THY Euroleague | Arroyo'lu ve Arroyo'suz..
Euroleague play-off'larında ilk maçına Barcelona deplasmanında çıkan Galatasaray Liv Hospital rakibine farklı mağlup oldu. Maça çok iyi başlayan ve ilk yarıyı önde götüren takımımız devrenin sonlarında Arroyo'nun sakatlanıp kenara gelmesinden sonra ise sıkıntı yaşadı. İkinci yarıda geri düşen Ergin Ataman'ın öğrencileri, güçlü rakibin yaptığı ataklara karşılık veremedi ve farkın git gide açılmasına engel olamadan 88-61'lik skorla yenildi. İlk yarıda sakatlanan Arroyo, 16.5 dakika oynamasına rağmen 14 sayıyla takımın en skorer ismi oldu.
Maça harika bir başlangıç yaptık. Savunmada sert bir duruş gösterip, hücumda Arroyo'nun hem organizatör hem de skorer oyunuyla 9-0'lık bir giriş yaptık. Sonrasında Barcelona molası geldi ve oyun biraz daha dengelenmeye başladı ancak tempo bizim istediğimiz gitti. İlk çeyreği 14-21 önde geçerken ikinci çeyrekte Barcelona skoru da yavaş yavaş dengelemeye başladı. Özellikle Nachbar'la etkili olan rakip karşısında bizde ise Arroyo'nun oyunu sayesinde 1 adım önde kalmayı başardık. Ancak devre sonuna doğru büyük bir şanssızlık yaşadık ve Arroyo bir pozisyon sırasında bileğini burkup soyunma odasına gitmek zorunda kaldı. Devrenin son 2 dakikasına girildiğinde Barcelona kenardan gelen Pullen'ın ekstra oyunuyla öne geçmeyi de başardı ama Ender'in üçlüğüyle ilk yarıyı 33-35 önde kapadık. İkinci yarı ise hiç istediğimiz gibi gitmedi. Arroyo sakatlığından sonra oyuna dönemezken, Ender onun boşluğunu doldurmak konusunda çok yetersiz kaldı. Hücumda organize olmak ve uygun pozisyonları bulma konusunda zorlandığımız dakikalarda savunmada bir duruş göstermeye çalışsak da oyunu tek yönlü oynama çabası Barcelona gibi bir rakibe işlemedi. Rakipte Pullen&Nachbar etkinliklerini korurken çeyrek başlarında öne geçtikten sonra çeyrek sonunda farkı 10'a kadar çıkardılar: 59-49. Son çeyreğin başında da sahada beklediği etkiyi yaratamayan takımımız rakipte kenardan gelen Brad Oleson'ın bulduğu dış atışlara engel olamazken fark da gitgide açılmaya başladı. Bu anlardan sonra Ergin Ataman da rotasyon oyuncularına daha çok şans verip maçı bırakırken Barcelona üstün oyununu sürdürmeye devam etti ve en sonunda karşılaşmadan 88-61 galip ayrıldı.
Maçın ilk yarısındaki son 2 dakikaya kadar herşey iyi gidiyordu, tempoyu kontrol ederek ve Barcelona'ya kolay sayı imkanı vermeyerek hep 1-2 adım öndeydik. Ancak Arroyo'nun sakatlanması, devre sonunda Barcelona'nın yaptığı atak derken skor dengelendi. İkinci yarıya önde girsek de Arroyo'suz oynamayı kaldıramadık. Hücumda üretkenlik iyice zayıflarken, bu bir noktadan sonra savunmanın da direncini düşürdü. Tabi tüm bunlar olurken karşılaşmanın hakemlerinin sahanın iki ayrı tarafında, iki ayrı faul standardıyla düdük çalmış olmaları da yine aleyhimize oldu. Herşeyin üstüne bir de hakemler eklenirken, güçlü Barcelona karşısında maç bir noktadan sonra koptu. Kafa olarak da maçı bıraktık.. Zaten normalde bu tarz maçları dar bir rotasyonla oynamayı tercih eden Ataman'ın, bu maçta oyuncularına verdiği dakikalara bakarsak bunu anlamak mümkün: Tam 11 oyuncu 11 dakikayla 26 dakika arasında süre aldılar.. En çok oynayan isim de Markoishvili oldu. Tabi daha önce söylediğimiz rotasyonu tamamlayacak oyuncuların formsuz olması durumu bu maçta da göze battı. Cenk hakikaten çok kötü durumda, Ender beklenenin altında ki Arroyo'nun olmadığı bir dönemde ondan beklenti ister istemez daha da artıyor.. Sadece 16.5 dakika sahada kalabilen Arroyo buna rağmen 14 sayıyla takımın en skoreri oldu. Onun bu kadar iyi oynarken sakatlanması da ayrı bir şanssızlık. Onun çıkışından sonraki yaşadığımız düşüşü de çok garipsememek lazım. Oyunu bu kadar P&R'lar üstüne kalmış bir takımda, Arroyo haricinde ikili oyunları çok iyi oynayabilecek 2. bir isim yok. Ne Ender, ne Malik, ne Marko, ne de Sinan.. Belki Marko'nun buradaki rolü arttırılabilir, çünkü Cantu zamanlarındayken bizdeki gibi tamamen şutu üzerinden oynamıyordu ancak onun verebileceği ekstra katkı da takımı kurtarmaya yetmez. Çünkü Arroyo haricinde yaratıcı oyuncumuz neredeyse yok, Ender de bu kadar formsuzken..
Bu kadar farklı mağlup olmayı tasarladığımız bir maçtı değildi şüphesiz ki.. Zaten oyunun belli bir noktasına kadar da işler istediğimiz gibi gidiyordu. Ancak sakatlanmaması gereken ve telafisi mümkün olmayan tek oyuncumuz da sakatlık geçirdi ve bu, diğer faktörlerle de birleşince maç rekabet edeceğimiz bir noktadan çıktı. Şimdi ki düşüncemiz Arroyo'nun durumunun ne olacağıyla ilgili.. Maalesef ki 2. maç için de pek iyi gözükmüyor durumu, ama öyleyse de yapacak birşey yok. Kendisini zorlamasına veya sakatlık riski altına girmesine de gerek olmaz.. Zaten şu an itibariyle hedeflerimze ulaştık Euroleague'de, eğer şartlar müsait olmayacaksa büyük risklerin altına girmemiz mantıklı değil, çünkü buradan sonra kazanmamız gereken bir lig şampiyonluğu da olacak..
Alıntı olduğunu yazarak bloğumda paylaşıyorum.
YanıtlaSilKaynak ve yazar belirtirseniz, kullanabilirsiniz.
YanıtlaSil