Lionel Carole: Derbiler bizim ve taraftarlar için çok özel..

Geçtiğimiz sezon Fransız ekibi Troyes'tan transfer edilen Fransız sol bek Lionel Carole, hafta sonu oynanacak olan derbi öncesinde yayıncı kuruluş Lig TV'nde özel bir röportaj verdi. Takım olarak iyi bir dönemi geride bıraktıklarını belirten Carole, geçtiğimiz sezon transfer teklifi aldığında pek fazla düşünmediğini ve Galatasaray'a transfer sürecinin oldukça hızlı olduğunu dile getirdi. Transfer sürecinden İstanbul'daki hayatına, takımın performansından Kadıköy'deki derbiye kadar bir çok konuda görüşlerini dile getiren Lionel Carole'un açıklamalarının tamamı şu şekilde..

GALATASARAY'A GELECEĞİMİ DÜŞÜNMEMİŞTİM..

Troyes'te çok iyi bir ekiptik. Takım olarak çok iyi anlaşmakla birlikte çok iyi bir gruptuk. Dolayısıyla bu zaferin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. O sezon bana çok büyük tecrübe oldu ve Galatasaray tarafından fark edilmemi sağladı. Ve bununla birlikte Galatasaray'a gelişim çok hızlı gerçekleşti. Hemen sezon başında Galatasaray'a transfer oldum ve şu an Galatasaray'ın bir parçasıyım.

Galatasaray bana çok erken bir dönemde transfer teklifinde bulundu ve bu transfer için çok istekliydi. Bundan dolayı Galatasaray'a gelirken hiç tereddüt etmedim. Dolasıyla başka transfer teklifi alacak zamanım da yoktu. Galatasaray'ın isteğini görünce başka bir teklifi beklemeye gerekte kalmadı zaten. Ayrıca o dönem kulübüm Troyes'in finansal ihtiyaçları vardı ve 3 taraf içinde sonu olumlu biten bir anlaşma oldu. 

Fransa'da oynarken açıkçası böyle büyük bir kulübe transfer gerçekleştireceğimi düşünmüyordum. Ama futbol çok hızlı ilerleyen ve gelişen bir oyun. Bir gün bir baktım ve kendimi Galatasaray'da buldum. Şu an Galatasaray'ın bir parçasıyım ve burada olmaktan gayet mutluyum. 

Türkiye'yi az çok tanıyordum, ülke konusunda "sıfır" değildim açıkçası. Türkiye Ligi her ne kadar Avrupa'da ki 5 büyük ligden biri olmasa da takip edilen bir lig. Özellikle Galatasaray ve Galatasaray gibi büyük kulüpler Avrupa Kupaları'nda takip ediliyor. Türkiye'ye gelmeden önce daha önce Bursaspor'da oynayan Bakambu'ya danıştım. Bakambu ile gençken birlikte oynamıştık. Buraya geldim ve Galatasaray'ı gördüm, kulübün alt yapısını gördüm. Benim için önemli olanlar bunlardı. Galatasaray'ı beğendim ve burayı sevdim.

BENİM POZİSYONUMDA REKABET DAHA AZ..

Galatasaray'a imza attığımda bana kulübü ve kadroyu tanıttılar. Ben Telles, Hakan Balta ve Olcan'ın o dönemde Galatasaray'da olduğunu biliyordum. Ben rekabeti bilerek buraya geldim. Rekabet bana göre bir fren değil, aksine takımın motivasyonunu daha da arttıran bir olgu. Sahaya çıktığında elinden geleni yapmak zorunda hissediyorsun. Bu sezon Telles ve Olcan ayrıldılar. Benim mevkimde daha az bir rekabet var. Ancak bu benim için hiçbir şeyi değiştirmedi. Hala sahaya çıktığımda yüzde yüzümü veriyorum.

Benfica'nın rezerv takımında bir gol atmıştım. Ben burda mücadele etmek için varım. İlle gol atmak zorundayım diye düşünmüyorum. Bu olacaksa olur zaten. Ben takımımla birlikte zafere ulaşmak için varım. Takımıma yardımcı olmak için gerektiğinde gol atarım. 

Geçtiğimiz sezon benim için adaptasyon dönemiydi. Burada tanımadığım oyuncularla oynuyorum ve elbette Galatasaray daha önce oynamadığım kadar büyük bir kulüp. Yinede geçtiğimiz sezona iyi başladığımı düşünmüştüm. Taki sakatlık yaşadığım döneme kadar. Sakatlığımın ardından 1,5-2 aylık bir iyileşme dönemi yaşadım. Ancak bu sezon takıma iyi adapte oldum diyebilirim ve bunun avantajını görüyorum. Kendimi iyi hissediyorum ve elimden geldiği kadar sahaya çıktığımda maksimumu yapmaya çalışıyorum. 

DÖNGÜYÜ ÇEVİRMEK BİZİM ELİMİZDE..

Fenerbahçe mücadelesi nasıl bir maç olur bilemiyorum ama biz iyi hazırlanıyoruz. Geçtiğimiz hafta milli takım arası vardı ve takımımız yavaş yavaş toplanıyor. 2 oyuncumuz daha takıma katılacak. Biz sahaya çıkıp elimizden gelenin en iyisini yapmak istiyoruz. Puanlar almak için çalışacağız. Kuşkusuz zorlu bir maç olacak ve bunun farkındayız. Ben bu zorlu mücadele ve meydan okuma için hazırım. 

Geçtiğimiz yılda Kadıköy'de uzun zamandır kazanamamamız ile ilgili diyaloğu hatırlıyorum. Bu aşmamız gereken bir durum. Biz artık bu derbiyi kazanmalıyız ve kazanırsak bizim için çok iyi olacağının farkındayız. Bu derbiye iyi hazırlanıyoruz. Sahaya çıktığımda elimizden gelenin en iyisini yapacağımızdan şüphemiz yok. Biliyoruz ki bu döngüyü tersine çevirmek bizim elimizde. Neden bu hafta sonu kazanmayalım?

Biz derbileri sezon dışı maçlar olarak görüyoruz. Yani ligin bir parçası gibi değilde, sonuçları ağır olacak bir maç olarak görüyoruz. Bu açıdan derbiler bizim için çok önemli. Dediğim gibi derbilerin sonuçları hem bizim hem de taraftarlar için ağır olabiliyor.

KUSURSUZ DEĞİLİM ANCAK BUNLARI SÖYLEMEM

Bu sezon taraftarlarımızı her maçta görmek mümkün. Bizim sahamızda özellikle olağanüstü bir atmosfer söz konusu. Aynı şekilde deplasman maçlarında da aynı durum söz konusu. Deplasmanda da evimizde gibi hissediyoruz kendimizi. Ben Fransa'daki arkadaşlarıma bahsederken taraftarımızla çok övünüyorum. Çünkü biliyorum ki taraftar bize her şeyi kazandırabilecek bir güç.  

Elbette geliştirmem gereken bir çok yönüm var. Her maçımı izliyorum. Çoğu zaman performansımdan az memnun oluyorum. Çünkü geliştirmem gereken bir çok yanım var. Hiçbir oyuncu kusursuz değil. Kötü ve güçlü yanlarımı söylemek istemiyorum. Çünkü rakibimiz Fenerbahçe bu röportajı izleyebilir.

İDOL OLARAK MAXWELL'İ ÖRNEK ALIYORUM..

İdol olarak belirlediğim tek bir oyuncu yok kafamda. Hiç bir futbolcu kusursuz değil. Dolayısıyla kimi oyuncuların farklı yanları iyi olabilir. Ben bunları örnek almaya çalışıyorum. İsim vermem gerekirse Paris Saint Germain'de oynayan Maxwell'i söyleyebilirim. Kendisi iyi pas tekniğine sahip olan, zeki bir oyuncu. Başka isim söylemem gerekirse Marcelo ve Alaba'yı da ekleyebilirim. Her ikisi de ofansif olarak çok güçlüler. Modern futbolda ofansif bekler takıma çok önemli katkı sağlıyorlar. 

Kariyerimin başında amacım bazı şeyleri öğrenmek, iyi bir futbolcu olmak ve kendimi geliştirmekti. Tabi ki hayallerim vardı, kariyerimin başında. Ama ben daha çok şimdiki zamana odaklanmayı tercih ediyorum. 5 yıl içinde kariyer hedefim hala bu işi yapmak ve futbol oynamak. Söylediğim gibi ben şimdiki zamana odaklanmak istiyorum.

İSTANBUL DAHA GÜZEL..

İstanbul'da hoşuma gitmeyen tek şey trafik...Trafik haricİnde İstanbul güzel bir şehir ve çok hoşuma gidiyor. Ama dediğim gibi tek kötü yanı trafik sıkıntısı. Ama Paris'le kıyaslamam gerekirse havanın Paris'e göre burda daha iyi olduğunu söyleyebilirim. 

İstanbul'da beslenme adına herşey var. Türkiye'de iyi beslenmeye çalışıyorum. Çok fazla Türk mutfak kültürünü bilmiyorum. Fransa'da daha çok Türk yemekeleri diyince aklımıza fast food geliyor. Örneğin; kebap. Fransa'da dönere kebap diyorlar. Bu fast food olarak sunulduğu için Fransa'da Türk mutafğında spesyel olarak bunu seviyordum.

TÜRKÇE BENİM İÇİN ZOR ANCAK ÖĞRENİYORUM..

Fransızca elbette zor bir dil. Buraya gelmeyi ben tercih ettim ve futbol oynadığım ülkenin diline ait bazı kelimeleri öğrenmeyi tercih ettim. Bu yüzden Türkçe öğrenmek biraz zaman alıyor. Ana dilim Fransızca ve Türkçe bana biraz karmaşık geliyor. Türkçe'de öncelikle selamlaşma ve vedalaşma ile ilgili kelimeleri biliyorum. Birde restauranta gittiğimde Türkçe olarak iyi sipariş veririm. 

Saha içerisinde de görüyorsunuz, takımda çok güzel bir atmosfer var. Ama en iyi anlaştığım oyunculara gelirsek elbette Fransızca konuşan oyuncularla saha iyi anlaşıyorum. Cavanda ve Chedjou gibi.

MUSLERA'YI HERKES SEVİYOR.. 

Muslera'yı herkes seviyor ve bana herkes onu soruyor. Muslera sadece saha içersinde değil saha dışında da bana çok şey katıyor. Muslera sahadayken takıma bir güven veriyor. Bir defans oyuncu olarak Muslera ile oynamak benim için büyük bir zevk.

Bruma bu sezon takıma tekrar katılmasıyla birlikte bize güç kattı. Bazı olmayan yanlarımızı tekrar güçlendirdi. Özellikle ofansif anlamda. Bruma'nın sezona iyi başlaması takımımız içinde bir avantaj oldu. Bruma iyi bir oyuncu ve onunla oynamaktan memnunum elbette.