Sözde değil, özde en iyi lig olabilmek...
Gerek milli takımlar gerekse de kulüpler düzeyinde büyük başarılar elde eden kadın basketbolu, ne yazık ki ülkemizde her zaman geri planda kalıyor. Yönetime gelen tüm federasyonların dilinden düşürmediği gelişim ve marka değeri gibi önemli konuların icraate dökülmemesi de bu branşın ülkemizde yeterli ilgiyi görmemesinin en önemli sebebi. En önemli sebebi diyorum çünkü organizasyon olarak bazı aksamalar da olsa Kadınlar Basketbol Ligi'mizin şu an Avrupa'nın en iyi üç liginden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Tarihinde Galatasaray ve Fenerbahçe'nin öncü rol oynadığı Kadınlar Basketbol Ligi, geçmişinde Diana Taurasi, Sylvia Fowles, Tamika Catchings, Angel McCoughtry gibi tüm spor kamuoyunun saygı duyduğu yıldızları ağırladı. Bu örnekleri tabii ki de çoğaltabiliriz ve şu anda da Candace Parker, Kayla McBride, Chelsea Gray gibi önemli oyunculara ev sahipliği yapan rekabeti yüksek ve kaliteli ligimizi övebiliriz. Ancak, övgü sadece kendimizi avutmamıza sebep olur. Çünkü geçtiğimiz hafta sonu başlayan Kadınlar Basketbol Ligi Play-Off çeyrek finalinin yayıncısı olan TRT, dört keyifli maçın hiçbirini yayınlamaya tenezzül etmezken, bugün ilk olarak Beşiktaş-AGÜ maçını yayınladı. Bununla birlikte Türkiye Basketbol Federasyonu'nun "resmi yayın organı" TBF TV de Play-Off serisindeki maçların sadece ikisini yayınlayarak büyük bir yayıncılık anlayışına(!) imza attı. Bu satırlar henüz eleştiri düzeyinde değil, girizgah düzeyinde. Şimdi gelelim konumuza...
Turgay Demirel'in TBF başkanlığı görevinden ayrılmasıyla koltuğa oturan Harun Erdenay, geçici bir süre başkan olarak kaldı. 26 Ekim 2016'da gerçekleşen Olağan Genel Kurul'da ise 143 oyun 113'ünü alan Hidayet Türkoğlu başkanlığa seçildi. Hidayet Türkoğlu'nun geçmişte yaşadığı başarıları inkar edecek halimiz yok elbette. Hatta 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda final oynayan takımın en önemli parçası olmasını da inkar etmiyoruz, "maddi manevi" söylemlerine rağmen. Hidayet Türkoğlu geçmişte önemli bir sporcu olarak başkanlık makamında otursaydı elbette ona da itirazımız olmazdı. Peki ya Hidayet'in hangi kimliğine güvenecek basketbolseverler? Maddi manevi Hidayet'e mi? Cumhurbaşkanı'nın başdanışmanı olan Hidayet'e mi? Yoksa yasaklı madde kullandığı gerekçesiyle NBA'den ceza alan Hidayet'e mi? Kişisel hesabından 2013'te "AZİZ YILDIRIM!" tweeti atan Hidayet'i ise hiç saymıyorum bile...
Peki, Hidayet Türkoğlu Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi'ni geliştirmek için ne yapıyor? Bir sonraki yazımızda daha detaylı değineceğimiz için "yabancı sınırını düşürmek" konusunun detaylarına değinmeyeceğim ancak Dünya kadın basketbolunun önemli pazarlarından Türkiye'yi bir yabancı sınırlamasına zorunlu kılmak her şeyden önce Avrupa'da mücadele eden kulüpleri zora sokacaktır. Bu sene Euroleague'de final oynayan Fenerbahçe'nin Gruda, Quigley, Parker, Lavender gibi önemli oyuncuları olmasaydı o sahnede kalabilecekler miydi? Ya taraftarlar? Önemli bir seyirciye oynayan kaç kulüp var? Ligdeki bütün kulüplerin mi organizasyonu kötü? Cevap verelim hemen, tabii ki de hayır.
En önemli sorunumuz, bu ligi Türk seyircisine bile pazarlayamamamız. Çözüm ne mi olmalı? Şifresiz kanaldan verilecek maçlar. Düşünebiliyor musunuz, üç gün içinde oynanan sekiz maçtan sadece bir tanesi şifresiz kanaldan yayınlandı. Onlarca kanalı olan TRT neden keyfine göre maç yayınlıyor? Bugün TFF 1. Lig'de oynanan Balıkesirspor-Altınordu maçı daha mı değerliydi?
Basketboluyla göz zevkine hitap eden kadın basketbolcuların reyting alamayacağı endişesi mi sizi ürkütüyor? All-Star organizasyonlarında kadın basketbolcular neden yok peki? Basketbolseverlerin ilgisi kadın basketboluna böyle artamaz mı?
Elbette ki sorulacak çok soru var. Giderek gelişen kadın basketbol dünyasını aynı paralelde takip eden bir Türkiye olmak dileğiyle...
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.