Rakibe Saygı: Gençlerbirliği..

Süper ligin 7. haftasında rakip ligimizin gediklilerinden Gençlerbirliği olunca “rakibe saygı” köşesini yazmamak olmazdı. Son yıllarda eski görüntüsünden uzak olsa da ligimizin en bilinen baş altı takımıdır Gençlerbirliği. Her zaman üç büyüklerin sevmediği deplasman olmayı başarmıştır. Neredeyse bedavaya alıp üç büyüklere, hatta Real Madrid’e milyon dolarlara sattığı futbolcularla meşhurdur, futbolcu pazarıdır. 35 senedir İlhan Cavcav’ın yönettiği, Ankara’nın ilk sivil kulübü Gençlerbirliği’nin efsane futbolcuları, teknik direktörleri, başkanları ve kuruluş hikayesini yazmak çok keyifli oldu. Buyurun size maç günü yazısı, Ankara’nın Gençlerbirliği…


1923 yılında Ankara Sultani’si (Atatürk Lisesi) öğrencileri tarafından kurulmuştur. Kurulma hikayesi de ilginçtir. Okul takımına seçilen kadroyu beğenmeyen öğrenciler, alternatif bir kulüp kurarak okul takımlarına rakip olurlar. Daha sonra aradaki buzlar erir ve iki kulüp Gençlerbirliği adı altında birleşir. Alternatif kulübü kuran öğrenciler de öğretmenlerine Ankara’nın meşhur kırmızı – siyah gelinciklerinden hediye ederler. Böylece kulübün rengi de ortaya çıkmış olur: Kırmızı – siyah!

32 sezon oynanan Ankara Amatör Ligi’nde en fazla şampiyon olan takım Gençlerbirliği’dir. Kırmızı siyahlılar tam 10 defa zafere ulaşmayı başarmışlardır. 1966 yılında süper ligde ilk 3’e girerek Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın birini saf dışı bırakmayı başaran ilk Anadolu takımı olmuştur. 1970 yılında küme düşen Gençlerbirliği, 1979 yılında üçüncü lige kadar geriler. 1981 yılında kulüp tarihini etkileyen hamle gelir ve İlhan Cavcav kulüp başkanı seçilir. Cavcav yönetiminde kısa süreli bir ikinci lig serüveni tekrar yaşasa da Gençlerbirliği kulübü en parlak dönemini yaşar ve hala yaşamaktadır.

Andre Kona: 1993 yılında Cavcav tarafından Güney Afrika’da keşfedilip yok pahasına transfer edilir. Arkadaşları Moshoeu ve Kushe ile meşhur üçlüyü oluştururlar. Anadolu kulüplerinde oynayıp 100’ler kulübüne girmeyi başaran tek futbolcudur. En güzel golü 1993-94 sezonunda Hayrettin’e attığı goldür. Sıfıra kadar inip Hayrettin’in üzerinden ters doksana aşırtmıştır topu. Hayrettin de her zamanki gibi pozisyonu bırakıp kendisine “ne seviniyorsun gol olmadı ki” demiştir. Adam yediği golü aut zannediyor ciddi ciddi, iki şampiyonluk yaşadık, Manchester United’i eledik bu adamla; çok büyüksün Galatasaray.

John Leshiba Moshoeu: O kadar iyi, o kadar naif, o kadar teknik ve lider bir futbolcuydu ki 33 yaşında Fenerbahçe’ye transfer olmuş 41 yaşına kadar üst düzey futbol oynamıştı. Kona’yla ikisi o kadar iyiydiler ki vasat Kushe hala akıllardaysa bu ikisinin sayesindedir. Kariyerinin çoğunu Kocaelispor’da geçirse de Türkiye’ye Gençlerbirliği formasıyla adım atmış ve gönüllere böyle girmiştir. İsminin okunuşu konusunda çeşitli rivayetler uzun süre gündemi meşgul etmiş, bir Maraton programında Şansal Büyüka “Hocam ben kendisine bizzat sordum, Moşe’nin soyadı Moşoyu diye okunuyormuş” diye son noktayı koysa da kimse Moşoyu dememiştir.

Geremi Njitap: 19 yaşında İlhan Cavcav tarafından keşfedilip Gençlerbirliği’ne kazandırılmış, 21 yaşında Toshack tarafından 5 milyon dolara Real Madrid’e transfer ettirilmiştir. Toshack’ın Türkiye’en bir diğer transferi tam 18 milyon dolar ödediği Elvir Balic’ti. Balic tutunamadı ama Geremi tutundu eflatun beyazlı dünya devinde. Öyle ki Zidane’li, Figo’lu, Ronaldo’lu “Los Galacticos”un bir parçası olmayı başardı. Buradan da Chelsea’ya transfer olup Mourinho’nun takımının bir parçası olmayı başardı. Daha sonra Newcastle United’e transfer olup Michael Owen gelene kadar takımın kaptanlığını da yapan Geremi son noktayı tekrar Türkiye’ye dönerek Ankaragücü’nde koymuştur. Bütün bu kariyere rağmen Banu Alkan’ın “Neremi Neremi” şarkısıyla akıllara gelmektedir, ulan Televole…

Efsane hoca Ersun Yanal: Gençlerbirliği’ne en başarılı dönemini yaşatmıştır. Ligde üçüncü bitirdiği Ankaragücü’nden olaylı bir şekilde Ankara’nın diğer tarafına geçmiş, Gençlerbirliği’nde de lig üçüncülüğü yaşamış ve efsane Uefa kupası maçları çıkarmıştır. Üçüncü olduğu 2002-03 sezonunda haftalarca şampiyonluk adayı olarak gösterilmiştir. O kadrodaki birçok vasat altı futbolcuyu milli takım düzeyine çıkarmış, Fenerbahçe’ye sattırmıştır. 2 sezon Gençlerbirliği’nde kaldıktan sonra Şenol Güneş’in yerine milli takımın başına geçerek Gençlerbirliği macerasını noktalamıştır. 2003-04 sezonunda Uefa kupasında gösterdiği başarı, ki Benitez’in Valencia’sını kupada mağlup eden tek takım olmuştur, Gençlerbirliği’nin Uefa’nın remi sitesinde en sürpriz takım olarak lanse edilmesini sağlamıştır.

Efsane başkan İlhan Cavcav: 1981 yılından itibaren 35 senedir aralıksız olarak takımın başındadır. Uzun süre Gençlerbirliği’ni baş altı takımı olarak tutmayı başarmış, parlatıp büyük takımlara iyi bonservislerle sattığı futbolcularla hem kulübe para kazandırmış, hem de Türk futboluna birçok yetenek kazandırmıştır. Şimdilerde futbolcunun yanı sıra Türk futboluna teknik direktör kazandırmayı da kendine destur edinmiş, İrfan Buz’dan sonra İbrahim Üzülmez’i Türk futboluna kazandırmıştır.

Hem Galatasaray hem Gençlerbirliği’nde forma giymiş futbolcular:

En önemli isim hiç kuşkusuz Ergün Penbe’dir. İlhan Cavcav’ın scoutinginin bir ürünü olarak Kilimlispordan Gençlerbirliği’ne kazandırılmış, oradan da Galatasaray’a transfer olarak Türk futbolunun efsaneleri arasına adını yazdırmıştır.

İkinci en önemli isim de Ümit Karan’dır. Futbolda Bosman kurallarının henüz tam kabul edilmediği yıllarda Türkiye’de sözleşmesi biten futbolculara hala bir bonservis bedeli ödenmesi gerekmekteydi. Fakat aynı futbolcu Avrupa’dan bir takıma giderse bonservis bedeli ödenmiyordu. İlhan başkan da haliyle takımın en önemli silahı için sağlam bir rayiç talep ediyordu. Mehmet Cansun başkanlığındaki Galatasaray yönetimi kuralların bu boşluğu iyi kullanarak Ümit Karan’ı Avrupa’da bir takıma transfer ettirmiş, oradan da Galatasaray’a getirmiş, İlhan Cavcav’ın kariyerinde yediği tek golü atmışlardı.

Osman Coşkun da 18-17 biten Gençlerbirliği - Galatasaray maçında Hayrettin’e son penaltıyı atan futbolcu olarak Galatasaray’a transfer edilmiş, gereksiz bir transfer olmuştur. Böyle transfer mi yapılır.

Bogdan Stancu: Gheorge Hagi döneminde Romanya’dan Zapata ve Culio ile transfer edilen santrafor şu anda Gençlerbirliği’nin başarısı için ter dökmektedir.

Bülent Akın: Lucescu’nun prensi Bülent Akında 2003-04 sezonunda Gençlerbirliği formasıyla boy göstermiştir.

Mehmet Polat da her iki takımın formasını giyen futbolculardandır.

Şu anda formamızı giyen milli futbolcumuz Yasin Öztekin de Türkiye'ye Gençlerbirliği forması ile ayak basmıştır. İlhan Cavcav bu futbolcudan da para kazanamamıştır.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0