STSL | Anca bu kadar..

Spor Toto Süper Lig'in bitimine 2 hafta kala 32.hafta maçları kapsamında ezeli rakibi Beşiktaş'ı evinde ağırlayan Galatasaray, ilk yarısında başabaş bir oyun ortaya koyduğu karşılaşmanın 70.dakikasından itibaren oyundan düştü ve ezeli rakibinin son bölüme girerken Mario Gomez'in ayağından bulduğu gole engel olamayınca sahadan 1-0 mağlup ayrıldı. Bu sonuçla birlikte ligi 5.sırada bitirme şansını oldukça zora sokan Jan Olde Riekerink'in öğrencilerinin derbide ortaya koyduğu futbol haftalardır "yatacak" iddiasında bulunanların yüzüne tokat gibi çarptı.

Süper Lig'de beşincilik iddiasını ve Türkiye Kupası'nda finale yükselerek Avrupa Kupalarına katılma hakkı konusunda takibini sürdüren Galatasaray, bu sezon bir türlü kurgulayamadığı ideal onbirine yakın bir onbirle derbiye çıktı. Muslera'nın önünde Linnes - Denayer - Hakan - Carole, orta alanda Selçuk - Emre ve Sneijder, ön alanda ise Yasin - Sabri ve Podolski onbiriyle mücadeleye başlamayı tercih eden Hollandalı teknik adam Riekerink, geride kalan son beş maçtan itibaren takıma toplu ve topsuz olarak oynamayı öğretmiş olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Orta alanda Selçuk - Emre ve Sneijder gibi defansif özelliği neredeyse hiç olmayan bir üçlüyü tercih ederek oyunun ikinci bölgesini rakibine bırakan Riekerink, takımı topla ileriye taşıyabilecek ve pas oyunuyla rakip yarı alanda etkili olabilecek bir üçlü yaratmış oldu. Ancak işin enteresan tarafı, ilk yarıda dalga dalga gelen ve rakibine adeta top göstermeyen bir Galatasaray izledik. Geriye çekilen, derbi stresine giren taraf Beşiktaş olunca maçın ilk çeyreğini son derece rahat ve üstün oynayan taraf olmuştuk. Beşiktaş'ı böyle yakalıyorsanız, atmanız gerekiyor. Aksi takdirde son dönemde oldukça formda bir hücum hattı olan rakibiniz karşısında "taraftar baskısı olmadan" kazanmanız oldukça zor. Ki öyle de oldu..

25bine yakın taraftarın bulunduğu derbide Galatasaray ne taraftar baskısı kurabildi, ne rakibini baskı altına alabildi ancak oyun olarak ilk 30 dakikalık bölümde Beşiktaş karşısında üstündü. Takım halinde istekli, arzulu, coşkulu ancak en önemlisi mücadele gücü yüksek bir Galatasaray sahaya çıkınca, şampiyonluk mücadelesi veren Beşiktaş'ta ufak çaplı bir şok yaşadı. Atiba - Oğuzhan ve Sosa üçlüsüne karşı orta alanı rakibine vermesi beklenen, fizik olarak ortasahada zorluk yaşaması beklenen taraf Galatasaray olmasına rağmen rakibinin tüm pas kanallarını kapatan ve oyuna hükmeden tarafın Galatasaray olması fazlasıyla ironikti. İlk yarıda forvetsizliğin sıkıntısını fazlasıyla çektiğimizi söylemek mümkün, keza Podolski'nin duvar olduğu pozisyonlarda veya kanat varyasyonlarında içeriye devrilecek bir oyuncumuzun olmadığı pozisyonlarda rakip ceza sahasındaki boşluk çok net bir şekilde sırıttı. Ancak ikinci yarıda ayaklanan, toparlanan bir Beşiktaş vardı. Sosa'nın yararlanamadığı üç net pozisyon, orta sahada daha dinamik ve etkili bir Beşiktaş, kanat varyasyonlarıyla tehlike yaratmak istemeye başladığında oyuna hakim olan taraf oldu. Hepsinden ziyade, sezon başından beri yaşadığımız kondisyon sıkıntısı ve 70'den sonra oyundan düşme bu maçta da kendisini gösterdi. Gerçekleştirilen değişiklikler sonrasında takımın oyun karakterinde de değişikliğe giden Riekerink, orta alanda gerçekleştirdiği Sneijder - Donk değişikliği sonrasında takımın orta alandaki defansif gücünü biraz daha arttırırken hücumdaki kreatifliğini düşürmüştü. Ayrıca sakatlık sonrası takıma katılan Hollandalı oyuncunun 60-65 dakikalık enerjisi de bitmişti, ki Bilal Kısa hamlesi belki mentalite olarak takımda birşeyleri değiştirmeyecekti ancak Donk hamlesi takımı biraz daha geriye çekti. Fakat devre arası takıma katılan Donk, alan paylaşımı ve top karşılama konusunda kendi yeteneklerine ihanet edince baskıyı arttıran rakip takımın golü bulması çok zor olmadı.

Derbi oynuyorsanız yakaladığınız fırsatlarda, oyuna hükmettiğiniz zaman golü bulmanız gerekiyor. Aksi takdirde bir anlık dalgınlık veya bir hata tüm emeklerinizin çöpe gitmesine sebep olabiliyor. Galatasaray için lig maratonu çoktan bitti ancak 5.lik için şansımız hala devam ediyor. Osmanlıspor ve Akhisar Belediyespor son maçlarında puan kaybeder; Galatasaray iki maçını da kazanırsa Avrupa Kupalarına katılım hakkını cebine koyuyor. Tabii bir başka şansı, Türkiye Kupası'nı kazanarak iki yıldır devam eden geleneği sürdürmek ve sezonun prestijini sağlamak.. Bir nevi teselli ikramiyesi. Büyük tufanların, fırtınaların yaşandığı açık denizde Riekerink bir şekilde gemiyi limana getirdi. Gemi zarar görmedi mi? Mutlaka gördü ancak altyapı direktörü olarak getirdiğiniz adam haftalar geçtikçe daha iyi futbolla takımı taşıyor. Eldeki malzeme bu.. Sezon başında yapılmayan fizik antrenmanları, transferler, kadro mühendisliğinin acısı işte bu zamanlarda çıkıyor.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0