Ergin Ataman - Milli Takım birlikteliği üzerine..

Kamuoyunda uzun süredir tartışılan ve geçen Eylül ayından beri belirsizliğini koruyan A Milli Basketbol Takımı'nın antrenörlüğü konusunda bugün net bir gelişme yaşandı. Erkek takımımızın da antrenörlüğünü yapmakta olan Ergin Ataman 3 yıllığına Milli Takımın başına getirildi. Basketbol camiasında da bu görev için en doğru aday gözüyle bakılan Ataman, bundan böyle hem Galatasaray Liv Hospital'ı hem de Türk Milli Takımı'nı çalıştıracak.

Tabi bu geçişin olmasından sonra belli soru işaretleri akıllara geliyor. Bu bizim takımımıza nasıl yansayacak? Olumlu/olumsuz taraflar ne olacak? Bir antrenörümüzün Demirel federasyonuyla çalışacak olması içimize ne kadar sinecek? Hepsi haklı sorular tabi ki.. İlk olarak bunun tamamen futbola benzer bir etki yaratmayacağını söylemek lazım. Basketbol dünyası içinde pek çok antrenör hem kulüp, hem Milli Takımı birden bir arada götürebiliyor. Çünkü sezon takvimi uygun.. Bunun en iyi örneği de hem Maccabi, hem de Rus Milli Takımı'yla son yıllarda başarılı olan David Blatt'tir. Başka örnekler de var tabi.. Futbolda ise bunu çok nadiren görüyoruz. Bu yüzden basketboldaki etkiyi aynı görmemek lazım, futbolda bu konudan yakın geçmişte muzdarip olmuş bir takımın taraftarları olarak... Burada tek eksiklik, sezon öncesi 1.5-2 aya yakın süren hazırlık kampının ilk bölümünü kaçırabilir Ergin Hoca. Ama bu ilk bölümde zaten fiziksel antrenmanların daha ağırlıklı yapılıyor olmasını bir avantaj olarak sayabiliriz. Bunun yanında Milli Takım'daki staff'ı Galatasaray'dan değil farklı isimlerden seçmesini bekliyorum Ataman'ın.. Böylece o gelene kadarki süreçte takımı Yağızer Hoca'ya emanet edebilir ki Yağızer Uluğ'un da ne kadar değerli ve yetenekli bir isim olduğunu da biliyoruz. Yani pratikte takıma olan etkilerini minimize etme ve hatta neredeyse yok sayma şansımız bile var. Umarım bu süreç doğru yönetilir. 

İşin diğer yönlerine gelirsek: Tabi ki Turgay Demirel federasyonuna antrenör vermek herkesin içine sinmeyebilir. Hem erkek takımımıza, hem kadın takımımıza hem de altyapımıza karşı verdikleri zarar ortada.. Ama Federasyonun en önemli prestij aracı olan Milli Takım'ı Galatasaray'ın antrenörünün çalıştıracak olmasının da önemli getirileri olabilir, bunları atlamamak lazım. Federasyonun bize karşı olan bu tutumunun artık değişmesi, yumuşaması; Galatasaray'ın sahadışı faktörler konusunda en azından hakkı olanı alacak konuma gelmesi, yerli oyuncular üzerinde daha büyük etki yaratmamız ve onları bizden tarafa çekmemiz, şu an bizdeki yerli oyuncuların Milli Takım düzeyinde hakettiği şansları en sonunda bulup kariyerlerinin gelişmeye devam etmesi ve artık Nikolov'un lisans probleminin çözülmesi vs. vs. Böyle avantajlar da olabilir. Kaleyi içten fethedebiliriz yani, kısaca anlatmak gerekirse. Ancak bunun için yönetimden/şubeden de stratejik bir hamle bekliyoruz. Bu durumu Galatasaray basketbolunun lehine çevirmek istiyorsak Ataman'ın bu sezon sonunda 1 yıl daha devam edecek olan sözleşmesini uzatmak, en azından 3 yıllık sözleşme imzaladığı Milli Takım'la eş zamanlı hale getirmek gerekli.. Böylece geleceğe dair stratejik bir güç kazanabiliriz. Fatih Terim olayında böyle olmadı, çünkü orada yönetimin niyeti farklıydı biliyoruz ki.. Ama burada olayın böyle olduğunu düşünmüyorum, normal şartlarda Ataman'dan memnun olmamak için pek bir sebep yok. Ataman'ın kulüp içinde kimseyle ego yarışına girdiğini de düşünmüyorum. Dolayısıyla onunla nikah tazeleyip, Milli Takım'daki konumundan da kendimize fayda sağlamak, orta/uzun vadede basketbolumuzu geliştirmeye yönelik ciddi bir hamle olabilir. Bu bizim elimizde.. Bunlar tabi ilerleyen günlerin konusu, şimdilik hocamızı tebrik edelim. İlk olarak bizimle birlikte sezonu istenilen noktalarda tamamlayıp, daha sonrasında kaybolan milli duyguları yeniden canlandırabilecek bir takım yaratması dileğiyle.. Hayırlı olsun 'Hocam'.