ANALİZ | Şampiyon Hocanın Önemli Eksiklikleri
Galatasaray, sıkıntılı başlayan 2014-2015 sezonunu çifte kupayla bitirmeyi başardı. Prandelli ile başlanan sezonda önce başkan ve yönetim değişikliği, ardından da teknik direktör değişikliğinden sonra beklentilerin aşağı çekildiği bir zamanda ipleri eline alan Hamza Hamzaoğlu çok ciddi bir başarı gösterdi ve takımını şampiyon yaptı. Bu başarının ardından 2015-2016 sezonuna başlaması kesin gözüken genç teknik direktörünün başarının gölgesinde kalan eksiklerinden bahsedelim.
Hamza Hamzaoğlu, Akhisarspor teknik direktörü olarak göreceli bir başarı yakaladıktan sonra tam Milli Takım teknik direktör havuzuna girmişken kendisini bir anda Galatasaray'ın teknik direktörü olarak buldu. Ligde puan olarak çok geride olmasa da Avrupa'ya veda etmiş, maç başına dört gol yemeyi alışkanlık halinde getirmiş ve teknik direktörüyle kan uyuşmazlığı yaşayan bir takıma yapması gereken en önemli şeyi yaptı ve güven aşıladı. Ayrıca beklentilerin aksine yabancı oyunculara karşı bir önyargı beslemediğini Bruma ve Telles ısrarıyla, Sneijder'in gönlünü almasıyla vs. gösterdi. Ek olarak doğru tercihlerle kadro kurdu ve taktik olarak çok önemli bir hamle yapıp Burak Yılmaz'ı Umut Bulut'un arkasına çekerek takımın hücum gücünü arttırdı. Önceki yazılarımızda da bunlardan bahsetmiştik. Fakat sıkıntı oyuncular üzerinde yarattığı "yeni teknik direktör" heyecanın bitmesiyle ve maçlarda taktik kabiliyet ihtiyacının ortaya çıkmasıyla başladı.
Hamzaoğlu'nun göze batan en ciddi eksikliği ise taktiksel müdahalelerde ortaya çıktı. Göreve başladığı ilk günlerde doğru kadro tercihleriyle maçlara başlaması olumlu gözükse de zaman geçtikçe yaptığı ve yapmadığı taktiksel müdahaleler ile gündeme gelmeye başladı. Kötü oynayan oyuncuları sürekli oyunda tutması, maçın gidişatına göre planlanmamış ezber değişiklikler, iyi oynayan oyuncuların garip şekilde oyundan alınması vs. gibi problemler sene boyunca sporseverlerin dikkatini çekti ve hocanın taktik bilgisini sorgulattı. Başakşehir F.K. karşısında önde gidilen dakikalarda takımı ileri taşımayı başaran tek oyuncu olan Yasin Öztekin'i çıkarması ve bir anda üstünlüğün rakibe gitmesiyle kaybedilen iki puan, Fenerbahçe ve Trabzonspor maçlarında gol geliyorum derken inatla müdahale etmemesi ve adeta dökülen Umut Bulut'u 90 dakika sahada tutması, son final maçında henüz oynanacak uzatma dakikaları varken üç gol atan Burak Yılmaz'ı oyundan alması gibi mantık ile açıklanamayacak haraketler ilerisi için iyiye işaret değil. Yapılan değişikliklerin haricinde yapılmayan değişikler sonucu birçok maçta oyun hakimiyetini rakiplere vermemiz ve tek farklı skorlarla adeta hop oturup hop kalkmamız da Hamza Hoca'nın oyun okumaktaki sıkıntısını gösterdi. Galatasaray'ın birçok maçta defansif olarak çok zor duruma düşmesi ve Muslera'nın yapılan bütün anketlerde yılın oyuncusu olarak öne çıkması da sıkıntının başka bir göstergesiydi. 6 maç gol yemeden geçilen periyotta dahi kalemizde verdiğimiz net pozisyonlar akıllara gelecektir.
Bunlara ek olarak zaman geçtikçe oyuna başlarken de hatalı tercihler yapılması Galatasaray'ı iyiden iyiye sıkıntıya soktu. İlk 11'de oynayabilecek fizik güce sahip olmayan Umut Bulut ve Olcan Adın'da inat edilmesi, kimi zaman top sürmeyi dahi beceremeyen Umut Bulut'un 90 dakika kanat oyuncusu olarak oynatılması, Dzemaili ve Pandev gibi ciddi enternasyonel tecrübeye sahip iki yabancı oyuncudan hemen hemen hiç fayda alamaması, Sinan Gümüş gibi U-21'in tozunu atan bir genç yıldız adayına hiç şans verilmezken Aydın Yılmaz'a dahi forma verilmesi hatırlanması gereken konular. Sona doğru daha doğru bir ilk 11'i bulması hoca için pozitif haneye yazılsa da bu dönemde şampiyonluk yarışından kopmamış olmak Muslera'nın sihirli elleri ve bol bol futbol şansı ile ancak açıklanabilir. Fakat bu şansın önümüzdeki sene de devam etmesini beklemek saflık olacaktır. Üstelik Şampiyonlar Ligi maçlarında bu taktiksel hataların tekrarlanması bir Avrupa sezonunu da hüsranla kapatmamızla sonuçlanır.
Oyun okuma ve taktiksel müdahale eksikliklerinin dışında önemli birkaç probleme daha değinmek gerekiyor. Hatırlanacağı üzere, Burak Yılmaz geçirdiği ciddi bir adele sakatlığının ardından kısa sürede takıma dönüş yaptı ve kadroya girmek istedi. Doktorların ikazına rağmen 18'e alındığı bir maçta önde olmamıza rağmen oyuna sokulması ve ardından tekrar sakatlanması Galatasaray'a az kalsın şampiyonluğa malolacaktı. Burada Hamzaoğlu'nun kulüp doktorları yerine oyuncusunun heyecanına değer vermesi gerçekten akıl alınmaz bir hataydı. Ardından özür dilenmesine ve sözde ders alınmasına rağmen aynı hata Felipe Melo'nun bel fıtığı sakatlığınında da tekrarlandı. Basit bir kupa maçında sakatlığı henüz iyileşmiş Melo ile başlanması ve maçın büyük bir bölümünde oyuncunun sahada tutulması Burak Yılmaz olayında yapılan hatanın tekrarıydı fakat burada hocanın şansı yaver gitti ve Melo'nun sakatlığı nüksetmedi. Bu iki olay bize Hamzaoğlu'nun bazı oyuncuların isteklerine fazla taviz verdiğini ve gördüğü yanlıştan ders almadığını gösteriyor. Bu da gelecek için fazlasıyla sıkıntılı bir durum.
Bir başka sıkıntı da hali hazırdaki kadroya karşı duyulan romantize edilmiş güven duygusu. Evet, bu seneyi kurtaran güç Hamzaoğlu ve Albayrak'ın kadroya pompaladığı güvendir. Bu sayede oyuncuların motivasyonu yükseldi ve eldeki oyuncu grubundan verim alınabildi. Fakat yabancı serbesiyetine gireceğimiz yeni sezonda bu kadro yapısıyla başarı kesinlikle imkansız. Rakiplerin ciddi takviyelerle gireceği bir sezona eğer bu kadro yapısıyla girersek Hamzaoğlu önümüzdeki sezonu bitiremez. Üstelik Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak'ın olmayacağı bir sezonda Hamzaoğlu'nun eldeki yerli oyuncu gurubunu aynı verimde kontrol edebilmesi de zor gözüküyor, bu nedenle takıma kaliteli yabancı oyuncu takviyesi elzem. Hamzaoğlu'nun bu konuda ne kadar başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek ama kısa süre içinde verilen demeçlere bakılırsa yönetimin Hamza Hoca'yı çok ciddi şekilde desteklemesi gerek. Aksi halde Türkiye'deki oyuncu havuzunun dışına çıkıp başarılı transfer yapmak pek olası değil gibi gözüküyor.
Açıkçası bütün bunlar değerlendirildiğinde Hamzaoğlu ile yeni sezona başlamak ciddi bir yönetsel risk fakat bir de şöyle bir gerçek var ki, öyle ya da böyle, ilk sezonunda onca zorluğa rağmen iki kupa kaldırmış bir teknik direktöre şans vermemek de realistik bir yaklaşım değil. Gördüğümüz kadarıyla Hamzaoğlu egosu düşük ve olumlu eleştiriye açık bir insan. Yeni yönetimin Hamza Hoca'ya bu sene yaptığı hataları göstermesi ve ona hem gelişiminde hem de transferde yardımcı olması çok önemli. Eğer ki Hamzaoğlu yanlız bırakılırsa, bu sene yaşanılan başarılar çok kısa zamanda unutulur ve ibre tersine döner. Bizden uyarması...
Oyuncu seçimleri ve kadronun yetersizliği konusunda Cüneyt Tanman a güveniyorum kendisi scout konusundada oldukça başarılı bir isim. Ayrıca bu yönetimin ipleri çokta Hamza hocaya teslim etmeyeceğini düşünüyorum zaten tecrübesiz ve ağırlığı olmayan birisi bu yüzden yönetim kendi ağırlığı gösterip öncelikle kaliteli 3-4 yabancı arkasındanda takımın oyunu hızlandıracak koşu mesafesi yüksek deparlı oynayan oyuncuların takıma ekleneceğini en azından eklemesi gerektiğini düşünüyorum bunları göremeyecek kadar aptal olduklarını sanmıyorum. Özelliklede Cüneyt Tanman ın bu noktada etkisi olur Albayrak gibi gaz adamı değil zaten futbolu bildiğini düşündüğüm daha profesyonel birisi yeni başkanda öyle cin gibi bir adama yaş kazığa bel bağlamayacağını sanmıyorum.
YanıtlaSil