Genel Kurul | Ünal Aysal: Her başarının bir bedeli var..

Cumartesi günü gerçekleştirilen Genel Kurul'da yaptığı açıklamalarla üyelerin takdirini kazanan ve Galatasaray'daki mevcut durumu çok net bir şekilde ifade eden eski başkanlarımızdan Ünal Aysal, kongrenin son konuşmasını yaparken ibra oylaması öncesinde de 41 aylık başkanlık dönemine ilişkin icraatlarını anlattı. Oy çokluğuyla mali ve idari yönden ibra edilen Ünal Aysal, borçların çok çok düşük bir yüzdeyle arttığını ve başarıların devam ettiğini dile getirirken, medyada kasıtlı olarak devam eden algı yönetiminin yanlış olduğunu belirtti. Aysal'ın ibra oylamasında büyük bir çoğunluğun desteğini alması Mayıs ayındaki seçimler öncesinde önemli bir mesaj olarak algılanırken, konuşması zaman zaman alkışlarla kesildi. Ünal Aysal'ın açıklamalarının tamamı şu şekilde...

GÖREV SÜRESİ: ŞEFFAFLIK, MARKA VE BAŞARI..
41 aylık görev süresi boyunca 7 Genel Kurul ve 35 Divan Kurulu'na bizzat katıldım. Bu toplantılarda sizlere hitap etme fırsatı yakaladım ve her defasında da sorunlarımızı & çözümlerimizi sizlerle paylaşma imkanı buldum. Galatasaray'a başkan olma kararı verdiğim gün açıkladığım bazı prensiplerim vardı, bunlardan birisi şeffaflıktı. Galatasaray'da ilk kez bu kadar bugün tüm arkadaşlarımız bu kadar rahat konuşabiliyor ve bilgileri elde edebiliyorsa, bu ilkemizin sayesindedir. Kendi dönemime başlarken, görevden ayrılık durum ve etik kontrol raporu hazırlattım. Divan Kurulu'na bu raporları takdim ettim, yeni yönetimdeki arkadaşlarımızda da örneği vardır. Bu raporlar herkese açıktır. Bu raporları yaptırmasaydım, 26 arkadaşım çıkıp teker teker sizlere bu kadar rahat hitap edemezdi. Bu detay, kendimize ne kadar güvendiğimizi ve Galatasaray için gerçek faydanın şeffaflıktan geçeceği gerçeğini ispatlayacak bir çalışmaydı.

İkinci ana detay olarak marka değerine yatırım yapılması gerektiğini söylemiştim. Marka değerinden kaynaklanan artı kıymetle bugün Avrupa'nın 17 büyük takımından biri olma durumuna geldik. 2011 de devraldığımızda böyle bir konseptten dahi bahsedilmiyordu. Bugün göğsümüzü gere gere "Avrupa'nın 17 takımından birisiyiz" diyebiliyoruz ve bunda da haklıyız. Buralara boşuna gelinmedi, kafanıza göre bu başarıları elde edemezsiniz. Rakamları büyüterek başarı kazanabilirsiniz. Küçülerek hiçbir kulüp istikbalini bulamaz. Konuşmacı arkadaşlarımızın tamamına teşekkür ediyorum, Galatasaray için zaman harcamak çok değerlidir. Galatasaray'ın içerideki tablosuyla, dışarıdaki tablosu aynı olmayabilir. Bu detaylara dikkat etmeniz gerekiyor. Rakamlara farklı açılardan bakıldığında, değişik şeyler ifade edebildiğini göreceksiniz. Sizi rakamlara boğmayacağım ve sadece bir kaç netice rakam vereceğim ve bu bilgiler sizi bu akşam huzurlu bir şekilde evinize götürecek.

1) HİSSE SENETLERİ
Hisse senetlerinin değeri neden düştü, neden zarar ettik? Beyler, bunun sorumlusu Ünal Aysal ve yönetici arkadaşları değil ki. Bunun sorumlusu, 2010 senesinde alınan, çok doğru bir karar olan, şirket birleşmesinden kaynaklanan bir şeydir. 2010 senesinde Sportif AŞ'de %20 temettü dağıtırken, onu devamlı zarar eden Futbol AŞ ile birleştirdiğiniz vakit, bu hisselerin sahipleri enayi değil ki, ileride temettü alamayacakları için satmaya başladılar. Bizde sattık, ki değerleri en yüksek seviyedeyken sattık ve yönetim olarak alınan en doğru kararlardan birisidir. Hisse senetleri süratle aşağıya düşmeye başladığı için herkes elindeki sattı.  Sonrasında fiyatlar düştü. Elimizdeki bir malın değerini kendimiz düşürmedik. Şirket birleşmesi kararını aldığımız günü düşürdük. Bazen hayvana bir kurşun atarsınız, hayvan 1 km yol gittikten sonra ölür. Bugün bu durum aynıdır. Bütün hisse senetlerinin değeri düşmüş, bizimki biraz daha fazla düştü.

Bütün hisse senetleri neden düştü? 3 Temmuz sürecinden dolayı düştü. Bizimkisi neden biraz daha fazla düştü? Şirket birleşmesinden dolayı düştü. Bizim yönetim olarak buna müdahale etme şansımız yoktu.

2) BORÇLAR
Borç alacak farkının 2014 yılı için 358 milyon dolar olduğunu belirttiniz. Bunun bir başarı hikayesi olduğunu söylersem herhalde güleceksiniz ama bu durum gerçekten öyle. Alp Yalman görevi bırakırken 1996 yılında kasada +4 milyon dolar bırakmış. Faruk Süren ayrılırken -91milyon dolar ile ayrılmış. Mehmet Cansun ayrılırken -110milyon dolar ile ayrılmış. Rahmetli Özhan Canaydın görevden ayrılırken -158milyon dolar ile ayrılmış ve son olarak Adnan Polat ayrıldığı vakit -328milyon dolar ile ayrılmış. Bunların hepsi, en ufağı %40 artışla ayrılmış. Ben sene sonu görevi bıraktığımda -358milyon dolar ile ayrıldım. Yani sadece bu borç %9,7olarak artış göstermiş. Borç yönetmek çok zordur, parayı yönetmek kolaydır. Biz borcu yönettik.

Görevi devraldığımda bir masa bir de boş kasa aldım. Kimse bana servet vermedi.Yıllık toplam gelire göre 2011'de borç alacak farkımız 2.19misli iken, bu sene itibariyle 1.8misli durumdadır. Görüyor musunuz farkı? Gelirleri arttırdığınız takdirde riskleriniz düşüyor. Arkadaşlarımızın söylediği batıyoruz gibi bir durum yok. Bilhakis, büyüyorsunuz ve gelirleriniz artıyor. Kasada 5 kuruş olmayan sisteme 1,5 milyar lira oluşturdum. Bunun mal satarak yapmadım, bütün malvarlıkları burada duruyor.

3) BAŞARI
Galatasaray başarıya susamış bir camiaydı 2011'de. Herkes sadece başarıyı düşünüyordu. Bütün branşlarda rakiplerimizin gerisindeydik. Ezik ve başımız yere bakar durumdaydık. Tarihin üzerine çizgi çizemezsiniz. En önemli amiral gemimiz olan futbolda 5, 3 ve 8. olduk. Bu başarı mıdır? Bizden önceki son sezonlarda sıralamadaki yerlerimiz belli. Ondan sonraki senelerde sadece şampiyonluğa oynayan bir Galatasaray gördünüz. Bugün 4.sene ve yine şampiyonluğa oynuyoruz. Bunun bir bedeli var. Kazandığımız tüm parayı günlük ihtiyaçlara, marka değerine ve başarıya yatırdım. Yanlış mı düşündüm? Bunu siz değerlendirebilirsiniz. Genel Kurul en büyük yargı organıdır. Genel Kurul'a en fazla yaptıklarımı, prensiplerimi anlatma görevim var. Yanlış yaptın diyebilirsiniz.

4) TRANSFERLER
En başarılı olduğumuz ilk 2 sene, transferlere 118 milyon dolar para ödedik. Devam eden teknik direktörler döneminde 27.6 ve 19.4 milyon dolar para harcadık. Yani, biz ilk başta harcadığımız paralardan dolayı rahatız ve sonra harcadığımız ufak paralardan dolayı rahatsız oluyoruz. O paraların toplam transfer bedellerinin %25'i ödenmiş. Niçin ödenmiş? Öyle bir kural çıkmış ki, yabancı oyuncu kuralı. İçimizdeki oyuncular yaşlanmış ki, gelen teknik direktörler kendi çözümlerini ister. Bu kararları alırken her zaman yüzde 100 başarılı olamazsınız. 

5) GELİRLER VE GİDERLER
Kaynaklarımızı boşa harcadığımızdan bahsediliyor. Senelik bütçemiz 200 milyon dolardır ve aşağısı bir bütçeyle bu gemi dönmez. 3.5 sene içerisinde gelinen rakam nedir, koyduğunuz para nedir, hesaplamalısınız. Sermaye artışı, hisse senedinden satılan para bu gelirlerin içerisindedir. Hisse senetlerini sattığımızın çok daha altında satın aldık. Bu arada, bu süre içerisinde 237milyon lira vergi ödedik. Hani bazı kulüpler övünüyor ya, 100milyon lira ödedik diye.

Sportif AŞ neden zarar ediyor? Dövizle yatırım yapan sanayicilerimiz bunu çok iyi bilirler. Aldığınız ham madde dövizse, Türk Lirası'nda değeri artıyorsa (1.59'dan 2.60'a geliyorsa) siz otomatik olarak muhasebenizi Türk Lirası tuttuğunuz için zarar edersiniz. Bunun sizin işletmenizle hiç bir ilgisi yok, bu Allah'ın emridir. Burada ne yapabilirsiniz? Döviz borçlarınızı Türk lirasına düşürebilirsiniz. Bu maliyetli bir şeydir ancak biz bu sene ne yaptık? Farkındaysanız bu seneki borçların değeri düşüktür. Borçlarımızın %40ınız bankalarla birebir görüşerek Türk Lirasına çevirdik ve borçlarımızı %8.75'ten faizleri %7.75e çevirdik. Bu hamlelerle ekonomik rahatlık sağladık.

6) BÜTÇE ARTIŞI
Bugün kulüpte 24-25milyon liralık bütçe artışı olduğu söyleniyor, doğrudur. Biz bunu Temmuz ayında gördük. Geçen seneki bütçenin altında bir bütçe hedefledik ve Genel Kurul'da çok iddialı bir şekilde bu bütçeyi onaylattık. Halbuki, %8 enflasyon marjı vardı bunu düşünmedik ve burada hatalıyız. Temmuz ayında Divan Kurulu'nda bahsettik, biz bu rakamlara uyamıyoruz ve büyük ihtimalle Ekim ayında revizyon talebinde bulunacağız demiştik. Ancak görev süremiz buna yetmedi, Aralık ayında yeni yönetim bunu gerçekleştirdi. 2011 yılında 78 milyon dolar, 2012 yılında 80milyon dolar, 2013 yılında 79 milyon ve 2014 yılında 77 milyon dolar bütçeyle işlem yapmışız. Bütçe artışı olmasına rağmen son 5 yılın en düşük bütçesi bu rakam ayrıca, buna da dikkat çekmenizi belirtiyorum. Gördüğünüz gibi, aynayı nereden tutarsanız traşı oradan daha net görüyorsunuz. Elde ettiğimiz başarıları, kupaları, şampiyonlukları saymaya gerek yok. Bizim tek sloganımız başarıydı ve devam etsek bile aynı hedefi sürdürecektik. Bunların bir bedeli vardı ve bu bedel ödendi. Hayatta bedelsiz hiçbir şey yok. Ben de Galatasaray'a hizmetimin bedelini, yaşadıklarımı anlatarak ödüyorum.

2011 yılında 5.53 misli teminat vermişiz bankalara ancak 2014'te bu rakam 2.60 misline düşmüş, yarı yarıya. Bu kötü yönetim midir? Bunun neresi kötü? Teminatlar zaten vardı, biz göreve geldiğimizde bütün herşey teminat altındaydı ve biz bunların yarısını kurtardık. 2014 yılı içerisinde yeniden borç yapılandırması yaptık ve bu hamle bizi 50milyon lira potansiyel borçtan kurtardı. 

7) DİĞER ETKENLER
Herkesin gözünden kaçan bir gerçek var. Biz rüzgara karşı yelkenlerimizi açtık. Bunu tüm Galatasaray camiası gördü. En iyi siz gördünüz. Ligde play-off uygulaması, yabancı oyuncu uygulaması, teknik direktörümüzün caydırılması, basketboldaki açık haksızlıklar, Spor Genel Müdürlüğü'nün stat ve diğer baskıları, SPK'nın yüzde yüz haklı olduğumuz 70 milyon dolarlık sermaye artışımıza ikinci defa karar değiştirerek engel olması ve engel olduktan sonra kararı eski haline getirmesi. Bunlar kasıt değil de nedir? 2014 yılının Ağustos ayından itibaren medyada gerçekleştirilen ağır algı operasyonu bunlara dahildir. Hepinizi endişelendirilen, 3 TV ve 5 gazetede sürekli olarak sürdürülen "Galatasaray'da herşey kötüye gidiyor!" temalı yayınlar.. Sizleri çok iyi anlıyorum.

Dostlarım biz, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür Tevfik Fikret'in çocuklarıyız. Bize hiç bir algı operasyonu işlemedi ve bundan sonra da işleyeceğini düşünmüyorum. Bu kurgu, bu organizasyon, bu kumpas yürümeyecek. Bu kurul, bu bilinçte olduğu sürece Galatasaray'a karşı kimsenin gücü ve yaptırımı olamayacaktır. Benden sonra gelecek arkadaşlara en büyük tavsiyem, bu tür operasyonlara kulaklarını tıkamaları ve aldırmadan yollarına devam etmeleri.

Hakka, kurallara, kurumlara çok fazla güvendim. Galatasaray terbiyesi bana bunu öğretti, buraya 11 yaşında girdim ve sporcu & yönetici olarak hizmet verdim. Bundan dolayı edindiğim tek tecrübe ve tek düstur "Hakka, kurallara ve kurumlara güvenmek" olmuştu. Ancak devir değişiyor. Kulübün sahiplerine hiç bir zaman saygısızlık yapmadım, sizlere olan saygım ve sevgim sonsuz. Vereceğiniz karara da güvenim sonsuzdur. 

8) SEÇİM KARARI VE PROJELER..
Neden seçime gittik? Kimisi kaçtı diyor, kimisi kayboldu diyor. Tabii bunun ifade şekilleri biraz farklı. Net ve açık olarak 6 Aralık'ta bunu söylemiştim ancak biraz daha açmak istiyorum. Kulübün önünü açabilecek önerilerin ve önerilerimin Divan Kurulu'nda kabul görmediği endişesini yaşadım. Neydi bu öneriler? Arkadaşlarım bugün hepsi konuştu ancak hiç birisi öneri getirmedi, sadece tabloyu tekrar ettiler. Bu kulübün çıkışı, mevcut önerileri hayata geçirmekle mümkündür. Ben ayrılırken Sn. Duygun Yarsuvat'a teslim ettim. Galatasaray'ın bir tane gayrimenkulünü satmadan yolunu açık olarak belirlemesi mümkündür.

Basketbol AŞ
Basketbol bütün dünyada profesyonel bir spordur. Amatör bir branş değildir, ciddi bir şekilde paraların döndüğü branştır. Dünyanın bütün basketbol şirketleri bizim gibi kulüplere ait. Bizim basketbol şubemiz, kulübün bünyesinde ve bütçesini kulüpten karşılıyor. Basketbolun bugünkü gelirleri bunu karşılayamıyor. Ancak bunu şirket haline getirdiğiniz vakit, kendi çarkını gönderebiliyor. Yurtdışında bunu araştırdık, görüştük, gerekli kontakları sağladık. Ancak bunun yapılabilmesi için Galatasaray'daki basketbol şubesinin Basketbol AŞ olarak şirketleşmesi gerekiyor. Bunu teklif ettim ancak ağzımdan çıktığı an, öyle kaldı.

Gayrimenkul AŞ
Gayrimenkullerin satılmasına karşı Genel Kurul'un ciddi bir hassasiyeti var. 2011 yılının Temmuz ayında gayrimenkulleri satma yetkisi verdiniz ancak hiç birisini satmadık. Bir malı satıp parasını yemek çok kolay ancak bir proje yapıp, proje değeriyle borçlarınızı ödeyerek malın değeriyle yeni bir mal alıp bunu bir iş haline sokmanız daha kolay ve sizi daha güçlü yapar. Elinizdeki malı kaybetmezsiniz. Bu yüzden Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı sistemi önerdim ancak buna da ciddi bir itiraz geldi.

Genel Kurul'un temsilcisi olarak saydığımız ve saygın üyelerin olduğu Divan Kurulu'nda itibarımı kaybetmiş olduğumu, bana olan güvenin kaybolduğunu hissederek algıladım ve kulübün önünü açmak üzere istifa kararı aldım. O gün gerçekleştirilen Divan Kurulu'nda bu kararı aldım, düşünülmüş veya planlanmış bir karar değildi. Kimseden de korkum olmadığını biliyorsunuz. Korkum olsaydı, 2011'de çok daha kötü şartlarda kulübü alıp, 3.5 sene sırtımda taşımazdım. 

Geldiğimiz yerde, son bir şey söylemek istiyorum. İbra oylaması için iki ayrı ibradan bahsediliyor. Lütfen bunu oylatmayın. İki ayrı ibra yapılmasını ben kabul ediyorum ve arkadaşlarım da kabul ediyor. Senenin 12 ayının 10 ayını sırtında taşımış bir yönetimi, 2 ay görev yapmış yönetimin altında ibra oylamasına gitmesi sadece küçültücü olur. Değerli dostlarım, Allah bize ve Galatasaray'a zeval vermesin. Allah sizin başınızı önünüze eğdirmesin.

1 yorum:

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0