Riekerink: Önemli olan, kaç kere düştüğünüz değil; kaç kere yerden kalktığınız..

Beşiktaş karşısında ilk yarıda etkili oynamasına rağmen ikinci yarıda kalesinde gördüğü golle sahadan 1-0 mağlup ayrılarak Süper Lig'de bitime 2 hafta kala 5.lik şansını zora sokan Galatasaray'da karşılaşma sonrasında teknik direktör Jan Olde Riekerink basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Takım halinde çalışmaya 1 ay önce başladıklarının altını çizen Hollandalı teknik adam takımın gösterdiği gelişimden mutlu olduğunu ancak kazanarak özgüvenlerinin yükselmesi gerektiğini belirtti. Jan Olde Riekerink'in derbi sonrası açıklamalarının tamamı şu şekilde..

GALATASARAY GİBİ OYNAMAK İSTEDİK..
Takım hâlinde çalışmalara Nisan’ın ilk gününde başlayabilmiştik; çünkü daha öncesinde bazı oyuncularımız milli takım kampları veya sakatlıklar nedeniyle bizimle birlikte olamamamıştı. Eskişehirspor maçından önce bu gibi sebeplerden ötürü 11 eksik oyuncumuz vardı. Bu yüzden aslında biz ekip olarak 1 Nisan’da tam anlamıyla çalışmaya başlamış olduk, Beşiktaş maçına kadarki bölüm için konuşursak eğer, bir ay ve dokuz gün yalnızca. Uzun bir süre sayılmaz; üstelik sürekli maçlar oynadığımız için yeteri kadar derin antrenman yapma fırsatımız da olmadı. Beşiktaş karşılaşması özelindeki en önemli hedeflerimizden biri, insanların sahadaki takımın Galatasaray gibi oynadığını hissetmesi ve bununla gurur duymasını sağlamaktı. Oynama şekli, topa sahip olma, tutku, rakip üzerinde kurulan baskı ve sahaya kalbini koyma… Tüm bunları bir arada yapmayı hedefleyerek sahaya çıktık. İlk yarıda taraftarlar ve oyuncular arasında kurulan iletişimin nedenlerinden birinin de bu olduğunu düşünüyorum.

FİZİKSEL DÜŞÜŞ VE SNEIJDER'IN SAKATLIK DÖNÜŞÜ..
Biz de fiziksel olarak buna karşılık veremediğimiz anlar yaşadık, ilk yarıya göre aynı seviyede kalamadık. Sneijder ile maç öncesinde 60 dakika oynaması konusunda anlaşmıştık. Sakatlıktan henüz çıkmıştı. Hem onun sağlığını, hem de önümüzdeki üç maçı düşünmek zorundaydık. Devre arasında da bunu konuştuk, açık bir konuydu. Beşiktaş’ın golünden sonra bazı işler bizim adımıza yolunda gitmemeye, iyi yaptığımız şeyleri de aynı seviyede tekrarlayamamaya başladık. Ama bu noktada güzel bir sözü hatırlatmam gerekiyor: Önemli olan, kaç kere yere düştüğünüz değil; kaç kere yerden kalktığınızdır. Golden sonra biz bunu yapamadık. Golden sonra geri döneceğimize inanmadığımız bir bölüm vardı, ta ki son beş dakikaya kadar. Ardından takım tekrar kendine geldi, daha ileride oynamaya başladı, taraftarların desteğini arkasına aldı. Ancak golün ardından bir süreliğine iletişimi kaybettik ve bazı işler de yolunda gitmemeye başladı. Son beş altı dakikada skoru bulmak için denemeler yaptık, hatta Muslera da ileri çıktı. Benimle iletişim kurduğunda zaten orta sahaya kadar gelmişti. O an, ona ya, ‘geri dön’ diyecektim ya da ileri gitmesine izin verecektim. Takıma hücum anlamında da katkı vermek için istekliydi, ben de orada olmasına karşı çıkmadım. Bu, aslında sadece Nando ile ilgili değil; takımın gösterdiği gelişimin, kendilerini adamaları ve başarmak istemelerinin bir yansıması.

Bir teknik adam olarak sadece kısa dönemi değil, aynı zamanda oynanan maçın sonrasını da düşünmeniz gerekir. Wesley, sakatlıktan yeni dönmüştü; bu gibi durumlarda özellikle de ilk maçı iyi planlamanız gerekir. Üstelik diz ardı kirişi (hamstring), kaslarla ilgili ve aldatıcı bir sakatlıktır. Rizespor maçında bunu yaşamıştık, o bölgede bir zorlanma hissettiğinde riske etmemek için kenara gelmek zorunda kalmıştı. Sezon sonuna yaklaşmışken, onu uzun süreli kaybetmemek adına da bu durumu iyi planlamalıydık. Sağlık ekibiyle iyi bir işbirliği yürüttük. Buna göre; ilk yarıdaki durumunu değerlendirdik ve devre arasında bir 15-20 dakika daha oynayabileceği konusunda yeni bir plan yaptık. Kendisinden daha fazlasını istememiz hâlinde onu uzun süreli kaybedebilirdik. O yüzden her şeyi önceden planladık.

GOLÜ TAKIM OLARAK YEDİK..
Gol pozisyonuna girme konusunda daha iyi olduğumuzu söyleyebilirim. Daha önce de bahsi geçtiğinde belirtmiştim; Eskişehirspor’a üç gol atsak da, sadece bir gol pozisyonumuz vardı. Son maça baktığımızda, gol girişimlerimiz oldu. Rakibimiz pozisyonlar buldu; ancak biz de goller atabilirdik. Her an golle buluşabilecek, kaliteli oyuncularımız olduğunu biliyoruz. Ancak bazen son noktada biraz da şansa ihtiyacınız olabiliyor. Takımın ilk yarıdaki akıcı oyununa en önemli katkılardan biri taraftarlardan geldi. İnsanlar, sahada çok koşan, galibiyet için mücadele eden, fedakârlığa hazır bir takım gördü. Bunun sayesinde oluşan güzel bir iletişim vardı, hissedilmesi önemliydi. Oyundan çıkan oyuncular maç boyunca gösterdikleri gayret için takdir edildi her defasında. Donk ise, evet, bir top kaybı yaptı; ama bunun devamında organize olmak için zamanımız vardı ve savunmada pozisyonumuzu da almıştık. Ayrıca Ryan, Fenerbahçe maçında da oynamıştı, o pozisyonda kendisinden istediklerimizi yaparak. Devre arasında ikinci yarı için böyle bir değişikliğe gidebileceğimizi konuştuk. Sadece bir top kaybı yaptı, bilinçli olarak topu kendi kalesine atmadı. Onu oyuna ben aldım, dolayısıyla bu benim sorumluluğumda olan bir durum.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0