Erman Kunter: Eurocup'ta çeyrek finale çıkacak güçteyiz
Galatasaray Odeabank başantrenörü Erman Kunter, DHA'ya özel açıklamalarda bulundu. Eurocup'ta çeyrek finale çıkabilecek güçte olduğumuzu belirten Erman Kunter, geçmişte altyapıya yeteri kadar önem verilmediğini de belirtti. Erman Kunter'in açıklamaları şu şekilde..
BİR ÜST TURA ÇIKACAĞIMIZA İNANIYORDUM
Eurocup'ta ilk 4 maçın hepsini kaybettik. Genelde çoğu kişi bizim şansımızın olmadığını düşünüyordu. Ama o zamanki periyotta ben birkaç basın toplantısında da söylemiştim. Çalışmayı hiçbir zaman bırakmadık. Bir üst tura çıkacağımıza inanıyordum. En önemli maçı, İstanbul'da Reggio Emilia'ya karşı oynadık. O maç bence bir dönüm noktasıydı. Orada 3 sayıyla kaybettiğimiz maçı burada 10 sayıyla yakaladık. Bir ivme yakaladık. Daha sonra 3 sayıyla yenildiğimiz Buducnost'u 21 sayıyla yendik. Bu son maçta da Litvanya takımına 5 sayıyla kaybettiğimiz maçın rövanşında 7 sayıyla kazandık. 3 takıma birden sayı üstünlüğü sağladık. Bir maçımız kaldı, eğer onu kazanırsak grubu 2'nci bitireceğiz. Çok kuvvetli bir geri dönüş oldu.
ÇEYREK FİNALE ÇIKACAK GÜÇTEYİZ
Bir iki oyuncu değişikliği yaptık. Oyun kurucu pozisyonuna Jordan Taylor'ı aldık, uzun pozisyonunda Christmas'tan beklediğimizi alamadık. Amerika'dan gelen oyuncuların ilk senesinde böyle problemler yaşanabiliyor. Bir ayda aşarız dedik ama bu sıkıntı giderek arttı. Bu yüzden de değişikliğe gittik. Ege Arar'a güvendik, o da bizi yanıltmadı. Gayet iyi oynuyor. 5 numarada biraz daha fazla süre almaya başladı. Richard Hendrix de tecrübeli bir isim, yavaş yavaş istikrara kavuştu. Oradan buraya geldik. Çarşamba günü kazanıp grubu 2'nci bitirirsek, birkaç güçlü rakip gözüküyor. Bunlardan biri Bayern Münih'ti. Orada onları yenebilirdik, ufak tefek hatalar maçın kaderini belirledi. Kimseden çekinmiyoruz, kim çıkarsa çıksın, biz çeyrek finale çıkacak güçte olduğumuzu düşünüyoruz.
TAMAMEN SAF BİR 5 NUMARA DÜŞÜNMÜYORUZ
Esas hedef, Ege'nin önünü kapatmamak. Hem bizim kulübün altyapısından yetişmiş bir isim. Elinden geleni yapıyor. Genç bir oyuncu olduğu için inişler çıkışlar yaşayabilir. Ama yine de onun önünü kapatmak istemiyoruz. Onunla beraber oynayabilecek birini düşünüyoruz. Dışarıdan da silahları olan, içeride dışarıda bulunabilen, Ege'yle ve Richard'la birlikte oynayabilecek bir oyuncu olmalı. Ama tamamen saf bir 5 numara düşünmüyoruz.
BİRAZ DA ŞANSA İHTİYAÇ VAR, ŞU ANA KADAR BİZİM YANIMIZDA DEĞİLDİ
Son anlarda kaybettiğimiz TOFAŞ, Beşiktaş Sompo Japan ve Darüşşafaka maçlarından 2'sini kazanmış olsaydık, ligde şu anda 2'nci ya da 3'üncüydük. Hem Daçka hem Beşiktaş maçları son toplarda gitti. TOFAŞ maçında da geriden gelip yakaladık ama birkaç hata yaptık. 'Olmasaydı' dediğimiz hatalar var. Daçka maçını kazanıyorduk, basit hatalar yaptık. Beşiktaş maçı aynı şekilde. Ligde tüm takımlar birbirine yakın, bu yüzden bu tip hatalar sıralamayı etkileyebiliyor. O iş için oyuncuların birbirlerini daha iyi tanımaları gerekiyor. Bundan sonraki maçlarda daha az hata yapmaya çalışacağız. Son oynadığımız maç, bir kriter. Bizim sayı farkıyla kazanmamız gereken bir maçtı. Bu bize biraz daha ümit verdi. Bayern maçında da aynı hataları yaptık, oradaki maçta. Antrenmanlar ve çalışmalar, bu hataların azalması üzerine. Hatalar olacak, oyuncular isteyerek hata yapmıyor. Ama biraz daha güven geldi oyunculara. Bu önemli bir faktör. Bizde hep şu var, yeni baştan kurulan bir takım, 1 ay çalışacak ve çıkıp makine gibi oynayacak. Böyle bir şey mümkün değil. Mümkün olsa herkes bunu yapardı. Baktığınız zaman bugün, yenildiğimiz takımlara bakarsak o takımlar aşağı yukarı birkaç senedir birlikte oynayan takımlar, bir çekirdeği olan takımlar. Euroleague'e baktığımızda Fenerbahçe'nin, Olympiakos'un, Real Madrid'in bir devamlılığını görüyoruz. Biz bazen değiştirmek zorunda kalıyoruz, buna maddi faktörler de katılıyor. Ama devamlı olarak takımın kadrosunu çok değiştirirseniz, birbirleriyle oynama alışkanlıklarını beklemek gerekiyor. Çok kolay değil. Ama Beşiktaş ve Darüşşafaka maçları bizi çok üzdü. Son toplarda kaybettik. Biraz da şansa ihtiyaç var, şu ana kadar bizim yanımızda değildi
LİGDE TÜRK ANTRENÖRLER VE OYUNCULARIN ORANI ARTMALI
Baktığımız zaman Avrupa'daki diğer liglerle karşılaştırdığımızda, oran olarak bir İspanya, bir Fransa, bir Almanya ve bir İtalya olamadık. Onların yabancı koç oranıyla bizim yabancı koç oranımız arasındaki fark çok fazla. Örneğin ben Fransa'da çalışırken genelde tek yabancı koç bendim. Bazen 2 tane olabiliyordu. İspanya Ligi keza öyle. Almanya yine büyük oranda aynı şekilde. Daha bu oranı oturtamadık. Bizde yüzde 50'lerde ise, Avrupa'da yüzde 10'larda. Daha tam oturtamadık ama bunlar da bir şey. Gönül ister ki daha fazla olsun, antrenörlerimiz yurt dışında çalışsın, oyuncular yurt dışında oynasın. 14 tane Fransız oyuncu var Euroleague'de. Fransızların Euroleague'de takımları yok. Keza birçok İspanyol oyuncu yine Euroleague'de forma giyiyor. Bizim daha gidecek epey yolumuz var. Türk antrenör oranı artmaya başladı ama benim yabancı hoca karşıtlığı tarzı bir olayım yok. Böyle algılamamak lazım. Ama ne kadar çok Türk antrenör görev yapacak, buna bakmak lazım. Yine ne kadar çok Türk oyuncu oynayacak, buna bakmak lazım. Bir de dediğim gibi ne kadar oyuncu yurt dışına yollayabiliyoruz, diğer takımlarda ne kadar süre alıyorlar. Yine Yunanlara baktığımız ciddi süre alan oyuncuları var. Bizim daha gidecek bir yolumuz var. Ama yine de bir adımdır. Türk antrenörlerin bizim ligimizdeki sayılarının yüzde 50'nin üzerine çıkması bir başlangıçtır. Devamının gelmesi lazım.
FIBA İLE ULEB ARASINDASINDAKİ PROBLEME BİR ÇARE BULMAK LAZIM
Ben 200 küsur defa milli takımda oynadım, milli takım antrenörlüğünü de 4-5 sene yaptım. Benim için milli takım antrenörlüğünün yeri farklı. Benim için derken, birçok insan olabilir benim gibi düşünen. Milli takım benim için çok önemli. Eğer siz o ülkede yetişmişseniz, milli takım ayrı bir şey. Mutlaka profesyonellik vardır bu işin içinde ama ben her zaman milli takımı ayrı bir yere koydum. FIBA ile ULEB arasındaki probleme bir çare bulmak lazım. Ama bu çare nedir bilemem. Ben bir yönetici değilim. Buna bir çare bulmak lazım. Milli takımlar önemlidir, yerli oyuncular önemlidir. Bunlar her ülkede takım sporlarının lokomotifidir. Maça gelen insanlar, bir takıma gönül vermiş insanlar hep kendi bünyesinden çıkmış isimleri görmek ister. Bunun da en büyük merkezi milli takım oluyor. Tabii kulüplerin de kendilerine göre haklı olduğu yerler var. Arada bir problem varsa bunu çözecek kişiler FIBA ve ULEB organizasyonlarıdır. Ama bir orta yol bulmak lazım, milli maçlar önemlidir. Ben böyle düşünüyorum. Bunun öneminin yavaş yavaş azaldığını görüyorum. Bu hoş bir şey değil. Nasıl bulacaklar bilmiyorum ama bulmaları gerekiyor.
BİR EVİMİZ YOK
Şimdi burada birkaç tane neden var. Biz Abdi İpekçi'den kendi isteğimizle ayrılmadık. Bir inşaat sürecine girildi ve biz de Sinan Erdem'de oynamaya başladık. Tabii biz Galatasaray Basketbol Takımı olarak, bir 'Home court'umuz olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu 'Home court' dediğimiz şey, bir insanın evi olması gibi, bir takımın evi olması. Sezon başından beri Sinan Erdem'deyiz, ofislerimiz burada, burada çalışıyoruz ama evimiz olması, rakip takımın üzerinde bir baskı oluşturuyor. Ama dediğim gibi Abdi İpekçi'den bir yere istediğimiz için geçmedik, elimizde imkan olarak burası vardı. Şimdi bakıldığı zaman Galatasaray'ın bir salon projesi var. Anladığım kadarıyla proje de epey ilerledi. Bu kulüp bazında bir avantaj.
GEÇMİŞTE ALTYAPIYA YETERİ KADAR ÖNEM VERİLMEMİŞ
Takımın transfer bütçesinin bu sezon ciddi bir oranda düştüğünü hatırlatan Kunter, geçmişte altyapıya yatırım yapılmamasından da dert yandı. Kunter, "Şimdi bizim geçtiğimiz sezonlara baktığımızda bütçemizde 3'te 2'lik bir azalma var. yüzde 65-66 civarında bir bütçe düşüklüğü var. Bu bizim oyuncu seçimimizde önemli bir faktör oldu. Kolay değildi. Tabii bakıldığında büyük isimleri kadroya katmak hem taraftarlara, hem basketbol kamuoyuna ciddi bir mesaj olabilirdi. Bu bütçelerle bizim çok önemli oyuncuları kadromuza dahil etmemiz pek olası değildi. Hem bütçemiz yeterli değil, hem geçen sezonlardan kalan ödemeler var. Bunlar olduğu için böyle bir takım kurduk, biraz atletik bir takım kurduk. Birkaç tane kendisini Türkiye liginde kanıtlamış oyuncuya gittik. Yine başka liglerde tecrübesi olan oyunculardan bir takım oluşturduk. Galatasaray'ın bu sezonki en büyük sıkıntısı ise geçmişte altyapıya yeterli önem verilmemiş. Altyapıdan oyuncu bulmakta çok zorlandık. Elimizde Göksenin, Ege ve Serkan var. Ama bu sayı yeterli değil. Biraz daha önem verildiğinde, uzun vadede çok başarılı olursunuz ama neden, nasıl olmuş bunlara girmeyelim, altyapıya yeterli önem verilmemiş. Bu Galatasaray'ın o dönemdeki transfer politikasına da yansımış. Altyapıdan oyuncu çıkaramayınca, mecburen dışarıdan oyuncu getiriyorsunuz ve bununda bir ücreti var. Bu sene ciddi bir problem yaşadık. Daha mütevazı bir takım kurduk. Bence kadro olarak ve kalite olarak diğer takımların altına kalacak bir takım değiliz ama lokomotif oyunculara ihtiyaç var, belki de bu bizde yoktur. Ama bu isimleri getirmek için de bir maddi imkan gerekiyor.
SİNAN İÇİN YAPABİLECEĞİMİZİN MAKSİMUMUNU YAPTIK
Sinan Güler, Galatasaray için çok önemli bir isimdi. Ama bunu profesyonellik olarak düşündüğümüzde, arada ciddi bir maddi fark var. Ben o dönemde Galatasaray'ın antrenörüydüm. Yapabileceğimizin maksimumunu yaptık. Ama buna rağmen arada çok büyük bir fark vardı. E tabii bu bizim de Sinan'ın da elini kolunu bağladı. Sinan olsaydı her şey daha farklı olurdu. Takımın uzun bir süre bocalamasının en büyük nedeni tam manasıyla bir liderin, bir abinin olmayışıydı. Buna ihtiyacımız vardı, bu önemliydi. Böyle bir eksiklik çektik ama yapabilecek bir şey yok. Fenerbahçe'yi seçti. Bunda bir sürü faktör var. Biz gerçekten büyük bir fedakarlık yaptık ve yapabileceğimizin de üzerine çıktık, başka yerlerden kısarak belli bir ücret önerdik. Ama hala arada çok büyük bir fark vardı. Sinan'a söylenecek hiçbir şey yok, profesyonel olarak baktı
BİZ KENDİ İŞİMİZE BAKIYORUZ
Biz tamamen basketbolun içerisindeyiz. Ben bir tek kongre kararı alındığını biliyorum. Bundan sonra ne olur, nedir, ne değildir, nasıl gidecek bu aşama bilmiyorum. Biz kendi işimizi yapmaya çalışıyoruz. Galatasaray yönetimi seçime gidecek, yönetim kurulu belirlenecek, bir basketbol şubesi sorumlusu olacak. Bizim bu tip durumlarda fikrimiz olamaz. Deplasmandan yeni geldik, psikolojik ve fiziksel olarak çok yıprandık. Zor dönemlerden geçtik. Çarşamba günü Hapoel'le oynayacağız, gruptan çıkma şansları kalmadı, biz kazanırsak 2'nci olacağız. Öyle bir tempodayız ki, bu tip idari şeylere odaklanamıyoruz. Kimsenin böyle şeyleri düşündüğü de yok açıkçası. Bir seçim yapılacak, kişiler belirlenecek ve sonra bize gelecekler. Biz şu anda Can Topsakal'la çalışıyoruz, bunlar onların bileceği şeyler. Biz bütün bilgi ve birikimimizle ilerlemeye çalışıyoruz. Gerekli adımı attık, Eurocup'ta bir üst tura yükseldik. Şimdi ligde nasıl biraz daha ileri gidebiliriz, bunun planını yapıyoruz. Takviye yapacağız. Bir taraftan da oyuncu almak için oyuncu almayacağız. Oyuncu almak kolay iş, Galatasaray Basketbol Takımı istediği oyuncuyu maddi imkanlar dahilinde getirebilir. Ama biz takıma katkı yapacak bir oyuncu istiyoruz. Artı olsun. Yoksa almak için almayacağız. Üst tura çıktığımız için bir oyuncuya ihtiyacımız olduğunun bilincindeyiz. Eurocup, Ocak'ın ilk haftasında devam edecek. O yüzden biraz da acele edeceğiz. Acele ederken de hata yapmayacağız. Biz yürümeye çalışıyoruz, diğer taraftan da idari işler devam ediyor. Biz kendi işimize bakıyoruz. Herkes kendi işine odaklanırsa, çok rahat ederiz. Hayırlı olacak inşallah Galatasaray için. Biz, bir adım daha nasıl ileri gidebiliriz, her oyuncudan biraz daha nasıl verim alabiliriz, bunları düşünüyoruz. Az önce konuştuğumuz son top meselesini nasıl aşarız diye konuşuyoruz, bunlarla uğraşıyoruz.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.