Dış Köşe | Efsanenin Vedası
Usain Bolt, çevremizde herkesin
tanıyacağı müthiş bir figür. Peki nasıl oluyor da, Türkiye gibi futbol ve
basketbol dışındaki sporlara çok önem verilmeyen bir ülkede dahi herkesin
bildiği ve 10 saniye de sürse yarışının takip edildiği bir figüre dönüşüyor?
Atletizm, belki bisiklet sporu ile
beraber adı doping ile en fazla anılan sporların yer aldığı bir bütün. Sprint
olarak adlandırılan kısa mesafe koşuları da bu doping tartışmalarının maksimum
düzeye ulaştığı bir kulvar. Özellikle ben yaşamamış olsam da tarihi sayfaları
karıştırdığımda çok ciddi bir doping haberi olan Ben Johnson’dan sonra kısa
mesafe yarışları doping etkisi altında kalmış. Benim için Bolt’a dair en özel
noktalardan biri yaklaşık son 10 yılı domine etmesine rağmen doping konusunda tertemiz
olabilmesi.
2008 Olimpiyat Oyunları’nda başlayan
efsanenin doğuşu 9 sene sonra sona erdi. Bolt, 5 Ağustos gecesi hayatının son 100
metre finaline çıktı. Klasiktir, efsaneler zirvede bırakamazlar. Bolt’a da
aynısı oldu ve yarışı üçüncü sırada bitirdi. Zirvede ise doping ile ilgili
sicili kabarık olan bir isim, Justin Gatlin vardı.
Bolt özel bir karakter. Sprint
yarışlarındaki dengeleri değiştirdi. 9.58’lik derecesi ile dünyanın en hızlı
adamı ünvanı ona ait. Üç Olimpiyat Oyunları gördü. 100m ve 200m finallerinde bu
üç oyunda da altın madalyayı kimselere bırakmadı. Michael Phelps ile kusursuz
Olimpiyat Tarihi’nin en başarılı sporcuları arasına adını yazdırdı. Bize de,
sadece 10 saniye de sürse bıraktığı izleri keyifle izlemesi düştü. Tam bir
yenilmez olan Jamaikalı atlet, 2011 Daegu’da hatalı çıkış yaptığı için ihraç
edildi, 2012 Jamaika elemelerinde ise Johan Blake’e geçildi. Onun dışında
rakiplerinin kendisini geçmesine fırsat vermeyen bu adam pist içinde olduğu
gibi yaşamında da sergilediği eğlenceli duruş ile spor ile yakından
ilgilenmeyenlere dahi kendisini oldukça iyi tanıttı.
İnan Özdemir’in Socrates için
yazdığı Bolt yazısında oldukça dikkat çeken bir istatistik var. 100 metre
tarihindeki en hızlı 33 derecenin sadece 9’unda doping yok. 9’u da Bolt’a ait.
Tekrarlamakta fayda var, Atletizmin doping ile anılan adını 10 seneliğine
silip, daha farklı bir kimliğe büründüren adamdan bahsediyoruz. Usain Bolt’un
omurga eğriliği olan skolyoz rahatsızlığının da bulunduğunu hatırlatmak
isterim.
Nihayetinde Usain Bolt, belki
emeklilik kararını geçtiğimiz yıl koştuğu Olimpiyat Finali’nden sonra
vermeliydi. Yıldızların en tepede kariyerini sonlandırması tabii ki herkesin
istediği bir peri masalı olurdu fakat Bolt özellikle birkaç senedir
sakatlıklarla boğuştuğu için kendini çok da iyi
hissetmiyordu. Londra’da da 100 metre elemelerinde takozların yavaş
kalkışına sebep olduğu gerekçesini öne sürdü. Bolt, uzun boyunun getirdiği bir
dezavantaj ile olsa gerek her zaman rakiplerinden daha ağır kalksa da bacak
boyu ve patlayıcı gücü ile yarışın ortasından sonra rakiplerini ekarte etmeyi
başarırdı. Londra’daki finalde de aynı şey oldu, Bolt yarışın en ağır kalkan 3
atletinden biriydi. Sonradan iyi toparladı fakat hem iyi çıkış yapmış Coleman
hem de inanılmaz bir atak yapan Gatlin’in arkasında kaldı ve kariyerini
üçüncülük ile noktaladı. Fakat geriye aklımda sadece tek an kaldı, o da Dünya
Şampiyonu olan Gatlin’in Bolt’un önünde eğilip efsaneye yakışır bir vedasıydı..
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.