THY Euroleague | Bayern'i de Devirdik!
THY Euroleague'de son 8'e kalabilmek adına oldukça kritik maçlardan birine çıkan Galatasaray Liv Hospital Bayern Münih'i 76-69 yenmeyi başararak önemli bir zafer daha kazandı ve gruptan çıkma şansını arttırdı. Çekişmeli geçen ilk çeyreğin ardından ikinci çeyrekte üstünlüğü ele alan takımımız bunu maç sonuna kadar korumayı bildi ve grupta 5. galibiyetini aldı. Carlos Arroyo 16 sayı - 11 asistle gecenin yıldızı olurken Pops Mensah-Bonsu da 14 sayıyla ona yardımcı oldu.
Bayern Münih'in maça Arroyo üzerinde Schaffartzik'le yaptığı baskıyla girmesi hücumda ritm bulmamızı biraz zorlaştırdı ve 7-12 öne geçtiler. Bunun üzerine çift guard'a döndük ve Ender'in oyuna girmesi hücumda hareketliliğimizi arttırdı. Oyunda dengeyi kuran takımımız çeyrek bitmeden Hairston'ın smacıyla 21-20 öne geçmeyi de başardı. İkinci periyodun ilk dakikaları da karşılıklı sayılarda geçilirken hücumda Arroyo yavaş yavaş sazı eline almaya başladı. Bunun yanında Sinan'ın kenardan getirdiği enerjiyle birlikte savunma da yeniden toparlanırken çeyrek ortasından itibaren oyunu iki yönlü olarak domine etmeye başladık. Arroyo haricinde herkesi çok iyi rotasyona soktuğumuz bu dakikalarda bench'ten gelen oyuncuların da katkılarıyla birlikte skoru 42-31'e kadar taşıdık. Ancak son hücumda buldukları üçlükle devreye 42-34 gidildi. Devre dönüşünde kaldığımız yerden devam ettiğimizi söyleyebiliriz. Bonsu'nun savunmada daha iyi oynamaya başlaması ve hücumda Arroyo önderliğindeki doğru oyunumuzla farkı 12'ye kadar çıkardık. Ancak çeyrek ortasından itibaren İdbihi-Deon Thompson pota altı ikilisine dönen Bayern Münih hem hücum ribaundlarındaki etkinliğini iyice arttırdı hem de bu isimlerle orta mesafe isabetleri bulmayı başararak son bölüm öncesi farkı 6'ya indirdi: 60-54. Son çeyreğe de iyi savunma yaparak başladık. Özellikle Hairston'ın dış savunmada ilk önce Djedovic'i sonra da Delaney'i durdurması bizim adımıza önemliydi. Ancak hücumda bunun karşılığını alacak sayıları bir türlü bulamayınca farkı açabileceğimiz dakikaları iyi değerlendiremedik. Buna rağmen rakibine yakalanmamayı da başaran takımımız Arroyo'nun birkaç dakika dinlendikten sonra oyuna tekrar dahil olmasıyla birlikte üstünlüğünü korumayı başardı. Hairston'ın bitime 23 saniye kala attığı basketle farkı 10'a kadar da çıkardı. Sonrasında Bayern Münih de Delaney'le bir üçlük bulurken Idbihi'nin sondaki 2 atışı kaçırması sonucu belirledi: 76-69.
Son 2 maçta gözlemlediğimiz ve bu maçta da devam eden birşey şu ki: Biz savunma takımıyız. Savunmadan enerji almak zorunda olan, oradaki direncini kaybetmemesi gereken bir takımız. Böyle olunca hücumda ritm bulmak, açık alan yakalayıp fast-break sayıları atmak da kolaylaşıyor. Tabi ki hep dediğimiz üzere Bonsu&Furkan'ın iyi oynaması bu savunma direnci için elzem ve onlar henüz istenen seviyede değiller ama dün kötü de oynamadılar. Sadece daha iyi olmaları lazım. Bunun yanında Markoishvili&Hairston ikilisiyle birlikte dış savunmada artan direnç; bu ikilinin hem fiziksel anlamda güçlü olmaları, hem 1'e 1'de kolay kolay yenilmemeleri hem de pozisyon bilgileri takım savunmasını yukarı çekiyor. Marko'nun gelişi bu anlamda Hairston'a da yaramış gibi.. Tabi savunma böyle olunca ve fast-break şansları artınca bu da Hairston'ın işine geliyor, çünkü açık alanda etkili bir isim olduğunu biliyoruz. Arroyo dün onun bu açık alan koşularını çok iyi değerlendirdi. Arroyo demişken, Porto Rikolu dün yine bir resital sundu. 0/5 üçlük attığı bir günde bu kadar dominant ve maçın adamı olabilecek kadar iyi kim oynayabilir ki? İşte o isim Carlos Arroyo.. Hücumda takımı çok iyi yöneten kaptan belki dış atış isabeti bulamadı ama hücumda başta Bonsu-Hairston olmak üzere arkadaşlarını çok iyi devreye soktu. Tempoyu arttırması gerektiği anlarda da bundan geri kalmadı. Hepsinin yanına bir de savunma gayreti gördük dün Carlos'dan.. Takımın geri kalanı bu kadar iştahlı savunma yapınca o da daha fazla emek sarfetti bu alanda, önceki maçlara göre daha iyidi.. Dün hücum anlamında eksik olan tek şey dış atışlardı. 5/17 gibi düşük bir yüzdede kalınca 76 sayıyı aşmak kolay olmadı. Eğer ortalama bir yüzdeye ulaşsaydık 80'leri görecektik. Savunmada ise eksik kaldığımız nokta ribaundlar oldu. Tam 19 hücum ribaundu çekti Bayern Münih.. Zaten Euroleague'in bu alanda en iyisi olduklarını biliyorduk ancak dün bu anlamda gereğinden fazla iyiydiler. Buna bir cevap vermekte zorlansak da savunma disiplinimiz düşmedi. Zaten biraz daha iyi bir şut günü ve ribaundların bir parça dengelendiği bir ortamda fark daha da fazla olabilirdi ama en azından galibiyeti cebe atmak ve +7 averaj da iyi.. Son sözü de Bonsu'ya ithaf etmek lazım: Bu adam iyi oynadığı zaman takım savunmada sınıf atlıyor. Dün 2. yarıdaki performansıyla bunu gösterdi. Savunma ribaundlarında zaman zaman sıkıntı yaşadı ama kritik anlardaki hücum ribaundlarıyla da bize 2. hücum şansları tanıdı. Arroyo'yla yaptıkları alley-oop'lar da gecenin görsel olarak en akılda kalan anlarıydı. 14 sayı - 6 ribaund - 1 asist - 1 top çalma - 1 blok ve bolca da yürek.. İnşallah bu seviyede devam edebilir.
Çok önemli bir galibiyet daha alarak yolumuza devam ediyoruz. Kuban&Bayern Münih maçları bizim için en kritik maçlar diyorduk ve buradan 2/2'yle çıktık. Şimdiki stratejide Zalgiris'i deplasmanda, Partizan'ı da içeride ilk önce yenmek sonrasında da olabildiğince farklı yenmek var. CSKA'ya karşı da kaybedeceksek bile farkı düşünerek oynamak zorunda olacağız. Şu an Kuban'la olan genel averaj farkı ise 2'ye düşmüş durumda, yani son ana kadar kafa kafaya bir mücadele olması da olası gözüküyor. Yalnız şöyle ekstrem bir senaryo ihtimali daha ortaya çıktı ki; şu an 7 galibiyette bulunan Maccabi eğer geri kalan tüm maçlarını kaybederse(fikstürleri zor) ve Galatasaray-Kuban ikilisi de 7 galibiyete çıkarsa o zamanki üçlü averaj hesabında gruptan çıkamayız. Tabi bu zorlama bir ihtimal, çünkü Maccabi'nin fikstürüne rağmen (Real Madrid - Bayern Münih(D) - CSKA Moskova) en az 1 galibiyet daha alıp bizi muhtemelen Kuban'la başbaşa bırakacağını düşünüyorum. Bu durumda da, söylediğimiz üzere, hata payı çok az ve atılan/yenilen her bir sayının bile önemi var. Ama yakaladığımız bu ivmeyle birlikte ciddi bir şansımız olduğunu söyleyebiliyoruz şimdi. Kuban&Bayern maçlarıyla birlikte okyanusu geçtik, denizde boğulmayız diye umuyorum. Ve hep birlikte çeyrek final heyecanını Abdi İpekçi'ye taşıyacağız, akıllarda bir parça da olsa F-4 umuduyla salonlara koşacağız. Neden olmasın?
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.