STSL | Konya'dan 3 puanla döndük..
Jan Olde Riekerink yönetiminde ligin ilk yarısını liderin 3 puan gerisinde kapatan Galatasaray, ligin ikinci yarısına ligde 19 maçtır yenilmediği Konyaspor ile başladı. Rakibini 50.dakikada Sabri’nin attığı golle 1-0 mağlup etmeyi başaran takımımız rakibi karşısındaki serisini 20’ye çıkartmış oldu. Konyaspor karşısındaki aldığı galibiyetle puanını 36’ya yükselten takımımız, ligin ikinci yarısına iyi bir başlangıç yapmış oldu.
Takımımız karşılaşmaya Muslera, Sabri, Semih, Hakan Balta, Carole, de Jong, Selçuk, Linnes, Josue, Sneijder ve Eren Derdiyok onbiriyle çıktı. İlk yarıda çok kötü bir futbol sergileyen takımımız, ilk yarıda sadece 3.dakikada Carole’nin ortasından Josue’nin kafa vuruşuyla etkili olabilirdi. Rakibi karşısında hücumda hiçbir şey yapamayan takımımız, savunmada da kötü bir görüntü sergiledi ve ilk yarıda Konyaspor’un çok net 3 pozisyona girmesine sebep oldu. Bu pozisyonlarda rakibimizin beceriksiz olması ise ilk yarıdaki en büyük şansımızdı. Takımımız ikinci yarıya Josue-Rodrigues değişikliğiyle başladı. Yeni transferimiz Garry Rodrigues’in oyuna girmesinin ardından hareketlenen takımımız, 50.dakikada Rodrigues’in çevirdiği topta Sabri’nin vuruşuyla golü buldu ve 1-0 öne geçti. Golün ardından özellikle Rodrigues ile etkili olmaya devam eden takımımız, 68.dakikda rakibine verdiği pozisyonda Hakan Balta’nın kritik müdahalesiyle golü önledi. Konyaspor’da 71.dakikada Ali Çamdalı’nın gördüğü kırmızı kartla oyun üstünlüğünü alan takımımız, skoru korumayı başardı ve karşılaşmadan galip ayrılarak puanını 36’ya yükseltti.
İlk yarıda rakip kaleye gitmekte zorlanan, sahada çok kötü bir Galatasaray vardı. Açıkcası bu oyun çok da sürpriz değildi çünkü hücum planı olmayan, tamamen oyuncuların bireysel yetenekleriyle ilerleyen takımımızın, kanatta Josue-Sabri oynarken iyi bir oyun beklemek hayalcilik olurdu. Çok kötü oynadığımız, rakibe 3 net pozisyon verdiğimiz ilk yarıyı 0-0 ile bitirmek bizim için büyük bir şans oldu. İkinci yarıda yeni transferimiz Rodrigues’in girmesiyle sahada ilk yarıya oranla daha farklı bir takım vardı. Ligin ilk yarısını "ver Bruma’ya o bizi pozisyona soksun" hücum planıyla geçiren takımımız, Konyaspor karşısında da ikinci yarıdaki hücum planını "ver Rodrigues’e o bizi pozisyona soksun" yaptı. Takıma katılalı 1 hafta olan Rodrigues ise galibiyeti getiren golün asistini yapmasının yanı sıra oynadığı etkili oyunla da bu planı muhteşem bir şekilde uyguladı. Takıma katılalı 1 hafta olan Rodrigues'in 45 dakikada bu kadar iyi bir görüntü sergilemesi gelecek adına çok umutlandırıcı. Rodrigues kötü bir başlangıç da yapabilirdi açıkcası bu çok anormal olmazdı. Sonuçta takıma katılalı 1 hafta olan bir oyuncudan bahsediyoruz. Rodrigues'in böylesine iyi bir başlangıç yapması hem onun için hem de bizim için çok iyi oldu. İnşallah devamı da gelir. Yürüyedur aslan.
İşin savunma kısmına gelirsek savunmamızda özellikle Carole'den kaynaklanan çok ciddi sıkıntılar vardı. Adamını sürekli kaçırması Konyaspor'un önemli pozisyonlara girmesine sebep oldu. Bu konuda Carole'yı çok sert bir şekilde uyarmak şart. Bu yeterli olmazsa da Bursaspor karşılaşmasında sol bekte iyi bir görüntü çizen Linnes'i bu bölgede denemek lazım. Bunun dışında orta sahamızda Selçuk ve Sneijder'in yaptığı gereksiz top kayıpları da büyük bir sorundu. Takımımızın en önemli isimlerinden olan bu ikili toplam 26 top kaybı yaptı. Yapılan bu top kayıpları Konyaspor'un kalemize gelmesine yol açtı. Bunun dışında ceza sınırında olan Wesley'in devre arasında hakeme itirazdan gördüğü kart da hiç hoş olmadı. Bu gördüğü gereksiz kart Wesley'in, zorlu Karabük deplasmanında takımı yalnız bırakmasına yol açtı.
Muslera'ya değinmemek olmaz. Sene başı takıma Süper Kupa'yı kazandıran, ligin ilk yarısında yaptığı kritik kurtarışlarla takımı şampiyonluk yarışında tutan Muslera, Konyaspor karşısında fedakarlık yaparak sahadaki yerini aldı. Kırık parmağına rağmen sahadaki yerini alan Uruguay'lı file bekçisi bir kez daha herkese son 10 yılda Galatasaray'ın başına gelen en güzel şeylerden bir olduğu hatta belki de en güzel şey olduğunu bir kez daha gösterdi. Geldiği günden beri karakteriyle, sporculuğuyla herkese örnek olan Muslera, hiç kuşkusuz Yüce Atatürk'ün ''Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.'' sözüne en çok yakışan sporculardan oldu desek yanlış olmaz. Bunun yanında yaptığı fedakarlıkla da yıllardır şöyle büyük Galatasaraylıyım, böyle büyük Galatasaraylıyım diyenlere Galatasaraylılığın nasıl bir şey olduğunu göstermiş oldu. Hep bizimle kal be Nando.
Galatasaray, ligin ilk yarısında birçok maçta olduğu gibi iyi oynamasa da kazanmayı başardı desek çok yanlış olmaz. Özellikle ilk yarıda çok kötü olan bir oyun, ikinci yarıda Rodrigues sayesinde daha iyi bir oyun olsa da rakibin 10 kişi kalmasına rağmen taraftara ''Bitir hoca bitir'' dedirtmesi oyunun nasıl olduğunu anlatmaya yetecektir. Her şeye rağmen liderin sadece 3 puan gerisindeyiz ve her şeyden önemlisi ''Winner'' olan bir kulübümüz bu yüzden oyuna, teknik heyete ve yönetime rağmen şampiyonluğa inanmak lazım. Bu takım belki bu sene söke söke şampiyon olamayacak ama biz takıma, takım bize inanırsa kupa Mayıs ayında kaptanların elinde havalanacak.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.