Yardımcı mı yoksa yancı mı?
Türkiye'de futbol yorumculuğu çoğu zaman pratiğe dökülmeyen ve sadece kağıt üstünde kalan afilli sözler söylemekten ibaret ne yazık ki.. Televizyonlarda boy gösteren, çoğu eski futbolcu olup yorum yaptığı koltuğa eş-dost ricası ile oturmuş olan futbol otoritelerimiz, son dönemlerin meşhur tabiri ile "sahaya yansımayan" girişimlerden bahsedip günümüzü geçirmemizi sağlıyor. İşin en basit haliyle konuşuyorlar ama içinden çıktıkları futbolun dinamiklerinden öylesine uzaklar ki sadece kağıt üstünde kalıyorlar.
İşte bu pür-i pak futbol otoritelerimizin son dönemdeki en popüler konusu ise "futbol aklı". Evet, futbol büyük usta Cruyf'un dediği gibi basit bir oyun ve mühim olan onu basit oynayabilmek. Bunun için de bir futbol kültürünüzün, geleneğinizin daha da önemlisi bir futbol aklınızın olması gerekiyor. Ekol haline gelmiş Avrupa kulüplerine baktığınız zaman mutlaka orada kalifiye bir isim, daha da önemlisi daima işleyen bir çark olduğunu görürsünüz. Bugün Juventus Pavel Nedved'i, Ajax Edwin Van der Sar'ı, Barcelona ise Andoni Zubizarreta'yı bu çarkın içinde kullanıyor. Bu isimler futbolun içinden gelmiş hatta kulüplerinde efsane sıfatına erişmiş oyuncular ama hepsinden önemlisi kendilerini geliştirmiş ve futbolculuk tecrübelerinin yanına işin mutfağı ile ilgili de bilgiler katmış isimler. Kısacası bu işin gerektirdikleri konusunda kalifiyeler. Artık futbolu evrensel anlamda yönetebilmek için sadece eski futbolcu olmak yetmiyor, kendinizi eğitmeniz de gerekiyor.
Bizim futbol camiamız ise bu basit gerçeği ne yazık ki henüz kavrayabilmiş değil. Onlar adına önemli olan telefon rehberlerindeki isimlerin ağırlığı olduğu için kendilerini geliştirmekmiş, eğitimmiş ya da çağın dinamiklerini takip etmekmiş pek önemli değil. Camia için eski bir futbolcu olmak, herhangi bir kulüpte futbol direktörlüğü yapmak için yeterli sayılabiliyor. Neden, çünkü onlar futbolun içinden çıkmış isimler. Futbolu biliyorlar. Çünkü onlar otorite. Bu durum ne yazık ki sadece etraflarına ördükleri duvarların içinde geçerli. Eğer Türk futbolu bu haldeyse bunun nedeni de o duvarları ören ve bizi içinde kalmamıza zorlayan bu zihniyet zaten. Her şey bizim olsun, ufak kalalım ama elimizin avucumuzun içinde olsun. Kendimiz çalar, kendimiz oynarız. İşte tüm olay bu fikrin altından çıkıyor. Neredeyse kanser gibi tüm futbol camiasına yayılmış bu fikir. Tabi Galatasaray'a da... Son dedikodulara göre kulübümüz Necati Ateş'i futbol direktörü yardımcılığı görevine getirme niyetindeymiş.
Sadece soruyorum, Necati Ateş hangi vasfı ve kabiliyeti ile Galatasaray camiasının futbol aklı olan komitenin içinde yer alabilecek? Çünkü beIN Sports'taki performansına bakarsak Necati, futbol direktörü yardımcılığı bir yana dursun sadece kulüp içindeki kutuplaşmanın bir yancısı olur. Bu hamleden ne gibi bir çıkar bekliyorlar bilmiyorum ama Necati Ateş'in Galatasaray'a artık bir şey katamayacağından eminim...
Diyeceksiniz ki bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun, Necati Ateş bugün beIN Sports ekranlarında Sabri Sarıoğlu'nun Bülent Korkmaz'ın ekolünden geldiğini söyledi. Bülent Korkmaz Galatasaray'ı bütünleştiren bir tutkal gibiydi soyunma odasında. Hırsı, arzusu ve arma aşkıyla tek gayesi Galatasaray'ın en tepede olmasıydı. İşini de layığıyla yapardı. Sabri Sarıoğlu ise yeni kontrat alamayacağını anlayınca performansını arttıran, kaptanlığı alındığında teknik direktörü hakkında ileri - geri konuşan, kadro dışı kaldığında "Sabri'ye yemek verilmiyor!" haberlerinin başaktörü olan, kulüp içinde kutuplaşmanın zirve yapmasını sağlayan ve kendisini armanın üstünde gören bir isim. Kim hangi ekolden geliyor, yorumu size bırakıyorum...
Her gün Galatasaray kültüründen, Galatasaraylılık olgusundan uzaklaşıyoruz. Liyakat yerine adamcılığı ön planda tutmaya devam ettikçe de burnumuz çöplükten başka bir yer görmeyecek...
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.