BBL | İpekçi'den Çıkamadılar!


Ataşehir'den 2-0'la döndükten sonra Abdi İpekçi'deki ilk maçta rakibini yenmeyi başaran Galatasaray Liv Hospital, buradaki ikinci maçı da kazanarak seride durumu 2-2'ye getirdi. Müthiş bir başlangıç yaptığı, devamında düşüş yaşadığı ancak sonunu yine iyi getirdiği mücadelede rakibini 88-82'yle yenen Ergin Ataman'ın öğrencileri böylece seriyi eşitlemiş oldular. Carlos Arroyo 24 sayıyla maçın en skoreri olurken Markoishvili 16, Sinan da 15 sayıyla ona destek olan isimlerin başında geldi. 

Karşılaşmaya müthiş bir başlangıç yaptık. Savunmada oldukça agresif ve baskılı bir girişle birlikte Fenerbahçe'yi kötü hücuma ya da top kayıplarına zorlayarak devamında çabuk gelip art arda basket fauller bulduk: 11-2. Sonrasında gelen Fenerbahçe molasına rağmen hızımız kesilmezken ilk 5'teki tüm elemanlarımızdan çok iyi verim almaya devam ettik ve iç-dış dengesini de iyi kurduğumuz bu çeyreği 28-16 önde kapadık. İkinci çeyreğe de 4-0'lık seriyle girip farkı 16'ya kadar çıkarttık. Ancak bundan sonra yavaş yavaş düşüş baş gösterdi. Kenardan gelen Ender'in Sinan'ın hücumda yaptıklarını yapamaması ritmimizi bozdu. Bu bozulan ritmle birlikte Fenerbahçe maçın içine daha fazla girmeye başladı. İyi hücum edemedikleri pozisyonlar olsa bile hücum ribaundlarını alıp ikinci hücum şanslarını da elde ettiler ve fark yavaş yavaş erimeye başladı. Öyle ki devre sonuna gelindiğinde Kleiza'nın son saniye basketiyle birlikte fark 2'ye inmişti: 40-38. İlk çeyrekteki müthiş performansa rağmen, ikinci çeyrekte özellikle kenardan gelen isimlerin ritmi bozması Fenerbahçe'nin oyuna yeniden dahil olabilmesini sağladı. İkinci yarıya aslında iyi başlangıç yaptık ve Arroyo'nun hızlı hücumda bulduğu üçlükle birlikte skoru 47-40'a getirdik. Ancak sonrasında Fenerbahçe McCalebb'la etkinliğini arttırınca TV molasına 47-47'yle gidildi. Çeyreğin geri kalan bölümünde ise dominant bir Galatasaray izledik. Savunmada vidaları yeniden sıkan ve Fenerbahçe'ye sayı atmayı oldukça zorlaştıran takımımızda Arroyo ve Markoishvili skor anlamında ön plana çıktılar. Bu periyodun son 5 dakikasında 14-2'lik bir seri yakalarken skoru 61-49'a getirdik. Final çeyreğinin ilk dakikaları karşılıklı sayılarla geçildi. Ancak sonrasında bir pozisyonda itirazın dozunu kaçıran Obradovic aşırı harketlerde bulununca salon gerildi ve hakemler daha önce yaptırdıkları anonslarla birlikte toplamda 3. anonsu yaptırınca soyunma odasına gittiler. Dönüşte Obradovic diskalifiye edilirken oyun yeniden başladı. Geri kalan 7 dakikayı aşkın sürede Fenerbahçe Ülker geri dönme çabaları gösterse de galibiyete odaklanmış Galatasaray rakibine maça ortak olmaya izin vermedi. Arroyo-Sinan-Markoishvili atmaya devam ederken Ersin'in de sonlarda bulduğu bir basket+faulle birlikte galibiyeti  mühürledik. Son dakika içinde art arda FBÜ basketleri gelse de bu sadece farkı biraz eritmeye yaradı ve sonuçta 88-82'lik skorla maçtan galip ayrıldık. 

Daha önce hep düşük skorlu maçların bizim için ideal olduğunu söylemiştik ve oyunu o seviyelerde tutmamız gerektiğini düşünüyorduk. Açıkçası 88 sayı atılarak alınacak bir galibiyet çok inandırıcı durmuyordu ama dün bazı şeyleri farklı yaptık. Savunmada topa baskıyı arttırıp FBÜ'yü kötü hücumlara itip ribaundu aldık veya topu çaldık ve hemen sonrasında da topu alan oyuncu potaya saldırdı. Sinan, Marko, Erceg.. Hepsi bu şekilde hızlı hücum sayıları buldular. Dakikalar ilerledikçe dışarıdan da belli bir üretim geldi ve bu çeyrekte tam 28 sayıya ulaştık. İkinci çeyrekteki düşüşün sebebi ise penetreleriyle önemli fark yaratan Sinan'ın yerine giren Ender'in aynı dinamizmi sağlayamaması oldu diyebiliriz. Tabi diğer kenardan gelen isimlerin de çok verimli olduğunu söylemek güçtü ve sonuçta bu savunmaya da yansıyarak 12-22'lik çeyrek sonucu ortaya çıkardı. Üçüncü çeyreğin ilk yarısı karşılıklı serilerle geçilmişti ve 25. dakikanın sonunda skor 47-47'ydi. Ancak bu bölümde savunmayı tekrar yukarı çeken ve bunun devamında da hücumda sorumluluk alacak oyuncuları doğru bulan takımımız 14-2'lik bir seri yakaladı. Son çeyrekte ise 10 civarındaki farkı hep koruduk, bazen arttı, bazen ise azaldı. Obradovic'in diskalifiye edildiği bölümde oyunun durması ve soğuması bizi kötü etkileyebilir mi diye düşünmüştük ama açıkçası böyle bir düşüş ya da kırılganlık da göstermedik. Son bölümlerde de net bir karakter gösterisi yaptık ve adeta kafalarına vura vura galibiyeti aldık. Arroyo-Sinan-Markoishvili üçlüsü bu maçta müthiş oynadılar. Herkes rolünün hakkını verdi dünkü maçta.. Üçünün birden bu kadar etkili oynayabilmesi(toplamda 55 sayı attılar) kenardan gelen isimlerin getireceği katkının önemini bir parça daha düşürdü tabi. Buna rağmen Cenk'in kritik anlarda bulduğu 7 sayı burada destekçi olurken Erceg'in de 12 sayıyla katkı yapması skoru tamamlamaya yetti zaten. 5 numaradan ise her zamanki gibi sınırlı katkı geldi ama bu maçta bunun eksikliğini çok hissetmedik. Öte taraftan ribaundlarda Fenerbahçe'nin sağladığı 26-35'lik üstünlük de çok fazla bir anlam ifade etmedi, zaten burada önemli ölçüde fark yaratan sekans ikinci çeyrekte farkın kapandığı bölümde gerçekleşmişti. Onun haricinde çok fazla sorun yaşamadık..

Normal Galatasaray Liv Hospital'dan biraz daha farklı bir takım izledik dün. Sadece set temposunu değil oyunun da temposunu arttıran, savunmada topa baskıyı daha yoğun biçimde yapmaya çalışan bir takım vardı. Bunlar bizim oyun karakterimize çok uymazken, aksine Fenerbahçe'nin işine gelebilecek şeylerdi. Ancak dün tam tersi biçimde oyunun yavaşladığı anlar daha çok onların işine geldi. Biz ise gaza daha çok basabildiğimiz anlarda farkı yarattık. Ve tekrardan belirtmek lazım ki Carlos-Sinan-Marko üçlüsü müthiş oynadılar.. Seri artık yeniden başlıyor, durumu 2-2 yaptık. Şimdi bir deplasman galibiyetine ihtiyacımız var ve Cuma günkü maç bunun için gayet ideal gözüküyor. 2. maçta yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmişken, son anlarda bir çok faktörün bir araya gelmesinden ötürü kaybetmiştik. Şimdi ise benzer bir maç oynayıp sonda da hata yapmadan kazanmak istiyoruz. Son bir not ise hakem yönetimine.. Hakemler serinin 3. ve 4. maçlarında yine ev sahibi baskısını üzerlerinde net bir biçimde hissettiler ve aldıkları kararların terazisi bu sefer bizden yana kaydı. Görmeye pek alışık olduğumuz birşey değildi bu, hoş birşey de sayılmaz belki ve maçın sonucunu da çok etkiledi mi desek bence hayır. Gene kazanırdık, ama hakemlerin baskıyı kaldıramadığını ve standartlarını bu sefer bizden yana kaydırdıklarını bazı faul pozisyonlarında gördük. Temelde iki tarafta da olmasını istemediğimiz birşey bu, ama madem Ülker Arena'daki atmosfer onların kararlarını etkiliyor aynı avantajdan biz de kendi evimizde faydalanınca şimdilik itiraz edecek bir noktamız yok.. Bir gün hakemlerimizin gerçekten standart tutturabildiğini görmek dileğiyle, bekle bizi Fenerbahçe!


Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0