Yanlış yapılanmanın hazin sonu..

Büyük beklentilerle girilen, bu doğrultuda önemli transferlerle güçlendirdiği kadrosuna rağmen kesinlikle unutulması gerekilen bir sezon oldu Yenilmez Armada adına. Yabancı kuralının değişmesiyle hedefini büyüten, bir yıl önce yaşadığı TOP8 başarısını sürdürmek ve 2 yıldır koç Ergin Ataman’la yaptığı yatırımın karşılığını almak isteyen, ligde şampiyonluk Avrupa’da başarı hedefiyle yola çıkan Galatasaray basketbol şubesi tam anlamıyla hayal kırıklığı yarattı. Belki de sezonun en büyük hayal kırıklığı olabilir. Her şeyden önce son 3-4 yıldır alışılagelmiş ‘son topa kadar mücadele’ mottosunun çok uzağındaydı. Tabi ki bunun bir çok sebebi de mevcut. Yatırılmayan maaşlar, kaçan oyuncular, yaşanılan sakatlıklar ve daha birçok sebep sayılabilir ancak bunların hiçbiri birkaç özel maç dışında sahada savaşmamayı açıklayamaz.

Öncelikle yönetim katında çok kötü yönetilen bir sezondu geçtiğimiz sezon. Sezon öncesi sponsor sorunu çözülemedi. Mevcut bütçenin çok üzerinde bir kadro kuruldu ve bu durum sezon içinde büyük krizlere sebebiyet verdi. Takımın omurgası sayılabilecek Furkan&Arroyo ikilisi takımdan ayrıldılar. Sezon ortasında büyük bir kadro sirkülasyonu oldu. Ödenmeyen maaşlar oyuncuların huzurunu kaçırdı ve aidiyet duygusunu oldukça zedeledi. Çoğu oyuncumuz sezon ortasında kendisine kulüp arıyordu. Bu da takım olabilme ihtimalimizi oldukça düşürdü ve herkes bitse de gitsek havasına girdi. Bu da parkeye olumsuz yansıdı. 

Bu kötü geçen sezonun bir diğer sorumlusu da koç Ergin Ataman’dır. Önceki iki yıl efsaneler yarattığı kadro mühendisliği konusunda bu sefer sınıfta kaldı koç. Jawai ısrarı, Smith, Vougioukas ve Aradori’den çok çabuk vazgeçmesi, takım olarak kötü gidişimize hamle yapamaması bunlardan bazıları ve tabi ki Ergin Ataman'ın omuzlarında büyük bir yük vardı sadece işini yapmaya odaklanamadı. Adeta bir şube sorumlusu gibi idaresel işlerle de oldukça haşır neşir oldu ve bu da koçun yıpranmasına ve en iyi yaptığı iş olan parkeye odaklanmasına engel oldu. Kazanılması gereken bütün maçları kaybettik neredeyse ki geçtiğimiz sezonlarda kazanmamız gereken maçlarda gerek taktiksel olarak gerekse maç hazırlığı olarak kusursuza yakın performanslarımız vardı. Normal sezonda yapılan %50 galibiyet yüzdesi (15-15) son yıllarda yakaladığımız en düşük galibiyet yüzdesi. Play-offlarda ve normal sezonda 6 kişi ile yendiğimiz Fenerbahçe Ülker maçları dışında neredeyse hiçbir maçta adına yakışır oynayamadı Yenilmez Armada. Euroleague arenasında da durum pek parlak değildi. Sorunların artması ile TOP16 adeta oyuncuların ve taraftarların üstünde bir yük haline gelmişti. Belki de tek güzel yanı genç Aslanlarımız Ege Arar, Kristijan Nikolov ve Göktürk Ural’ın bu arenada süre bularak tecrübe kazanmalarıydı.

Unutulması gereken bu sezonda akıllarda kalması gereken tek şey Sinan Güler’in geçirdiği evrim olmalı. Tecrübeli yıldızımız sezon başında kendisine biçilen rolün çok üstüne çıktı. Kaçan oyuncular ve sakatlıklar sonrası adete takımı sırtladı. Savunmada emek koyup hucümda çok sorumluluk olmayan bir isimken hücumda da takımımızın bir numaralı skor opsiyonu oldu. Avrupanın en değerli combo guardlarından biri olduğunu kanıtladı Sinan. Önümüzde ki yılda yaşadığı bu efsanevi sezona layık oyanamaya devam eder umarım Aslan parçası.

Kötü geçen bu sezonun ardından herkes sezonun özetini iyi yapmalı ve bu sene yaşanan sorunların önümüzde ki yıl yaşanmaması adına gerekli önlemleri almalı. Bu bağlamda yeni gelen yönetimin basketbola bakış açısı çok önemli burada. Çünkü basketbol Galatasaray ailesinin en önemli branşlarından bir tanesi ve burada adına, tarihine yakışır bir Galatasaray olmalı. Koç Ergin Ataman’da yaptığı açıklamalarda gerekli çıkarımları yaptığını zaten belirtmişti. Umarım önümüzde ki sezon yeniden çıkışa geçen bir Yenilmez Armada izleyebiliriz. Ergin Hocanın daha önce söylediği gibi; Galatasaray’ın olduğu hiçbir platformda rakip takım favori olamaz.