BBL | Bir ileri, bir geri..

Beko Basketbol Ligi'nde geçen hafta Anadolu Efes'e kaybederek liderlik yolunda önemli bir darbe alan Galatasaray Liv Hospital 17. hafta mücadelesinde ise deplasmanda karşılaştığı Beşiktaş'a 82-78 yenilerek ligde üst üste 2. yenilgisini aldı. Maçın belli bölümlerinde oyuna ağırlık koysa da bunu istikrarlı bir biçimde yapamayan ve özellikle son çeyrekte savunmada basit ama ölümcül hatalar yapan takımımız mağlubiyetten kaçamadı. Rakip takımda ilk maçına çıkan Kenan Bajramovic 25 sayıyla maçın yıldızı olurken takımımızda ise Arroyo'nun 21 sayı - 3 asisti galibiyete yetmedi. Erceg de 14 sayıyla oynadı..

Maça Beşiktaş çok hızlı bir giriş yaptı. Savunma sertliğiyle bizi yine Arroyo'nun eline bakar hala getirirken bunun dönüşünde hücumlarda hem içeriden hem dışarıdan ürettiler ve 17-6'yla TV molasına önde gittiler. Ancak bu mola dönüşünde hücumda özellikle Erceg'in etkili oyunuyla skora tutunan takımımız savunmayı da biraz normal seviyesine çekince 11-4'lük seri yakalayarak farkı eritti ve ilk çeyrek 20-17 Beşiktaş üstünlüğüyle geçildi. İkinci periyordun hemen başında yakaladığımız bu ivmeyi koruyarak öne de geçtik ancak savunmamız yeteri kadar sertlik koyamadı. Buna ek olarak kenardan gelen Bajramovic'in attığı ekstra sayılar ve ürettiği 11 sayı Beşiktaş'ı maçın içinde tutarken devre sonunda düşüş yaşamamızla beraber soyunma odasına 41-35 önde girmeyi başardılar. Devre dönüşünde oyuna çok iyi bir giriş yaptık ve savunma sertliğinin yanında hücumda çift guard'la oynuyor olmamızın yardımıyla 11-0'lık seri yakalayarak öne geçtik. Ancak 2. çeyreğin ortalarından itibaren olan senaryo yine aynı şekilde işledi. Rakipte Kenan Bajramovic'in savunmasını bir türlü yapamayıp skora ortak olmalarını engelleyemedik. Aslında çok rahat vurup geçebileceğimiz bir çeyrek olmasına karşın Beşiktaş oyuna ortak oldu ve son bölüme 53-52 önde girdiler. Son 10 dakikalık çeyrekte ise rakibin Bajramovic ve 4 kısalı oyun yapılarına karşı bir türlü gerekli hamleleri yapamadık. Özellikle rakipte Ryan Broekhoff'un 4 numarayı mücadelesiyle iyi doldurması ve hücumda katkı vermesi onlar açısından bonus oldu. Ancak burada maçı esas kaybettiğimiz nokta ise Perkins'i savunamamaktı. Amerikalı guard her perde sonrasında potaya o kadar rahat gitti ki abartısız genç takımlar seviyesinde yenilmeyecek basitlikte sayılar yedik. Bu şekilde sayılar buldukça daha da morallenen Perkins birebir zor pozisyonlarda da isabetleri teker teker bulmaya başladı. Tabi tüm bunlar olurken onu yavaşlatmak için oyuna giren Göksenin'in yetersiz performansı, Bonsu'nun bir süredir süregelen formsuzluğu da belirleyiciydi. Hücumda ise yine Arroyo'nun önderliğinde geri dönmeye çalıştık aslında.. Fark 4 iken Ender'in hızlı hücumda boş pozisyondayken kaçırdığı kritik bir üçlük var. Eğer o girseydi rüzgarı terse çevirebilirdik çünkü 28 saniye daha süre kalacaktı ama o da girmeyince devamında Beşiktaş avantajını korumayı bilerek karşılaşmadan 82-78 galip ayrıldı. 

Bu maçın görüntüsü klasik "Daha kaliteli ama daha az konsantre olmuş bir takımın taraftar desteğini arkasına almış daha zayıf olan rakibi karşısında maçı zorla hediye etmesi" görüntüsünden başka birşey değildi özünde.. Yani en temelde sorun, maçı yeterli konsantrasyonla oynayamamak oldu. Buna ek olarak tabi ki teknik bazı sebepler de devreye girmiştir, misal son çeyrekte rakibe 29 sayı atma şansı tanımamız gibi.. Ama bizim takımda, bu teknik problemlerle birlikte zaman zaman böyle hassaslaşan psikolojimiz aslında birbirini tetikleyen durumlar.. Yani bizde yerleşik pratiklerden daha önemli olan şey, psikolojik dinamikler. Ve sezon içinde psikolojik dinamikleri bozacak saha içi-dışı bütün sorunlardan kaçınabilmemiz lazım(sakatlık gibi) ama kolay olmuyor işte. Neyse bu maç özelinde teknik anlamda bakarsak; özellikle savunmanın temel direklerinden olan Bonsu'nun yarı sakat haliyle oynadığı kötü oyun da etkili oldu mağlubiyette.. Ya da hücumda Arroyo'ya yardımcı olacak 2. bir kısanın çıkmayışı(klasik olarak) işimizi zorlaştırdı. Ama yine de kafa olarak bu kadar dağılmasaydık ne yapıp edip bu maçı kazanabilirdik, zira Beşiktaş da aslında oldukça sorunlu bir takım. 2. ve 3. çeyreklerde hiç hesaba katamayacakları Bajramovic'in ekstranın ekstrası oyunu ve son bölümde bizim de desteğimizle(!) Perkins'in yıldızlaşması dışında takım olarak çok fazla bir dayanakları yoktu. Zaten Ender'in o sonlardaki boş üçlüğü girse maç yine bize dönebilirdi, ama esas sorun bu değil tabi.. Esas sorun güç dengeleri arasında bu kadar fark varken maçın o noktaya gelmesine izin vermek, bu yoğun maç trafiğinde her maça gerekli motivasyonu sağlayamamak.. Misal iyi oynamadığın bir günde sık sık faul çizgisine geliyorsun ama toplamda 16/25 atıyorsun, Arroyo&Erceg ikilisi maçta toplam 4 serbest atış kaçırmışlar. Bunları açıklamak kolay değil işte.. Çünkü bizim daha yüzdeli üçlük attığımız maçlar dahi oldu şu ana kadar.. Ve tabi ki son olarak, sakatlıkların sebep olduğu personel eksikliklerinin sezon içindeki uzun vadeli etkilerini böyle maçlarda yaşıyoruz. Özellikle Jamont Gordon'ı hele hele Hairston da bu kadar formsuzken arıyoruz. Tüm bunların hepsi birleşince de dünkü gibi bir mağlubiyet çıkabiliyor ortaya..   

Her mağlubiyet kötüdür, hele adı derbi olan bir maçta kaybedince daha da kötü olabilir. Buna diyecek birşey yok. İstikrarsız bir dönemden geçiyoruz ve formda olmaktan uzağız. Hep dediğimiz gibi zamana ihtiyaç var takım olarak.. Euroleague'de bir maç kazanıp 3 gün sonra ligde kaybetmenin çok bir anlamı olmuyor belki ama bir üst paragrafta saydığım sebeplerin hepsi bir araya gelince aslında bu tarz mağlubiyetlerin arasıra olmasının da önüne geçemiyorsunuz. Keşke olmasa ama oluyor, böyle zamanlarda normal bunlar.. Burada amaç bu tarz hesap dışı mağlubiyetlerin sayısınının artmasına izin vermemek ve olabildiğince kısa sürede toparlanmaya çalışmak. Zor dönemleri bu şekilde atlatabilirsiniz, zararı minimize ederek.. Şimdi önümüzde bir Türkiye Kupası dönemi var. Oradan çıkacak sonucu tahmin etmek güç, kazanırız veya kazanamayız ama esasen biraz daha toparlamış olarak çıkmamız birinci hedef olmalı. Takım olarak, bireysel form olarak, hoca olarak.. 

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0