılmadı. Göksenin, Doğukan gibi genç oyuncularımız da bu bölümde normalden daha fazla sahada kalırken son dakikalarda daha istekli bir görüntüde olan Bayern Münih eski oyuncumuz Djedovic'in de etkili oyunuyla farkı açtı ve karşılaşmadan 88-68 galip ayrıldı. 

Açıkçası önemsiz bir mağlubiyetti. Kaybetmek normalde güzel değildir ama somut anlamda herhangi bir öneme sahip olmayan bir maça çıkıyorduk. Belki Bayern için de böyle direkt bir anlamı yoktu ama onlar Euroleague'deki son 5 maçını kaybetmişti ve kendi evlerinde bu seriyi bozup Top 16 öncesi bir moral bulmak istiyorlardı. Zaten bize göre daha istekli bir görüntüde olmalarının açıklaması da bu. Tabi öte taraftan Pazar günü oynayacağımız lig maçını da düşündük, zira bu maça çok yüklenseydik o maça yorgun çıkma ihtimalimiz olacaktı ki bu maçı riske etmek çok daha anlaşılabilir bir durum. Ve son olarak formsuz oyuncularımızın daha fazla süre alarak maç ritmi kazanmaları açısından da iyi bir fırsattı açıkçası bu maç.. Bu anlamda özellikle Domercant 15 sayılık katkısıyla iyi bir sınav verdi. Ancak Engin bu sezon ilk kez ciddi süreler aldığı bu karşılaşmada hiç hazır gözükmedi ve maçı sadece 3 asistle tamamladı. Bu yüzden Arroyo'nun olmadığı bir günde yeterli kısa katkısı gelmedi teknik anlamda.. Ve tabi ki Bonsu&Erceg ikilisinin de olmadığı bir günde iyice daralan uzun rotasyonuyla birlikte ligin zaten en ribaundçu takımı olan Bayern'e ribaundlarda da 43-31'le geçildik. Ancak tüm bunların çok fazla önemi var mı dersek, bence yok. Çünkü son çeyreğe kadar farkı net bir şekilde açamayan Bayern'e karşı eğer tam kadro - tam motivasyonla oynayacak olsak kazanma olasılığımızın oldukça yüksek olacağını da hissettiren bir maçtı bu... O yüzden enseyi karartmalık bir durum yok. Tek üzüntümüz ise çok iyi bir organizasyon yapıp 2 bin kişiyle maça gelen ve 40 dakika boyunca susmayan Galatasaray taraftarının hayal kırıklığına uğraması olmuştur herhalde. Ama Ergin Ataman'ın da dediği gibi Top 16'da tekrardan oraya gittiğimizde onlara olan borcumuzu da öderiz! 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0