Nostalji | Bir genci kazandıran, bir genci kaybettiren şehir..

Bu akşam son haftaların formda ekibi Konyasporla deplasmanda karşılaşacağız. Ezeli rakibimizin bir şekilde galip geldiği bu haftada, bu müsabakanın önemi biraz daha arttı. Arsenal karşılaşmasından moralsiz ayrılan futbolcularımız bu karşılaşmadan alacakları 3 puanla tekrar çıkışa geçmek isteyeceklerdir. Yeşil beyazlılara Suat Kaya sebebiyle her zaman bir sempatim olmuştur zaten. (Bağlantıyı kuramayanlar google'dan taratabilirler) Ayrıca yakın geçmişte Konyasporla, dimağlarda iz bırakan karşılaşmalarımız oldu. Gelin bunlardan birini hatırlayıp maziye bir yolculuk yapalım.

Sene 2008, aylardan Şubat. İç Anadolu'ya son zamanların en yoğun kar fırtınası yağıyor. Galatasarayımız hafta içerisinde UEFA Kupası'nda Michael Skibbe'nin Leverkusen'ini sallamış ama kaleci Rene Adler'i geçmeyi başaramamış. 4 gün sonra Almanya'da rövanş var ve aradan Konya maçını çıkaracak aslanlarımız. Ligin ikinci yarısına da fırtına gibi başlamışız zaten. Afrika Kupası'na giden Song'un yerine Emre Güngör cuk diye oturmuş, yabancısız çıktığımız maçlarda aldığımız iyi sonuçlar neticesinde Kalli kim sakat/cezalı olursa olsun yerliden vazgeçmiyor, haftalardır 11 Türk'le sahadayız. Konya'yı yenip Almanya'ya uçacağız, plan bu. 

Evdeki hesap çarşıya uymuyor, 17 Şubat 2008 günü inanılmaz bir kar fırtınası yaşanıyor Konya'da ve tüm şehir bir gecede karlar altında kalıyor. Akşam 17.00'ye kadar maç oynanacak diye haberler yapılıyor. Saat 17.00'de hakem Barış Şimşek maçı tatil ediyor. Yeni göreve gelen Hasan Doğan federasyonu maçı hemen ertesi gün oynatma kararı alıyor. Bir kişide demiyor ki ulan ertesi gün karların eriyeceği belli değil, sahanın durumu ne olacak, ayrıca 3 gün sonra UEFA Kupası maçına çıkacağız. Ertesi gün yine kar yağışı altında öğlen saat 13.00'te oynanıyor maç. 

Galatasaray'ımız yabancısız 11 ile sahaya çıkıyor. Kalede altyapımızdan çıkma Deli Orkun, sağ bekte sezonun parlayan yıldızı, yine kendi altyapı ürünümüz Uğur Uçar var. Stoperde Ayıboğan Servet ve Almancı kankası Emre Güngör, sol bekte de Kalli'nin prensi Volkan Yaman. Orta sahada o sezon kapasitesinin üstünde oynayan, gazetelerde her hafta 8m€ bonservis biçilen Barış Özbek, Spider Mehmet Topal, Ayhan Akman ve gururumuz Arda Turan. İleri ikilide Ümit Karan ve Kral Hakan Şükür ilk 11'iyle sahadayız. Maç saçmasapan bir tempoda geçiyor afedersiniz. Saha patates tarlasına dönmüş, futbolcular iki adım öteye pas atamıyor. Derken 22. dakikada eski futbolcumuz Batista sahaya çıkıyor, çıkmaz olaydı. Sezonun parlayan yıldızı Uğur'u sağ çizgide, tam da bizim yedek kulübemizin önünde biçiyor. 75 yaşındaki Kalli bile Bolt'u kıskandıracak çeviklikte yerinden fırlıyor, bütün yedek kulübesi ve hatta tribünler ayağa kalkıyor. Bir tek yerinden Uğur Uçar kalkamıyor. Ambulansla sahayı terk ederken yerini Serkan Çalık'a bırakıyor.

Diz kapağının kırıldığını öğreniyoruz. 80 küsürüncü dakikalarda Ümit Karan'ın golüyle 1-0 kazanıyoruz ama bir star adayımızı kaybediyoruz. Euro 2008 kadrosunda yer alma hayaleri de, Galatasaray kaptanı olma hayalleri de kursağında kalıyor genç Uğur'un. O yorgunluk ve moralsizlikle 3 gün sonra Leverkusen'den de 5 yiyoruz. O maç da tamamı yerlilerden oluşan kadro fantezisinin sonu oluyor. 1 sene önce Aydın Yılmaz'ın parlamasını sağlayan Konyaspor stadı, bir başka yıldız adayının da sonu oluyor. Akıllarda federasyonun verdiği bu saçma karar, Batista, Leverkusen ve Skibbe kalıyor geriye...

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0