THY Euroleague | Kalp kıran mağlubiyet..

Top 16'daki ilk 4'e girme yarışı açısından oldukça kritik bir öneme sahip maçta evinde Lokomotiv Kuban'ı ağırlayan Galatasaray Liv Hospital karşılaşmadan 63-62 mağlup ayrıldı. Maçın büyük bölümünü önde götürmesine karşın son 2 dakikada sayı üretemeyen takımımız bitime 4 saniye kala Kalnietis'in üçlüğüyle geri düştü. Geri kalan sürede sayı atma şansımızı da değerlendiremeyince maçtan mağlubiyetle ayrıldık. Yaklaşık 36 dakika sahada kalan Arroyo 19 sayı - 6 asistle oynarken Bonsu da 10 sayı üretti.

Takımımız maça özellikle hücumda çok üretken bir başlangıç yapamayınca Lokomotiv Kuban 8-4 öne fırladı. Ancak sonrasında biraz daha oyunun içine giren ve özellikle Arroyo önderliğinde hücumda istediği sayıları bulan, öte taraftan savunmada da vidaları sıkı tutan Galatasaray çeyrek bitiminde 20-12 öne geçmişti. İkinci çeyreğe ise kötü başladık. Hücumda yine sıkışık ve üretkenlikten uzak bir görüntü çizerken Kuban ilk dakikalarda 10-0'lık bir seri yakalayıp, öne de geçti. Ancak bu dakikadan sonra yeniden toparlanan ve en azından savunmada rakibini durdurmaya başlayan takımımız periyodun geri kalan yaklaşık 7 dakikasında da 10 sayıya izin verdi sadece. Hücumda ise yine Arroyo merkezli oynayarak bir çeşitlilik sağlayamasak da sayıları bulduk ve devreye 35-32 önde girdik. Devre arasından dönüşte yine oyuna iyi giren Kuban oldu ama kısa sürede toparladık. Hızlı hücum sayıları haricinde rakibi yarı saha hücumunda çok iyi kitleyen Galatasaray, çeyreğin sonlarına doğru farkı 7'ye de çıkardı. (51-44) Ancak, bu dakikalarda rakibinin duraksamış olmasına rağmen özellikle hücumda çok basit hatalar yapan takımımız rakibine yine hızlı hücum sayıları hediye ederken çeyrek bitmeden skor 51-51'de eşitlendi. Son periyoda bu sefer iyi başlayan taraf bizdik. Üst üste 2 hücumda doğru dış atışları bulabilince 57-51'le öne geçtik. Ancak bu dakikadan sonra Kuban bir hamle daha yaptı. Bu hamlenin kaynağı da yine bizim kötü hücum tercihlerimizdi açıkçası. Arroyo'nun neredeyse hiç çıkmadan oynaması ve hücumun onun üstüne çok kalmasından ötürü yaptığımız hatalar potamıza sayı olarak gelmeye devam etti. Yine de üstünlüğümüzü koruyup son 2 dakikaya 62-58 önde girdik. Bu bölümlerde Kuban'ın hücumlarını bir şekilde savunsak da hücumda bitirici darbeyi bir türlü vuramadık ve maçı koparma fırsatlarını değerlendiremedik. Ve skor 62-60'a gelmişken 4 saniye kala Kalnietis çok zor bir üçlüğü isabete çevirdi ve çok uzun bir aradan sonra takımını öne geçirdi. Bunun üstüne mola alan takımımız dönüşte yine topu Arroyo'ya teslim edip ortaya birşeyler çıkmasını bekledi ama rakip savunmanın bütün ilgisi zaten üzerinde olan Arroyo zorlama atışında isabeti bulamayınca karşılaşmayı 63-62 kaybettik.

Kuban, tıpkı bizim gibi taktiksel anlamda esnek bir takım. Yani sahaiçinde belli şeyleri çok iyi belli şeyleri çok kötü yapıyorlar demeniz zor. Maric'in sahada olduğu anlar hariç potadan uzak hücum etme gibi sorunları oluyor ama koç Pashutin'in sahaiçi hamleleriyle bunları çözebiliyorlar. Rakibe göre de önlem almaları bu yüzden daha kolay oluyor. Dün de bize karşı savunma stratejilerini tamamen Arroyo'nun oyunu üzerine kurdular. Özellikle ikili oyunlardan sonra onun pas kanallarını çok iyi kapattılar. Arroyo bunlara birebirleri üzerinden bir çözüm üretmeye çalıştı ama onun da enerjisi bir noktaya kadar yetti. Yaklaşık 36 dakika sahada kalıp 19 sayı - 6 asistle oynasa da hiç dinlenemeyince kritik yerlerde hatalar yaptı. Normalde maç başına 1 top kaybı yaparken bu maçı 6 top kaybıyla tamamlaması da durumu özetliyordur. Tabi bu durumda bizim sahaiçi hamlelerimizin eksik kaldığını da atlayamayız. Belki yarısaha hücumunda Kuban'ı çok iyi savunduk ve onları kötü oynamaya ittik. Onları ritm dışına çıkardıkça bu sefer edebileceklerinden daha da kötü hücum ettiler ve set hücumunda sayı bulmakta inanılmaz decede zorlandılar. Ancak bizim hücumdaki top kayıplarımız ve tuhaf tercihlerimiz devamında Kuban'a sürekli hızlı hücum sayıları bulma şansı doğurdu. Eğer bu kadar fazla hızlı hücum sayı şansı tanımasaydık Kuban belki 50 sayıyı zor görecekti. Ama işte bizim hediye ettiğimiz bu sayılar onları maçın içinde tuttu ve en sonunda Kalnietis olmayacak bir şutu sokunca maçı kazandılar. Burada gerekli çözümleri üretemeyen de sonuçta Ergin Hoca oldu maalesef.. Oyunun Arroyo'nun üstüne bu kadar kalması, ona yardımcı olacak ne bireysel ne takım olarak hiçbir formülü devreye sokamamak da mağlubiyeti getirdi ister istemez. Bu tarz maçlarda her zaman için Arroyo'ya yardımları olan Ender dün 3 dakika sahada kaldı misal. Belki oyuna girdiği 2 seferde de iyi bir etki yaratamadı ama 2-3 pozisyon sonra direkt kenara gelmesi de yanlış gözüktü. Malaga-Fenerbahçe maçlarında müthiş işler yapan Ender'i biraz daha fazla kullanabilirdik. Hatta Arroyo'yla yanyana da oynamaları gerekirdi ama bunu tercih etmedik nedense.. Bu gibi hatalı tercihlerden sonra Top 16'da maç kazanmak da kolay olmuyor, rakip son saniyelere kadar geride olsa da..

Kalp kıran, moral bozan bir mağlubiyet oldu bu.. Kendi evinde bu kadar kritik bir maça çıkıyorsun, eline maç içinde gelen bütün fırsatları tepiyorsun.. Fark ne zaman açılacak gibi olsa kendi hatalarından doğan sayılarla rakip oyuna tutunuyor ve 4 saniye kala maç içinde çok daha müsait pozisyonlarda isabet bulamamışlarken zor bir üçlükle birlikte Abdi İpekçi'den maçı alıp götürüyor. Herkesin hatası, günahı bir tarafa sonuçta alınmaması gereken bir mağlubiyet aldık. Ve şimdi işimiz çok daha zorlaştı çünkü içeride 2 tane kazanmamız gereken maçı kaybettik ve 0/3'le başlamış olduk. Şimdi fikstürün bir parça kolaylaşmasıyla maçlar kazanmaya başlayabiliriz ama ikinci karşılaşmalara geçilip fikstürün yeniden zorlaştığı haftalarda ekstra galibiyetler de almamız gerekecek. İçeride Real Madrid, dışarıda Kuban maçları gibi.. Ayrıca CSKA'dan da minumum 1 galibiyet koparmamız şart oldu artık.. Bakalım, ilişkilerin gerildiği bu ortamdan yine bir şekilde çıkmayı başarabilecek miyiz? Bakalım kolayı yapamayan Galatasaray, yine zoru başararak mı yolunu bulacak yoksa Top 16'daki hayal kırıklığımız derinleşerek büyümeye devam mı edecek?