Galatasaray’ın en sağlam bölgesi: Sağ Bek!

Bugünün tarihinden çok değil sadece 2 sene öncesine gittiğimizde Galatasaray'da gösterilen en büyük sorun, sağ bek bölgesiydi. Milyonlarca lira harcanan ama bir türlü yetersizliğine çözüm bulunamayan sağ bekler geldi geçti Galatasaray'dan. Kafamızı bugüne çevirdiğinizde ise Galatasaray'ın kadrosunda en sağlam bölgesi sağ bek pozisyonu olarak gözüküyor. Peki bu sağ bek rotasyonunu kimler oluşturuyor?

Geçen sezon başında kadronun baştan aşağı yenilendiği dönemde takıma katılan ve sezon başında acayip bir performans gösteren Mariano, Fatih Terim'in imza attığı günden bu yana hemen hemen her gün üstüne koyarak gelen, 2015-2016 sezonu devre arasında takıma katılan ama o dönemden Fatih Terim'in imzasına kadar istenileni bir türlü veremeyen  Martin Linnes bulunuyor. - Yuto Nagatomo'yu sağ bek rotasyonunda saymamamı nedeni Fatih Terim'im kendisini sol bek pozisyonunda birinci isim olarak düşünmesinden kaynaklı- Şu anda Galatasaray'ı takip edenler için Galatasaray'da kimim sağ bekte ilk sıraya yazılacağı bir muamma.

Mariano, geldiği ilk gün fark yaratacağı bariz olan bir transferdi.. Hatta çoğumuz onun için uzun zaman sonra transfer edilen en kaliteli sağ bek yorumları da yaptı. Mariano da bu yorumları boşa çıkarmadı ve özellikle sezonun ilk yarısında müthiş bir performans ortaya koydu. Hücumda çok büyük bir fark yaratan Mariano için sorun savunmada başlıyor. Galatasaray geçen sezon kadrosunu baştan aşağı yenilerken aslında ne kadar da plansızca hareket ettiğini kanıtlarcasına Mariano gibi savunma yönü zayıf, tempo problemi olan bir bekin kademesine Maicon'u transfer etti. Mariano'nun  bu problemi çözmesini beklemek biraz makul bir istek olmaz çünkü kendisi 32 yaşında ve her gün fiziği biraz daha geriye gidiyor. Hücumdaki katkısı tartışılmayacak seviyede olmasına rağmen savunmadaki zaafları Sevilla'dan ötesine gidememesine en büyük engel oldu. Eğer savunma yönü de hücum gücünün yarısı kadar olsa muhtemelen Daniel Alves'ten sonraki Barcelona beki olacaktı. Lakin hem savunma yönünündeki zaafları hem de üstüne bir de  geriye dönüşürlerde yavaş kalması eklenince yolu Türkiye’ye düştü.

Fatih Terim beklerinin tempolu olmasını ister. Sürekli hücuma katılan ama geri dönüşleri de çabuk olan isimlerdir bekleri. Mariano da bu yoktu. Gerçekten çok iyi bir hücum bekiydi ama temposu sorundu.  İşte tam da bu noktada 2015 yılından beri doğru düzgün maçı olmayan, kendine güveni sıfıra inmiş, pas istemeye korkan, ikili mücadelelerde herkesin kolayca ezdiği Martin Linnes ortaya çıktı. Fatih Terim için çoğu zaman oyunculara verdiği güven, onlar üzerindeki etkisi çok iyidir denir. 4.döneminde herkesin gözüne batan bu tür futbolcusu ise 1.5 yıldır maça çıkmamış, U21 takımıyla antrenmanlara çıkan Ryan Donk olarak gözüküyor. Evet, doğru Donk'dan bu denli verim almak büyük bir iş ama Fatih Terim'in bu döneminde “Terim etkisinin” en çok hissettirdiği isim Martin Linnes. Donk'un Kasımpaşa'da zaman zaman bu seviyeleri gördüğü olmuştu ama Linnes geçmişte de böyle değildi. En büyük sorunu onun da savunmasıydı. Rakibi kolayca ezebiliyordu Linnes'i ama şu günlerde pek de öyle değil. Hiçbir zaman Mariano kadar yetenekli olmadı ama onun artıları Mariano'nun eksilerine denk gelmeye başladı. 

Öncelikle Linnes hem yaş avantajı hem de Kuzeyli olmasından da kaynaklı olarak dayanıklılığıyla birlikte Mariano'dan çok daha tempolu. Fatih Terim ilk geldiğinde bu kadar güçlü savunma yapamazken şimdilerde çok daha iyi bir savunma beki.. Bu role kendisi evrildi, her geçen gün üzerine eklemeye devam ediyor. Fatih Terim bu sebeple Şampiyonlar Ligi'nde sürekli olarak Linnes'i tercih ediyor. Şampiyonlar Ligi arenası çok daha fazla tempo istiyor ve bu tempo Linnes'te var. Mariano'yu ise rakibin geride bekleyeceği rakibi açmak için yetenekli ayaklara ihtiyaç olduğu maçlarda ilk 11 olarak sahada görüyoruz. Ankaragücü, Antalyaspor maçlarını çözen isim olan Mariano da bu tercihleri kanıtlıyor.