Bu sıradan bir anlaşma değil..
Galatasaray'da 4. Fatih Terim dönemi resmen başlamış oldu. Tudor'la felaket bir şekilde başlayan sezon lig başladığı zaman toparlama sürecine girmiş; ardından ise takım kötü bir form grafiğine yakalanıp Tudor'un görevine son verilmişti. Yerine ise Dursun Özbek yönetimi Fatih Terim'i getirdi.
Bu anlaşma sıradan bir anlaşma değil. Çoğu kişiye göre işin ahlaki boyutu yüksek.. Çoğu kişi sportif başarıyı kovalıyor. Yine birçok kişi de geçmişe süngerini çekmiş, Fatih Terim'in gelişini kutluyor. Olayların bu kadar bölünmüşlük içerisine nasıl geldiğini ise uzun uzun anlatmaya gerek yok herhalde. Fatih Hoca'nın kimsenin unutmadığı Mersin maçından sonra yapacağım dediği ama hiçbir zaman yapamadığı açıklaması, şike olaylarının destekçisi Yıldırım Demirören başkanlığındaki Türkiye Futbol Federasyonu'nun teklifine olumlu yanıt vermesi ve kameralara Galatasaray karşıtı bu insanlarla gülerek pozlar vermesi bu ayrışmanın ana noktaları aslında.
Bir önceki paragrafta da belirttiğim gibi insanlar istediği şekilde düşünmekte serbest. Şahsi fikrimi belirtecek olursam; bir Galatasaray efsanesi olmasına karşın Fatih Terim ismine yukarıda belirttiğim olaylar, restaurant olayı gibi oldukça olumsuz aktivitelerinden dolayı negatif bakıyorum. Galatasaray'a gönül vermiş bir insan olarak, Galatasaraylılığı bu kadar yüksek olduğuna inandığım bir insanın bu terk edişi ve TFF ile yaptığı ortaklığı sindirebilmem mümkün değil çünkü.
Ancak, bu dördüncü dönemin bu kıstaslardan daha önem ifade eden bir anlamı var. Galatasaray bu sezon şampiyon olmak zorunda. Dursun Özbek'in basın toplantısında da bahsettiği tehditvari konuşmalar kulübün mali yapısının araştırma yapmadan ne kadar vahim durumda olduğunu gözler önüne seriyor. Öte yandan Beşiktaş'ın iki senedir ligi domine etmesi, Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nden uzak kalması gibi faktörler dolayısıyla tüm Galatasaraylılar olarak sportif başarının özlemini duyuyoruz. Ligin mevcut tablosuna bakıldığında, sezon ortası olduğunu irdelediğimizde bu takıma gelecek teknik direktörler arasında bir opsiyon bile göremiyorum. Artık eskisi gibi bir sevgi hissetmesem de, onaylamasam da bu takımı sezon sonu şampiyonluğa taşıyacak adam Fatih Terim'den başkası olamazdı. Sezon sonu şampiyonluk gelmese de sanırım herkes bu konuda hem fikir olduğu için ekstra bir risk alınmadan verilmiş en doğru karar bu. Ve ben bu kriterler göz önüne alındığında farklı bir düşünce yapısına giriyorum.
Biz Galatasaraylıyız. Biliyoruz ki herkes gittiğinde yine kulübümüz ve kulübümüze karşı duyduğumuz sevgi kalacak. En büyük Galatasaraylı olduğumu hiçbir zaman iddia etmedim. Fakat "Ben en büyük Galatasaraylıyım" diye çekinmeden ifade eden kimselerin bugün Fatih Terim Galatasaray'a döndüğü için takımı desteklemeyi bıraktığını, taraftarlığını askıya aldığını, takıma küstüğünü ne yazık ki görüyorum. Taraftar olarak bizlerin ne yönetimi, ne teknik direktörü, ne de oyuncuları seçmeye hakkımız olmadığı bu düzende; bu işi yapan yöneticilerin tercihleri yüzünden gönülden desteklediğimiz takıma mı küseceğiz?
Ben hiçbir zaman bir başkanı, bir teknik direktörü körü körüne desteklemedim. Bir Galatasaraylı olarak en büyük isteğim kulübün sportif başarısı. Çünkü 1905 yılında Ali Sami Bey ve arkadaşları bu kulübü kurarken belirttiği amacı 100'den fazla senedir gerçekleştirmeye çalışan takımı desteklemek bir nevi biz taraftarların da en büyük arzusu. Kulübü kişilerden bağımsız düşünüp desteklemek yapılacak en doğal aksiyonlardan biri. Başkan şu kişiymiş, teknik direktör bu kişiymiş hiç önemli değil. Galatasaray'ın her zamankinden daha çok destek beklediği şu günlerde bizim elimizde olmayan bir şekilde göreve getirilen kişilere karşı duyulan hisler yüzünden Galatasaray'a küsmek ayrıca üzücü. İşte o zaman bırakıp gidenlerden hiçbir farkımız kalmıyor.
Bir Galatasaraylı olarak arzum takımın başarısı. Bu doğrultuda kişisel olarak artık bir bağ duymasam da yeni teknik direktörümüz Fatih Terim'e bu arma altında engin başarılar diliyorum. Umuyorum ki küsenler, bozulanlar, takımı bırakanlar da ne olursa olsun aslolanın Galatasaray ve bu armanın başarısı olduğunu görebilirler.
Bu anlaşma sıradan bir anlaşma değil. Çoğu kişiye göre işin ahlaki boyutu yüksek.. Çoğu kişi sportif başarıyı kovalıyor. Yine birçok kişi de geçmişe süngerini çekmiş, Fatih Terim'in gelişini kutluyor. Olayların bu kadar bölünmüşlük içerisine nasıl geldiğini ise uzun uzun anlatmaya gerek yok herhalde. Fatih Hoca'nın kimsenin unutmadığı Mersin maçından sonra yapacağım dediği ama hiçbir zaman yapamadığı açıklaması, şike olaylarının destekçisi Yıldırım Demirören başkanlığındaki Türkiye Futbol Federasyonu'nun teklifine olumlu yanıt vermesi ve kameralara Galatasaray karşıtı bu insanlarla gülerek pozlar vermesi bu ayrışmanın ana noktaları aslında.
Bir önceki paragrafta da belirttiğim gibi insanlar istediği şekilde düşünmekte serbest. Şahsi fikrimi belirtecek olursam; bir Galatasaray efsanesi olmasına karşın Fatih Terim ismine yukarıda belirttiğim olaylar, restaurant olayı gibi oldukça olumsuz aktivitelerinden dolayı negatif bakıyorum. Galatasaray'a gönül vermiş bir insan olarak, Galatasaraylılığı bu kadar yüksek olduğuna inandığım bir insanın bu terk edişi ve TFF ile yaptığı ortaklığı sindirebilmem mümkün değil çünkü.
Ancak, bu dördüncü dönemin bu kıstaslardan daha önem ifade eden bir anlamı var. Galatasaray bu sezon şampiyon olmak zorunda. Dursun Özbek'in basın toplantısında da bahsettiği tehditvari konuşmalar kulübün mali yapısının araştırma yapmadan ne kadar vahim durumda olduğunu gözler önüne seriyor. Öte yandan Beşiktaş'ın iki senedir ligi domine etmesi, Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nden uzak kalması gibi faktörler dolayısıyla tüm Galatasaraylılar olarak sportif başarının özlemini duyuyoruz. Ligin mevcut tablosuna bakıldığında, sezon ortası olduğunu irdelediğimizde bu takıma gelecek teknik direktörler arasında bir opsiyon bile göremiyorum. Artık eskisi gibi bir sevgi hissetmesem de, onaylamasam da bu takımı sezon sonu şampiyonluğa taşıyacak adam Fatih Terim'den başkası olamazdı. Sezon sonu şampiyonluk gelmese de sanırım herkes bu konuda hem fikir olduğu için ekstra bir risk alınmadan verilmiş en doğru karar bu. Ve ben bu kriterler göz önüne alındığında farklı bir düşünce yapısına giriyorum.
Biz Galatasaraylıyız. Biliyoruz ki herkes gittiğinde yine kulübümüz ve kulübümüze karşı duyduğumuz sevgi kalacak. En büyük Galatasaraylı olduğumu hiçbir zaman iddia etmedim. Fakat "Ben en büyük Galatasaraylıyım" diye çekinmeden ifade eden kimselerin bugün Fatih Terim Galatasaray'a döndüğü için takımı desteklemeyi bıraktığını, taraftarlığını askıya aldığını, takıma küstüğünü ne yazık ki görüyorum. Taraftar olarak bizlerin ne yönetimi, ne teknik direktörü, ne de oyuncuları seçmeye hakkımız olmadığı bu düzende; bu işi yapan yöneticilerin tercihleri yüzünden gönülden desteklediğimiz takıma mı küseceğiz?
Ben hiçbir zaman bir başkanı, bir teknik direktörü körü körüne desteklemedim. Bir Galatasaraylı olarak en büyük isteğim kulübün sportif başarısı. Çünkü 1905 yılında Ali Sami Bey ve arkadaşları bu kulübü kurarken belirttiği amacı 100'den fazla senedir gerçekleştirmeye çalışan takımı desteklemek bir nevi biz taraftarların da en büyük arzusu. Kulübü kişilerden bağımsız düşünüp desteklemek yapılacak en doğal aksiyonlardan biri. Başkan şu kişiymiş, teknik direktör bu kişiymiş hiç önemli değil. Galatasaray'ın her zamankinden daha çok destek beklediği şu günlerde bizim elimizde olmayan bir şekilde göreve getirilen kişilere karşı duyulan hisler yüzünden Galatasaray'a küsmek ayrıca üzücü. İşte o zaman bırakıp gidenlerden hiçbir farkımız kalmıyor.
Bir Galatasaraylı olarak arzum takımın başarısı. Bu doğrultuda kişisel olarak artık bir bağ duymasam da yeni teknik direktörümüz Fatih Terim'e bu arma altında engin başarılar diliyorum. Umuyorum ki küsenler, bozulanlar, takımı bırakanlar da ne olursa olsun aslolanın Galatasaray ve bu armanın başarısı olduğunu görebilirler.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.