ZTK | Mutlu son..

Ziraat Türkiye Kupası'nda son iki sezonun şampiyonu Galatasaray, üstüste üçüncü kez şampiyonluk kupasını müzesine götürmek için ezeli rakibi Fenerbahçe ile kozlarını paylaştı. Antalya Arena'da oynanan karşılaşmada rakibi karşısında Lukas Podolski'nin golüyle öne geçen Jan Olde Riekerink'in öğrencileri, gece ile gündüz kadar farklı iki devre oynadığı karşılaşmadan 1-0 galip ayrıldı. Bu galibiyetle birlikte Ziraat Türkiye Kupası'nda üstüste üçüncü kez mutlu sona ulaşan Galatasaray, finansal nedenlerden dolayı Avrupa Kupalarına katılamama cezası aldığı sezonu amorti etmiş oldu.

Rakibi karşısında zorlu finalde Fernando Muslera - Semih Kaya, Jason Denayer, Hakan Balta, Lionel Carole - Selçuk İnan, Emre Çolak, Wesley Sneijder - Yasin Öztekin, Sinan Gümüş ve Lukas Podolski onbiriyle çıkan takımımız, alışageldiğimiz formasyonda sahaya yayıldı. Dörtlü savunmanın önünde merkez oyun kurucu olarak oynayan Selçuk, ortasahada ön alana daha yakın oynayan ve pas oyununa katılan Emre, sakatlık dönüşünde bir türlü istenilen düzeyde dönemeyen ve derbide 45 dakika forma giyebilen Sneijder'in oyun aklıyla Galatasaray hiç kuşkusuz sezonun en önemli maçında kelimenin tam anlamıyla çatır çatır top oynadı. Fenerbahçe ile oynadığı son lig maçında 90 dakikada sadece 3 şut atan Galatasaray, finalde ilk yarım saatte 5 kez rakip kaleyi yoklayan taraf olmuştu. Rakip kalede yedek kaleci Fabiano'nun olmasını fırsat bilen takımımız, ceza sahası ve çevresinde kaleyi gördüğünde şut atmaktan çekinmedi. Wesley Sneijder önderliğinde hücumda ince çalışan ve pas organizasyonlarıyla Lukas Podolski'ye şut imkanı yaratan takımımız rakip kalede aradığı fırsatları da buldu. İlk tehlikeli atağını maçın daha 5.dakikasında altı pasın içinde Podolski ile bulan takımımız, devam eden sekansta özellikle duran top organizasyonlarıyla rakip ceza alanda tehlike yarattı. Öne geçiren gol de, bu organizasyonlardan birisinde geldi. Yarım saat geride kaldığında Emre'nin kornerde penaltı noktasına gönderdiği ortaya Denayer dokundu, arka direğe Podolski'nin önüne bıraktı. Alman oyuncu maçın başında yaptığını tekrarlamadı, topu filelerle buluşturdu. Sezonun en golcü ismi olan Lukas Podolski, sarı-kırmızılı forma altında 17.golünü kaydederken kupanın bir ucundan tutmamızı sağladı.

Golden sonra klasikleşmiş Galatasaray izledik. Gole kadar sezonun en iyi performanslarından birisine imza atan takım bir anda normale döndü. Geriye çekilen, arkaya yaslanan, ileriye gitmekten korkan bir takım kimliğine bir anda geçiş nasıl bu kadar keskin oldu bilinmez. Golden sonra geriye yaslanan ve aman ne zaman gol yiyeceğiz diye beklerken devreyi bir şekilde bitirmeyi başardık. İkinci yarı öncesinde sakatlığı sebebiyle kenara gelen Sneijder'in ardından takım olarak oyundan düştüğümüz ve skoru korumaya çalıştığımız alenen ortadaydı. İkinci yarıda Denayer'in bireysel takipçiliğiyle yarattığı pozisyon dışında kaleyi "Çanakkale geçilmez" modunda savunan Galatasaray, tarihinin en çok gol yediği sezonunda savunma performansıyla rakibine gol şansı tanımadı. 

Maçla ilgili yazılacak çok şey var. Oyuncu değişikliklerinden tutun, geriye yaslanmanın ne kadar anlamsız olduğu hakkında uzun uzadıya yazılacak çok şey var. Sayfalarca yazılabilir, bu kararlara dair.. Ama yazılacak en önemli noktalardan birisi berbat geçen bir sezonun ardından, başımıza gelmeyenin kalmadığı sezonu amorti ederek ve Türkiye Kupası'nda tarihe geçerek noktalamayı başardık. Milli takımdan izin alan Muslera, sakatlığına rağmen oynamak isteyen Sneijder, kariyerinin gerçek teknik direktörlük deneyiminde takımı belirli bir seviyeye getiren Riekerink.. Teşekkürler çocuklar!

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0